Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19449
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Now, he's a regular, ain't he? | Devamlı müşterilerden değil mi? | Firefly-1 | 2003 | |
| I've seen him before. Oh, I never did. | Görüşmüşlüğümüz var. Benim yok. | Firefly-1 | 2003 | |
| Not what I pictured. Young. | Kafamda canlandırdığım gibi çıkmadı. Gençmiş. | Firefly-1 | 2003 | |
| Must be rich, too... To afford your rates... | Zengin de olmalı... ücretini karşılayabildiğine göre. | Firefly-1 | 2003 | |
| I suppose. He has engaged me for several days. | Herhalde. Birkaç günlüğüne beni tuttu. | Firefly-1 | 2003 | |
| Days? One must have stamina. | Birkaç günlüğüne? Güçlü kuvvetli olsa gerek. | Firefly-1 | 2003 | |
| He does. | Öyle. | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, fine. | Peki. | Firefly-1 | 2003 | |
| Is he lettin' you out at all? | Dışarı çıkmana izin veriyor mu? Aslında yarın akşam bir baloya gidiyoruz. | Firefly-1 | 2003 | |
| Tell me, do all the men there pay for their dates... | Söylesene, oradaki bütün erkekler eşleri için ödeme mi yapar... | Firefly-1 | 2003 | |
| or just young rich ones with stamina? | ...yoksa sadece güçlü kuvvetli genç olanlar mı? | Firefly-1 | 2003 | |
| Most of the women there will not be Companions if that's what you're asking. | Oradaki kadınların çoğu Dam değil, sorduğun buysa tabi. | Firefly-1 | 2003 | |
| Perhaps the other men couldn't attract one. | Belki diğer erkekler bir taneyi cezbedememiştir. | Firefly-1 | 2003 | |
| It sounds like the finest party I could imagine gettin' paid to go to. | Hayal edebileceğim, para karşılığı gidilecek en iyi partiymiş gibi geldi. | Firefly-1 | 2003 | |
| I don't suppose you'd find it up to the standards of your outings. | Senin gezip tozma standartlarına uygun bulacağını sanmıyorum. | Firefly-1 | 2003 | |
| More conversation and somewhat less petty theft and getting hit with pool cues. | Sohbet bol ama ufak tefek hırsızlık ve bilardo sopası darbesi az. | Firefly-1 | 2003 | |
| I understand if you need to go prepare | "Saat sabahın 10:00'u" meselesi için... | Firefly-1 | 2003 | |
| for that "It's 10:00 in the morning" issue. | ...hazırlanman gerekiyorsa, anlayışla karşılarım. | Firefly-1 | 2003 | |
| Yeah. Better go do that. 'Cause I think this is more of, uh, an evening look. | Evet. İyi olur. Çünkü şu kıyafetim daha çok akşama uygun. | Firefly-1 | 2003 | |
| Look at the pretties! 1 | Şu güzel şeylere baksanıza. 1 | Firefly-1 | 2003 | |
| What am I looking at, the girls or the clothes? | Neye bakıyorum? Kızlara mı, kıyafetlere mi? | Firefly-1 | 2003 | |
| The girls. The clothes, please. | Kızlara. Kıyafetlere. | Firefly-1 | 2003 | |
| Say, look at the fluffy one. | Şu kabarık olanına baksanıza. | Firefly-1 | 2003 | |
| Too much foofaraw. | Aşırı süslü. | Firefly-1 | 2003 | |
| If I'm gonna wear a dress, I want something with some slink. | Elbise giyeceksem, kışkırtıcı bir şey isterim. | Firefly-1 | 2003 | |
| You want a slinky dress? I can buy you a slinky dress. | Kışkırtıcı bir elbise mi istiyorsun? Sana kışkırtıcı bir elbise alabilirim. | Firefly-1 | 2003 | |
| Captain, can I have money for a slinky dress? | Kaptan, kışkırtıcı bir elbise için para verir misin? | Firefly-1 | 2003 | |
| I'll chip in. I can hurt you. | Ben de iştirak ederim. Canını yakarım. | Firefly-1 | 2003 | |
| The only place I seen something so nice is some of the things Inara has. | Sadece Inara'nın eşyaları arasında böyle güzel şeyler gördüm. | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, we'd best be movin'. I guess she needs all that stuff, the life she leads. | Hadi gidelim. Yaşadığı hayat yüzünden sanırım böyle şeylere ihtiyacı var. | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, sure. Sometimes the customers buy her things. You know, some real rich men. | Tabii ki. Bazen müşteriler ona kıyafetler alıyor. Bazıları çok zengin. | Firefly-1 | 2003 | |
| Come on. These ain't feathers I'm totin' here, you know. | Hadi. Bu taşıdıklarım tüy değil. | Firefly-1 | 2003 | |
| I like the ruffles. | Fırfırlar hoşuma gitti. | Firefly-1 | 2003 | |
| Inara gets to wear whatever she wants. What are you gonna do in that rig? | Inara her istediğini giyiyor. O kıyafetin içinde ne yapacaksın? | Firefly-1 | 2003 | |
| Flounce around the engine room? Be like a sheep walkin' on its hind legs. | Makine dairesinde debelenecek misin? Arka bacaklarıyla yürüyen koyun gibi olur. | Firefly-1 | 2003 | |
| See you on the ship, Captain. | Gemide görüşürüz, Kaptan. | Firefly-1 | 2003 | |
| What, is she mad or something? | Kızdı mı ne? | Firefly-1 | 2003 | |
| Badger. Captain Reynolds. | Badger. Kaptan Reynolds. | Firefly-1 | 2003 | |
| Heard you was in town. Thought we might have a bit of a sit down. | Geldiğini duydum. Biraz sohbet ederiz demiştim. | Firefly-1 | 2003 | |
| Prefer a bit of a "piss off." | Yaylanmanı tercih ederim. | Firefly-1 | 2003 | |
| I'm very sorry. Did I give you the impression I was askin'? | Pardon. Rica etmişim gibi bir izlenim mi bıraktım? | Firefly-1 | 2003 | |
| Seems to me the last time there was a chance for | Son defasında biraz laklak edecek fırsatımız olduğunda, hiç hoş karşılanmamıştık. | Firefly-1 | 2003 | |
| This ain't bad. | Hiç fena değil. | Firefly-1 | 2003 | |
| There's a trick to it. Wood alcohol. | Püf noktası var. Metil alkol. | Firefly-1 | 2003 | |
| Now we're favored guests, treated to the | Adamı kör eden en kaliteli içeceklerin sunulduğu... | Firefly-1 | 2003 | |
| finest in beverages that make you blind. | ...kayırılan misafirlerden olduk şimdi. | Firefly-1 | 2003 | |
| So what is it you need? | Ne istiyorsun? | Firefly-1 | 2003 | |
| Here. Excuse me. There's a local... | Müsaadenle. Buralı biri var... | Firefly-1 | 2003 | |
| by the name of Warrick Harrow. | ...adı Warrick Harrow. | Firefly-1 | 2003 | |
| Got some property he wants to sell off planet. Fetch a high price. | Daha çok para koparmak için, gezegen dışında satmak istediği malları var. | Firefly-1 | 2003 | |
| The local powers won't let him sell off world. | Yerel yetkililer gezegen dışına satmasına izin vermiyor. | Firefly-1 | 2003 | |
| It's a conundrum. What my man Harrow needs himself is a smuggler. | İçinden çıkılmaz bir durum. Adamım Harrow'un bir kaçakçıya ihtiyacı var. | Firefly-1 | 2003 | |
| Willin' to cut you in on it. Why me? | Sana da pay vermeye hazırım. Neden ben? | Firefly-1 | 2003 | |
| You have access to ships. You could do it yourself. | Gemilere erişimin var. Kendin de yapabilirsin. | Firefly-1 | 2003 | |
| Won't deal with me direct. He's takin' an irrational dislike. | Benimle doğrudan iş yapmıyor. Sebepsiz yere benden hoşlanmadı. | Firefly-1 | 2003 | |
| What happened? He see your face? | Ne oldu? Suratını mı gördü? | Firefly-1 | 2003 | |
| He's a quality gent. | Soylu bir beyefendi. | Firefly-1 | 2003 | |
| Nose in the air like he never smelled a fart. | Hiç osuruk koklamamış gibi burnu havada. | Firefly-1 | 2003 | |
| Don't find me respectable. But you... | Beni saygıdeğer bulmuyor. Ama sen... | Firefly-1 | 2003 | |
| You, I figure, got a chance. | ...bence senin bir şansın var. | Firefly-1 | 2003 | |
| You backed out of a deal last time, left us hangin'. | Geçen sefer anlaşmadan caydın, bizi ortada bıraktın. | Firefly-1 | 2003 | |
| Hurt our feelings. You recall why that took place? | Bizi kırdın. Nedenini hatırlıyor musun? | Firefly-1 | 2003 | |
| Had a problem with your attitude is why. | Tavırların hoşuma gitmemişti. | Firefly-1 | 2003 | |
| Felt you was... What's the word? | Bana şey gelmiştin... Kelime neydi? | Firefly-1 | 2003 | |
| Pretentious? Exactly. | Ukala mı? Aynen öyle. | Firefly-1 | 2003 | |
| You think you're better than other people. | Diğer insanlardan daha üstün olduğunu sanıyorsun. | Firefly-1 | 2003 | |
| Just the ones I'm better than. | ...Tanrı'nın cenneti yaratmasına uygulayacağız. Sadece daha üstün olduklarımdan. ...Tanrı'nın cenneti yaratmasına uygulayacağız. | Firefly-1 | 2003 | |
| And now I'm thinkin' that very quality is the one you're placing value on today. | Ve şimdi de bu özelliğime bugün değer verdiğini düşünüyorum. | Firefly-1 | 2003 | |
| I place value on the fact that stick up your ass... | Değer verdiğim tek gerçek, kıçındaki kazığın... | Firefly-1 | 2003 | |
| is about as large as the one that Harrow's got. | ...en az Harrow'unki kadar kalın olduğu. | Firefly-1 | 2003 | |
| How would you even set up a meet? The man won't deal with you. | Buluşmayı nasıl ayarlayacaksın? Adam seninle görüşmüyor. | Firefly-1 | 2003 | |
| Know a place he'll be. Safe place. | Nereye gideceğini biliyorum. Güvenli bir yer. | Firefly-1 | 2003 | |
| Usin' some new tech gun scans. High class, too. Won't let me in there. | Yeni teknoloji silah tarayıcıları var. Birinci sınıf. Beni içeri sokmazlar. | Firefly-1 | 2003 | |
| You might slip in. | Sen çaktırmadan girebilirsin. | Firefly-1 | 2003 | |
| 'Course, you couldn't buy an invite with a diamond the size of a testicle. | Ama taşak büyüklüğündeki bir elmas bile davet edilmeni sağlamaz. | Firefly-1 | 2003 | |
| I got my hands on a couple. | Elimde 2 tane var. | Firefly-1 | 2003 | |
| Of invites. You want this meetin' or not? | Davetiye. Buluşmayı istiyor musun? | Firefly-1 | 2003 | |
| Colonel Cyrus Mumsen and escort. | Albay Cyrus Mumsen ve misafiri. | Firefly-1 | 2003 | |
| William and Lady Courtland. | William ve Leydi Courtland. | Firefly-1 | 2003 | |
| Atherton Wing and Inara Serra. | Atherton Wing ve Inara Serra. | Firefly-1 | 2003 | |
| Roberta, it's been too long. | Roberta, görüşmeyeli çok oldu. | Firefly-1 | 2003 | |
| Half the men in this room wish you were on their arm tonight. | Odadaki erkeklerin yarısı bu gece kolunda senin olman arzusu içinde. | Firefly-1 | 2003 | |
| Only half? I must be losing... my undefinable allure. | Sadece yarısı mı? Tarif edilmez cazibemi kaybediyor olmalıyım. | Firefly-1 | 2003 | |
| Oh, it's not that undefinable. | O kadar da tarif edilemez değil. | Firefly-1 | 2003 | |
| All of them wish they were in your bed. | Hepsi yatağında olmayı arzu eder. | Firefly-1 | 2003 | |
| I'm looking for the boy with the shimmer wine. Oh, she blushes. | Şarap servisi yapan çocuğu arıyorum. Kızardın. | Firefly-1 | 2003 | |
| Not many in your line of work do that. | Senin mesleğindekilerin çoğu kızarmaz. | Firefly-1 | 2003 | |
| You are a very singular woman, and I find... | Müstesna bir kadınsın ve sana... | Firefly-1 | 2003 | |
| I find I admire you more and more. | ...giderek daha çok hayran olduğumu anlıyorum. | Firefly-1 | 2003 | |
| Kaylee. | Kaylee. | Firefly-1 | 2003 | |
| I'm not speaking to you, Captain. | Seninle konuşmuyorum, Kaptan. | Firefly-1 | 2003 | |
| Got no need to speak. Come on. Got a job for you. | Konuşmana gerek yok. Gel. Sana bir iş vereceğim. | Firefly-1 | 2003 | |
| I'm trying to offer you something, you know. | Sana bir şey sunmaya çalışıyorum. | Firefly-1 | 2003 | |
| A life... | Bir hayat... | Firefly-1 | 2003 | |
| ...if you want it. | ...eğer istersen. | Firefly-1 | 2003 | |
| Atherton. | Atherton. | Firefly-1 | 2003 | |
| You can live here on Persephone as my personal Companion. | Şahsi Dam'ım olarak burada, Persephone'da yaşayabilirsin. | Firefly-1 | 2003 | |
| You're a generous man. | Cömert bir insansın. | Firefly-1 | 2003 | |
| That is not a yes. | Evet demedin. | Firefly-1 | 2003 | |
| It's not a no either. | Hayır da demedim. | Firefly-1 | 2003 |