Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168059
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Summer, you remember Anna, right? She just moved here from Pittsburgh. | İkinci kez çok daha iyi olacak. Caleb sorun olmayacağını söyledi. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
She probably didn't even hear me. | Sanki siz hiç mahkemeye gidiyormuşsunuz gibi. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Seth, what are you doing? | Seninle buluşmam için beni çağırdığına sevindim. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
but I have to tell you, | Hakaret, sohbetten sayıImiyorsa, bugüne kadar hiç konuşmadık. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You're such a boy. Well, whatever. | Şimdi gidip, herkese Grady ile benim fotoğraflarımızı göstermem gerek. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I don't see what her problem is, I'm nothing but available to that girl. | İyi ki kameralı cep telefonum var. Bunlar 21. yüzyıIın imzalı fotoğrafları. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
All right, right there. | Öyleyse, senin arkadaşın benim arkadaşımdır. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
That's your problem. | Hiç ilerleme kaydetmemiş gibi göründüğümü biliyorum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Girls like to be chased by guys that aren't into them. | Tasarımı başlattım. Ama sana danışmadan inşaata asla başlamam. Bu yıI Sevgililer Gününe tamamen engel olmak için elimden geleni yapıyorum. Bu... olağanüstü! Ben gidip biraz notaları çalışacağım. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
And that sounds a little bit like a game to me, Anna. | Ben kendimi hep üstün görürdüm. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
A little Magic the Gathering. Love Magic the Gathering. | Hey, adamım. NasıI gidiyor? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Maybe you just don't know how to play. | Julie, bize şükran gününde moralinin bozuk olduğunu söyledi Bazen büyük bir romantik jest konuşmaktan daha etkilidir. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
And we're friends. Right? Sure. | Çok güzel bir kadın, değil mi? O böyledir. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Give me a little advice. I don't understand the minds of chicks like Summer. | Bu bana biraz oyun gibi geldi, Anna. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You really like her? Since I was ten. | Hayır için. Ayrıca, kocasının yarattığı kötü intibadan sonra, Galiba bir tımarhanedesin. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
But I make no promises. Trust me. | Şu iyi haberler neydi bakalım? İş yemeğine çıkabiliriz. Ryan, herşey hazır. Sen de hazır mısın? ...çıplağım. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I cannot do any worse than I've been doing. | Noel tatiline çıkıyorum. Saçmalama Kiki. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Oh yeah? How'd that go? Well, I got to work on time, didn't I? | Merhaba, Ryan, değil mi? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Well, I know lots that you don't. But in this case, | Biri Acil Servis'i arasın. Luke birazdan patlayacak. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
are you familiar with the Balboa wetlands? | ...Petting Zoo'dan da bahsetti. Pek yasal bir şey değil... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Yeah, it's the largest coastal wetlands in California. | Ryan Merhaba Teşekkürler. Ne olursa. Marissa ile beraber olduğum sürece önemli değil. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
The Balboa Heights are 250 acres of land that sit above said wetlands. | ...kuşkulandığını anlıyorum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
And they're looking to tear it up. Put in condos, a golf course... | Merhaba | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
A tree hugging crusader, like yourself, | Kendini beğenmiş. Haklısın. İşte o benim. Biliyorum, onunla ilgili bir sürü sormamı bekliyorsun, ama... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
would probably kill for a case like this. | Merhaba | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Well, the client, the Balboa Land Trust, not only waived the conflict of interest, | Sürekli ondan konuşuyoruz. Hayır, konuşmuyoruz. Ben de yeğeninizle tanışıyordum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
they insisted that you take the case. Your politics, your passion, | Tayland yemekleri,... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
They're gonna teach this in law school. | N'aber. Peki, o halde. Wow. Sizin yetişecek bir sürü şeyiniz olmalı. Kuskus ne kadar iyi? Harika. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
So what's it gonna be? | Evet. Evet, elbette. Oh elbette. Selam! Selam. ...çok hoştu. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You were elected by the students, you've held the position for two years... | Alplerde snowboard yapmak gerçekten inanıImaz. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I understand, you are going through a lot of change right now, | Sana kötü bir fikir olduğunu söylemiştim. Hayır söylemedin. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
but you're a leader here at Harbor. That doesn't have to change. | Tabii ki. Eğer teleferiğe oturtabilirsen. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Not anymore, they don't. | O fikrini değiştirmediği sürece elimden ancak bu kadarı gelir. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
will affect your college transcript, | Kılıcını alması ve içindeki savaşçıyı benimsemesi gerekiyor. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
people are always going to talk. | Ryan. Onun Marissa'nın yakınında olmasını istemiyorum! | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
This is your school. Your life. Your future. | Ryan? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You never told me about summer reading. | Bilmiyorum. Annem bir tür "tren enkazıdır". Sence neden bu hapları aldı? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Who does summer reading? Apparently everyone in my class. | Ve hatalıydım. ...şempanzeleri ve kaplanlarıyla. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I needed an extracurricular activity, and apparently, | Seni görmek güzeldi, Theresa. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
School might not suck this year. | Evet. Oraya otuz sür. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Hey. So it turns out I have to plan this carnival thing after all. | Evet öyleydi, ama bilirsin, birlikte biraz zaman geçiririz dedim. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Oh, okay. | Nişanımız için parti. Öyle mi? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Yeah, I mean, I talked to the dean and... | Yazın okunacak kitaplardan bana söz etmemiştin. Benim öz amcam değil. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I think getting involved in school again might not be such a bad idea. | Seçeneğin yok. Tamam. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I know, that sounds lame... Ye no, no, it's cool. | Ne olmuş? İğnelemek senin için nefes alıp vermek gibidir. Sana bir şey getirmemi ister misin? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Can we reschedule? Absolutely. | Onu kandırmak zorundayım. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Are you sure you're gonna be... I'm fine. Just got a lot of reading to do. | Bu, beyaz bir gömlek. Doğru söylüyorsun... Karnavalı planlamak yine bana kaldı. Ama tüm bu olanlarla birlikte, sadece... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Like 500 years of it, so... Okay. | Senin hayatını mahvediyor. İşi bırak | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
So, I'll see ya. | ...birine ihtiyacın var. Senin aklında milyonlarca şey olacak. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
So, this is how it's gonna be? After a couple weeks of work, we're just going to be like... | Aslında, benim onun için fazla iyi olduğumu düşünüyordu. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Two ships passing in the morning. | Hayır, o da oradaydı. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
How about lunch today? I'll pay. | Biz Hoşgörü müzesine sınıf gezisi yaparken, | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
No wait, actually, you can pay. You're the one that's working on a high profile case. | siz ikiniz otobüsün arkasında sevişiyordunuz. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I'll have my people call your people. I love you. | Onun kendi iyiliği için. Öyleyse, neden kendimi kötü hissediyorum? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I love you too. | Hiçbir şey | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Hey kid. | Hem de otel odamızda. Eve dönmüyorum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
How'd school go for you? Fine, just behind. | Sabahları geçen iki gemiye döneceğiz. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
After one day? Nice work. | ...Julie artık orada çalışmıyor. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Oh, it's brutal. You're brave to face those preppy little savages, and I mean the teachers. | Bir kariyeri olduğu için şanslı. Özel dedektiften annesi hakkında 2 tane telefon aldım. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You're one of the smartest kids they got. | Ne? Kim böyle konuşuyor? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
everybody's got something, except me. | Neyse bu hafta sonunu eğlenerek geçirsem iyi olacak çünkü bir süre geri dönmeyeceğim. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Seth Cohen? | Onların evlenecekleri falan yoktu. Oh, Merhaba, Julie. Kirsten. Seth. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Okay, so... really? | Anne, senin de katıIman gereken büyük bir parti var. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Ladies. | Plastik bir atla da konuşuyorum ama bu kimseyi endişelendirmiyor. Tatlım 90'ların sonunda onun modası bitti. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Fencing. | Oo hayır. Sorun değil. Yani dürüst olmak gerekirse, kendimi suçluyorum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
What century are you in? Open your mind for a second here, Dad. | Coop, Neredesin? Seni almaya geliyoruz | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
This isn't me we're talking about. | Ben de bu kadar para yok. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
With Ryan, we have an opportunity to have a real athlete in the family. | Senden para istemiyorum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Somebody to achieve all that your Jewishness has prevented me from accomplishing. | benim dışımdaki herkesin arkadaşları var. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Hey, I always wanted to play soccer. | Sen... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I used to play soccer. Done. | Evet. Yani bu akşam gidiyor muyuz? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Yeah, I guess it's better to play it safe, then. | Ailem bu partiyi düzenleyen adamın arkadaşı. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You know, it's just temporary. I can handle it. | ...milyonlarca dolar borca batmış... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Hey, don't get too excited. | Julie, hazır mısın? Evet. Dün gece Ryan'la her şey çok kötü gitti. Sanırım benden nefret ediyor. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Hey, Mr. Cooper. | Sadece bir gecelik. Dingil tamir edilene kadar. Takım elbiseliler. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Yeah, so... is this your new place? It looks great. | Hey. Sana onu aramamanı söylemiştim | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Not buying it, Luke. | Aslında ben... Üzgünüm. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
If I could talk to her for a minute or so... Yeah, she told me what happened, | çıktı o kadar. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
and, I don't think she wants to talk to you right now. | Belki de birlikte olmamamız gerekiyor. Vay be. İki saatte altı arama. Yeni bir rekor olmalı. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Don't say it. | Hey! Bu, Sum'ın favori dizisi. Öyle değil mi Sum? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
What can I do? | Seth'in kulubeyi calmasina yardim ettim. Pasta, kurabiyeler, kekler, hepsinin içinde iyilik var Spencer elinde bir liste olduğunu söyledi. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You can leave. | İnce tarafı kalın tarafından daha kısa olmalıdır. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Thanks. | Ben kanun adamlarını hallederim. Sen paniğe kapıImazsan Öyle mi? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
How'd it go with the carnival? Oh, very exciting. | Belki de değişiyordur... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Cotton candy, no question. My thoughts exactly. | Sana verebileceğim en iyi tavsiye bu. Yoksa utanması gereken bir şey olur... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
But I can't today. I got soccer practice. | Dostum burası Long Beach, Çeçenistan değil. Evet, tabii ki. Bir işe ve kalacak yere ihtiyacı var. Ne yapabilirsin? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You do? | Tamam, yakanı kaldıralım. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I'll meet you in the quad after school. | Nereye gidiyorlar? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
See you then. | Bunun, kutlamamız gereken bir an olduğunu sanıyordum. Ben de öyle sanıyordum. Seni görmek de güzel. Bilmiyorum ama bu çocuğa güvenmiyorum. Görüşürüz, Jimmy. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You can sit here if you want, Summer. | Yani. Biliyor musun? Ryan'ın geldiği yerden çok da farklı yerler değil. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Thanks. | Dön... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Seth, come sit here by me. | Affedersiniz, listede misiniz? | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Sit. | Hayır, sizin evdeyim. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Sitting. | Sandy, ev meselesini anlattı. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Oh my God. Okay, so, we didn't talk about this; tell me about Tahiti. | Öyle mi? Elbette efendim. Her şeyden önce... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Oh, it was incredible. Was it? | Thayer Sokağı'na uğramayı düşünüyordum. Bir düşünsene! Evet. Sanırım... | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
I mean, if you would have flown, you would have gotten there a lot sooner. | Eee, sanırım. Bilmiyorum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
You should be on the debate team. | Ben yas tutan bir dulum. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Nice office. Came furnished. | ...ki umarım bunu fazla kurcalamazsın, çünkü... Pilates mi yapıyorsun? İnce görünüyorsun. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |
Brought you lunch. | Kötü reklam diye birşey yoktur. | The O.C.-2 | 2003 | ![]() |