Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169772
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| A magical land of health and money. | Efsunî bir yer: sağlık ve para bir arada. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It's a good idea, if I do say so myself. It is a great idea! | Bu güzel bir fikir, eğer dediğim gibi yaparsam, bu harika bir fikir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You are a genius, Charles. | Sen bir dahisin, Charles. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You know, last night I awoke to the sound of spoons. | Bilmelisin ki geçen gece kaşıkların sesine uyandım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Spoons? Millions of them. | Kaşıklar mı? Milyonlarcası. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Rattling against a hundred million breakfast bowls... | Yüz milyon kahvaltı tabağını şıngırdatıyorlardı... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| brimming with our cornflakes. | mısır gevreklerimiz ağzına kadar doluydu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Listen, Charles. | Dinle, Charles. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The sound of money! | Paranın sesi! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Where would you like to sit, sir? | Nereye oturmak istersiniz, bayım? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I was looking for my wife, actually. Here's a menu, sir. | Aslında, ben eşimi arıyordum. Efendim, işte menü. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The nut Lisbon steak with the gluten gravy looks delicious today. | Özel Lisbon bifteği taşırılmış sosuyla bugün nefis görünüyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| No. Toast. Dry toast and water. | Hayır, Tost. Yavan tost ve su. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Introductions, please, Mr. Hart Jones. | Tanıtmamı isterseniz, Sayın Hart Jones. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Endymion Hart Jones. | Endymion Hart Jones. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| No, I'll just have the toast. | Hayır, ben tostumu bekliyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| That's my name. I'm not on the menu. | O benim adım ve ben menüde değilim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| This is Mrs. Tindermarsh. | Bu Bayan Tindermarsh. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Miss Muntz you've met, I believe. | Bayan Muntz ile tanıştığını sanıyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The Russian gentleman at the end we call Mr. Unpronounceable... | Sondaki Bay Bilinmeyen diye çağırdığımız bir Rus beyefendisi... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| is from Saint Petersburg, and neither speaks nor understands English. | Saint Petersburg'dan geldi, İngilizceyi ne konuşabiliyor ne de anlayabiliyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Do smile at him. He has chronic wind, poor fellow. | Gülümse ona, esprilerini anladığımızı sanıyor, zavallı adam. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Will Lightbody. Eleanor's husband. What a pleasure. | Will Lightbody. Eleanor'un eşi. Ne büyük zevk. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Sore rectum? Yes, somewhat. | Bağırsaklarınız ağrıyor mu? Evet, biraz. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The enemas take some getting used to, but in time you'll learn... | Başta alışması zor oluyor ama sonra öğreniyorsun... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| to look forward to them like an old friend with a cold nose. | ve eski dostunun üşümüş burnunu görmeyi dört gözle bekliyorsun. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I must say five a day does seem a bit too, well, purgative. | 1 gün burada 5 gün gibi geliyor, irade işte. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The doctor is rather addicted to his enemas as befits a broom maker's son. | Doktor bayağı şırıngalarına bağımlıdır; süpürgecinin oğluna yakışır şekilde. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I understand he got the idea in India. He was studying... | Duyduğuma göre o bu fikri Hindistanda çalışırken edindi... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Africa. It was Africa. | Afrika, bahsettiğin yer Afrika. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Africa, India. Anyway... | Afrika, Hindistan, her neyse... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| he was studying apes that apparently ate and pooed, as it were, simultaneously. | Kuyruksuz maymunlar üzeine çalışıyormuş. Derken bir gün bir maymunun yerken kaka yaptığını görmüş | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Oh. Well, I don't eat very much. I don't eat very much at all. | Oh, tamam, daha fazla yemeyeceğim, hepsini yiyemem. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But the apes suffer not in the slightest... | Fakat maymunlar ufak rahatsızlıklarından, gelişmiş bağırsaklarından | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| from the ailments that afflict the civilized bowel. | üzüntü duymayı bırak acı çekmiyormuş bile. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We're all too house trained, Mrs. Tindermarsh. | Hepimiz ayrı eve çıktık bayan Tindermarsh. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But we couldn't go around evacuating at will, Mr. Hart Jones. | Fakat her istediğimiz zaman tahliye edemeyiz. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The mess would be frightful. | Kirlilik korkunç olurdu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Do you masticate, Mr. Lightbody? | Lokmaları çiğniyor musunuz Bay Lightbody? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Do I what? | Ne yapıyor muyum? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Masticate? | Çiğnemek? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You're not a follower of Horace Fletcher? | Sen, Horace Fletcher'ın destekçisi değil misin? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Fletcherize. | Fletcherize. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You really must chew, Mr. Lightbody. Oh. | Gerçekten de çiğnemelisiz Bay Lightbody. Oh. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Chew, chew, chew That is the thing to do | Çiğne, çiğne, çiğne; bu çok işine yarar. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Chew, chew, chew | Çiğne, çiğne, çiğne; | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Good food is good for you | İyi besinler senin için iyidir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But only if you chew | Ve işte böyle çiğnersen... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| That is the right thing to do | bu senin için doğru bir harekettir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Poor thing has eaten nothing but toast for days. He's probably a little weak. | Zavallı şey, günlerdir tosttan başka şey yemedi, şimdi muhtemelen açlıktan bayılmıştır. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Drink the water, Mr. Lightbody. | Su için Bay Lightbody. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I think I fainted. Ellie. | Sanırım kendimden geçtim... Ellie. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We'll leave you to it, Mrs. Lightbody. | Sizi eşinizle yalnız bırakalım Bayan Lightbody. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It's all right, Will. Everything's fine. | Hepsi geçti Will, herşey iyi. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Oh, I miss you, Eleanor. | Oh, seni özledim Eleanor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I miss... I miss your kindness. | Seni özledim... Şefkatini özledim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But I'm here, Will. I'm here now. | Ama buradyım Will, şimdi buradayım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I'm scared, EI. I want to go home. | Korkuyorum aşkım, eve gitmek istiyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| No, please. Pull yourself together. I wanna go home! | Hayır, lütfen. Topla kendini, birlikteyiz. Eve gitmek istiyorum! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Please, you're making an exhibition of yourself! | Lütfen, kendini kandırıyorsun! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I just won't let you spoil this for me. | Benim için kendini mahvetmene göz yummayacağım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I don't like this place. I want to go home. | Buradan hoşlanmadım, eve gitmek istiyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But we both made a promise. | Ama birbirimize söz verdik. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We're not well. Neither of us. | İyi değiliz, ikimiz de. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Don't you see we can never be happy until we're healthy again? | Görmüyor musun, sağlığımıza kavuşana kadar asla mutlu olamayacağız. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It's such a small sacrifice for all the happy years ahead of us. | Gelecekteki tüm mutlu yıllarımızı öylesine küçük bir zorluk için kaybetmeyelim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But I feel violated here. | Ama ben buraya uyamadım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I give up. | Ben gidiyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I love you, Eleanor, sick as I am. | Seviyorum seni Eleanor, hâlâ hastayım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I'm sick too. I'm sick of your self pity. | Ben de hastayım. Acınacak haline hastayım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Can't you see this is the only place where I'm completely happy? | Görmüyor musun, bu sadece bir bina; nerede benim tüm mutluluğum? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Eleanor, I know it's been hard for you, but it's these people. | Eleanor, anlıyorum, bu senin için zor bir durum ama burası bu insanlar için. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| These good people were at my side when I had my baby. You weren't. | Bu güzel insanlar anne olduğum günden beri benim yanımdaydılar. Sen yoktun yanımda. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You told me to stay away. You made me stay away. | Uzakta kalmamı söyledin. Beni uzağında tutuyordun. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I was in Peterskill chewing at my insides waiting for your telegram. | Peterskill'de senden gelecek telgrafı beklerken içim içimi yiyordu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I wanted to come. You were a useless drunk! | Ben gelmek istedim. Sen işe yaramaz bir sarhoştun. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I didn't want you near me, and I certainly didn't want you near my baby! | Ben seni yakınımda istemedim, ve kesinlikle senin bebeğimin yakınlarında olmanı istemedim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| By the time you'd sobered up, our baby was dead! | Zamanla düzeliyordun ki bebeğimiz öldü. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I'm truly sorry. | Ben; gerçekten üzgünüm. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Is something wrong? What's the matter? | Bir şey mi oldu? Sorun nedir? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| So why on earth did you bring him here? | Şu koca dünya üzerinde onu neden buraya getirdin? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I had to. He's very sick. | Mecburdum. O çok hasta. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And in a way, it's all my fault. Oh, rubbish. | Ve benim hatalarım yüzünden bu yola düştü. Hayır, bu saçmalık. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It's true, Virginia. | Bu doğru, Virginia. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You see, I poisoned him. | Anlamalısın, onu zehirledim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You poisoned him? When? | Onu zehirledin mi? Ne zaman? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| How? Strychnine? Arsenic? | Nasıl? Tuz ruhu? Arsenik? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It wasn't deliberate. I didn't mean to hurt him. | Kasıtlı değildi. Onu incitmek istemedim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| He used to take Hostetter's Bitters for his stomach and... | Midesi için Hostetter's Bitter kullanıyordu ve... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Don't tell me... 80% alcohol. Wonderful stuff. | Söyleme... %80 alkol. Mükemmel iksir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I used to take it for my monthly. | Ben onu ayda bir kullanırdım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Then he went on to drinking a whole bottle of Old Crow a night. | Ondan sonra, eşim gecede Old Crow şisesinin tamamını içmeyi sürdürdü. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| He was like a stranger. And he always wanted... | Artık onu tanıyamıyordum, sürekli istiyordu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It was... Don't tell me. | O... Dur , söyleme | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Grunt, grunt, thank you very much. Good night, spit, snore. | Hırıltı, hırıltı, çok teşekkür ederim. İyi geceler, kıçını döner ve horultu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It wasn't that I didn't want him... Marriage is legalized prostitution. | Öyle olmadı, ben onu istemiyordum... Evlilik yasallaştırılmış fahişeliktir, tatlım. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I wanted to be more than a hole in the mattress that answers to a name. | Ben döşekteki bir delikten fazlası olmak istiyordum. Muhabbetli bir eş olmak. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| So I saw this cure for drunkenness in the Lily magazine. | Daha sonra gördüm ki bu tedavi Lily dergisindeki çapsız hergelelerin uydurmasıymış. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The Sears White Star Liquor Cure, it was called. | Kavruk Beyaz Yıldızlar İçki Tedavisi'nden aradılar. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And I used to slip a drop into his coffee each evening... | Ve ben her akşam Will'in kahvesine gizlice ilaç pıtlattım... | The Road to Wellville-1 | 1994 |