Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169915
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It's not what it's doing to them, it's what it's doing to you. | Bunu topluma değil, sana yapıyorlar. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I asked you to tidy up the booze, | Senden alkol alışkanlığını düzene sokmanı... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| you couldn't even sweep out a room. | ...istedim, odadan bile çıkamayacak hale geldin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| 'Cause you're everything that's wrong with a journalist. | Çünkü bir gazetecide olmaması gereken her şey var sende. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And you're everything that's wrong with this insult of a newspaper. | Gazetenin şu an aşağılanıyor olmasının nedeni de sensin. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Unanimously agreed. | Oy birliğiyle karar verildi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Why don't you shut it, Moburg? | Moburg, neden çeneni kapatmıyorsun? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You are a waste of human sperm. | Döl israfı seni. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [MOBURG]: Die a prolonged and relentlessly agonizing death! | Ölümün aralıksız acı çekerek ve yavaşça olsun! | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Made you some tea. | Çay yaptım sana. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You did me the best favor I ever had. | Bana hayatımdaki en büyük iyiliği yaptın. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| There is no dream, Chenault. | Chenault, rüya diye bir şey yok. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Just a piss puddle of greed, | Açgözlülükleriyle dünyayı baştan sona... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| spreading throughout the world. | ...darmadağın eden insanlar var sadece. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [KEMP]: I want to make a promise to you, the reader. | Sayın okuyucu, sana bir söz vermek istiyorum... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And I don't know if I can fulfill it tomorrow... | ...bunu yarın yerine getirebilir miyim bilmiyorum... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| or even the day after that. | ...veya ondan sonraki gün... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| But I put the bastards of this world on notice. | ...ama bu piçlerin ipliğini pazara çıkaracağım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| That I do not have their best interests at heart. | Çok fazla ilgilerini çekemeyecek olsam da... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I will try and speak for my reader. | ...okuyucularım için konuşmaya ve denemeye devam edeceğim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| That is my promise. | İşte size sözüm bu olsun... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And it will be a voice made of ink and rage. | ...ki bu, öfke ve mürekkepten oluşmuş bir söz olacak. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Sit down. I made you coffee. | Otur, sana kahve yaptım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| One for you and one for me. | Bir tane bana ve bir tane de sana. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Oh, man, I would rather not start the day with this. | Güne bununla başlamak istemem adamım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| What is it? It's a writ. | Nedir bu? Mahkeme emri. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Means we're going to court. | Yargılanacağımız anlamına geliyor. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It means they can arrest us, should they so desire, | Lanet olsun, her an bizi tutuklayabilirler... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| any damn minute they please. | ...ki bunu yapmayı çok istiyorlar. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We need to speak to a lawyer. | Bir avukatla konuşmamız lazım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I know an old guy, Spanish Advocate. | İspanyol Avukat denen yaşlı bir adam tanıyorum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Kind of owes me one. | Bana bir çeşit borcu var. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You should get dressed. We'll go down there. | Sen giyin, biz aşağıda bekleriz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Water ran out. I'm covered in soap. | Su kesildi, her tarafım sabunlu kaldı. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Fuck it. See what I can do. | Siktir et, bakalım ben ne yapabilirim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| What's it for? | Nedir olay? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Uh... it's Hal. | Hal işte. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| He put up a bond for us on this thing, and now he's pulled it. | Önümüze bir kemik attı, şimdi çekiyor. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You know he's a crook, Paul. | Paul, o bir dolandırıcı, biliyorsun. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| And we get the writs. | Biz de mahkemeden kâğıtlar alan kişileriz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Lt's, er... Hitler. | Şey... Hitler. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| They shut us down. | Gazeteyi kapattılar. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [DONOVAN]: He just stood there and lied to us. | Orada öylece oturup bize yalan söyledi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| He hasn't got the morality... | Yazar kasa açılınca... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| of a clapped out cash register. | ...ahlakı ortayı çıktı. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I hate to tell you this, guys, | Bunu söylemekten nefret ediyorum beyler... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| but it was to avoid severance. | ...ama bu işten çıkarma muhabbetinden kaçmak içindi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We all know what it was for, Charlie. | Hepimiz, bunun Charlie için ne anlama geldiğini biliyoruz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| There's nothing we can do, | Yapabileceğimiz hiçbir şey yok... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| except report him to the labor board, | ...tabii onu SGK'ya şikâyet etmek dışında... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| which is the same thing as doing nothing. | ...ki bu da hiçbir şey yapmamakla aynı şey. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We gotta strike back | Karşılık vereceğiz... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| and nail this bastard to his own front door. | ...ve onu kendi kapısının önüne çivileyeceğiz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [DONOVAN]: And how, pray, do we do that? | Peki bunu nasıl yapacağız? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| By printing the paper. | Gazete çıkartarak. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We got tons of stuff on Letterman. | Letterman'la ilgili tonlarca bilgiye sahibiz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Every happy maggot with his hand in the till. | İlişkide olduğu her yavşak para basma makinesi. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It may be the last ever issue, | Bu belki de ya hep, ya hiç meselesi... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| but we go out in a blaze of rage. | ...ama bir öfke yangını başlatacağız. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| What are you talking about? It costs $2,200 a shot. | Sen neden bahsediyorsun? Bir baskı 2,200 dolara mal oluyor. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We bring in the scabs. | El ele vereceğiz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| They're picketing for money. | Para için nöbet tutuyorlar. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You're through the looking glass. | Pembe gözlüklerle bakıyorsun... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We haven't even got enough money for drinks. | ...bizim içecek kadar bile paramız yok. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It's not worth the fight. | Savaşmaya değmez... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This has been coming down the pike for a long time. | ...perşembenin gelişi çarşambadan belliydi zaten... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You got to know it's over when it's over. | ...bittiyse bitmiştir işte. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| This lousy little Caribbean rag is nothing | Bu küçük Karayip gazete bozuntusu... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| but a wrapping for fish heads. | ...balık paketlemekten başka bir işe yaramaz. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Plus, it's a lockout. | Ayrıca gazete kilitli. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Fuck the locks. | Sikmişim kilitleri. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I say we just walk in. | Gidip dalalım içeri. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Anybody with me? | Benimle gelen? | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You know I'm with you. | Seninleyim dostum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [SALA]: We didn't pay the bill. | Hesabı ödemedik. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| She's gone to New York. | New York'a gitmiş... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| She left me $100. | ...bana da 100 $ bırakmış... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I don't believe it. | ...inanamıyorum... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| She didn't have any money. | ...parası yoktu. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You should use it to go with her. | Parayı onunla birlikte gitmek için kullanmalısın. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Red eye for 50 bucks. | Kıpkırmızı gözlere sahip olmak için 50'lik yeter. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| By some means or another, I'm gonna put the paper out. | İşe yarar ya da yaramaz, gazeteyi tekrar çıkaracağım. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Print the bastard, then we're gone. | Piçin ipliğini pazara çıkarıp da gidelim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Face the reality, Paul. | Paul, gerçeklerle yüzleş. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| and a warrant out for our arrest. | ...sadece tutuklanmamız için yakalama emri var. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| There's no contest. | Yarışma değil bu. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Donovan's right, it ain't worth the fight. | Donovan haklıydı, savaşmaya değmez. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I'm telling you right now, next time some greasy moron | Sana diyeceğim o ki, bir dahaki sefere para babası... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| starts bullshitting me, I'm going after him. | ...geri zekâlının biri bana yalan atmaya kalkarsa peşine düşeceğim. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| All the way up to the president of the United States. | Amerikan başkanına kadar yolu var. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| I just want to win one once. | Bir kere olsun kazanmak istiyorum. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| (STRIKES MATCH) One sheet. | Tek bir sayfa. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| You ain't gonna get far on $100. | 100 $ ile çok fazla bir şey yapamazsın. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| [MOBURG]: Some of the scabs will do it for nothing. | Elemanlardan bazıları parasız çalışır. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We're gonna need 20 guys, plus vans. | 20 kişiye ve kamyonetlere ihtiyacımız var. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| No, no, all you need is two grand. | Hayır, tek ihtiyacımız olan 2000 $. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| We're out of rum. | Romumuz bitti. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| It's as if God, in a fit of disgust, | Tanrı rolü oynayıp hepimizin... | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| has decided to wipe us all out. | ...birden silmeye çalışıyor. | The Rum Diary-11 | 2011 | |
| Yea, the cock crows thrice. | Evet, horoz 3. kez öttü. | The Rum Diary-11 | 2011 |