Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168595
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Open the door. Don't be afraid. | Kapıyı açın. Korkmayın. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Open the door. | Açın kapıyı. Açın kapıyı. Sen aç kapıyı! | The Orphanage-2 | 2007 | |
| We want you to open the door! | Sen aç kapıyı! | The Orphanage-2 | 2007 | |
| What have they done to you? | Size ne yaptılar böyle? Size neler yapmışlar böyle?! | The Orphanage-2 | 2007 | |
| What have they done? | Ne yaptılar? Neler yapmışlar böyle?! | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Aurora, | Aurora,... Aurora, gördüklerini anlat bana. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| tell me what you see. | ...bize ne gördüğünü söyle. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Five children. | 5 çocuk. Beş çocuk var. Çok hastalar. Ağlıyorlar. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| They're very sick. They're crying. | Çok hastalar. Ağlıyorlar. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| What happened? | Ne oldu size? Ne oldu, ne? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| They're dying. | Ölüyorlar. Ölüyorlar. Sizi kim zehirlemek ister? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Who would want to poison you? | Sizi kim zehirledi? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Someone's going to kill us. | Biri bizi öldürecek. Bizi öldürecek! | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Is my son there? | Oğlum orada mı? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Aurora, is Sim�n with you? | Aurora, Simón orada mı? Aurora, Simón da orada mı? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Is Sim�n here? | Simón burada mı? Simón, burada mısın? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Aurora, can you hear me? | Aurora, beni duyabiliyor musun? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Let's get her. | Çıkartalım onu. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Aurora, stay in the middle of the room. | Aurora, odanın ortasında bekle. Aurora, odanın ortasında dur. Ondan geriye sayacağım. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I'll count from ten. | 10'dan geriye doğru sayacağım. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I was in the house, but... | Evin içindeydim, ama... | The Orphanage-2 | 2007 | |
| everything was different. | ...her şey çok farklıydı. ...her şey farklıydı. Yataklar, oyuncaklar, duvarlar, her şey çok eskiydi. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| The beds, the toys, the d�cor, everything was much older. | Yataklar, oyuncaklar, dekor, her şey çok eskiydi. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| The light from the lighthouse came through the windows. | Fenerden yayılan ışık pencereden süzülüyordu. Deniz fenerinin ışığı pencereden içeri giriyordu. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| You didn't see Sim�n? | Simón'u görmediniz mi? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| It was too dark, I'm sorry. | Çok karanlıktı. Üzgünüm. Çok karanlıktı, özür dilerim. Hiçbirinin yüzünü göremedim. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I couldn't recognize anyone. | Kimseyi seçemedim. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| But the children were there. | Ama çocuklar oradaydı. Ama çocuklar oradaydılar. Çocukları gördünüz yani? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| You saw the children. Is that right? | Demek çocuklar gördünüz, öyle mi? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| That's right. | Evet. Yani hayaletlerden bahsediyorsunuz. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| And what is a ghost, Carlos? | Peki, hayalet nedir, Carlos? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| There's something here, and we all saw it. | Bu evde bir şeyler var. Bunu hepimiz gördük. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| When something terrible happens, | Bazen çok kötü bir şeyler yaşandığında... Başımıza bir felaket geldiğinde bazen bir iz, | The Orphanage-2 | 2007 | |
