Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172869
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
MAN: Hello. JEM: Front door. | Ön kapı. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
MAN: Hey, you guys open? | Açık mısınız? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: We gotta go. | Gitmemiz gerek. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: Let's go. Let's bleach it up. | Gidelim. Çamaşır sularını dökün. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: Go, go, go. JEM: Let's bleach it up. | Yürüyün, yürüyün. Çamaşır sularını dökün. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: Come on, let's go. We gotta go. DEZ: Hold it. Silent alarm, this address. | Hadi, acele edin. Gidiyoruz. Durun. Bu adresten sessiz alarm verilmiş. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: Who did it? Look, nobody did anything. | Kim yaptı bunu? Kimse bir şey yapmadı. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: What? Huh? What'd you say? BEARNS: Nobody did anything. | Ne? Ne dedin sen? Kimse bir şey yapmadı. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: You pull the alarm? No. No. | Alarmı sen mi çalıştırdın? Hayır, hayır. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: Did you? BEARNS: I didn't pull any alarm. | Sen mi yaptın? Alarm falan çalıştırmadım ben. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: We were leaving, you motherfucker! You fuck! | Zaten gidiyorduk, orospu çocuğu! Puşt! | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: Easy, easy. That's enough. | Yavaş ol, yavaş ol. Yeter bu kadar. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
All right? Easy. JEM: You fuck! | Sakin ol. Puşt herif! | The Town-3 | 2010 | ![]() |
You fucker. We were out the door, you fuck. | Yavşak. Çıkıyorduk zaten, ibne! | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: Let's go. | Hadi gidelim. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: Where's your purse? | Çantan nerede? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: What the fuck is this? | Ne oluyor? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: The cops get us walled in, we're gonna need her. | Polisler kıstırırsa ona ihtiyacımız olacak. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Sit down. Go. | Otur. Gidelim. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: Head for the boulevard. | Bulvarın oraya çek. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
You're gonna be okay. | Bir şey olmayacak. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
All right? No one's gonna hurt you. | Tamam mı? Kimse zarar vermeyecek sana. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Boosted a city work van. Which still hasn't been reported stolen. | Belediyenin minibüsünü çalmışlar. Hâlâ çalındığı rapor edilmemiş. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
FRAWLEY: Probably too busy working. | İşten başlarını kaldıramamışlardır. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Used the van to screen the door. | Minibüsü kapıyı örtmek için kullanmışlar. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Bleached the entire place for DNA. | DNA izi bulunmasın diye her yere çamaşır suyu dökmüşler. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Kills all the clothing fiber, so we can't get a match. | Tüm elbise dokuları yok edilmiş; yani bir eşleştirme yapamayacağız. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Silent bell came from cage number two. | Sessiz alarm iki numaralı vezneden yapılmış. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Assistant manager's at Beth Israel. | Müdür yardımcısı sağlık merkezinde şu an. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Our guys waited for the time lock to expire... | Adamlar, saat kilidinin süresinin dolmasını beklemiş... | The Town-3 | 2010 | ![]() |
...then they had the manager open sesame. | ...ve sonra da müdüre "açıl susam açıl" dedirtmişler. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Under duress? | Zorlayarak mı? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DINO: I don't know. | Bilmiyorum. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
FRAWLEY: Ten foot steel safe. | 3,5 metrelik çelik kasa. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Only as strong as the guy with the key. | Ancak anahtarı olan birinin gücü yetebilir. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Found the dye packs and the tracers. | Telsizle kontrol edilen paraları ve izleyicileri bulmuşlar. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Found the van. Torched. | Minibüsü bulmuşlar. Kundaklanmış. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Where is it? Where do you think? | Neredeymiş? Sence? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DEZ: Is that where we are now? | Artık böyle mi olacak yani? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Where's Jem? | Jem nerede? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Stopped on the way to light a couple house fires... | Yolda durup birkaç evi ateşe vermiştir... | The Town-3 | 2010 | ![]() |
...stick up a liquor store, maybe, I don't know. | ...ya da içki dükkânı falan soyuyordur, bilemiyorum. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Are we taking hostages now? No, we're not taking hostages now. | Artık rehine almaya mı başladık? Hayır, rehine almaya falan başlamadık. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
You gonna talk to this fucking asshole? For one thing... | İt herifle konuşacak mısın? Öncesinde | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Speak of the fucking devil. | İti an çomağı hazırla. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: You made it. | Nihayet gelebildin. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Take the scenic route? We got a problem. | Manzaralı yoldan mı geldin? Bir sorunumuz var. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
What? Well, look. | Nedir? Kendin bak. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DOUG: So what? | Ne olmuş yani? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DEZ: What's the matter? Let me see that. | Ne oldu ki? Ver, ben de bakayım. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: Fuck. GLOANS: Oh, shit. | Ha siktir. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DEZ: See the address on that? Bitch lives four blocks away. | Yazan adresi gördünüz mü? Kahpe karı buradan dört blok ötede oturuyormuş. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: Yeah, I know where we are, Gloans. Fuck. | Nerede oturduğumuzu biliyorum, Gloans. Ağzına sıçayım! | The Town-3 | 2010 | ![]() |
GLOANS: We gonna see this bitch on the street every day? | Kahpeyle her gün karşılacak mıyız şimdi? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
She didn't see anything. | Bir şey görmedi ki. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
DEZ: Jesus, are you sure? | Emin misin? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Taking her for a ride didn't help. Yeah. | Yanımızda gezdirmek de bir işe yaramadı. Evet. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Oh, fuck. All right. I'm gonna handle it. | Ağzına sıçayım. Neyse, ben halledeceğim. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
How you gonna handle this? | Nasıl halledeceksin? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I'm gonna stalk her like a fucking A car, we'll find out. | Onu dedektif gibi takip edeceğim; o zaman anlarız. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Find out what? Lf she needs to get scared. | Neyi anlarız? Korkutulmasına gerek olup olmadığını. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
She's already scared. Well, maybe not scared enough. | Gözü korktu zaten. Belki yeterince korkmamıştır. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Thanks, Kathy. | Sağ ol, Kathy. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Ms. Keesey. Special Agent Adam Frawley, Violent Crimes and Robbery. | Bayan Keesey. Şiddet Suçları ve Hırsızlık Masası'ndan Özel Ajan Adam Frawley. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Derek here is gonna take some elimination prints. | Derek parmak izinizi alacak. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I see you've given a preliminary statement. | Ön ifadenizi vermişsiniz. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I want to talk to you about your abduction. | Sizinle kaçırılmanız hakkında konuşmak istiyorum. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I understand they threatened you. Mm hm. | Anladığıma göre sizi tehdit etmişler. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
One of them took my license. | Biri ehliyetimi aldı. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
And did you try to escape at any point? | Hiç kaçmaya çalıştığınız oldu mu? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Is there anything you can identify about the men? Anything you'd testify to? | Adamlar hakkında söyleyebileceğiniz ya da şahit olduğunuz belirgin bir şey var mı? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I didn't try to escape because they had guns. | Kaçmaya çalışmadım çünkü silahları vardı. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Then they just let you go? | Sonra sizi bir şey yapmadan bıraktılar mı? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Yeah. They just let me go. FRAWLEY: Thanks. | Evet, öylece bıraktılar. Sağ ol. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Should I have a lawyer here? | Avukat tutmama gerek var mı? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
This isn't a very civil libertarian thing of me to say, but anyone who lawyers up is guilty. | Bunu söylemem insan haklarına pek uymuyor ama avukat tutmak sizi suçlu gösterir. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I think you're all right. Okay. | İhtiyacınız yok bence. Peki. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
FRAWLEY: When someone endures an experience like this... | Böylesi bir deneyimin ardından... | The Town-3 | 2010 | ![]() |
...there are very often residual effects. | Federal Ajan Boston Soygun Görev Gücü ...kalıcı etkilerin olması sık görülen bir durumdur. ...kalıcı etkilerin olması sık görülen bir durumdur. ...kalıcı etkilerin olması sık görülen bir durumdur. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
It's gonna be okay. | Yakında geçer. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
"If you talk to the FBI, we'll come to your house and fuck you and kill you." | "FBI'yla konuşursan evine gelip önce siker, sonra öldürürüz seni." | The Town-3 | 2010 | ![]() |
GLOANS: Are you gonna take care of it? | İcabına bakacak mısın? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I'll do it. Why are you gonna do it? | Ben hallederim. Ne yapacaksın? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
You're the reason we're having conversation. | Bu konuşmayı yapmamızın sebebi sensin. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
I'm gonna get it done. What are you gonna get done? Huh? | Ben halledeceğim. Neyi halledeceksin acaba? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
You get picked up for intimidating a witness. | Adamlar hakkında söyleyebileceğiniz ya da şahit olduğunuz belirgin bir şey var mı? Görgü tanığını tehdit ettiğin için içeri tıkılırsın. Adamlar hakkında söyleyebileceğiniz ya da şahit olduğunuz belirgin bir şey var mı? Adamlar hakkında söyleyebileceğiniz ya da şahit olduğunuz belirgin bir şey var mı? Görgü tanığını tehdit ettiğin için içeri tıkılırsın. Görgü tanığını tehdit ettiğin için içeri tıkılırsın. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
You walk within 100 feet of her, that's 10 years. Okay? | Ona 30 metre yaklaşsan 10 yıl yersin, tamam mı? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
You got two strikes against you already. They're gonna bury you under the jail. | Zaten ipin ucundasın. Anında hapse tıkarlar. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
How much money's in the sack? | Çuvalda ne kadar var? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
All right, we got 90 a pop. | Kişi başı 90. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Minus what I had to shave off for the Florist. | Çiçekçiye attığımız sakalı çıkartacağız bir de. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Hey, Jem, what happened with the assistant manager? | Jem, müdür yardımcısına yaptığın neydi öyle? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Yeah. Well, next time Skeletor comes in the bank with an AK... | Bir dahaki sefere, elinde kalaşnikof olan bir İskeletor bankaya geldiği zaman... | The Town-3 | 2010 | ![]() |
...I think he's gonna think twice about hitting that alarm, isn't he? | ...alarma basıp basmamak için bir kez daha düşünür, değil mi? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
He's lucky he just got tuned up. | Sırf façasını düzeltmekle kaldığım için şükretsin. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Hey, Rusty. How you doing? Hey, Jem. What's up? How are you? | Selam, Rusty. N'aber? Selam, Jem. Senden n'aber? Nasılsın? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Fergie. Kid's here. | Fergie, çocuklar geldi. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
JEM: Hey, Fergie. | Selam, Fergie. | The Town-3 | 2010 | ![]() |
Here you go. How's it going, son? | Al bakalım. Nasılsın, evlat? | The Town-3 | 2010 | ![]() |
All right. You run that under the sink, all right? | İyidir. İcabına bakarsın, tamam mı? | The Town-3 | 2010 | ![]() |