Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19422
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Get it? Like I think I'm Sting, and in all reality... | Çaktın mı? Ben Sting'im ve gerçekte... Çaktın mı? Ben Sting'im ve gerçekte... | Fired Up-1 | 2009 | |
| ...I'm like Chad Michael Murray douching it out in five minutes. | ...Chad Michael Murray gibi 5 dakikada işim bitiyor. ...Chad Michael Murray gibi 5 dakikada işim bitiyor. | Fired Up-1 | 2009 | |
| What's wrong? Nothing. | Cidden neyin var? Hiç. Cidden neyin var? Hiç. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Come on, tell me. It's nothing. | Hadi, söyle bana. Cidden, yok bir şey. Hadi, söyle bana. Cidden, yok bir şey. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Tell me. It's nothing. | Anlat. Yok bir şey. Anlat. Yok bir şey. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Tell me. Tell me, tell me, tell me... | Anlat, anlat, anlat... Anlat, anlat, anlat... | Fired Up-1 | 2009 | |
| Nick. Sorry. | Nick. Affedersin. Nick. Affedersin. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Tell me? Carly's boyfriend's a real schwanz. | Anlat. Carly'nin sevgilisi tam bir hödük. Anlat. Carly'nin sevgilisi tam bir hödük. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Dude, you like her. I knew it. I knew you liked her. | Ahbap, sen ondan hoşlanıyorsun. Bunu biliyordum. Ahbap, sen ondan hoşlanıyorsun. Bunu biliyordum. | Fired Up-1 | 2009 | |
| So? It's no big deal. No big deal? | Ne olmuş yani? Ne mi olmuş? Ne olmuş yani? Ne mi olmuş? | Fired Up-1 | 2009 | |
| She's on our squad. You're gonna ruin everything. | Ahbap, o bizim takımdan. Her şeyi berbat edeceksin. Ahbap, o bizim takımdan. Her şeyi berbat edeceksin. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Why you gotta do this, huh? Why you gotta take a leak all over my dreams? | Bunu niye yapıyorsun, ha? Neden hayallerimin içine ediyorsun? Bunu niye yapıyorsun, ha? Neden hayallerimin içine ediyorsun? | Fired Up-1 | 2009 | |
| You're being a little dramatic. Well, I have never. | Olayı fazla dramatize ediyorsun. Asla. Olayı fazla dramatize ediyorsun. Asla. | Fired Up-1 | 2009 | |
| What makes this girl so great, bro? | Bu kızı bu kadar mükemmel yapan nedir, kardeşim? Bu kızı bu kadar mükemmel yapan nedir, kardeşim? | Fired Up-1 | 2009 | |
| Yeah. What makes this girl so great, bro? | Evet. Bu kızı bu kadar mükemmel yapan nedir, kardeşim? Evet. Bu kızı bu kadar mükemmel yapan nedir, kardeşim? | Fired Up-1 | 2009 | |
| Or when I saw her reading that book. That she orders pudding for dessert. | Onu kitap okurken görüşüm. Tatlı olarak puding yemesi. Onu kitap okurken görüşüm. Tatlı olarak puding yemesi. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Okay, now you're just listing things that people do. | Şu an sıradan insanların sürekli yaptıklarını sayıyorsun. Şu an sıradan insanların sürekli yaptıklarını sayıyorsun. | Fired Up-1 | 2009 | |
| No, I'm not. | Hayır, hiç de değil. Hayır, hiç de değil. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Sometimes she writes with a pencil. So much worse than I thought. | Bazen kalemle yazı yazıyor. Durum sandığımdan da beter. Bazen kalemle yazı yazıyor. Durum sandığımdan da beter. | Fired Up-1 | 2009 | |
| You're really into this girl. | Sen bu kıza tutulmuşsun. Hayır. Evet, tutulmuşsun. Sen bu kıza tutulmuşsun. Hayır. Evet, tutulmuşsun. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Why is she with that knob rocket? | Neden o çük kafalıyla beraber ki? Neden o çük kafalıyla beraber ki? | Fired Up-1 | 2009 | |
| I'm two steps ahead of you, my man. | İşte fırsat ayağımızda, beyler. İşte fırsat ayağımızda, beyler. | Fired Up-1 | 2009 | |
