• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169764

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
What is this place, Papa? Burası ne baba? Burası neresi, baba? Burası ne baba? Burası ne baba? Burası ne baba? The Road-1 2009 info-icon
The house where I grow up. Büyüdüğüm ev. The Road-1 2009 info-icon
That's me. Bu, benim. Bu benim. Bu, benim. Bu, benim. Bu, benim. The Road-1 2009 info-icon
This is where we used to have our Xmas tree, when I was a boy. Ben çocukken Noel ağacını koyduğumuz yer burasıydı. Burası, ben çocukken, Noel ağacını koyduğumuz yer. Ben çocukken Noel ağacını koyduğumuz yer burasıydı. Ben çocukken Noel ağacını koyduğumuz yer burasıydı. Ben çocukken Noel ağacını koyduğumuz yer burasıydı. The Road-1 2009 info-icon
Here is where we hung our stockings. Çoraplarımızı da buraya asardık. Burası da çoraplarımızı astığımız yer. Çoraplarımızı da buraya asardık. Çoraplarımızı da buraya asardık. Çoraplarımızı da buraya asardık. The Road-1 2009 info-icon
I don't think we should be doing this. Bence bunu yapmamalıyız. Bence bunu yapmamamız gerek. Bence bunu yapmamalıyız. Bence bunu yapmamalıyız. Bence bunu yapmamalıyız. The Road-1 2009 info-icon
You want to wait outside? Dışarıda beklemek ister misin? Dışarıda mı beklemek istiyorsun? Dışarıda beklemek ister misin? Dışarıda beklemek ister misin? Dışarıda beklemek ister misin? The Road-1 2009 info-icon
Wait. Come on. I'm not going to hurt you. Bekle. Dursana! Sana zarar vermeyeceğim. Bekle. Hadi ama. Sana zarar vermeyeceğim. Bekle. Dursana! Sana zarar vermeyeceğim. Bekle. Dursana! Sana zarar vermeyeceğim. Bekle. Dursana! Sana zarar vermeyeceğim. The Road-1 2009 info-icon
What are you doing? What? Ne yapıyorsun? Ne var? Ne yapıyorsun? Ne? Ne yapıyorsun? Ne var? Ne yapıyorsun? Ne var? Ne yapıyorsun? Ne var? The Road-1 2009 info-icon
There's a little boy, Papa! What little boy? Küçük bir çocuk var baba! Ne küçük çocuğu? Küçük bir çocuk var, baba! Ne küçük çocuğu? Küçük bir çocuk var baba! Ne küçük çocuğu? Küçük bir çocuk var baba! Ne küçük çocuğu? Küçük bir çocuk var baba! Ne küçük çocuğu? The Road-1 2009 info-icon
I saw a little boy! What the hell are you doing? Küçük bir çocuk gördüm! Ne yapıyorsun sen be? Küçük bir çocuk gördüm. Ne yaptığını sanıyorsun? Küçük bir çocuk gördüm! Ne yapıyorsun sen be? Küçük bir çocuk gördüm! Ne yapıyorsun sen be? Küçük bir çocuk gördüm! Ne yapıyorsun sen be? The Road-1 2009 info-icon
I saw a little boy! Küçük bir çocuk gördüm! The Road-1 2009 info-icon
There's no boy. Let off! There is. Just like me. Çocuk falan yok. Bırak! Var işte, tıpkı benim gibi. Çocuk filan yok. Bırak beni. Var. Tıpkı benim gibi. Çocuk falan yok. Bırak! Var işte, tıpkı benim gibi. Çocuk falan yok. Bırak! Var işte, tıpkı benim gibi. Çocuk falan yok. Bırak! Var işte, tıpkı benim gibi. The Road-1 2009 info-icon
Come on. No! Gel hadi. Hayır! Hadi! Hayır! Gel hadi. Hayır! Gel hadi. Hayır! Gel hadi. Hayır! The Road-1 2009 info-icon
Stop it! You scared the hell out of me. No! Kes şunu! Çok korkuttun beni. Hayır! Keş sunu! Beni korkutuyorsun. Hayır. Kes şunu! Çok korkuttun beni. Hayır! Kes şunu! Çok korkuttun beni. Hayır! Kes şunu! Çok korkuttun beni. Hayır! The Road-1 2009 info-icon
I need to see him! Stop it. Onu görmek zorundayım! Kes şunu. Onu görmem gerek! Kes şunu. Onu görmek zorundayım! Kes şunu. Onu görmek zorundayım! Kes şunu. Onu görmek zorundayım! Kes şunu. The Road-1 2009 info-icon
What the hell happend? Ne oldu böyle? Ne oldu sana? Ne oldu böyle? Ne oldu böyle? Ne oldu böyle? The Road-1 2009 info-icon
What the hell are you doing? Ne yapıyorsun sen yahu? Ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun sen yahu? Ne yapıyorsun sen yahu? Ne yapıyorsun sen yahu? The Road-1 2009 info-icon
I need to. Why? I just do. Görmem lazım! Neden? Görmem lazım işte. Onu görmem... Neden? Görmem lazım! Neden? Görmem lazım işte. Görmem lazım! Neden? Görmem lazım işte. Görmem lazım! Neden? Görmem lazım işte. The Road-1 2009 info-icon
He's right there. I understand. Tam şurada! Anlıyorum. Tam şuradaydı. Anladım. Tam şurada! Anlıyorum. Tam şurada! Anlıyorum. Tam şurada! Anlıyorum. The Road-1 2009 info-icon
I understand. It's okay. Anlıyorum. Geçti artık.. Anladım. Tamam. Anlıyorum. Geçti artık.. Anlıyorum. Geçti artık.. Anlıyorum. Geçti artık.. The Road-1 2009 info-icon
It's going to be all right. Her şey yoluna girecek. Hepsi geçecek. Her şey yoluna girecek. Her şey yoluna girecek. Her şey yoluna girecek. The Road-1 2009 info-icon
He imagines how's things will be at the coast. Sahilde işlerin nasıl olacağının hayalini kuruyor. Güneyde durumların nasıl olacağının hayalini kuruyor... Sahilde işlerin nasıl olacağının hayalini kuruyor. Sahilde işlerin nasıl olacağının hayalini kuruyor. Sahilde işlerin nasıl olacağının hayalini kuruyor. The Road-1 2009 info-icon
And that there will be other children there. Orada başka çocukların olacağını da düşlüyor. ...ve orada başka çocukların olacağını da. Orada başka çocukların olacağını da düşlüyor. Orada başka çocukların olacağını da düşlüyor. Orada başka çocukların olacağını da düşlüyor. The Road-1 2009 info-icon
He asked what happend to my friends Arkadaşlarıma neler olduğunu sordu. Öldüklerini söylediğimde... Arkadaşlarıma neler olduğunu sordu. Arkadaşlarıma neler olduğunu sordu. Arkadaşlarıma neler olduğunu sordu. The Road-1 2009 info-icon
when I tell him they died Ona, öldüklerini... ...arkadaşlarıma ne olduğunu sordu. Ona, öldüklerini... Ona, öldüklerini... Ona, öldüklerini... The Road-1 2009 info-icon
and I miss them. ...ve onları özlediğimi söylediğimde... Onları özlüyorum. ...ve onları özlediğimi söylediğimde... ...ve onları özlediğimi söylediğimde... ...ve onları özlediğimi söylediğimde... The Road-1 2009 info-icon
When I have nothing else, I try to dream the dreams of a child's imaginings. Elimde bir şey kalmadığında, bir çocuğun düşlerinin hayalini kuruyorum. Başka bir şeyim kalmayınca, bir çocuğun hayallerini... Elimde bir şey kalmadığında, bir çocuğun düşlerinin hayalini kuruyorum. Elimde bir şey kalmadığında, bir çocuğun düşlerinin hayalini kuruyorum. Elimde bir şey kalmadığında, bir çocuğun düşlerinin hayalini kuruyorum. The Road-1 2009 info-icon
Are we going to die now? Ölecek miyiz şimdi? Ölecek miyiz yani şimdi? Ölecek miyiz şimdi? Ölecek miyiz şimdi? Ölecek miyiz şimdi? The Road-1 2009 info-icon
What do you think is going to happen? Ne olacağını düşünüyorsun? The Road-1 2009 info-icon
That you're just going to suddently keel over and die? Öyle birden kendini kaybedip öleceğini mi? Birdenbire yere serilip öleceğini mi? Öyle birden kendini kaybedip öleceğini mi? Öyle birden kendini kaybedip öleceğini mi? Öyle birden kendini kaybedip öleceğini mi? The Road-1 2009 info-icon
Takes long time to die in starvation. Açlıktan ölmek... çok uzun bir zaman alır. Açlıktan ölmekten uzun zaman alır. Açlıktan ölmek... çok uzun bir zaman alır. Açlıktan ölmek... çok uzun bir zaman alır. Açlıktan ölmek... çok uzun bir zaman alır. The Road-1 2009 info-icon
Every day is a lie. Her geçen gün bir yalan. Her gün bir yalandan ibaret. Her geçen gün bir yalan. Her geçen gün bir yalan. Her geçen gün bir yalan. The Road-1 2009 info-icon
But I'm slowly dying. Ama yavaş yavaş ölüyorum. Ancak, yavaşça ölüyorum. Ama yavaş yavaş ölüyorum. Ama yavaş yavaş ölüyorum. Ama yavaş yavaş ölüyorum. The Road-1 2009 info-icon
That is not a lie. Bu yalan değil işte. İşte bu yalan değil. Bu yalan değil işte. Bu yalan değil işte. Bu yalan değil işte. The Road-1 2009 info-icon
I'm trying to prepare him for the day when I'm gone. Onu, bu dünyadan gideceğim güne hazırlıyorum. Onu, öleceğim güne hazırlamak istiyorum. Onu, bu dünyadan gideceğim güne hazırlıyorum. Onu, bu dünyadan gideceğim güne hazırlıyorum. Onu, bu dünyadan gideceğim güne hazırlıyorum. The Road-1 2009 info-icon
Nothing we haven't seen before. Daha önce görmediğimiz bir şey değil ya! Daha önce görmediğimiz bir şey. Daha önce görmediğimiz bir şey değil ya! Daha önce görmediğimiz bir şey değil ya! Daha önce görmediğimiz bir şey değil ya! The Road-1 2009 info-icon
What? What's wrong? Ne var? Ne oldu? Ne? Sorun ne? Ne var? Ne oldu? Ne var? Ne oldu? Ne var? Ne oldu? The Road-1 2009 info-icon
We look skinny. Çok zayıf görünüyoruz. Bir deri bir kemik kalmışız. Çok zayıf görünüyoruz. Çok zayıf görünüyoruz. Çok zayıf görünüyoruz. The Road-1 2009 info-icon
You are skinny. Zaten çok zayıfız. Çok zayıfsın. Zaten çok zayıfız. Zaten çok zayıfız. Zaten çok zayıfız. The Road-1 2009 info-icon
Come on, let's get out of here. Hadi, çıkalım buradan. Hadi, gidelim bu yerden. Hadi, çıkalım buradan. Hadi, çıkalım buradan. Hadi, çıkalım buradan. The Road-1 2009 info-icon
Your mother played really well. Annen çok güzel çalardı. Annen gerçekten iyi çalardı. Annen çok güzel çalardı. Annen çok güzel çalardı. Annen çok güzel çalardı. The Road-1 2009 info-icon
In our house...before. Evimizde... eskiden. Kendi evimizde. Önceden. Evimizde... eskiden. Evimizde... eskiden. Evimizde... eskiden. The Road-1 2009 info-icon
It's okay. Please Papa. Sorun yok. Lütfen baba. Tamamdır. Lütfen, baba. Sorun yok. Lütfen baba. Sorun yok. Lütfen baba. Sorun yok. Lütfen baba. The Road-1 2009 info-icon
It's okay. Sorun yok. Tamam. Sorun yok. Sorun yok. Sorun yok. The Road-1 2009 info-icon
My God. Aman Tanrım. Tanrım. Aman Tanrım. Aman Tanrım. Aman Tanrım. The Road-1 2009 info-icon
Come down. What did you find? Aşağı gel. Ne buldun? The Road-1 2009 info-icon
Everything. I found everything. Her şeyi. Her şeyi buldum. Her şey. İşte bu her şey. Her şeyi. Her şeyi buldum. Her şeyi. Her şeyi buldum. Her şeyi. Her şeyi buldum. The Road-1 2009 info-icon
What is all this stuff? Food. Bütün bunlar da ne? Yiyecek. Bunlar da neyin nesi? Yiyecek. Bütün bunlar da ne? Yiyecek. Bütün bunlar da ne? Yiyecek. Bütün bunlar da ne? Yiyecek. The Road-1 2009 info-icon
It's food. Yiyecek. Yiyecek ya. Yiyecek. Yiyecek. Yiyecek. The Road-1 2009 info-icon
Here. Read the label. İşte. Etiketi okusana. İşte. Etiketini oku. İşte. Etiketi okusana. İşte. Etiketi okusana. İşte. Etiketi okusana. The Road-1 2009 info-icon
Pea... Ar... Armu... Ar... Ar... Ar... The Road-1 2009 info-icon
Pears. Yes. Armut. Evet. The Road-1 2009 info-icon
Pears. Armut. The Road-1 2009 info-icon
What do you want for breakfast? Kahvaltıda ne istersin? Kahvaltıya ne istersin? Kahvaltıda ne istersin? Kahvaltıda ne istersin? Kahvaltıda ne istersin? The Road-1 2009 info-icon
What? Nothing. Ne oldu? Yok bir şey. Ne oldu? Hiçbir şey. Ne oldu? Yok bir şey. Ne oldu? Yok bir şey. Ne oldu? Yok bir şey. The Road-1 2009 info-icon
Is it okay for us to take all this? Bütün bunları almamız sorun olmaz mı? Hepsini almamız doğru mu? Bütün bunları almamız sorun olmaz mı? Bütün bunları almamız sorun olmaz mı? Bütün bunları almamız sorun olmaz mı? The Road-1 2009 info-icon
Yeah. They want us to. Hayır. Almamızı isterlerdi. Evet. Almamızı istediler. Hayır. Almamızı isterlerdi. Hayır. Almamızı isterlerdi. Hayır. Almamızı isterlerdi. The Road-1 2009 info-icon
Souldn't we thank them? Yeah. Go ahead. Onlara teşekkür etmemiz gerekmez mi? Tabii. Buyur, et. Şükran duası yapmamız gerekmiyor mu? Evet, başla bakalım. Onlara teşekkür etmemiz gerekmez mi? Tabii. Buyur, et. Onlara teşekkür etmemiz gerekmez mi? Tabii. Buyur, et. Onlara teşekkür etmemiz gerekmez mi? Tabii. Buyur, et. The Road-1 2009 info-icon
Thank you for... Hepinize bu... Çorbalar ve... Ne oldu? Yok bir şey. Hepinize bu... Hepinize bu... Hepinize bu... The Road-1 2009 info-icon
soup and... ...çorba ve... ...ve cipsler için... ...çorba ve... ...çorba ve... ...çorba ve... The Road-1 2009 info-icon
cheese puffs. ...peynir için teşekkür ederim. ...teşekkürler. ...peynir için teşekkür ederim. ...peynir için teşekkür ederim. ...peynir için teşekkür ederim. The Road-1 2009 info-icon
Cheese puffs And... Peynir. Ve... Cipsler ve diğer şeyler için... Peynir. Ve... Peynir. Ve... Peynir. Ve... The Road-1 2009 info-icon
All the stuff, people. ...bütün her şey için, dostlar. ...teşekkürler, insanlar. ...bütün her şey için, dostlar. ...bütün her şey için, dostlar. ...bütün her şey için, dostlar. The Road-1 2009 info-icon
That's good. Bu güzeldi. Bu iyiydi. Bu güzeldi. Bu güzeldi. Bu güzeldi. The Road-1 2009 info-icon
Thank you, people. Teşekkür ederim, dostlar. Teşekkürler, insanlar. Teşekkür ederim, dostlar. Teşekkür ederim, dostlar. Teşekkür ederim, dostlar. The Road-1 2009 info-icon
We did it good, didn't we Papa? Doğru olanı yaptık, değil mi baba? İyi iş çıkardık, değil mi baba? Doğru olanı yaptık, değil mi baba? The Road-1 2009 info-icon
Sleep now. Uyu hadi. Şimdi uyu bakalım. Uyu hadi. The Road-1 2009 info-icon
Now I give you treatment. What? Sana bir bakım yapalım. Nasıl? Şimdi sana biraz bakım yapalım. Ne? Sana bir bakım yapalım. Nasıl? The Road-1 2009 info-icon
Keep your eyes closed. How's that feel? Gözlerini açma. Nasıl oldu? Gözlerini kapat. Nasıl bir duygu? Gözlerini açma. Nasıl oldu? The Road-1 2009 info-icon
Shampoo. Shampoo. Şampuan. Şampuan. The Road-1 2009 info-icon
Can I taste some? Tadına bakabilir miyim biraz? Biraz tadabilir miyim? Tadına bakabilir miyim biraz? The Road-1 2009 info-icon
Why? You don't like it. Neden? Hoşuna gitmez. The Road-1 2009 info-icon
Makes you feel funny. Kendini garip hissettirir. Komik hissettirir. Kendini garip hissettirir. The Road-1 2009 info-icon
You think I come from another world, don't you? Başka bir dünyadan geldim sanıyorsun, değil mi? Başka bir dünyadan geldiğimi düşünüyorsun, değil mi? Başka bir dünyadan geldim sanıyorsun, değil mi? The Road-1 2009 info-icon
Sort of. Sayılır... Bir bakıma. Sayılır... The Road-1 2009 info-icon
Sounded like a dog. Köpek sesine benziyor. Köpek olabilir. Köpek sesine benziyor. The Road-1 2009 info-icon
It is. Öyle. Köpek. Öyle. The Road-1 2009 info-icon
It is a dog. Köpek işte. The Road-1 2009 info-icon
If it's a dog, he'll be with someone. Eğer köpekse, yanında biri vardır. Eğer köpek ise, yanında biri de vardır. Eğer köpekse, yanında biri vardır. The Road-1 2009 info-icon
Who? I don't know. Kim? Bilmiyorum. Kim peki? Bilmiyorum. Kim? Bilmiyorum. The Road-1 2009 info-icon
I'm not waiting us to find out. Öğrenmek için bekleyecek değilim. Bizi bulmalarını beklemiyordum. Öğrenmek için bekleyecek değilim. The Road-1 2009 info-icon
No, I don't wanna go. It's not safe here anymore. Hayır, ben gitmek istemiyorum. Burası artık güvenli değil. Hayır, gitmek istemiyorum. Burası artık güvenli değil. Hayır, ben gitmek istemiyorum. Burası artık güvenli değil. The Road-1 2009 info-icon
But... We're going. Ama... Gidiyoruz. Ancak... Gidiyoruz. Ama... Gidiyoruz. The Road-1 2009 info-icon
What are we going to do with all the stuff? Bütün bu şeyleri ne yapacağız? Bütün bu malzemeyi ne yapacağız? Bütün bu şeyleri ne yapacağız? The Road-1 2009 info-icon
We just have to take what we can. Alabildiğimiz kadarını almak zorundayız. Alabileceğimiz kadarını alsak yeter. Alabildiğimiz kadarını almak zorundayız. The Road-1 2009 info-icon
You always wait bad things are going to happen. Hep kötü şeyler olacağını düşünüyorsun. Ama burayı bulduk işte. Daima kötü şeyler olacağını sanıyorsun. Hep kötü şeyler olacağını düşünüyorsun. Ama burayı bulduk işte. The Road-1 2009 info-icon
But we found this place. Ama burayı biz bulduk. The Road-1 2009 info-icon
I don't have anything for you. Size verecek hiçbir şeyim yok. Size verecek bir şeyim yok. Size verecek hiçbir şeyim yok. The Road-1 2009 info-icon
You can look if you want. I've got nothing. İsterseniz bakabilirsiniz. Hiçbir şeyim yok. İsterseniz bakabilirsiniz. Hiç bir şeyim yok. İsterseniz bakabilirsiniz. Hiçbir şeyim yok. The Road-1 2009 info-icon
We are no robbers. Biz soyguncu değiliz. Soyguncu değiliz. Biz soyguncu değiliz. The Road-1 2009 info-icon
I said, we are no robbers. Biz soyguncu değiliz dedim. Soyguncu değiliz dedim. Biz soyguncu değiliz dedim. The Road-1 2009 info-icon
What are you? Nesiniz peki? Nesiniz o zaman? Nesiniz peki? The Road-1 2009 info-icon
Just like you. Senin gibiyiz. The Road-1 2009 info-icon
What are you following me? We are not following you. Ne diye beni takip ediyorsunuz madem? Seni takip ettiğimiz yok. Ne diye beni takip ediyorsunuz? Seni takip etmiyoruz. Ne diye beni takip ediyorsunuz madem? Seni takip ettiğimiz yok. The Road-1 2009 info-icon
We've got food we can give... He's not getting anything. Yiyeceğimiz var, ona verebiliriz... Ona hiçbir şey vermiyoruz. Ona verebilecek kadar yemeğimiz... Hiçbir şey almıyor. Yiyeceğimiz var, ona verebiliriz... Ona hiçbir şey vermiyoruz. The Road-1 2009 info-icon
He's scared. Everybody is scared. Korkuyor baba. Hepimiz korkuyoruz. Korkmuş. Herkes korkuyor. Korkuyor baba. Hepimiz korkuyoruz. The Road-1 2009 info-icon
Please, Papa. Lütfen baba. Lütfen, baba. Lütfen baba. The Road-1 2009 info-icon
Alright. Just one. Pekâlâ, sadece bir tane. Pekâlâ. Sadece bir tane. Pekâlâ, sadece bir tane. The Road-1 2009 info-icon
Here. Take it. İşte, al hadi. İşte. Al hadi. İşte, al hadi. The Road-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 169759
  • 169760
  • 169761
  • 169762
  • 169763
  • 169764
  • 169765
  • 169766
  • 169767
  • 169768
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim