Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169776
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Yes, Miss Muntz. And Nurse Graves. | Evet, Bayan Muntz ve hemşire Graves. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Oh, ho ho, Nurse Graves. | Oh, ho ho, hemşire Graves. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| More amperes please, Mr. Woodbine. | Amperiarttırın lütfen, Bay Woodbine. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And you, Mr. Unpronounceable? | Peki ya sen, Bay Bilinmeyen? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Oh, come now, Mr. Unpronounceable... | Oh hadi ama şimdi Bay Bilinmeyen... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I can't believe there isn't a tit or two... | Bir veya iki salak olmadığına inanmıyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| you would have liked to have squeezed in Saint Petersburg. | Saint Petersburg'ta sıkmış avuçlamış olmalısın. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| What happened? Are they hurt? | Ne oldu? Onları üzdük mü? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I do believe it's worse. I think they're dead. | Daha kötüsünü yaptığıma inanıyorum. Sanırım onlar öldüler. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| What? What should we do? | Ne? Ne yapabiliriz? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Well, Woodbine, I'm sure, is a Seventh Day Adventist... | İyi, eminim, Woodbine'in yedinci gelişiydi... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| but I know no prayers whatsoever of the Russian Orthodox Church. | fakat Rus ortodoks kilisesinin duaları her ne ise bilmiyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| They're dead, Endymion? | Öldüler, Endymion? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| They're dead! They've been electrocuted! | Onlar öldü! Elektrik akımı vererek ölmüş oldular. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Please don't get hysterical. It's terribly American and rather vulgar. | Lütfen duygusal olma. Bu korkunç Amerikalı ve daha ziyade korkuncu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| These crackpot machines murdered them! Don't you understand? | Bu çılgın makineler öldürdü onları. Anlıyor musun? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It is rather a severe cure for flatulence, I do admit. | Daha doğrusu midedeki gaz için yapılan tedavi, itiraf ediyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You're a lunatic. | Sen kafayı yemişsin. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Mr. Unpronounceable is dead! He's dead! | Bay bilinmeyen öldü! O öldü! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| These... crazy contraptions killed him! | Buu...çılgın zamazingo öldürdü onu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You must get a perspective on things. I talked to the man. | Bakış açını gerekli şeylere çevir. Ben bu adamlarla konuştum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| There was very little for him to look forward to in Russia. | Burdan çıkmasına az kalmıştı ve Rusya'ya gitmeyi dört gözle bekliyordu. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You're mad. | Tam bir kaçıksın. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And Woodbine? What about Woodbine? | Peki Woodbine? Onunla ne konuştun? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| He's a bath attendant. He's probably never heard of Russia. | O banyo hizmetlisi. Muhtemelen Rusya'yı dinlemekten nefret ediyor. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Nurse Graves? Irene! | Hemşire Graves? Irene! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Where is she? It's her day off. Can I help you? | O nerede? Bugün izinli. Yardım edebilir miyim? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Ida? | Ida? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Ida? Miss Muntz? | Ida? Bayan Muntz? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I'm afraid poor Ida's no longer with us. | Korkarım, zavallı İda'nın bizle birlikteliği sona ermiş. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| She left? She died. | Ayrıldı mı? O öldü. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| What? Last night, 4:00 a.m. | Ne? Geçen gece, sabahın dördünde. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| It was very peaceful. | Oldukça huzurlu bir ölümdü. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| What happened? Looks as if he had a heart attack. | Nasıl oldu? Görünen o ki kalp krizi geçirdi. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Everybody's dying! | Herkes ölüyor! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| If this is the healthiest place on earth, why is everybody dying? | Eğer burası yerüzündeki en sağlıklı yer ise, neden herkes ölüyor? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Do we not hear the bleating of the calves? | Duymuyor muyuz danaların sızlanmasını? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The bellowing of the bull? The cackling of frightened geese? | Boğaların böğürmesini? Korkmuş kazların vaklamasını? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The gobbling of reluctant turkeys? | İsteksiz hindilerin çıkardığı sesleri? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Do we not hear the shrieks of thousands of animals... | Duymuyor muyuz hayvanların binlercesinin çığlılarını... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| we dare to call dumb? | Biz insanlar aptal değiliz ya? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| What are you having, sir? | Ne içersiniz efendim? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| A whiskey. A double. | Bir duble viski. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And a beer chaser. | Ve hafif bir bira. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And a hamburger... with bacon. | Ve domuz pastırmalı hamburger. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Mr. Lightbody! | Bay Lightbody! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Charles, Charles Ossining. We met on the train. | Charles, Charles Ossining. Trende karşılaştık. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Every man, woman and child. I'll drink to that. | Her adam, her kadın ve çocuk. Bundan içeceğim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| How would you like that hamburger, sir? | Hamburgeri nasıl istersiniz efendim? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Rare. No, not just rare. | Az pişmiş. Hayır, sadece az pişmiş değil. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Really rare. In fact, cold in the middle. | Gerçekten az pişmiş.Soğulukluğunu belimde hissedeyim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| They make glue from animal's hooves. | Hayvan toynaklarını yapıştırıyorlar. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Buttons from bones. Combs from horns. | Kemiklerden rozet. Boynuzlardan tarak. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Soap from their fat. | Diğer yağlardan sabun. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| They even make quack medicines from their testicles. | Hatta onlar, testislerden şarlatan ilaçları yapıyorlar. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| That's awful. It's so sad. | Korkunç. Bu çok kötü. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I've been so blind. You're a wonderful man. | Ne kadar da körmüşüm. Siz harika birisiniz. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Dr. Badger! | Dr. Badger! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Your corset is gone, I'm pleased to see. | Korseni çıkarmışsın. Buna sevimdim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The bust is the fountain of life. | Göğüs hayatın kökenidir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Flat chested women are a danger to themselves. | Sinesini düzleştiren kadınlar kendileri için tehlikelidir. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Now your glasses. | Şimdi gözlüğün: | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| My glasses? | Gözlüğüm mü? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Mere crutches for the eyes. You don't need them. | Sırf gözlerini engelliyor. Ona ihtiyacın yok. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Throw them into the fire. | Ateşin içine at gitsin. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We had the factory. We had the machinery. We had the staff. | Fabrikamız vardı. Makinelerimiz vardı. Çalışanlarımız vardı. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And, may I add, we had a great product! | Ve, katılabilseydim harika bir sonucumuz olacaktı! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We were poised and ready for success. | Özgüvenimiz vardı ve başarı için hazırdık. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And we run out of money. Oh, you want money! | Ve beş parasız sürünüyoruz. Oh, para istiyorsun! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I can give you money. | Sana para vereyim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| No, no. I couldn't. | Hayır, hayır. İstemiyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Charlie, you haven't got a pot to piss in. | Charlie, sidikli bir çömleğin yok. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| But I envy you. | Ama seni kıskanıyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| You do? | Kıskanıyor musun? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I envy you your dreams. | Seni, rüyalarını kıskanıyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| We must never, ever... | Asla ama asla... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| live in a world where dreams are rarer than money. | rüyaların paradan daha seyrek olduğu bir dünyada yaşamamalıyız. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| How much do you want? Five hundred? A thousand? | Ne kadar istiyorsun? 500? 1000? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| A thousand would be very helpful. | 1000 çok yardımcı olur. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Rejoice ye hands | Sevinmek sizin olsun | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And be joyful on earth | Ve neşeli olun dünyada | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Rejoice in the face of the Lord | Mutluluk var efendinin yüzünde | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| For he cometh | Yaratıldığı için | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Hallelujah | Elhamdülillah! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Hey, folks! | Hey ahali! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Here at the San, the goose is not cooked! | Burada; Sağlıkevi'nde kaz pişirilmez! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Merry Christmas to you all! Merry Christmas! | Mutlu Noeller hepinize! Mutlu Noeller! | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| The place is filled with shams... | Burası dolduruldu yalanlarla... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| murderers and wife stealers. | cinayetlerle ve evli bayan hırsızlarıyla. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Charlie? Yes? | Charlie? Evet? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Tell me truthfully, as my friend... | Bana tüm dürüstlüğünle söyle, arkadaşım gibi... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| I am your friend. You're my friend. | Ben senin arkadaşınım. Sen benim arkadaşımsın. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Do I look any better for eating this seaweed? | Ben buradaki deniz yosunundan daha iyisini gördüm mü? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| For having my insides sucked out of me? Do I? | İçimi böylesine gıdıklayan? Söyle gördüm mü? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| No, you look like shit. I look like shit. I feel like shit. | Hayır, bok gibi görünüyorsun. Boka benziyorum. Bok gibi hissediyorum. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| And you're in the shit. I am definitely in the shit! | Ve sen bokun içindesin. Kesinlikle bokun içindeyim. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Charlie, with friends like you... | Charlie, dostlar sayesinde dilerim... | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| Who needs enemas? | Kim şırınga ister? | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| To friendship and to looking like shit. | Dostluğa ve boka benzemeye. | The Road to Wellville-1 | 1994 | |
| To being full of shit. | Boksal yaşamaya... | The Road to Wellville-1 | 1994 |