Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169766
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| What would you do if I died? | Ben ölsem ne yapardın? Ben ölseydim ne yapardın? Ben ölsem ne yapardın? | The Road-1 | 2009 | |
| You died? I wanna die too. | Sen ölsen... Ölse miydin? Ben de ölmek isterdim. Sen ölsen... | The Road-1 | 2009 | |
| So you could be with me? | Benim yanımda olmak için mi? Böylece, yanımda olabilir miydin? Benim yanımda olmak için mi? | The Road-1 | 2009 | |
| So I could be with you. | Senin yanında olmak için. Evet, olabilirdim. Senin yanında olmak için. | The Road-1 | 2009 | |
| Going out to that boat. | Şuradaki gemiye gidiyorum. Sandala gidiyorum. Şuradaki gemiye gidiyorum. | The Road-1 | 2009 | |
| What are you gonna do? See what can I find for us. | Ne yapacaksın? Bizim için bir şey var mı bakacağım. Ne yapacaksın peki? Bakalım bizim için neler bulabiliyorum. Ne yapacaksın? Bizim için bir şey var mı bakacağım. | The Road-1 | 2009 | |
| Here. And keep a good lookout, okay? | Al bakalım. İyi bir gözcülük yap, tamam mı? İşte. Tut ve etrafı kolla, tamam mı? Al bakalım. İyi bir gözcülük yap, tamam mı? | The Road-1 | 2009 | |
| Okay. Be warm. | Tamam. Üşüme. | The Road-1 | 2009 | |
| Hey! What the hell happend? | Hey! Neler oldu burada? Ne oldu böyle? Hey! Neler oldu burada? | The Road-1 | 2009 | |
| I'm sorry. They took everything. | Özür dilerim. Her şeyi almışlar. Özür dilerim. Her şeyi aldılar. Özür dilerim. Her şeyi almışlar. | The Road-1 | 2009 | |
| Our food. My shoes. | Yiyeceklerimizi. Yiyeceğimizi. Ayakkabılarımı. Yiyeceklerimizi. | The Road-1 | 2009 | |
| Son of a bitch! | Adi herif! Piç kurusu! Adi herif! | The Road-1 | 2009 | |
| Okay...listen. I'm sorry. Didn't mean to. | Pekala... dinle. Özür dilerim. İsteyerek olmadı. Tamam, dinle. Özür dilerim. Böyle olsun istemedim. Pekala... dinle. Özür dilerim. İsteyerek olmadı. | The Road-1 | 2009 | |
| It's okay. I fell asleep. | Sorun değil. Uyuya kalmışım. Tamam. Uyumuşum. Sorun değil. Uyuya kalmışım. | The Road-1 | 2009 | |
| Don't feel sorry. We'll gonna get them back. | Özür dileyecek bir şey yok. Hepsini geri alacağız. Üzülme. Onları geri alacağız. Özür dileyecek bir şey yok. Hepsini geri alacağız. | The Road-1 | 2009 | |
| Get away from the cart. Put the knife down. | El arabasından uzak dur. Bıçağı yere bırak. Arabadan uzak dur. Bıçağı yere bırak. El arabasından uzak dur. Bıçağı yere bırak. | The Road-1 | 2009 | |
| Fuck you I put down a shit. | Siktir lan, bir bok bırakmıyorum! Bas git. Bir halt bırakmıyorum. Siktir lan, bir bok bırakmıyorum! | The Road-1 | 2009 | |
| Goddamn you. Papa, please don't kill the man. | Canın cehenneme! Baba, lütfen adamı öldürme. Lanet olası. Baba, lütfen adamı öldürme. Canın cehenneme! Baba, lütfen adamı öldürme. | The Road-1 | 2009 | |
| Allright, I done what you said. Please, Papa. | Tamam. Dediğini yaptım. Lütfen baba. Tamam, dediğini yaptım. Lütfen, baba. Tamam. Dediğini yaptım. Lütfen baba. | The Road-1 | 2009 | |
| Listen to the boy. | Çocuğu dinle. | The Road-1 | 2009 | |
| How long have you following us? Following? | Ne zamandır bizi takip ediyorsun? Takip mi? Ne kadardır bizi izliyorsun? İzlemek mi? Ne zamandır bizi takip ediyorsun? Takip mi? | The Road-1 | 2009 | |
| HOW LONG? | Ne zamandır?! Ne kadardır? Ne zamandır?! | The Road-1 | 2009 | |
| I'm not fucking following you. | Sizi takip ettiğim falan yok. Sizi izlediğim filan yok. Sizi takip ettiğim falan yok. | The Road-1 | 2009 | |