| All right, gentlemen, saddle up. | Evet, beyler. Toplanın. Evet, beyler. Toplanın. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Listen, ladies, I couldn't help but notice... | Hanımlar, geçenlerde havaya atışlarınızı kuru zeminde çalıştığınızı fark ettim. Hanımlar, geçenlerde havaya atışlarınızı kuru zeminde çalıştığınızı fark ettim. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Well, where else would we practice? | Evet, ama başka nerede yapacağız ki? Evet, ama başka nerede yapacağız ki? | Fired Up-1 | 2009 | |
| The pond. That's where the top teams do. Water resistance, better training. | Gölette. Üst düzey takımlar orada yapar. Suda eğitim çok daha iyidir. Gölette. Üst düzey takımlar orada yapar. Suda eğitim çok daha iyidir. | Fired Up-1 | 2009 | |
| We can't. Our swimsuits are all the way back at the bunks. | Evet, ama olmaz. Mayolarımız odalarımızda kaldı. Evet, ama olmaz. Mayolarımız odalarımızda kaldı. | Fired Up-1 | 2009 | |
| We could just go in our underwear. I mean, that's all swimsuits are. | İç çamaşırlarımızla gireriz. Ne de olsa bütün mayolar öyle. İç çamaşırlarımızla gireriz. Ne de olsa bütün mayolar öyle. | Fired Up-1 | 2009 | |
| It's gonna be dark soon anyway, so no one would see us. | Birazdan hava da kararacak, kimse bizi görmez. Birazdan hava da kararacak, kimse bizi görmez. | Fired Up-1 | 2009 | |
| I never thought about it like that, but I guess you're right. | Bak ben bunu hiç düşünmemiştim. Galiba haklısınız. Bak ben bunu hiç düşünmemiştim. Galiba haklısınız. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Look at that. We're all here thinking inside the box... | Şuna bakın. Hepimiz bir olup bir fikirde yoğunlaştık... Şuna bakın. Hepimiz bir olup bir fikirde yoğunlaştık... | Fired Up-1 | 2009 | |
| ...and you're outside playing a game of "What If?" | ...ve sen düşüncemize farklı bir bakış açısı getirdin. ...ve sen düşüncemize farklı bir bakış açısı getirdin. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Gorgeous and brilliant. The triple threat. | Muhteşem ve çok zekice. 2'li sıkıştırma. Muhteşem ve çok zekice. 2'li sıkıştırma. | Fired Up-1 | 2009 | |
| And we're off. Gentlemen, ladies. | Tamamdır. Baylar, bayanlar. Tamamdır. Baylar, bayanlar. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Adam, you've done enough working out. Let's go. | Adam, çalıştığın yetmedi mi? Hadi, gidiyoruz. Adam, çalıştığın yetmedi mi? Hadi, gidiyoruz. | Fired Up-1 | 2009 | |
| I have not been skinny dipping since Indian Scouts. | Hint İzci Birliği'nden beri çırılçıplak yüzmemiştim. Hint İzci Birliği'nden beri çırılçıplak yüzmemiştim. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Nobody look. | Kimse bakmasın. Kimse bakmasın. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Windmill. | Rüzgârgülü. Rüzgârgülü. | Fired Up-1 | 2009 | |
| We're leaving our underwear on. We talked about this, remember? | İç çamaşırlarımızla girecektik. Bunu konuşmuştuk, hatırladın mı? İç çamaşırlarımızla girecektik. Bunu konuşmuştuk, hatırladın mı? | Fired Up-1 | 2009 | |
| You talked. I listened. | Siz konuştunuz, ben dinledim. Siz konuştunuz, ben dinledim. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Paint the fence. Cutting the cake. Hangman's noose. Hangman's noose. | Çiti boya. Pastayı kes. Cellât düğümü. Cellât düğümü. Çiti boya. Pastayı kes. Cellât düğümü. Cellât düğümü. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Incoming. | Giriyorum. Giriyorum. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Misjudged the depth. It's all good. Learn from me. | Derin değilmiş. Sorun yok. Beni takip edin. Derin değilmiş. Sorun yok. Beni takip edin. | Fired Up-1 | 2009 | |
| This feels great. | Harika bir his. Harika bir his. | Fired Up-1 | 2009 | |
| It's the water resistance. It helps strengthen. | Sana söylemiştim. Su böyledir. Güçlendirir. Sana söylemiştim. Su böyledir. Güçlendirir. | Fired Up-1 | 2009 | |
| It's twice the compound, half the measure... | Suyun direnci arttıkça sarf ettiğin güç... Suyun direnci arttıkça sarf ettiğin güç... | Fired Up-1 | 2009 | |
| ... and if you equivalate that to Nick. Enough of that. | ...normal duruma göre... Nick. Yeter. ...normal duruma göre... Nick. Yeter. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Enough of what? Drop the game. | Ne yeter? Oyunu bırak. Ne yeter? Oyunu bırak. | Fired Up-1 | 2009 | |
| There are 300 girls at this camp and only four straight guys. | Bu kampta 300 kız ve 4 eşcinsel olmayan erkek var. Bu kampta 300 kız ve 4 eşcinsel olmayan erkek var. | Fired Up-1 | 2009 | |
| It's no mystery why you're ripping through the place. So come on. | Neden bu kadar uğraştığın gün gibi belli. Hadi bakalım. Neden bu kadar uğraştığın gün gibi belli. Hadi bakalım. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Tick tock. | Tik tak. Tik tak. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Oh, all right. | Peki. Peki. | Fired Up-1 | 2009 | |
| You're next. | Sıradaki sensin. Sıradaki sensin. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Where are our clothes? We left them right here. | Elbiseler nerde? Buraya koymuştuk. Elbiseler nerde? Buraya koymuştuk. | Fired Up-1 | 2009 | |
| I know. That's why I'm saying, "Where are our clothes?" | Biliyorum. O yüzden soruyorum. Elbiselerimiz nerede? Biliyorum. O yüzden soruyorum. Elbiselerimiz nerede? | Fired Up-1 | 2009 | |
| I'm blazing a trail. I'm blazing a trail. | Kendi yolumu takip ediyorum. Kendi yolumu takip ediyorum. Kendi yolumu takip ediyorum. Kendi yolumu takip ediyorum. | Fired Up-1 | 2009 | |
| See you guys. | Görüşürüz, çocuklar. Görüşürüz, çocuklar. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Okay, have a great Thanksgiving. What? | Mutlu Şükran Günleri. Ne? Mutlu Şükran Günleri. Ne? | Fired Up-1 | 2009 | |
| I don't know, I'm cold. | Bilmiyorum, dondum. Bilmiyorum, dondum. | Fired Up-1 | 2009 | |
| I'm cold and I'm flailing. I know, I know. | Donuyor ve savruluyorum. Biliyorum. Donuyor ve savruluyorum. Biliyorum. | Fired Up-1 | 2009 | |
| How are you not flailing? | Seninki nasıl savrulmuyor? Seninki nasıl savrulmuyor? | Fired Up-1 | 2009 | |
| I'm flailing. I too am also flailing. | Benimki de savruluyor. Benimki de. Benimki de savruluyor. Benimki de. | Fired Up-1 | 2009 | |
| So how was she? How was who? | Peki nasıldı? Kim nasıldı? Peki nasıldı? Kim nasıldı? | Fired Up-1 | 2009 | |
| The blond you were making time with. I wasn't. | Yiyiştiğin kız. Yiyişmedik. Yiyiştiğin kız. Yiyişmedik. | Fired Up-1 | 2009 | |
| We just talked. She's really nice. Her grandmother's from Cincinnati. | Sadece sohbet ettik. Çok iyi biri. Büyükannesi Cincinnati'denmiş. Sadece sohbet ettik. Çok iyi biri. Büyükannesi Cincinnati'denmiş. | Fired Up-1 | 2009 | |
| She helped me on my crossover basket launches. | Bana çember hareketindeki geçişlerde de yardım etti. Bana çember hareketindeki geçişlerde de yardım etti. | Fired Up-1 | 2009 | |
| I can't believe how high my extensions are. | Uzanmalarım acayip gelişmiş, bir görsen. Uzanmalarım acayip gelişmiş, bir görsen. | Fired Up-1 | 2009 | |
| I don't know who you are anymore. | Seni artık tanıyamıyorum. Seni artık tanıyamıyorum. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Boys. | Gençler. Gençler. | Fired Up-1 | 2009 | |
| What are you doing? It's way past curfew. | Ne yapıyorsunuz? Yat vakti çoktan geçti. Ne yapıyorsunuz? Yat vakti çoktan geçti. | Fired Up-1 | 2009 | |
| We were just... | Biz... Biz... | Fired Up-1 | 2009 | |
| Practicing. | ...çalışıyorduk. ...çalışıyorduk. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Yeah. Al dente? | Evet. Bu halde mi? Evet. Bu halde mi? | Fired Up-1 | 2009 | |
| Yeah. We like to do cheers in the nude so that they really sink in. | Evet. Çıplak çalışırsak daha iyi aklımızda kalacağını düşündük. Evet. Çıplak çalışırsak daha iyi aklımızda kalacağını düşündük. | Fired Up-1 | 2009 | |
| That way our bodies learn it as well as our minds. | Vücudumuzla birlikte beynimizin de öğrenmesi için. Vücudumuzla birlikte beynimizin de öğrenmesi için. | Fired Up-1 | 2009 | |
| That's very Alvin Ailey of you. I like it. | Çok Alvin Ailey tarzı bir hareket. Beğendim. Çok Alvin Ailey tarzı bir hareket. Beğendim. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Proceed. Proceed with what, running away? | Devam edin. Neye, kaçmaya mı? Devam edin. Neye, kaçmaya mı? | Fired Up-1 | 2009 | |
| No, with the cheer, you goose. | Hayır, çalışmaya kaz kafalılar. Hayır, çalışmaya kaz kafalılar. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Don't you wanna wait for another coach? Or a witness? | Başka bir koç ya da tanık falan beklemek istemez misiniz? Başka bir koç ya da tanık falan beklemek istemez misiniz? | Fired Up-1 | 2009 | |
| Five, six, seven, eight. | 5, 6, 7, 8. 5, 6, 7, 8. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Ready? Okay. | Hazır mısın? Tamam. Hazır mısın? Tamam. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Yeah? What do we like to eat? Panther meat | En çok ne yemeği severiz? Panter eti. En çok ne yemeği severiz? Panter eti. | Fired Up-1 | 2009 | |
| I said, hey, Tigers! | Aynen öyle, Kaplanlar. Aynen öyle, Kaplanlar. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Yeah? What do we like to do? Defeat | Ne yapmayı severiz? Kazanmayı. Ne yapmayı severiz? Kazanmayı. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Dude, your crankshaft. Two. | Malzemeye dikkat. Malzemeye dikkat. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Tailpipe. | Egzoz borusu. Egzoz borusu. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Your counts are off, your spacing is insane... | Ritim çok kötü, aralıklarınız berbat... Ritim çok kötü, aralıklarınız berbat... | Fired Up-1 | 2009 | |
| What? Take it from the top. Positions. | Ne? En baştan. Sıraya geç. Ne? En baştan. Sıraya geç. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Parallel positions! | Paralel sıra! Paralel sıra! | Fired Up-1 | 2009 | |
| You can put me down now. | Beni indirebilirsin. Beni indirebilirsin. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Oh, can I? | Öyle mi? Öyle mi? | Fired Up-1 | 2009 | |
| You jerk. | Pislik. Pislik. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Jack knocker. | Adi herif. Adi herif. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Oh, look. | Bak. Bak. | Fired Up-1 | 2009 | |
| What are they doing? It's the Fountain of Troy. | Ne yapıyorlar? Bu "Truva Pınarı". Ne yapıyorlar? Bu "Truva Pınarı". | Fired Up-1 | 2009 | |
| I thought that move was prohibidimabido. | O hareketin prohibidimabido olduğunu sanıyordum. O hareketin prohibidimabido olduğunu sanıyordum. | Fired Up-1 | 2009 | |
| My face! It's okay, it's okay. | Yüzüm. Tamam, tamam. Yüzüm. Tamam, tamam. | Fired Up-1 | 2009 | |
| What'd I tell you about that Fountain of Troy? | Size daha önce ne söyledim ben? Size daha önce ne söyledim ben? | Fired Up-1 | 2009 | |
| Look, you broke her face. | Bakın, suratının yarısı dağıldı. Bakın, suratının yarısı dağıldı. | Fired Up-1 | 2009 | |
| Where am I gonna get another one of those this late in the day? | Ben nerden bulacağım bu saatten sonra bunun yerine birini? Ben nerden bulacağım bu saatten sonra bunun yerine birini? | Fired Up-1 | 2009 |