Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168591
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Aren't you a bit old for this? | Artık bunun için büyümedin mi? Bu oyunlar için artık büyümedin mi sen? Artık bunun için büyümedin mi? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Weren't you scared here, when you were little? | Sen küçükken buradan korkmaz mıydın? Küçükken burada kaldığında korkmuyor muydun? Sen küçükken buradan korkmaz mıydın? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| You couldn't be afraid. There was a gang of us, | Korkmazdım. Çünkü çok kalabalıktık... Korkmak için sebep yoktu. Biz gruptuk ve deniz feneri vardı... Korkmazdım. Çünkü çok kalabalıktık... | The Orphanage-1 | 2007 | |
| and there was the lighthouse... | ...ve bir de deniz feneri vardı. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Lighthouse? It's still there, | Enrique. Deniz feneri mi? Hâlâ orada aslında, ama çalışmıyor artık. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I'll show you tomorrow. | Yarın sana gösteririm. Yarın sana gösteririm. Niçin çalışmıyor? Yarın sana gösteririm. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Why doesn't it work? | Neden çalışmıyor ki? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Actually, it does work. | Aslında, çalışıyor. Aslında çalışıyor. Aslında, çalışıyor. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| But the light's invisible, it protects us. | Ama ışığı görünmez bir ışık. Ve bizi koruyor. Ama ışığı görünmezdir. Bizi korur. Nasıl oluyor görünmez ışık? Ama ışığı görünmez bir ışık. Ve bizi koruyor. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Invisible light? | Nasıl görünmez yani? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| OK, try this. | Pekâlâ, bak şimdi. Şöyle göstereyim. Pekâlâ, bak şimdi. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Look at the window, over there. | Pencereden dışarı bak. Pencereye doğru bak. Tam şöyle. Pencereden dışarı bak. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Don't move. | Kımıldama. Hareket etme. Kımıldama. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Did you see it? | Gördün mü, bak? Gördün mü? Gördün mü, bak? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Those kids that are coming, | Şu gelecek olan çocuklar... Buraya gelen çocuklar neden bizim evde kalamıyorlar? Şu gelecek olan çocuklar... | The Orphanage-1 | 2007 | |
| why can't they stay at home? | ...neden evlerinde kalmıyorlar? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| They're special children, | Onlar özel çocuklar... Onlar özel çocuklar ve çok özel bakıma ihtiyaçları var. Onlar özel çocuklar... | The Orphanage-1 | 2007 | |
| and they need a lot of special care. | ...ve onlara çok çok iyi bakılması gerekir. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| They can't come and go, they need a home. | Onların sıcak bir yuvaya ihtiyaçları var. Gelip gidemezler. Bir evde kalmalılar. Anlıyor musun? Onların sıcak bir yuvaya ihtiyaçları var. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| You understand? | Anlıyor musun? Anladın mı? Anlıyor musun? Anlıyor musun? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Can I sleep with you tonight? | Bu gece yanında yatabilir miyim? Sizinle uyuyabilir miyim bu gece? Bu gece yanında yatabilir miyim? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| You're pushing it, kiddo! | Şansını fazla zorluyorsun, ufaklık. Şansını fazla zorluyorsun ufaklık. Şansını fazla zorluyorsun, ufaklık. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Dad, are you coming to the beach? | Baba, sahile geliyor musun? Baba, kumsala geliyor musun? Watson ile Pepe gitmediler mi? Baba, sahile geliyor musun? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Aren't Watson and Pepe going? | Watson ve Pepe gelmiyorlar mı? Watson ve Pepe gelmiyor mu? Watson ve Pepe gelmiyorlar mı? Watson ve Pepe gelmiyorlar mı? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| No, they didn't sleep a wink last night. | Hayır, dün gece bir damla uyku uyumamışlar. Hayır, dün gece gözlerine bir türlü uyku girmedi. Hayır, dün gece bir damla uyku uyumamışlar. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| You're such a smartass! Friends only when it suits. | Seni gidi seni. Onlar ancak işine gelince arkadaşların, değil mi? Seni akıllı seni! Sadece işine geldiğinde arkadaşlık ediyorsun. Seni gidi seni. Onlar ancak işine gelince arkadaşların, değil mi? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| OK, wise guy, take your pill. | Peki, kurnaz çocuk, ilaçlarını al bakalım. Pekâlâ kurnaz bey, önce ilacınızı alın. Peki, kurnaz çocuk, ilaçlarını al bakalım. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| "S" for Sim�n! | Simón'un 'S' si. "S" Simón için. Simón'un 'S' si. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Go upstairs and get your bag. Dad'll meet us there later. | Yukarı çık, çantanı al. Baban sonra gelecek, tamam mı? Yukarı çıkıp çantanı al. Baban bizimle orada buluşacak. Yukarı çık, çantanı al. Baban sonra gelecek, tamam mı? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| One of us should talk to him. | Birimizin onunla konuşması gerek. İkimizden biri onunla konuşmalı. Birimizin onunla konuşması gerek. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| About his invisible friends. | Görünmeyen arkadaşları hakkında. Görünmez arkadaşları hakkında. Görünmeyen arkadaşları hakkında. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| He's lonely, he's bored. It's normal. | Sadece yalnız ve sıkılıyor. Bu normal. Çocuk bir başına sıkılıyor. Normaldir. Gerçekleri gelince eskileri unutacaktır. Sadece yalnız ve sıkılıyor. Bu normal. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| He'll forget them as soon as the real kids arrive. | Gerçek çocuklarla tanışır tanışmaz onları unutacak. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Everything will work out. | Her şey rayına oturacak. Her şey yolunda gidecek. Harika bir evimiz olacak. Herşey rayına oturacak. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| We'll have a great home. | Harika bir yuvamız olacak. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I'm so glad we're here together. | Burada seninle olduğuma çok memnunum. Birlikte buraya taşındığımız için çok mutluyum. Birlikte olduğumuza çok memnunum. Burada seninle olduğuma çok memnunum. Burada seninle olduğuma çok memnunum. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Pirate. | Korsan. Korsan! Korsan. Korsan. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Cave. | Mağara. Mağara! Mağara. Mağara. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| And lighthouse. | Ve deniz feneri. Ve deniz feneri! Ve deniz feneri! Ve deniz feneri. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Once upon a time there was a very, very bad pirate | Bir zamanlar, çok çok kötü bir korsan varmış. Evvel zaman içinde çok ama çok kötü bir korsan varmış. Bir zamanlar, çok çok kötü bir korsan varmış. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| What treasures? Stolen treasures. | Ne hazinesi? Çaldığı hazineleri. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| But it wasn't easy to get into the cave. | Ama mağara girmek hiç de kolay değilmiş. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| How did they get in? | Peki nasıl girmişler? Nasıl girmişler? Peki nasıl girmişler? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| They'd click a stone in a gap in the rocks... | Bir taşı oradaki bir boşluğa yerleştirmişler... Bir taşı orada ki bir boşluğa yerleştirmişler... | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Sim�n, come on! | Simón, hadi gel. Simón, hadi gidiyoruz! Simón, hadi gel. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| What's your name? | Adın ne senin? Senin adın ne? Adın ne senin? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I'm Sim�n. Do you want to play? | Ben Simón. Oyun oynamak ister misin? Simón. Oynamak ister misin? Ben Simón. Oyun oynamak ister misin? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Why can't you play? | Neden oynayamıyorsun ki? Niçin oynayamazsın? Neden oynayamıyorsun ki? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Do you want to come to my house to play later? | Sonra bir ara evime gelip oynamak ister misin? Sonra bizim eve gelip oynamak ister misin? Sonra bir ara evime gelip oynamak ister misin? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| What are you doing? | Simón, ne yapıyorsun? Oyun oynuyorum. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Playing. | Oyun oynuyorum. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| But Watson and Pepe didn't come. | Ama Wetson'la Pepe gelmedi ki. Hani Watson ve Pepe gelmiyordu? Ama Wetson'la Pepe gelmedi ki. Ama Wetson'la Pepe gelmedi ki. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| It's another boy. | Bu başka biri. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| He shouldn't play here. It's dangerous. | Burada oynamamalı ama. Burası çok tehlikeli. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Can he come home to play? | Evimize oynamaya gelebilir mi? Oynamaya eve gelebilir mi? Evimize oynamaya gelebilir mi? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Why are you dropping shells? | O kabukları neden yere atıyorsun? Kabukları niye yere atıyorsun? Arkadaşım yolu takip edebilsin diye. O kabukları neden yere atıyorsun? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| It's a path for my friend to follow | Arkadaşım için iz bırakıyorum. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| so he can come and play. | Böylece eve oynamaya gelebilir. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| He made a new friend. How's that? Another one? | Yeni bir arkadaş buldu. Buna ne demeli? Yeni bir arkadaş mı? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| We won't have room for all these kids. | Ama evde yeterince yerimiz yok ki. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Sorry I didn't call | Haber veremediğim için kusura bakmayın... Kusura bakmayın, aramadan geldim, ama numaranızı bulamadım. Haber veremediğim için kusura bakmayın... | The Orphanage-1 | 2007 | |
| but I couldn't get your number. | ...ama telefon numaranızı bulamadım. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Benigna Escobedo. | Benigna Escobedo. Benigna Escobedo. Sosyal görevli olarak çalışıyorum. Benigna Escobedo. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I'm a social worker. | Sosyal hizmetliyim. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I'm sorry you've come so far | Buraya kadar gelmişsiniz ama... Altı. Bunca yolu gelmişsiniz, ama bugün mülakat yapmıyoruz. Buraya kadar gelmişsiniz ama... | The Orphanage-1 | 2007 | |
| but there are no interviews today. | ...bugün görüşme olmayacaktı. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Interviews? | Görüşme mi? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| No, I'm here for Sim�n. | Yanlış anladınız, ben Simón için geldim. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| What a sitting room! | Harika bir misafir odası. Ne kadar güzel bir salon! Harika bir misafir odası. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| It's a beautiful house. | Eviniz hakikaten güzel. Eviniz çok güzel. Eviniz hakikaten güzel. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| How did you find it? | Nerden buldunuz burayı? Nereden buldunuz burayı? Nerden buldunuz burayı? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I grew up here. It was an orphanage. | Ben burada büyüdüm. Burası bir yetimhaneydi. Çocukluğum burada geçti. Yetimhaneydi eskiden. Ben burada büyüdüm. Burası bir yetimhaneydi. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I wanted to return, so I thought of the home. | Geri dönüp burayı bir yuva haline getirmek istedim. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Home? | Yuva mı? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| For special children. That's not why you came? | Özel çocuklar için. Siz bunun için gelmediniz mi? Özel durumları olan çocuklar için. Siz de bu sebeple gelmediniz mi? Özel çocuklar için. Siz bunun için gelmediniz mi? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| You'll need a lot of people for that. | Bunun için çok kişiye ihtiyacınız var. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| We'll be happy with 5 or 6 children. | 5 veya 6 çocuğa rahat rahat bakabiliriz. Fazlası çok zor olurdu zaten. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| More would be too complicated. | Zaten ne kadar çok, o kadar dert, öyle değil mi? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| What about Sim�n? | Peki ya Simón konusu? Simón'la ilgili ne diyecektiniz? Peki ya Simón konusu? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Yes, of course! | Evet, tabii. Evet, elbette. Evet, tabi. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I received his file yesterday | Dosyası dün elime geçti... Dosyası elime dün geçti. Ben de gidip göreyim, belki bir ihtiyaçları vardır dedim. Dosyası dün elime geçti... | The Orphanage-1 | 2007 | |
| in case they need anything." | Herhangi bir şeye ihtiyaçları vardır diye. Herhangi birşeye ihtiyaçları vardır diye. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Will you make many changes? | Çok fazla değişiklik yapacak mısınız? Fazla değişiklik yapacak mısınız? Pardon, ama neden geldiğinizi anlayamadım. Çok fazla değişiklik yapacak mısınız? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Sorry, I don't understand why you're here. | Pardon ama ben sizin neden geldiğinizi hâlâ anlamış değilim. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| This information's old. | Bu eski bir bilgi. Bu bilgiler eski. Farkındayım, ama elime yeni geçti. Bu eski bir bilgi. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I know, but I received it. | Biliyorum ama bana gelen bu. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| There are new treatments, an experimental program | Çok yeni tedavi yöntemleri ve programlar mevcut. Yeni tedaviler ile başvuru gerektiren... Çok yeni tedavi yöntemleri ve programlar mevcut. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| that requires an application, You might be interested. | Bir tek başvurunuza bakar. Belki ilginizi çeker. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| My husband is a doctor. | Kocam doktor. Kocam doktordur. Simón'un hastalığıyla ilgili tüm tedavilerden haberdarız. Kocam doktor. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| We're aware of all treatments for Sim�n's disease. | Simón'un hastalığı için olan bütün tedavilerden haberimiz var. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Now please leave. | Lütfen, şimdi gidin. Artık gitmenizi isteyeceğim. Lütfen, şimdi gidin. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Sim�n doesn't know he's adopted, or about his illness, | Simón ne evlatlık olduğunu ne de hastalığını biliyor. Simón ne evlatlık olduğunu ne de hastalığını bilmiyor. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| and I'd rather deal with it with my husband. | Ve bu konuyu kocama danışmayı tercih ederim. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| CHANGE OF RESIDENCE | İkamet Değişimi. ADRES DEĞİŞİKLİĞİ MESKEN DEĞİŞİMİ İkamet Değişimi. İkamet Değişimi. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| HIV POSITIVE | "HIV virüsü" HIV POZİTİF "HIV virüsü" | The Orphanage-1 | 2007 | |
| I'll go. It's my turn. | Ben giderim. Benim sıram. Ben giderim, sıra bende. Ben giderim. Benim sıram. | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Who's there? | Kim var orada? Orada biri mi var? Kim var orada? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| What are you doing? | Ne yapıyorsun burada? Ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun burada? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| What is it? | Ne oldu? Ne oluyor? Ne oldu? | The Orphanage-1 | 2007 | |
| Planning to bash the old lady's head in? | Yaşlı kadının kafasını dağıtmayı mı planlıyorsun? Kadıncağızın kafasını patlatmayı mı düşünüyorsun? Yaşlı kadının kafasını dağıtmayı mı planlıyorsun? | The Orphanage-1 | 2007 |