| I saw the cart in the sand and took it, that's all. | Baktım el arabası öylece duruyor, alayım dedim. Hepsi bu. Kumda arabayı gördüm ve aldım. Hepsi bu. Baktım el arabası öylece duruyor, alayım dedim. Hepsi bu. | The Road-1 | 2009 | |
| I ain't touched the boy. Take your clothes off. | Çocuğu dinle... Üzerindekileri çıkar! Çocuğa dokunmadım. Giysilerini çıkar. Çocuğu dinle... Üzerindekileri çıkar! | The Road-1 | 2009 | |
| No! Take them off! Every goddamned stitch. | Hayır! Çıkar dedim! Ne varsa çıkaracaksın! Hayır. Çıkar dedim. Hepsini çıkar. Hayır! Çıkar dedim! Ne varsa çıkaracaksın! | The Road-1 | 2009 | |
| No. Don't do this. Do it! | Hayır, yapma bunu. Çıkar! Hayır, Yapma. Çıkar. Hayır, yapma bunu. Çıkar! | The Road-1 | 2009 | |
| All right. Just take it easy. I'll kill you! | Tamam, sakin ol. Gebertirim seni! Pekâlâ. Sakin ol. Öldürürüm seni. Tamam, sakin ol. Gebertirim seni! | The Road-1 | 2009 | |
| Right where you stand. | Olduğun yere mıhlarım! Oracıkta çıkar. Olduğun yere mıhlarım! | The Road-1 | 2009 | |
| Watch up. | Bak, işte. Bak. Bak, işte. | The Road-1 | 2009 | |
| Please mister. | Lütfen bayım. Lütfen, bayım. Lütfen bayım. | The Road-1 | 2009 | |
| You ain't gotta do this. | Bunu yapmayın. Bunu yapamayacaksın, değil mi? Bunu yapmayın. | The Road-1 | 2009 | |
| And the shoes. Throw them into cartwheel. | Ayakkabıları da. Yanımdaki arabaya at. Ayakkabılarını da. Arabanın içine at. Ayakkabıları da. Yanımdaki arabaya at. | The Road-1 | 2009 | |
| Throw them in the cart! | Arabaya at! At şunu arabaya. Arabaya at! | The Road-1 | 2009 | |
| Do it! | At dedim! At. At dedim! | The Road-1 | 2009 | |
| You don't gotta do this to me, man. You ain't gotta... | Bunu yapmana gerek yok dostum. Sana yalvarıyorum. Bana bunu yapmayacaksın, değil mi dostum. Bunu yapmaya... Bunu yapmana gerek yok dostum. Sana yalvarıyorum. | The Road-1 | 2009 | |
| I don't wanna learn. | Öğren artık! Öğrenmek istemiyorum! Öğrenmek istemiyorum. Öğren artık! Öğrenmek istemiyorum! | The Road-1 | 2009 | |
| I'm not going to be around forever! | Sonsuza dek yanında olacak değilim! Her zaman yanında olamam. Sonsuza dek yanında olacak değilim! | The Road-1 | 2009 | |
| Sooner or later you've to look after yourself. | Er ya da geç kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacaksın. Er ya da geç başının çaresine bakmak zorunda kalacaksın. Er ya da geç kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacaksın. | The Road-1 | 2009 | |
| Help me with the goddamn cart! | Şu lanet el arabasına yardım et! Bana şu lanet arabada yardım et. Şu lanet el arabasına yardım et! | The Road-1 | 2009 | |
| Would you stop sulking. He's gone. | Sızlanmayı keser misin? Adam gitti artık. Somurtmayı bırakır mısın? Gitmiş. Sızlanmayı keser misin? Adam gitti artık. | The Road-1 | 2009 | |
| He is not gone. What do you want me to do? | Gitmedi. Ne yapmamı istiyorsun? Gitmemiş. Ne yapmamı istiyorsun? Gitmedi. Ne yapmamı istiyorsun? | The Road-1 | 2009 | |
| Just help him, Papa. | Yardım et ona, baba. Sadece ona yardım et, baba. Yardım et ona, baba. | The Road-1 | 2009 | |
| Just help him. He's hungry. | Yardım et. Karnı aç. Sadece yardım et. Karnı aç. Yardım et. Karnı aç. | The Road-1 | 2009 | |
| He's going to die. He's going to die anyway. | Ölecek. Her halükarda ölecek. Yoksa ölecek. Her koşulda ölecek zaten. Ölecek. Her halükarda ölecek. | The Road-1 | 2009 | |
| He's so scared. I'm scared. | Çok korkmuştu. Ben de korkuyorum. Çok korkmuş. Ben de korktum. Çok korkmuştu. Ben de korkuyorum. | The Road-1 | 2009 | |
| Do you understand? I'm scared. | Anlıyor musun? Ben de korkuyorum. Anlıyor musun? Ben de korktum. Anlıyor musun? Ben de korkuyorum. | The Road-1 | 2009 | |
| You're not the one who has to worry about everything. | Her konuda endişelenmesi gereken kişi sen değilsin! Her şey için endişelenmesi gereken sen değilsin. Her konuda endişelenmesi gereken kişi sen değilsin! | The Road-1 | 2009 | |
| "... ... ..." What? What you saying? | Ne? Ne dedin? | The Road-1 | 2009 | |
| YES I AM! | Evet, benim. | The Road-1 | 2009 | |
| I am the one. | Endişelenmesi gereken benim! Benim işte. Endişelenmesi gereken benim! | The Road-1 | 2009 | |
| Okay. Help me to push. | Tamam. Arkadan iterek yardım et. Tamam. İtmeme yardım et. Tamam. Arkadan iterek yardım et. | The Road-1 | 2009 | |
| Hello! | Kimse var mı? Kimse yok mu? Kimse var mı? | The Road-1 | 2009 | |
| What? What have you got? | Ne oldu? Ne buldun? Ne? O da ne? Ne oldu? Ne buldun? | The Road-1 | 2009 | |
| What is it? It's a beetle. | Bu ne? Böcek. Bu ne ki? Bir böcek. Bu ne? Böcek. | The Road-1 | 2009 | |
| Papa! Son of a bitch! | Baba! Orospu çocuğu! Baba! Piç kurusu! Baba! Orospu çocuğu! | The Road-1 | 2009 | |
| No, no! Papa! | Hayır, hayır! Baba! | The Road-1 | 2009 | |
| ...no, no, noo... | Hayır, hayır! ...hayır, hayır, hayır... Hayır, hayır! | The Road-1 | 2009 | |
| Cock sucking motherfucker! | Seni şerefsiz! Seni aşağılık herif! Seni şerefsiz! | The Road-1 | 2009 | |
| Who else is here? You piece of shit! | Burada başka kim var? Seni pislik herif! Başka kim var? Seni adi herif. Burada başka kim var? Seni pislik herif! | The Road-1 | 2009 | |
| Why are you following us? | Ne diye bizi takip ediyorsun? Neden bizi takip ediyorsunuz? Ne diye bizi takip ediyorsun? | The Road-1 | 2009 | |
| We're not following anybody. | Biz kimseyi takip etmiyoruz. Kimseyi takip ettiğimiz yok. Biz kimseyi takip etmiyoruz. | The Road-1 | 2009 | |
| You were following us. | Sen bizi takip ediyorsun. Bizi takip eden sensin. Sen bizi takip ediyorsun. | The Road-1 | 2009 | |
| Right there. | Orası, orası. Tam şurası. Orası, orası. | The Road-1 | 2009 | |
| Fuck. | Kahretsin! Kahretsin. Kahretsin! | The Road-1 | 2009 | |
| We have to leave it. | Bırakmak zorundayız. Bırakmamız gerek. Bırakmak zorundayız. | The Road-1 | 2009 | |
| If I were God, I would have made the world just so and no different. | Tanrı olsaydım, dünyayı aynen böyle... | The Road-1 | 2009 | |
| And so I have you... | Böylece, yine benim olurdun... Yine sen benim olurdun... Böylece, yine benim olurdun... | The Road-1 | 2009 | |
| I have you. | Yine benim olurdun. Benim olurdun. Yine benim olurdun. | The Road-1 | 2009 | |
| Okay. | İyi misin? Tamam. İyi misin? | The Road-1 | 2009 | |
| You're okay? Don't get too comfortable here. | İyi misin? Burada rahatım yerinde. İyi misin? Oldukça rahat. İyi misin? Burada rahatım yerinde. | The Road-1 | 2009 | |
| You need to keep going. | Sen devam etmelisin. Senin devam etmen gerek. Sen devam etmelisin. | The Road-1 | 2009 | |
| You don't know, what might be down the road. | Yolda ne olabileceğini bilemezsin. Yol boyunca ne olabileceğini bilmiyorsun. Yolda ne olabileceğini bilemezsin. | The Road-1 | 2009 | |
| No. You're going to be okay, Papa. | Hayır. İyileşeceksin baba. Hayır. İyileşeceksin, baba. Hayır. İyileşeceksin baba. | The Road-1 | 2009 | |
| You have to. This has been a long time coming. | İyileşmek zorundasın. Bunun olacağı çok önceden belliydi. İyileşmek zorundasın. Uzun zamandır bunun olacağı belliydi. İyileşmek zorundasın. Bunun olacağı çok önceden belliydi. | The Road-1 | 2009 | |
| Just keep... just keep going south. | Sen sadece... Sadece güneye gitmeye devam et. Sen... Sen güneye devam et yeter. Sen sadece... Sadece güneye gitmeye devam et. | The Road-1 | 2009 | |
| Do everything the way we did it. | Her şeyi birlikte yaptığımız gibi yap. Her şeyi, önceden yaptığımız gibi yap. Her şeyi birlikte yaptığımız gibi yap. | The Road-1 | 2009 | |
| Keep the gun with you allways. | Silahı yanından hiç ayırma. Silahı her zaman yanında taşı. Silahı yanından hiç ayırma. | The Road-1 | 2009 | |
| Don't let anyone take it from you. | Başkasının almasına izin verme. Kimsenin senden almasına izin verme. Başkasının almasına izin verme. | The Road-1 | 2009 | |
| You need to find the good guys but you can't take any chances. | İyi insanları bulman lazım. Ama risk alamazsın. İyi adamları bulman gerek ancak riske giremezsin. İyi insanları bulman lazım. Ama risk alamazsın. | The Road-1 | 2009 | |
| You hear me? | Duyuyor musun beni? Beni duydun mu? Duyuyor musun beni? | The Road-1 | 2009 | |
| But I want to be with you. | Ama ben senin yanında olmak istiyorum. Ama ben yanında olmak istiyorum. Ama ben senin yanında olmak istiyorum. | The Road-1 | 2009 | |
| I want to be with you, too. | Ben de senin yanında olmak istiyorum. Ben de yanında olmak istiyorum. Ben de senin yanında olmak istiyorum. | The Road-1 | 2009 | |
| But I can't. | Ama olamam. Ama yapamam. Ama olamam. | The Road-1 | 2009 | |
| You have to... have to let me go. | Beni bırakmaya... mecbursun. Beni bırakıp... Beni bırakıp gitmelisin. Beni bırakmaya... mecbursun. | The Road-1 | 2009 | |
| Just... just take me with you. Please. | Beni de... Beni de yanında götür. Lütfen. Beni... Beni de yanına al, lütfen. Beni de... Beni de yanında götür. Lütfen. | The Road-1 | 2009 | |
| I thought I could. | Götürebilirim sanıyordum. Başarabileceğimi sanmıştım. Götürebilirim sanıyordum. | The Road-1 | 2009 | |
| Please Papa. I can't. What should I do? | Lütfen baba. Götüremem. Ne yapmalıyım? Lütfen, baba. Yapamam. Lütfen baba. Götüremem. Ne yapmalıyım? | The Road-1 | 2009 | |
| Just hold my hand. | Elimi tut yeter. | The Road-1 | 2009 | |
| You said you wouldn't leave me. | Beni bırakmayacağını söylemiştin. | The Road-1 | 2009 | |
| I know. I'm sorry. | Biliyorum. Üzgünüm. Biliyorum. Özür dilerim. Biliyorum. Üzgünüm. | The Road-1 | 2009 | |
| You have my whole heart. | Bütün kalbim senin. Tüm kalbim seninle. Bütün kalbim senin. | The Road-1 | 2009 | |
| You always did. | Hep senindi. Her zaman seninleydi. Hep senindi. | The Road-1 | 2009 | |
| Where's the man you were with? | Yanındaki adam nerede? | The Road-1 | 2009 | |
| Your father? | Baban mı? Baban mıydı? Baban mı? | The Road-1 | 2009 | |
| Yes. He was my papa. | Evet. Babamdı. Evet, babamdı. Evet. Babamdı. | The Road-1 | 2009 | |
| Maybe you should come with me. | Belki de benimle gelmelisin. | The Road-1 | 2009 | |
| Are you one of the good guys? | Sen iyi adamlardan mısın? | The Road-1 | 2009 | |
| Yeah, I'm one of the good guys. Why dont you put that pistol away? | Evet, iyi adamlardan biriyim. Neden şu tabancayı uzaklaştırmıyorsun? Evet, iyi adamlardan biriyim. Neden o tabancayı indirmiyorsun? Evet, iyi adamlardan biriyim. Neden şu tabancayı uzaklaştırmıyorsun? | The Road-1 | 2009 | |
| I'm not supposed to let anyone take it from me. No matter what. | Bunu kimsenin almasına izin vermemeliyim. Ne olursa olsun. Onu kimseye vermemem gerek. Ne olursa olsun. Bunu kimsenin almasına izin vermemeliyim. Ne olursa olsun. | The Road-1 | 2009 |