Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 173209
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Have you seen the ratings from yesterday? | Dünün reytinglerini görmüş müydün? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
We got beat by all the network shows, including a rerun of Who's the Boss? | Diğer programların hepsi reytinglerde bizi solladı. "Patron kim" dizisinin... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
It's just a temporary setback. Things will be better tomorrow. | Bu sadece geçici bir gerileme Stuart. Yarın her şey düzelecek. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You know that guy with the cable access show... | Kablolu yayında program yapan kanal 83'teki... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...on Channel 83 does better. | ...şu adamı biliyorsun. O bile bizden daha iyi. ...şovu bile bizi geçti. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
If we program Jerry Springer reruns... | Jerry Springer’in programının tekrarlarını yayınlarsak eğer... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...we'd do a nine share at a quarter of the price. | ...şimdi harcadığımızın çeyreğine 9 reyting alabiliriz. ...çeyrek maliyette dokuz sayı yapıyoruz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Please don't tell me you're thinking of killing the show. | Lütfen programı yayından kaldırmayı düşündüğünü söyleme. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
We're not a family run station anymore, Abby. | Artık bir aile şirketi kanalı değiliz Abby. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I mean, I love you. You're great at what you do. | Yani, seni seviyorum. Yaptığın işte çok iyisin... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
But you gotta get me some numbers. | ...ama karşıma yüksek reytinglerle çıkmalısın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I got two daughters in college and a son in beauty school. | Üniversitede okuyan iki kızım ve güzellik uzmanlığı okuyan bir oğlum var. İki kızım kolejde, oğlum da kozmetik okulunda. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I don't know how much you know about Vidal Sassoon, but that shit ain't cheap. | Vidal Sassoon Okulu hakkında ne kadar bilgi sahibisin bilmiyorum... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I can rally. I will rally. | Mücadele edip durumu düzeltebilirim. Mücadele edeceğim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You do rally. Every day, Abby. | Zaten mücadele ediyorsun. Hem de her gün Abby. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
But that's what worries me. | Ama beni endişelendiren de zaten bu. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
That even you won't be enough. | Yani senin bile yetersiz kalacağından endişeliyim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I should not be letting corporate management... | Şirket yönetiminin programımın içeriğine karışmasına... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...dictate the content of this show. It's my show. | ...izin vermemeliydim. Bu benim programım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I control it. I should skip the date tonight. | Ben kontrol ederim. Bu geceki randevumu iptal etmeliyim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Stay home, think up some ideas for sweeps. | Evde kalıp, yeni atılımlar için fikir üretmeliyim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Absolutely not, Abby. | Kesinlikle olmaz Abby. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You should be out there observing humanity. | Dışarı çıkıp insanları gözlemlemelisin. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Humanity is who watches our show. Yeah. All 2.47 percent of them. | Programımızı izleyenler insanlar. Evet, tam tamına yüzde 2.47'si. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You have rescheduled on this guy three times. | Bu adamla randevunu üç defa erteledin. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You cancel on him tonight and he's gone. | Bu gece de iptal edersen, adamı gitti bil. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Look at this bone structure. | Şu kemik yapısına bir bak. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
This could be the bone structure of your future children. | Müstakbel çocuklarının kemik yapısı böyle olabilir. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Don't you want them to be symmetrical? | Simetrik olmalarını istemez misin? Simetrik olmasını istemez miydin? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You printed his profile? | Profilinin çıktısını mı aldın? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
What? Yes. These have not been touched in some time. | Ne olmuş yani? Evet. Şunlara uzun zamandır dokunulmadı. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I have to live vicariously through your life. | Senin hayatın aracılığıyla dolaylı yoldan yaşamak zorundayım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I really think that this could be our next boyfriend. | Ayrıca bu adamın cidden sıradaki sevgilimiz olabileceğini düşünüyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I'm looking for a guy with sandy brown hair, athletic build, blue eyes. | Hafif kumral saçlı, atletik yapılı, mavi gözlü bir adamı arıyordum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
He's 5'9". Which I know you're thinking is short... | 1.79m boylarında. Biliyorum kısa olduğunu düşünüyorsunuz ama... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...but he's read The Great Gatsby Well, technically 5'8" and a half... | ...Muhteşem Gatsby romanını iki kez okumuş. Aslında, teknik olarak... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...but I could read The Great Gatsby again if it makes it any better. | ... 1.78'im ama yararı olacaksa Muhteşem Gatsby'i bir kere daha okuyabilirim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Hi. Can I get some water for the table? | Merhaba. Masaya su getirmemi ister misiniz? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, a bottle of flat water, please? | Evet, bir şişe su lütfen. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Sure. Thank you. | Tabii. Teşekkürler. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Just one second. I'm sorry. Did you know they've done studies that show... | Bir saniye. Özür dilerim. Musluk suyunun ve şişe suyunun... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
They passed a law where restaurants have to filter their tap water... | Geçenlerde restoranların musluk sularını filtrelemeleri için yasa çıkarmışlardı. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...so it's filtered water, which is the same as bottled water... | Yani aslında musluk suyu değil, filtrelenmiş su... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...except you don't have to pay 7 dollars for it. | ...ama buna 7 dolar ödemek zorunda kalmıyorsun. Değil mi? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I like the way it tastes better. Can I get a Scotch on the rocks too? | Onun tadını daha çok seviyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Thank you. Oh, yeah. | Teşekkür ederim. Tabii. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I thought.... | Sanıyordum ki... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I thought in your profile it said you You like to drink red wine. | Hayır geçmişini araştırdım. Profilinde kırmızı şaraptan hoşlandığın yazıyor sanıyordum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You printed out my profile? My associate producer did. | Profilimin çıktısını mı aldın? Aslında yardımcı yapımcım almış. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
She doesn't like me to not be prepared. Not that I'm ever not prepared. | Hazırlıksız olmamdan hoşlanmıyor. Hani öyle olduğumdan da değil. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Kudos, by the way, on your comprehensive car insurance plan. | Arabanın kasko sigortası planların için de kutlarım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
That wasn't in my profile. No, but it's in your background check. | Profilimde yazmıyordu o. Evet, ama geçmiş araştırmanda yazıyor. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
So tell me about yourself. | Eee... Kendinden bahsetsene. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Well, what's left to talk about that you don't already know? | Zaten her şeyi bildiğine göre konuşacak ne kaldı ki? Değil mi? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Good point. | Doğru dedin. Haklısın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
All right, well, you know... | Pekâlâ, madem... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...I actually took the liberty of printing out some talking points... | Böyle bir durum olursa diye birkaç muhabbet konusunun... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...in case this happened. | ...çıktısını almıştım. ...hazırladım önceden. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I take it this has happened before? No. No. | Galiba bu, başına daha önce de geldi? Hayır, hayır. Bu önce de oldu mu? Hayır, hayır. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
But you have nine out of 1 0 of the necessary attributes on my checklist. | Ama olmazsa olmazlar listemdeki on nitelikten dokuzuna sahipsin. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Oh, dear God. Okay. | Aman Tanrım. Pekâlâ. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Oh, this is a good one. Let's start with three, okay? | Bak bu iyiymiş. Üçüncüyle başlayalım, olur mu? Bu güzel bir konu. Üç numarayla başlayalım mı? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
More on this when we come back. | Aradan sonra konuya devam edeceğiz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
We'll hear from a zoo official forced to take | Hayvanat bahçesi yetkililerinin yaptığı açıklamada... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And we're back with The Ugly Truth, where we're gonna be talking about... | Acı Gerçek'le tekrar karşınızdayız. Bu akşamki konumuz... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
... what it is men and women really want in relationships. | ...erkeklerin ve kadınların bir ilişkide aradıkları şey aslında nedir? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I've been looking through some books. Smart Women, Foolish Choices. | Bazı kitaplara göz gezdirdim. "Zeki Kadınlar, Aptal Tercihler". | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Men Who Love Women Who Hate Them. | "Onlardan Nefret Eden Kadınları Seven Erkekler". | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And Women Hating Men Who Loved Women Who Hate Loving Men. | "Erkekleri Sevmekten Nefret Eden Kadınları Seven... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Billions and billions wasted on psychobabble bullshit. | Psikoloji zırvalarına harcanmış milyarlarca lira. Milyarlarınızı bu psikoloji saçmalığına harcıyorsunuz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Now, listen up, ladies, because I'm only gonna say this once... | Kulağınızı dört açın hanımlar, çünkü yalnızca bir kere söyleyeceğim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...and it is just three little words.. | Üstelik sadece iki kelime: | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Men are simple. | Erkekler basittir! | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
We cannot be trained. | Biz eğitilemeyiz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
All this, "men are from Venus" crap is a waste of your time and money. | Tüm o "Erkekler Venüs'ten" saçmalığı... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You wanna be a lonely hag, then that's fine... | Yalnız bir kız kurusu mu olmak istiyorsunuz? Tamam o zaman. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...keep reading these stupid books. | O aptal kitapları okumaya devam edin. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
But you want a relationship, then here's how you get one.. | Ama bir ilişkiniz olsun istiyorsanız, işte size yöntemi: | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
It's called a Stairmaster. | Adı, StairMaster kondisyon aleti. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Get on it, and get skinny... | Çıkın üstüne ve zayıflayın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...and get some trashy lingerie while you're at it... | Aynı zamanda birkaç adi iç çamaşırı da edinin. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...because at the end of the day, all we're interested in is looks. | Çünkü nihayetinde, umursadığımız tek şey görünümünüz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And no one falls in love with your personality at first sight. | Kimsenin ilk görüşte kişiliğinize aşık olacak hali yok. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
We fall in love with your tits and your ass... | Memelerinize ve götünüze aşık oluruz... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...and we stick around because of what you're willing to do with them. | ...ve onlarla yapmayı arzuladığınız şeyler için yanınızda kalırız. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
So you wanna win a man over, you don't need 1 0 steps... | Sonuç olarak, bir erkeği elde etmek istiyorsanız, 10 adıma ihtiyacınız yok. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...you need one, and it's called a blowjob. | Yalnızca biri yeter. Adına da sakso denir. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And don't forget to.... | Ayrıca şunu yapmayı sakın unutmayın... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Okay? Now, let's take the first caller. | Tamam mı? Şimdi, ilk arayanı yayına alalım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
How dare you burn those books. | Ne cüretle o kitapları yakarsınız? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
They've helped my personal life more than I can say. | Özel hayatıma ifade edemeyeceğim kadar katkıda bulundu onlar. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
What's your boyfriend's name, princess? | Erkek arkadaşının adı ne, prenses? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Well, I'm not seeing anyone right now. | Şey... Şu an biriyle görüşmüyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
My point exactly, Shrek. Next caller. | İşte demek istediğim bu Shrek. Sıradaki izleyici. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
So you're saying that men are incapable of love? | Şimdi, erkeklerin aşk konusunda beceriksiz olduklarını mı söylüyorsun? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Oh, did I burst your little harlequin romance bubble? | Aşk kitaplarındaki küçük hayallerini mi yıktım yoksa? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
What? Come on. | Ne yani? Yapma. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
The only thing you burst is your credibility. | Yıktığın tek şey kendi inanırlılığın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Men are completely capable of experiencing love. | Erkekler aşk yaşama konusunda gayet becerikliler. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Okay, I'll bite. Go on. Who's the guy? | Peki, kabul. Anlat, kimmiş bu adam? Tamam, peki. Devam et. Kimmiş bu? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |