Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19603
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
It's alright, buddy. | Her şey yolunda, ahbap. Güle güle, Dylan. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'll miss you, kiddo. | Seni özleyeceğim, tatlım. Hemen geliyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
So I guess this is the part where we... | Sanırım bu son görüşme, şey zamanı... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Wish each other a nice life. | Birbirimize iyi bir yaşam dileme zamanı. Onun gibi bir şey. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Come here. | Buraya gel. İşte bak. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
So, the many worlds theory, is that something you believe in? | Sabah bahsettiğin paralel evren teorisi vardı ya, sen ona inanıyor musun? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Well, many physicists do these days. | Bu günlerde birçok fizikçi inanıyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You didn't answer the question. | Soruma cevap sayılmaz bu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And out of respect, I'm... | Sana saygımdan dolayı, cevaplamamalıyım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Thank you again, Olivia. | Tekrar teşekkür ederim, Olivia. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And goodbye. | Hoşça kal. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Wait. Hang on there. Easy. Hang on there. | Bekle. Bekle, bekle, bekle. Sıkı tut. Sakin ol. Sıkı tut. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Just get his legs in. No ambo! | Bacaklarını bağla. Kollarını da bağla! Ambo istemiyorum! Ambo istemiyorum! | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Let go of his arm! You said you were trained. | Kollarını bırakın! Haydi ama, eğitimli olduğunuzu söylemiştiniz. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
We don't have time for this. Come on lady, we're on a schedule. | Bunun için zamanımız yok. Acele etmemiz gerekiyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Excuse me? Bill, can you get down here? | Ne diyorsunuz? Bill, buraya gelebilir misin? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
No, please, don't hurt her! Get in the van, Mr Simcoe. | Hayır, lütfen, lütfen. Ona dokunmayın! Arabaya binin, Bay Simcoe. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'll come with you. Please. Get in the van! | Sizinle geleceğim. Lütfen. Arabaya bin! | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Dad! No, Dad! | Baba! Hayır, baba! Baba! | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
We're calling him suspect 0. | Ya bu daha önce de olduysa? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
on the ten most wanted list, | Araba kullanırken mesaj yazan genç bir sürücü kaldırma çıkmış... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Call me when you want to continue treatment. | Yeni bir hayatın... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It is my understanding that you were searching | Harika satranç oynuyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Did your facility detect anything superluminal? | Mark Benford. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
When can I see Lloyd? | Lloyd'u ne zaman görebileceğim? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I need to talk to him alone. | Onunla yalnız konuşmam gerek. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Are you just not listening to me? | Beni gerçekten dinlemiyor musun? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You're not doing anything alone. | Hiçbir yere yalnız gidemezsin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
He'll be in debriefings all day. | Tüm gün içeride sorgulanması gerekiyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Well, can I go home first, at least? | Önce en azından bir eve gitseydim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Dude, you live in a hotel. | Ahbap, otelde yaşıyorsun. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's got this amazing shower, | Ancak harika duşları var suyu her yönünden geliyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And the towels... white, fluffy, warm. | Ayrıca havluları, beyaz, yumuşacık ve sıcak. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Does that crap actually work on women? | Bu saçmalık kadınlar üzerinde gerçekten işe yarıyor mu? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
My attempt is not to seduce but to disarm, | Niyetim seni baştan çıkarmak değil, fiziksel rahatlama ile etkisiz bırakmak. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
An unstable element transforms. | Seni kararsız hale getirebilecek bir yöntem. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Huh. I find that people are a little bit more honest | İnsanları etkisiz bıraktığında... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I don't know. Something's weird... | Bilmiyorum. Garip bir şeyler var... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Something weird. Want some water or something? 1 | Garip bir şey... Su falan ister misin? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
No, I'm okay. | Hayır, iyiyim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You're definitely not okay. | Kesinlikle iyi değilsin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Penicillin. | Penisilin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You're allergic? Yeah. | Alerjin mi var? Evet. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Okay. Help! Anaphylactic... | Tamam, yardım edin! Anafilaktik. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Help! Okay. Hold on. Hold on. | Yardım edin! Tamam, bekle, dayan. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Royal Toronto flight 67 from London | Londra'dan gelen 67 numaralı Royal Toronto uçuşunun yolcuları... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
is now arriving at gate 122. | ...122 numaralı kapıdan gelmektedir. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Wow. Did you really think | Vay canına. Cidden ülkeyi hiç haber vermeden... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
you could leave the country without being noticed? | ...terk edebileceğini mi düşünüyorsun? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
"Country" is such a loose term. It's Canada. | Ülke biraz ağır bir terim. Topu topu Kanada'ya geldim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Let's go. Where are we going? | Yürü. Nereye gidiyoruz. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Gate D 12. They're holding a flight back to L.A. | D 12 Kapısına. Los Angeles uçağını bekletiyorlar. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Look, I'm tried of being told what to do, | Dinle, bana neyi ne zaman yapacağımı söylemenizden bıktım, sanki... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You can't make me go with you. | Seninle gelmeme zorlayamazsın. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Yeah, you're right. I can't. But they can. | Evet, haklısın, yapamam, ama onlar yapar. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
24 hours in Toronto. That's all I ask. | Toronto'da 24 saat. Tek istediğim bu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Come on. Look, I'm sorry about earlier. | Haydi ama bak, gün içinde olanlar için üzgünüm. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Really I am, but it's important that I'm here. | Gerçekten fakat burada olmam çok önemli. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
More important than the global blackout? | Küresel bir kararmadan bile mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Game over, Simon. There's some personal stuff going on with my family. | Oyun bitti, Simon. Ailemle ilgili özel bir mesele var. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's... it's important. There's some things going on. | Çok önemli. Önemli bir şeyler oluyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Listen, I'm really sorry your sister ran away. | Dinle, kız kardeşin kaçtığı için üzgünüm, gerçekten. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I am. But we can't just let you leave. How do you know about Annabelle? | Fakat gitmene izin veremeyiz. Annabelle hakkında ne biliyorsun? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Police reports. Your mom's been writing to her | Polis raporları. Annen gazeteden ona ilanlar gönderiyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You're not the only one who's good at their job. | İşinde iyi olan bir tek sen değilsin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I said I would be here to help find her. | Onu bulmak için burada olacağımı söylüyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Please. It's important. | Lütfen bu çok önemli. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Wedeck. | Wedeck. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's Janis, sir. I've got him. Good. Now you get that squirrelly SOB. | Ben Janis, efendim. Onu buldum. Tamam, derhal o fırlamayı buraya getir. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'm listening. Well, he says he's here because of his sister, | Dinliyorum. Buraya kız kardeşi için gelmiş... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
but I think there's more to it than that. | ...ancak bence bundan daha önemli şeyler dönüyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'll give you the night, but you make damn sure | Sana bir gece veririm fakat o köpeğin tasmasını sıkı tuttuğundan emin ol, tamam mı? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Yes. Good. | Tamam. Güzel. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's too tight. Oh, boohoo. | Çok sıkı. Ağlama. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's uncomfortable. Yeah, go further than 100 feet from me, | Çok rahatsız. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Baby! Oh, my God! Hey. | Bebeğim! Tanrım! Selam. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
What's new? Oh, I'm okay. I'm okay. | N'aber? İyiyim, iyiyim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You look awful. Yes, I'm all right. Mom, this is my friend Janis. | Berbat görünüyorsun. Ben iyiyim, anne arkadaşım Janis. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Hello. Janis, these are my brothers Graham, Adam. What's happening? | Merhaba Janis. Kardeşlerim Graham ve Adam. N'aber? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You all right, man? Yeah, I'm good. Good to see you. | İyi misin adamım? Evet, iyiyim. Seni görmek güzel. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Not now. Reporters... still calling every day. | Şimdi olmaz. Gazeteciler. Hala her gün arıyorlar. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
They camped out on the lawn after the press conference. | Basın toplantısından sonra çimlere kamp kurdular. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
My Simon... such a celebrity? So, are you a secretary? | Simon'um, amma ünlü oldu. Neyse, sen sekreteri misin? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
More of, uh, an associate, mom. | Daha çok ortağım gibi, anne. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
After their father died, Annabelle was in shock. | Babaları ölünce, Annabelle şoka girdi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
A few days later, the blackout hit. | Birkaç gün sonra da kararma oldu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
She left a note..."too much sadness at home" | Bir not bıraktı... Evde çok fazla mutsuzluk var diye... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
drove her away... | Sonra da kaçtı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I drove her away. | Onun kaçmasına ben sebep oldum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Don't be so magniloquent. I don't understand | Bu kadar mübalağa yapma. Söylediklerinin yarısını anlamıyorum... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
half of what he says, but he is a love... | ...fakat yine de onu seviyorum... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
always looked out for his baby sister, | ...daima küçük kardeşine göz kulak oldu... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
comes home every month to help us look for her. | ...her ay eve gelip ona bakmamıza yardımcı oldu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Were you close? | Çok mu yakındınız? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
She's only 15. | Daha 15 yaşındaydı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'm gonna have a quick shower before we head out. | Gitmeden önce bir duş alacağım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Cool rocks. | Güzel taşlar. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
There's a story behind them. | Hepsinde bir hikaye saklı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
He had a hard time when we first moved here. | Buraya ilk geldiğimizde çok kötü günler geçirdi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
He was small for his age, and the neighborhood boys | Yaşına göre çok çelimsizdi ve komşu çocuklar aksanı yüzünden onunla dalga geçerdi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |