Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172890
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
FBI! Open the door | FBI! Kapıyı açın! | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Yeah? it's what I heard. | Öyle mi? Öyle duydum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
This is nice. Yeah, it's a good place. | Güzelmiş. Evet, kıyak yerdir. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
A guy I played hockey with for a long time is one of the managers here. | Uzun zaman hokey oynadığım arkadaşlardan biri, buranın işletmecilerinden. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Oh, yeah? That's nice. | Öyle mi? Ne güzel. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Embarrassing, City won't put any money into that place. | Biliyorum, çok yazık. Belediye oraya hiç maddi destek vermiyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Yeah, I know. Yeah, well, some of the kids were calling me a toonie, | Evet, biliyorum. Bazı çocuklar bana "şinanay" diyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
A yuppie. Yeah. | Şavalak demek. Evet. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
So where does the word come from? Uh... | Nereden geliyor bu söz? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It comes from back in the '90s, like... | 90'lı yıllardan geliyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...the toonies supplied all the tunes to Charlestown." | "Charlestown'ı şarkılarla şenlendirenler şinanaylardır" derler. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...because once they moved in the townies stole all their car stereos. | Çünkü buraya taşındıkları anda mahalleli hepsinin oto teyplerini çaldı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
So all of a sudden, everyone in Charlestown... | Birdenbire Charlestown'daki herkesin arabasında... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...had a Blaupunkt in their car, you know what I mean? | ...Blaupunkt araba teybi peydah oluverdi. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Anyway. | Öyle işte. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
No. My mother moved away. | Hayır, annem taşındı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
My father lives out in the suburbs. | Babam banliyöde yaşıyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Yeah. He don't get out much. | Oradan pek çıkmaz. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
No, I mean where did you grow up? Marblehead. | Doğma büyüme nerelisin yani? Marblehead. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Marblehead? | Marblehead mi? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Yeah, well, I represent Marblehead's poor. | Marblehead'in fakir kesimini temsil ediyorum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Oh, really? Yeah, you were defined by... | Öyle mi? Evet, ailenin... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...whether or not your family owned a boat. And, well, my family didn't own a boat. | ...teknesi olup olmadığına göre sınıflandırırsın. Benim ailemin de yoktu. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
No boat. How could you look yourself in the mirror? | Tekneniz yok muydu? Bu rezil durumunuzdan utanmadınız mı? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It's embarrassing. | Rezalet resmen. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I have a boat. Oh, yeah? | Benim teknem var. Öyle mi? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Yeah. Well, you would do well in Marblehead. | Evet. Marblehead'e iyi uyum sağlarsın o hâlde. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You should... | Bir ara... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...let me take you for a ride sometime. | ...seninle bir tura çıkalım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I'd love that. Sometime. Yeah. | Bir ara olabilir. Tamam. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Not bad, right? Good friends to have. | Fena değil, değil mi? Herkese böyle arkadaş lazım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Here you go. it's the best cup I could find. | Al bakalım. Bulabildiğim en iyi bardak buydu. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Not too much. | Çok da koymayalım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It's nice, right? I told you. | Güzel, değil mi? Söylemiştim. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Is this where you take all the girls? | Bütün kızları buraya mı getiriyorsun? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I can honestly tell you I have never taken another girl here in my entire life. | Hayatım boyunca bir başka kızı buraya getirmediğimi açıkça söyleyebilirim. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Oh, yeah? Mm hm. That's the truth. | Öyle mi? Doğru söylüyorum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hey, what do you know about bank robbers? | Banka soyguncuları hakkında neler bilirsin? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
What's to know? You're from Charlestown. | Neyi bileceğim ki? Charlestownlısın. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
E figured you grew up with some of them. | Birkaç tanesiyle birlikte büyümüşsündür diye düşünmüştüm. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
No, not really. I mean... | Hayır, pek sayılmaz. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
A lot of what they say is exaggerated. I mean, I | Söylenilen çoğu şey abartı hep. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
When I was a kid, uh... | Çocukken... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...we used to go to Wizard's ice cream. | ...Wizard dondurmacısına giderdik. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It was across from J.J.'s Bar. | J.J.'s Bar'ın karşısındaydı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
That was where all the big armored car guys hung out. | En önemli zırhlı araç soyguncuları hep oraya takılırdı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
And they were like rock stars in the neighborhood, you know? | Mahallede artist gibi karşılanırlardı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Fancy cars. Pretty girls. | Afili arabalar, güzel kızlar. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
And you heard rumors about the jobs they pulled. | Yaptıkları işler hakkında dedikodular duyardık. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The big houses they had in Holbrook or Winthrop. | Holbrook ya da Winthrop'taki büyük evleri. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
There was a lot of kids in the ice cream shop... | Dondurmacı dükkânına gelen çocuklardan pek çoğu... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...with their noses pressed against the glass, you know... | ...burunlarını cama dayayıp onları izler... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...who wanted to be like those guys. | ...ve onlar gibi olmak isterdi. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
just wanted to play hockey. | Ben ise sadece hokey oynamak isterdim. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Anyway, that's what I know about bank robbers. | Banka soyguncuları hakkında bildiklerim bunlar işte. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Nothing. it's a dead end, We're all set. | Bir şey yok, sonuç çıkmaz. Tamamız. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Ms. Keesey, it's Agent Frawley. I have follow up questions about your case. | Bayan Keesey, ben Ajan Frawley. Size dava hakkında birkaç soru daha soracaktım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Why didn't you tell me you lived in Charlestown? | Neden Charlestown'da oturduğunuzu söylemediniz? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It's on my paperwork. | Evraklarda yazıyordu. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You don't like your sandwich? | Sandviçinizi beğenmediniz mi? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It's the unfortunate nagging suspicion you get as an FBI agent.. | Civardaki pek çok insanı federal hapishaneye tıktıran... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...who has put a lot of neighborhood people in federal prison... | ...bir FBI ajanı olunca ister istemez, içlerinden birinin... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...that someone may have violated your meal. | ...yemeğinize bir şey kattığı şüphesine düşüyorsunuz maalesef. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Come on, I don't think anyone would do that. | Yok canım, böyle bir şey de yapmazlar artık. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
They throw Tom Fitz off the roof of Mishawum for cooperating... | Tom Fitz'i bizimle işbirliği yaptığı için Mishawum'un çatısından aşağıya atıp... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...and then stand around and taunt him while he drowned in his own blood. | ...karşısına geçmişler ve adam kendi kanında boğulurken onunla dalga geçmişler. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
So I don't think the lunch special is out of bounds. | Öğle yemeğine dokunmayacaklarını hiç sanmam yani. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
They lionize criminals... | Suçlulara kahraman gibi davranıp... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...and complain about crime... | ...işlenen suçları şikâyet ediyorlar... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...and I'm the bad guy. | ...ama kötü olan ben oluyorum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
This place is one square mile. | Burası 2560 dönümlük bir alan. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You walk into Lewisburg, there's a hundred townies in there. | Lewisburg'a bir gitsen, yüz tane mahalleliyle karşılaşırsın. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Well, I think I'll skip Lewisburg. | Lewisburg'a uğramayayım ben o zaman. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Doesn't sound like a fun second date? | İkinci randevumuz orada olsa güzel olmaz mıydı? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It depends on the question. | Soruya bağlı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Am I a suspect? | Ben de şüpheli miyim? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Would I ask you out if I thought you were a suspect? | Şüpheli olduğunuzu düşünsem çıkma teklif eder miydim? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Would you? Not if I wanted a conviction. | Eder miydiniz? Hapse tıkmaya çalışsam etmezdim. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I might be seeing someone already. | Görüştüğüm biri var zaten. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
What? What is it? Stickup. | Ne oldu? Silahlı soygun. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
What would we do without Chelsea? | Chelsea'siz ne yaparız biz? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Anyway, aren't there rules? | Bu konuda kurallar yok mu hem? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Against dating the Vic? Yeah, there's a rule. | Kurbanla çıkma konusunda mı? Evet, var öyle bir kural. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You don't do it. | Ama uymazsın gider. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
All set? Yes, | Hazır mısın? Evet. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It's not your fault. | Sen mi yaptın canım sanki. Senin suçun değildi ki. Sen mi yaptın canım sanki. Senin suçun değildi ki. Sen mi yaptın canım sanki. Sen mi yaptın canım sanki. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
At least you weren't hurt. | Zarar görmemişsin en azından. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
No, but David was. | Ama David gördü. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
My assistant manager, he was assaulted really badly when the alarm went off. | Alarm çalmaya başlayınca müdür yardımcımı çok kötü şekilde yaraladılar. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
He's been at Mass Eye and Ear for a week. | Bir haftadır Massachusetts Göz ve Kulak Hastanesi'nde yatıyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Eye surgery. | Gözünden ameliyat oldu. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
And I still haven't been able to go see him. | Hâlâ onu görmeye gidemedim. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I feel like a terrible person. | Kendimi çok kötü hissediyorum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Well, you should come in. | Sen de girsene. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Yeah? Yeah, you should meet him. | Öyle mi dersin? Evet, tanışırsınız. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hi. Hello. Hi. | Selam. Merhaba. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Oh, hi. Come to my good side. | Hoş geldin. Gören kısmıma gel. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hi. Look. You don't look so bad. | Hoş geldin. Fena görünmüyorsun. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Really? Well, you know. | Öyle mi diyorsun? Yani işte. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
This is my friend Doug. Hi. Nice to meet you. | Arkadaşım Doug. Selam, memnun oldum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |