Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168736
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| A murderer who only kills | Sadece, hali hazırda ölümün eşiğinde olanları... | The Oxford Murders-6 | 2008 | |
| to wait for the occasion and prick the body with a syringe. | cesede iğne batırmalıydın. | The Oxford Murders-6 | 2008 | |
| You probably had a different plan for the third death, | Üçüncü ölüm vakası için muhtemelen daha farklı bir planın vardı, | The Oxford Murders-6 | 2008 | |
| Mathematicians are not the only ones familiar with the Greeks, professor. | Yunan'larla yakın olanlar sadece matematikçiler değildi profesör. | The Oxford Murders-6 | 2008 | |
| or weren't you aware of that? | bunun farkında değil miydin yoksa? | The Oxford Murders-6 | 2008 | |
| She remembered your words exactly. | Sözlerini tam olarak hatırlıyor. | The Oxford Murders-6 | 2008 | |
| Put an end to what prevented her from being free... | Onu özgürlüğünden alı koyan şeye bir son vermek... | The Oxford Murders-6 | 2008 | |
| of course, but I must warn you. Professor Seldom | ve fakat sizi uyarmalıyım ki Profesör Seldom bu tarz fevri davranışları hoş karşılayacak | The Oxford Murders-7 | 2008 | |
| Each element is the sum of the two previous ones: 1, 1, 2, 3, 5, | Her eleman kendisinden iki önceki elemanın toplamıdır: 1, 1, 2, 3, 6, | The Oxford Murders-7 | 2008 | |
| He could be your father... Your grandfather, come to think of it. | O senin baban olabilir... Büyükbaban da olabilir bunu bir düşünene. | The Oxford Murders-7 | 2008 | |
| Until the mad man appeared. | Ta ki deli adam ortaya çıkana kadar. | The Oxford Murders-8 | 2008 | |
| I want all available men inside here, now. | Aklımı okuyamayacaksın. | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| Martin, you traitor. | Partiye hoş geldin. | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| I think you're lying. | Herkesin gözü önünde bunu nasıl yapabildiler? | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| Oh my God, it's Seldom. | Tanrım, yine Seldom. | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| a diagram, or something. | ...bir şema veya başka bir şey. | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| One, two, three, four. | "Çok yönlü gerçeğin sarsılmaz özü". | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| Come back here! | Kitap kurtları için bile çok erken. | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| I couldn't let her down again. | Tekrar hayal kırıklığına uğramasını istemedim. | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| Put an end to what prevented her from being free... | Onu özgürlüğünü engelleyen sebebi yok etti. | The Oxford Murders-9 | 2008 | |
| Getting to work on a project like this, | Böyle bir proje üzerinde çalışmaya başlarken, Böyle bir projede çalışmak... | The Pacific-1 | 2010 | |
| to be a part of a story that's on the scope that this is on... | bizde projenin bir parçası olduk. ...böyle konusu olan bir hikâyede yer almak... | The Pacific-1 | 2010 | |
| As an actor, it's a dream come true. | Bir aktör olarak rüyanın gerçeğe dönüşmesi gibi bişey. Aktör olarak, hayalinin gerçekleşmesi demek. | The Pacific-1 | 2010 | |
| I've been making movies since I was five years old, | Beş yaşından beri film işinin içindeyim, Beş yaşımdan beri film işinin içindeyim... | The Pacific-1 | 2010 | |
| and I've never seen anything like this. | ve daha önce böyle birşey görmedim. ...ve daha önce böyle bir şey görmedim. | The Pacific-1 | 2010 | |
| The whole project, | Tüm projenin, Tüm proje... | The Pacific-1 | 2010 | |
| the process from the very beginning has just imbued all of us, I think, | başından beri sürecin içindeyiz, ...bu adamların yaptıklarına duyduğumuz saygı ile... | The Pacific-1 | 2010 | |
| with a sense of respect for what these guys have gone through. | Saygı duyduğumuz bu adamlar için bu adamların izinden gittik. ...en başından beri aklımıza yatmıştı. | The Pacific-1 | 2010 | |
| Get off the beach! | Sahilden kaçın! Kumsaldan uzaklaşın! | The Pacific-1 | 2010 | |
| Keep moving! | Devam Edin! Devam devam devam! | The Pacific-1 | 2010 | |
| It became a bigger project than just making a movie, | Tek bir film için çok büyük bir proje oldu, Bir filmden daha büyük bir şey oldu... | The Pacific-1 | 2010 | |
| and I hope we honor these men the way they should be honored. | ve sanıyorum ki bu adamları onure edebilmişizdir. ...ve umuyorum ki o adamları gerektiği gibi onurlandırmışızdır. | The Pacific-1 | 2010 | |
| As far as the story of the second world war goes, | Hikaye ikinci dünya savaşında geçiyor İkinci Dünya Savaşı'nın hikayesi anlatıldıkça... | The Pacific-1 | 2010 | |
| there's two very different perspectives. | İki çok farklı bakış açısına sahip. ...birbirinden çok farklı iki görüş hakim olur. | The Pacific-1 | 2010 | |
| The European theater which we've examined before, | Önce "Band Of Brothers" ile Avrupa olaylarını incelediğimiz... | The Pacific-1 | 2010 | |
| with "Band of Brothers," | avrupa sahnesini çekmiştik. ..."Kardeşler Takımı"... | The Pacific-1 | 2010 | |
| had a different D.N.A. to it than the war in the Pacific did. | Pasifikteki ile arasında farklı bir yapı vardı. ...Pasific'tekine göre farklı genlere sahipti. | The Pacific-1 | 2010 | |
| When "Band of Brothers" came out, | "Band of Brothers" çektiğimizde "Kardeşler Takımı" yayınlandığında... | The Pacific-1 | 2010 | |
| many people who fought in the Pacific said, | millet yoksa Pasifiği unutnuzmu diye sordu. ...pasifikte savaşmış pek çok kişi... | The Pacific-1 | 2010 | |
| "What about us guys? | "Peki bizim yaptığımızı unutunuzmu?" diye sordular. "Peki ya biz?" | The Pacific-1 | 2010 | |
| "We did something too. We made a major contribution." | "Bizde birşeyler yaptık. Bizde büyük katkı sağladık." "Biz de bir şeyler yaptık. Büyük katkımız oldu." dedi. | The Pacific-1 | 2010 | |
| Colonel Puller, where you heading? | Albay Puller, nereye gidiyorsunuz? Albay Puller, yolculuk nereye? | The Pacific-1 | 2010 | |
| Tokyo. Care to join us? | Tokyo. Katılsanıza? Tokyo. Katılmak ister misin? | The Pacific-1 | 2010 | |
| I don't know. It's a ways, sir. | Kusura bakmayın efendim yol çok uzun. Bilemiyorum epey uzak efendim. | The Pacific-1 | 2010 | |
| Write us when you get there. | Oraya vardığınızda yazın efendim. Vardığınızda yazarsınız siz. | The Pacific-1 | 2010 | |
| I will. | Yazarım. Yazarız. | The Pacific-1 | 2010 | |
| It was very important for us | Bu savaşın askerleri nasıl etkilediğni Savaşın bu adamları... | The Pacific-1 | 2010 | |
| to show how this war affected these men. | göstermek bizim için çok önemliydi. ...nasıl etkilediğini gösterebilmek bizim için çok önemliydi. | The Pacific-1 | 2010 | |
| During the war, after the war, | "Band Of Brothers" da savaş sırasında ve Savaş sırasında, savaştan sonra... | The Pacific-1 | 2010 | |
| that really is something that we didn't get into as much in "Band of Brothers." | savaş sonrasında olanları seyirciye tam olarak anlatamamıştık. ..."Kardeşler Takımı"nda çok işleyemediğimiz bir şeydi. | The Pacific-1 | 2010 | |
| But it's really a more personal and intimate story than "Band of Brothers." | "Band of Brothers" oranla bu proje daha samimi ve daha kişisel yönlerini vurgulamaya çalıştık. Ama gerçekten Kardeşler Takımı'ndan daha kişisel ve samimiydi. | The Pacific-1 | 2010 | |
| It's much more experiential. | Bu projede daha deneysel çalıştık. Çok daha deneyseldi. | The Pacific-1 | 2010 | |
| When we began working on "The Pacific," | Biz "The Pacific" üzerine çalışmaya başladığımızda The Pasific'e başladığımızda... | The Pacific-1 | 2010 | |
| We wanted to cover the entire war, | Biz tüm savaşı göstermek istiyorduk, ...tüm savaşı işlemek istedik... | The Pacific-1 | 2010 | |
| but to do it in a way that was personal and compelling and dramatic. | fakat daha kişisel ve zorlayıcı bir şekilde. ...ama bu bir şekilde kişisel, zorlayıcı ve dramatikti. | The Pacific-1 | 2010 | |
| Stand by the bow ramp. | Rampa açıldı. Pruvada durun! | The Pacific-1 | 2010 | |
| Go go go go! | Hadi hadi hadi! Hadi, hadi, hadi! | The Pacific-1 | 2010 | |
| Our miniseries focuses on three guys: | Bu dizi üç adam üzerinden anlatılıyor Mini dizimiz üç kişiye yoğunlaşıyor: | The Pacific-1 | 2010 | |
| Eugene Sledge, Robert Leckie and John Basilone. | Eugene Sledge, Robert Leckie ve John Basilone. | The Pacific-1 | 2010 | |
| Eugene Sledge wrote arguably the best memoir of combat anywhere, | Eugene Sledge savaşın en iyi anını yazdı. Eugene Sledge, tartışmasız en iyi savaş hikayesi olan... | The Pacific-1 | 2010 | |
| called "With the Old Breed: At Peleliu and Okinawa." | "With the Old Breed" adlı eserinde Peleliu ve Okinawa çatışmalarını yazdı. Eski Nesille: Peleliur ve Okinawa kitabının yazarı. | The Pacific-1 | 2010 | |
| He was just a kid who loved war stories. | O sadece savaş hikayelerini seven bir çocuktu. Savaş hikayelerini seven bir çocuktu. | The Pacific-1 | 2010 | |
| And when this war came around, | Savaşa başladığında Sonra savaş çıkınca... | The Pacific-1 | 2010 | |
| he ended up getting a real taste of what war is really like. | Savaşın aslında nasıl birşey olduğunu kavradı. ...hikayeleri bırakıp gerçek savaşın tadına bakmak istedi. | The Pacific-1 | 2010 | |
| John Basilone got the Congressional Medal of Honor | John Basilone kongre onur madalyası sahibiydi. John Basilone, kongre tarafından onur madalyasına layık görüldü ve... | The Pacific-1 | 2010 | |
| and his life and his exploits were very well documented for us, | ve onun yaşamı ve üstün başarıları belgelenmişti. ...hayatı, yaşadıkları bizim için belge niteliğindeydi... | The Pacific-1 | 2010 | |
| and so we could follow them. | ve biz o belgelere göre hikayeyi takip ettik. ...biz de onlara uyduk. | The Pacific-1 | 2010 | |
| Do you wanna live? | Yaşamak istiyomusun? Yaşamak istiyor musun? | The Pacific-1 | 2010 | |
| Get off the beach! | O zaman sahilden çekil! Kumsaldan uzak dur! | The Pacific-1 | 2010 | |
| Robert Leckie was a writer before the war. | Robert Leckie zaten savaştan önce de yazardı. Robert Leckie savaştan önce bir yazardı. | The Pacific-1 | 2010 | |
| He wrote a magnificent piece of prose | O muhteşem bir eser olan "Yastığım Miğferim" adında... | The Pacific-1 | 2010 | |
| called "Helmet For My Pillow," | Helmet For My Pillow," yazdı. ...Guadalcanal ve Peleliu'da yaşadıklarını anlattığı... | The Pacific-1 | 2010 | |
| which was about his experiences at Guadalcanal and Peleliu. | ve bu eser Guadalcanal ve Peleliu da ki deneyimleri hakkındaydı. ...muhteşem düz yazıları var. | The Pacific-1 | 2010 | |
| It's an honor to spend time on a character | Böyle bir karakter üzerinde zaman harcamak aslında bir onur. Gerçekten burada savaşmış bir karakteri canlandırmak... | The Pacific-1 | 2010 | |
| who was here and who lived it, | Oraya giden ve orda bu olanları yaşamış olanlar için ...gurur verici ve... | The Pacific-1 | 2010 | |
| and it's an honor to try to tell this story, | bu hikayeyi onları onure etmek ve ...bu hikayeyi anlatmaya çalışmak... | The Pacific-1 | 2010 | |
| and try to tell this story properly. | doğru bir biçimde bu hikayeyi anlatmaya çalışıyoruz. ...doğru şekilde anlatabilmek de öyle. | The Pacific-1 | 2010 | |
| We wanted this to really be based on, | Biz bu hikayeyi gerçeklere dayanarak, Bunun gerçek insanlara ve... | The Pacific-1 | 2010 | |
| you know, real people and real situations, | gerçek kişileri ve gerçek olayları göstermek istedik, ...gerçek olaylara dayanmasını istedik,... | The Pacific-1 | 2010 | |
| because the marines were also fighting malaria and all kinds of the elements. | çünkü denizciler orda sıtma ve her türlü zorluklarla savaştılar. ...çünkü deniz piyadeleri aynı zamanda sıtmayla da savaşıyorlardı. | The Pacific-1 | 2010 | |
| The natural environment was just as debilitating. | Doğal ortam onları kuvveten düşürüp zayıflattı. Doğal ortam insanın gücünü tüketiyordu. | The Pacific-1 | 2010 | |
| One advantage that we have on "The Pacific" | "The Pacific" bir avantajıda Pasific'i çekerken tek avantajımız... | The Pacific-1 | 2010 | |
| we had it on "Band of Brothers" | daha önce "Band of Brothers" da yaptığımız için ..."Kardeşler Takımı"nda yakaladığımız şekilde... | The Pacific-1 | 2010 | |
| is the commitment of the actors. | oyuncuların üzerindeki sorumlulukların farkındaydık. ...oyuncuların bağlılığı oldu. | The Pacific-1 | 2010 | |
| They had a sense that they had a moral responsibility to get it right. | Bir anlamda oyuncuların üzerinde ahlaki bir sorumluluk vardı. Bu işi doğru yapabilecek sorumluluk duyguları vardı. | The Pacific-1 | 2010 | |
| And part of getting it right is the research that we prepared for them, | ve takımımızın bir parçasını doğru araştırma için Yaptığımız araştırmalar, askeri danışmanlarımız da... | The Pacific-1 | 2010 | |
| but also our military advisors | Askeri danışmanlara ...bu işi doğru olarak yapmalarının bir parçası oldu... | The Pacific-1 | 2010 | |
| and the boot camp that they went to. | acemi birliklerine gönderdik. ...ve tabii gittikleri acemi birliği de. | The Pacific-1 | 2010 | |
| * We are proud to claim the title * | * We are proud to claim the title * | The Pacific-1 | 2010 | |
| * of United States Marines. * | * of United States Marines. * | The Pacific-1 | 2010 | |
| They went through a brutal period of training. | Onların acımasızca bir eğitimden geçirdik. Sert eğitimlere katıldılar. | The Pacific-1 | 2010 | |
| It was designed to be that way, | Aynı o askerler gibi olacak şekilde tasarladık, Bu eğitimler, oynayacakları kişileri anlamaları... | The Pacific-1 | 2010 | |
| just so they would understand what maybe the people they're portraying, | aynı ölçüde ve aynı dayanıklılığa sahip olabilmeleri için, ...kendilerini geliştirmeleri ve rollerini... | The Pacific-1 | 2010 | |
| to some extent, what they endured. | onlara rollerini oynamaları için aynı koşullardan geçirdik. ...devam ettirebilmeleri için tasarlanmıştı. | The Pacific-1 | 2010 | |
| Boot camp was probably the most intense experience of my life. | Acemi birliği mutemelen benim hayatım boyunca yaşadığım en yorucu deneyim oldu. Acemi birliği, muhtemelen hayatımın en ciddi deneyimi oldu. | The Pacific-1 | 2010 | |
| One, two, three. 9! | 1, 2, 3. 9! Bir, iki, üç. 9! | The Pacific-1 | 2010 | |
| One, two, three. 10! | 1, 2, 3. 10! Bir, iki, üç. 10! | The Pacific-1 | 2010 | |
| Just stop. Just stop! | Sadece Dur Sadece Dur! Durun. Durun! | The Pacific-1 | 2010 | |
| What's the matter with you? | Senin derdin ne? Neyiniz var sizin? | The Pacific-1 | 2010 | |
| Captain Dye said it when he goes, | Captain Dye bizi oraya götürdü ve emir verdi, Yüzbaşı Dye: "İşaretimle... | The Pacific-1 | 2010 |