| sometimes it leaves a trace, | ...ardında iz bırakır. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| a wound that acts | İki zaman hattının arasında kabuk tutmuş bir yara misali. ...iki zaman çizgisini birbirine bağlayan bir yara bırakır. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| It's like an echo | Bir yankı gibi. Kendini sürekli tekrar eden, duyulmayı bekleyen bir yankıya benzer. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| repeated over and over, waiting to be heard. | Sürekli tekrarlayan, duyulmayı bekleyen bir yankı. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Like a scar... | Bir yara izi... Bir yara izi gibi... Ay, çok özür dilerim. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Like a scar or a pinch | Okşanıp huzur bulmayı bekleyen bir yara izi ya da kıvranış. Dinmesi için şefkat bekleyen bir yara izi, bir acı gibi. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| we who are close to death, | Ölümle iç içe olan benim gibi insanlar... ...ölüme bu kadar yakın olan bizler böyle mesajlara daha açık oluruz. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| we are more receptive to these messages. | ...bu tip mesajları daha çabuk kavrar. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| You mean my son could see those children | Yani benim oğlum da bu çocukları görebilir mi diyorsun? Sürekli tekrarlayan, duyulmayı bekleyen bir yankı. Diyorsunuz ki; benim oğlumun bu çocukları görebilmesinin nedeni... | The Orphanage-2 | 2007 | |
| That's enough. | Bu kadar yeter. Pekâlâ. Bu kadarı yeterli. Eşyalarınızı alıp buradan ayrılın, lütfen. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Please take your things and leave. | Lütfen eşyalarınızı toplayıp gidin buradan. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| We can't let them go like this. | Onları öylece gönderemeyiz. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Laura, this is a farce, | Laura, bunlar deli saçması şeyler. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| a sideshow trick. | Bir sahne hilesi. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I can't believe this. Why? | Demek bunlara inanmıyorsun. Neden? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| For what reason? They're right... | Ne sebeple? Onlar haklı olabilir. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| They don't want money. Not yet. | Para bile istemediler. Şimdilik. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| What should I do? | Ne yapayım? Ya ne yapayım? Söylesenize, ne yapayım ben? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| What should I do? | Ha, söyle ne yapayım? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| The police haven't found a single clue | Polis oğlumun yaşadığına ya da öldüğüne dair tek bir ipucu bile bulamadı. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Can it hurt to listen? | Onlara bir danışmaktan ne zarar gelir? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Laura, stop! No, you stop! | Laura, kes artık. Asıl sen kes. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Pilar... | Pilar, desene bana... | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Get another distraction, I didn't invite you here. | Oyalanacak başka bir şey bul. Seni buraya ben davet etmedim. Kendinize başka meşgale bulun. Sizi buraya ben davet etmedim. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| What should I do? | Ne yapmam gerekiyor? Ne yapmalıyım? Tatlım, sen güçlü bir annesin. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Your pain gives you strength, it will guide you. | Acın seni güçlü kılıyor. Sana rehberlik de edecektir. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| But only you know how far you are willing to go | Ama oğlunu bulmak için nereye kadar ileri gitmeye razı olduğunu ancak sen bilebilirsin. Ama oğlunu bulmak için ne kadar uzağa gitmeye razı olduğunu ancak sen bilebilirsin. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| You hear, but don't listen. | Duyuyorsun, ama dinlemiyorsun. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Seeing is not believing. It's the other way around. | Görmek inanmak değildir. İnanmak görmektir. Görmekten geçmez inanmak. Tam tersidir aslı. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Believe, | İnan... Önce inan... | The Orphanage-2 | 2007 | |
| and you will see. | ...en nihayet göreceksin. ...sonra göreceksin. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| We can't stay here any longer. | Burada daha fazla kalamayız. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| We should go, at least for a while. | En azından bir süre için uzaklaşmalıyız. En azından bir süreliğine buradan uzaklaşmalıyız. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| The children are here. Aurora saw them. I can't leave. | Çocuklar burada. Aurora onları gördü. Ben burayı bırakamam. Çocuklar burada. Aurora onları gördü. Böyle gidemem. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| That Enrique could have faked it all. | Şu Enrique denen herif onları bilgisayarından da yapmış olabilir. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| That's Pilar's theory, a set up? | Bu kurmaca fikri Pilar'ın başının altından çıktı, değil mi? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Her rational theory? She's protecting us. | O ve mantıklı teorileri. Pilar bizi korumaya çalışıyor. Onun mantıklı teorisi. O kadın bizi koruyor. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| From what? | Neyden? Kimden koruyor? Bu geceki gibi olaylardan. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Things like this evening. | Bu tip şeylerden. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| People entering our home and fucking up our lives. | İnsanlar evimize giriyor ve hayatımızı mahvediyorlar. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| They just want to help. Help? | Niyetleri yardım etmek. Yardım mı? Amaçları sadece yardım etmek. Yardım mı? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Didn't you hear them? | Dediklerini dinlemedin galiba. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Did they mention finding Sim�n? | Adamakıllı Simón lafı geçti mi? Simón'u bulmaktan bahsettiler mi? Hayır. Tek istedikleri ölülerle görüşebilmek. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| They just want to contact the dead. | Onlar sadece ölülerle iletişim kurmaya çalışan insanlar, Laura. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| If Sim�n's alive, I can't see how they can help us. | Eğer Simón yaşıyorsa, onların bize ne gibi bir yardımı olabilir ki? Simón hayattaysa bize nasıl yardımcı olabilirler, anlamıyorum. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| If he's not, they won't recover him. | Eğer öldüyse bile, onu bize getiremeyecekler ne de olsa. Hayatta değilse de onu geri getiremezler. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I don't want to keep taking this shit. | Bu saçmalıklara katlanmak istemiyorum. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Please, let's leave this house. | Lütfen, gidelim bu evden. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| You can't ask me to give up. Neither you nor Pilar. | Benden pes etmemi isteyemezsin. Ne sen ne de Pilar. Boşver, diyemezsin bana. Ne sen ne de Pilar. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| We can survive this. Many couples lose a child and pull through. | Bunu atlatabiliriz. Çocuğu kaybedip de ayağa kalkabilen bir sürü aile var. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I want to be with Sim�n, don't you understand? | Ben Simón'un yanında olmak istiyorum. Anlamıyor musun? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| If you want to go, I can't stop you. I just want to know | Eğer gitmek istiyorsan, sana dur diyemem. Ben sadece... | The Orphanage-2 | 2007 | |
| where he is! | ...Simón'umu istiyorum. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I'm not afraid. | Sizden korkmuyorum. Korkmuyorum. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| You want to play? | Demek oyun oynamak istiyorsunuz? Oynamak mı istiyorsun? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Are you playing with me? | Benimle oyun mu oynuyorsunuz? Benimle mi oynayacaksın? | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Please, don't let it be Sim�n. | Lütfen, lütfen Simón olmasın. Lütfen, Simón olmasın. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| There are five, right? Yes. | 5 tane var değil mi? Evet. Beş çocuk var, değil mi? Evet. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| All my friends. | Bütün arkadaşlarım. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Mart�n, Rita, Alicia, Guillermo, V�ctor. | Martín, Rita, Alicia, Guillermo, Víctor. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Benigna killed them. That's why she went to the shed, | Onları Benigna öldürdü. Hangara da o yüzden girdi. Benigna onları öldürdü. Kulübeye gitmesi bu yüzdendi, cesetleri saklamak için. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| to recover their bodies. | Cesetleri almak için. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I've thought it out. | Bunu tahmin etmiştim. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Their game killed Tom�s | Oyunları Tomás'ı öldürdü... Tomás onlarla oynarken öldü, şimdi de Simón ve benimle oynuyorlar. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| and now they're playing with Sim�n and me. | ...şimdi de ben ve Simón'la oynuyorlar. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| Sim�n's in danger and I don't know how to play. | Simón tehlikede ve ben oyunu nasıl oynayacağımı bilmiyorum. Simón tehlike içinde ve ben nasıl oynayacağımı bilmiyorum. | The Orphanage-2 | 2007 | |
| I don't know how to play. | Hiç bilmiyorum. Nasıl oynayacağımı bilmiyorum. Laura, hepsi kafanda. | The Orphanage-2 | 2007 |