Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168000

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
l don't know, there's something about today.	Bilmiyorum, bugün bir şeyler var.	The Notebook-2	2004
l'm not leaving her.	Onu terketmem.	The Notebook-2	2004
lt's Lon, who were you expecting?	Ben Lon, kimi bekliyordun?	The Notebook-2	2004
Uh, nobody, l	Şey, kimseyi...	The Notebook-2	2004
l just l'm just surprised. How how did you find me?	Ben sadece... sadece şaşırdım. Beni... beni nasıl buldun?	The Notebook-2	2004
And when you didn't call, l got worried.	Sen aramayınca da endişelendim.	The Notebook-2	2004
You know, l feel like an idiot, 'cause l called your hotel about a hundred times.	Kendimi aptal gibi hissediyorum, çünkü oteli yüz defa falan aradım.	The Notebook-2	2004
Lon, l love you.	Lon, seni seviyorum.	The Notebook-2	2004
You like it? lt's spectacular.	Beğendin mi? Olağanüstü.	The Notebook-2	2004
lt's like a dream.	Rüya gibi.	The Notebook-2	2004
The house	Evi...	The Notebook-2	2004
Well, l promised you l would.	Yapacağıma dair sana söz vermiştim.	The Notebook-2	2004
lt wasn't over for me.	Benim için bitmemişti.	The Notebook-2	2004
l waited for you for seven years.	Seni yedi yıl bekledim.	The Notebook-2	2004
l wrote you 365 letters.	Sana 365 mektup yazdım.	The Notebook-2	2004
l wrote you every day for a year.	Sana bir yıl boyunca her gün yazdım.	The Notebook-2	2004
lt wasn't over.	Bitmemişti.	The Notebook-2	2004
lt still isn't over.	Hala bitmedi.	The Notebook-2	2004
All this time, that's what l'd been missing?	Bunca zamandır, özlemini çektiğim bu muydu?	The Notebook-2	2004
l need rest.	Dinlenmeliyim.	The Notebook-2	2004
l need food so l can regain my strength.	Yemek yemeliyim ki gücümü kazanabileyim.	The Notebook-2	2004
Can l meet her?	Onunla tanışabilir miyim?	The Notebook-2	2004
l'd really like to meet her.	Onunla gerçekten tanışmak isterim.	The Notebook-2	2004
l don't know if that's a good idea, Martha.	Bunu iyi bir fikir olup olmadığını bilmiyorum, Martha.	The Notebook-2	2004
l've heard a lot about you, too.	Ben de senin hakkında çok şey duydum.	The Notebook-2	2004
lt was nice meeting you, Martha.	Seninle tanışmak güzeldi, Martha.	The Notebook-2	2004
l'm really glad that l came, Noah.	Geldiğime gerçekten çok sevindim, Noah.	The Notebook-2	2004
l'd forgotten what it's like.	Nasıl olduğunu unutmuştum.	The Notebook-2	2004
For the first time since l lost Richard,	Richard'ı kaybettiğimden beri ilk defa...	The Notebook-2	2004
l feel like l've got something to look forward to.	göz kulak olacak bir şeyim olduğunu hissetmiştim.	The Notebook-2	2004
l'm afraid your father spilled the beans about Noah,	Korkarım baban Noah'la ilgili baklayı ağzından çıkardı...	The Notebook-2	2004
ls it true? Yes.	Doğru mu? Evet.	The Notebook-2	2004
How could you do that? l'm sorry.	Bunu nasıl yapabildin? Üzgünüm.	The Notebook-2	2004
You're sorry? You're sorry? Yes, l am l am sorry.	Üzgün müsün? Üzgün müsün? Evet, öyle... Üzgünüm.	The Notebook-2	2004
Okay, yes, l stole your letters.	Peki, evet, mektuplarını çaldım.	The Notebook-2	2004
lt was wrong, but stop being dramatic	Yanlıştı ama dramatik olmayı kesip...	The Notebook-2	2004
Oh, so now l'm a tramp?	Şimdi de fahişe oldum, öyle mi?	The Notebook-2	2004
Let's take a drive? Why would l want to go anywhere with you?	Dolaşmaya mı çıkacağız? Neden seninle bir yere gelmek isteyeyim ki?	The Notebook-2	2004
Because l might know you a little better than you think.	Çünkü seni düşündüğünden biraz daha iyi tanıyor olabilirim.	The Notebook-2	2004
And l don't want you waking up one morning	Ve bir sabah uyanıp da...	The Notebook-2	2004
Don't look like it now, but 25 years ago	Böyle göründüğüne bakma, 25 yıl önce...	The Notebook-2	2004
You know sometimes when l'm in the area,	Bazen bu civarlarda olduğumda...	The Notebook-2	2004
l just stop here and l watch him,	burada durup öylece onu seyreder...	The Notebook-2	2004
l want you to know that l love your father.	Babanı sevdiğimi bilmeni istiyorum.	The Notebook-2	2004
Mama, l'm No, goddamn it, this is important	Anne, ben... Hayır, kahretsin, bu önemli...	The Notebook-2	2004
and you need to hear it. l do.	ve duyman gerekiyor. Benim de.	The Notebook-2	2004
He is good to me and l don't deserve him.	Bana karşı çok iyi ama ben onu hak etmiyorum.	The Notebook-2	2004
l love him, Allie, l do, l love him.	Onu seviyorum, Allie, gerçekten, onu seviyorum.	The Notebook-2	2004
Oh, l'm a stupid woman.	Ne aptal bir kadınım.	The Notebook-2	2004
lt's crazy.	Delilik bu.	The Notebook-2	2004
l don't even know who that person is.	Bu insanın kim olduğunu bile bilmiyorum.	The Notebook-2	2004
l hope you make the right choice.	Umarım doğru seçimi yaparsın.	The Notebook-2	2004
lnteresting morning?	İlginç bir sabah, ha?	The Notebook-2	2004
l see you got my letters.	Mektuplarımı almışsın.	The Notebook-2	2004
l know that they happened, and they were wonderful,	Olduklarını biliyorum ve harikaydılar...	The Notebook-2	2004
l have a fiance waiting for me at a hotel,	Otelde beni bekleyen bir nişanlım var...	The Notebook-2	2004
Was that a test that l didn't pass?!	Bu bir sınavdı ve ben geçemedim mi?!	The Notebook-2	2004
No, l made a promise to a man, he gave me a ring and l gave him my word.	Hayır, bir adama söz verdim, o bana bir yüzük verdi, ben ise söz verdim.	The Notebook-2	2004
don't you think? l don't l don't know.	sayılmaz mı? Bilmiyorum... Bilmiyorum.	The Notebook-2	2004
l'll find out when l talk to him.	Onunla konuştuğumda anlayacağım bunu.	The Notebook-2	2004
What are you ta He's got a lot of money.	Sen ne demek... Onun çok parası var.	The Notebook-2	2004
Now l hate you, you smug bastard. Well, l hate you.	Şu an senden nefret ediyorum, seni ukala piç. Ben senden nefret ediyorum.	The Notebook-2	2004
lf you leave here, l hate you. You wou	Buradan gidersen, senden nefret ederim. Sen...	The Notebook-2	2004
l guess not. l think l must have misread	Sanırım yok. Herhalde bütün o işaretleri...	The Notebook-2	2004
all of those signals. l guess you did.	...yanlış yorumladım. Bence de öyle.	The Notebook-2	2004
You tell me when l'm being an arrogant son of a bitch	Küstah bir orospu çocuğu gibi davrandığımda, sen bana bunu söylersin...	The Notebook-2	2004
and l tell you when you're being a pain in the ass.	sen çekilmez bir dert olduğunda ise ben bunu sana söylerim.	The Notebook-2	2004
l'm not afraid to hurt your feelings.	Duygularını incitmekten korkmuyorum.	The Notebook-2	2004
So it's not gonna be easy. lt's gonna be really hard.	Kolay olmayacak. Çok ama çok zor olacak.	The Notebook-2	2004
but l want to do that, because l want you.	ama bunu istiyorum, çünkü ben seni istiyorum.	The Notebook-2	2004
l want all of you, forever, you and me, every day.	Seni herşeyinle istiyorum, sonsuza dek, sen ve ben, her gün.	The Notebook-2	2004
lf it's with that guy, go! Go!	O adamlaysa git! Git!	The Notebook-2	2004
l lost you once, l think l could do it again,	Seni bir kez kaybettim, sanırım yine yapabilirim...	The Notebook-2	2004
if l thought it's what you really wanted.	gerçekten istediğinin bu olduğuna inanırsam.	The Notebook-2	2004
no matter what l do, somebody gets hurt.	ne yaparsam yapayım, biri incinecek.	The Notebook-2	2004
Stop thinking about what l want, what he wants,	Benim ne düşündüğümü, onun ne düşündüğünü...	The Notebook-2	2004
What do you want? lt's not that simple.	Sen ne istiyorsun? O kadar basit değil.	The Notebook-2	2004
What do you want? lt's not	Sen ne istiyorsun? O kadar... Bu o kadar basit değil. Sen ne istiyorsun?	The Notebook-2	2004
l couldn't sleep last night because l know that it's over between us.	Dün gece uyuyamadım, çünkü artık aramızdaki herşeyin bittiğini biliyorum.	The Notebook-2	2004
l'm not bitter anymore, because l know that what we had was real.	Artık üzülmüyorum, çünkü biliyorum ki sahip olduğumuz şey gerçekti.	The Notebook-2	2004
l'll smile at you with joy	sana mutlulukla gülümseyip...	The Notebook-2	2004
That's what l'd hoped to give to you forever.	Bunlar sana sonsuza dek vermek istediklerimdi.	The Notebook-2	2004
l love you. l'll be seeing you, Noah.	Seni seviyorum. Seni görüyor olacağım, Noah.	The Notebook-2	2004
lt's beautiful. lt's a beautiful story.	Çok güzel. Çok güzel bir hikaye.	The Notebook-2	2004
l don't know why, but it makes me feel sad.	Neden bilmiyorum, ama içimi burkuyor.	The Notebook-2	2004
l know you feel lost right now,	Şu an kaybolmuş hissettiğini biliyorum...	The Notebook-2	2004
l think l knew him.	Sanırım onu tanıyordum.	The Notebook-2	2004
l think you did.	Bence de.	The Notebook-2	2004
Shall we go in? l'm feeling a little chilly.	İçeri girelim mi? Biraz üşüdüm.	The Notebook-2	2004
l did, with a little help from my friends on the nursing staff.	Ben yaptım, birkaç hemşire arkadaşımın yardımıyla.	The Notebook-2	2004
l've never seen anything so beautiful.	Hiç bu kadar güzel birşey görmemiştim.	The Notebook-2	2004
Some grape juice? l'd love it.	Üzüm suyu? Çok isterim.	The Notebook-2	2004
l think of it now as more a general wearing out process.	Artık onu daha çok bir bozulma süreci olarak görüyorum.	The Notebook-2	2004
ln the story,	Hikayede...	The Notebook-2	2004
the way l see it, l got three choices.	gördüğüm kadarıyla üç seçeneğim var.	The Notebook-2	2004
One, l can shoot him.	Birincisi, onu vurabilirim.	The Notebook-2	2004
Two, l can kick the crap out of him.	İkincisi, onu fena halde benzetebilirim.	The Notebook-2	2004
Or three... l leave you.	Ya da üçüncüsü... Seni terkederim.	The Notebook-2	2004
l meant what l said when l gave you that ring.	Sana o yüzüğü verirken söylediklerimde ciddiydim.	The Notebook-2	2004
l did too.	Ben de.	The Notebook-2	2004