Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163950
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| THERE'S A REASON WE CALL YOU A PATIENT | Size sabırlı olmanız gerektiği için... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| AND THAT'S BECAUSE YOU HAVE TO BE PATIENT. | ...hasta diyoruz zaten. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| HA HA HA. VERY FUNNY. | Ha ha ha. Aman ne komik. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| A POSITIVE ATTITUDE WOULD REALLY HELP A LOT | Pozitif olmak tüm bu bekleme işine... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WITH GETTING YOU THROUGH ALL THIS WAITING. | ...epey yardımcı olur. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| AND IT'S GOING TO IMPROVE YOUR CHANCES OF SURVIVING A TRANSPLANT. | Ve bu da nakil sonrasında yaşama şansını arttırır. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| BUT MOST IMPORTANTLY, YOU HAVE TO LIVE A HEALTHY LIFE. | Ancak en önemlisi, sağlıklı bir hayat sürmen. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| OKAY? YOU CAN NEVER DRINK OR SMOKE AGAIN. | Peki? Ne içki ne de sigara içmek yok. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SO WHAT ARE YOU GONNA DO, DOC, SEND ME BACK TO KINDERGARTEN? | Eee, ne yapacaksın doktor, beni çocuk yuvasına mı göndereceksin? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU GOTTA REALIZE I'M A DIRTY OLD BASTARD WITH FILTHY HABITS. | Benim kötü alışkanlıkları olan pis yaşlı bir hergele olduğumu anlamışsındır. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| A NEW HEART IS A PRECIOUS GIFT | Yeni bir kalp epey kıymetli bir hediye... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| AND WE ONLY GIVE THEM TO THOSE | ...ve bu hediyeyi yalnızca... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHO ARE GOING TO TREAT THEIR GIFT WITH RESPECT AND CARE. | ...sağlığına kavuşabilecek ve onu iyi bir şekilde koruyabilcek olan kişilere veriyoruz. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I DON'T LIKE THE PATRONIZING TONE OF YOUR VOICE. | Dayatmacı ses tonun hoşuma gitmiyor. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| TO BE FRANK, I DON'T LIKE YOUR ATTITUDE AT ALL. | Açıkçası, senin de davranışların benim hoşuma gitmiyor. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SOMEONE IS GONNA DIE SO YOU CAN LIVE. DO YOU GET THAT? | Birileri ölsün ki yaşayabilesin. Anladın mı? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YEAH, I GET IT. | Evet, anladım. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| NOW DO YOU WANT ME TO PUT YOU ON THE LIST OR NOT? YES, PLEASE. | Adını bekleme listesine yazayım mı? Evet, lütfen. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| AND YOU UNDERSTAND WHAT IT IMPLIES? YES, DOC. | Bunun ne demek olduğunu biliyorsun değil mi? Evet, doktor. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| JACQUES, YOU OKAY? | Jacques, iyi misin? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THE DOCTOR GAVE ME THIS PHONE. | Bu telefonu doktor verdi. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| HE'S THE ONLY PERSON ON EARTH WHO HAS THIS NUMBER. | Ve numaram sadece onda var. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHEN IT RINGS IT CAN ONLY MEAN ONE THING: | Ve telefonun çalması tek bir anlama geliyor: | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THAT A NEW HEART HAS ARRIVED. | o da yeni bir kalbin bulunduğuna. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SO WHEN THE CALL COMES, | Telefon çaldığında... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I HAVE TO BE AT THE HOSPITAL WITHIN 20 MINUTES. | ...20 dakika içinde hastanede olmam gerekli. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THAT MEANS I MUST BE READY AT ALL TIMES | Bu yüzden her daim... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THE SUITCASE PACKED, READY TO GO. | ...gitmeye hazırlıklı olmalıyım. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| JUST LIKE THAT. | Aynen böyle. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHAT ARE YOU DOING? WHAT THE FUCK ARE YOU DOING? | Ne yapıyorsun? Asıl se ne yapıyorsun? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| JACQUES, LET ME EXPLAIN. | Jacques, açıklamama izin ver. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| JACQUES, I'M SORRY. | Jacques, üzgünüm. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| JACQUES, I FORGOT TO TELL YOU... | Jacques, sana söylemeyi unuttum... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WE JUST THOUGHT IT WOULD BE GOOD FOR BUSINESS | Biz sadece ek yemekhane açmanın işleri... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| TO INCORPORATE THE DINING HALL. | ...daha da iyi yapacağını düşünmüştük. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WE CAN EASILY MANAGE IT NOW THAT WE ARE THREE. | 3 kişi olduğumuza göre kolaylıkla baş edebiliriz. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU HAVE NOT UNDERSTOOD A THING. | Ancak anlamadığın bir nokta var. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THIS IS NOT A CAFE. THIS IS NOT A RESTAURANT. | Burası bir kafe değil. Burası bir lokanta değil. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THIS IS NOT A BISTRO, NOR IS THIS A BRASSERIE. THIS IS A BAR. | Burası ne taverna, ne de meyhane. Burası bar. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| AND BY DEFINITION, THE CAPACITY OF A BAR | Ve barı tanımlarsak, bir bar... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| CANNOT EXCEED 13 PEOPLE. | ...13'den fazla kişiyi çatısı altında bulunduramaz. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THINK JESUS AND HIS APOSTLES. I'M SORRY. | Bunu bir düşün. Afedersin. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| LUCAS, YOU MUST CONTROL THAT BITCH. | Lucas, bu şıllığı kontrol altına alman gerekiyor. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| JUST KEEP HER OUT OF MY FACE. | Sadece gözümün önünden uzak tut. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SO HOW WAS YOUR DATE LAST NIGHT? I DON'T KNOW, MAN. | Dün geceki buluşma nasıl geçti? Ne bileyim. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I CAN'T GET ANYTHING GOING. I I CAN'T EVEN... | Hiçbir şey elde edemedim. Hiç... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| IT'S HARD ENOUGH MEETING WOMEN. | Bir kadınla çıkmak epey zor bir şey. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| COME ON, RODDIE, YOU OWN A FLOWER SHOP, FOR CRYING OUT LOUD. | Hadi ama, Roddie, çiçekçi dükkanın var. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THAT'S A PRIME POSITION TO BE IN. | Bu epey avantajlı bir durum. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| NO, SEE, EVERYBODY THINKS THAT. IT DOESN'T WORK | Hayır, herkes öyle sanıyor. Ama dışarıdan bakıldığı gibi değil. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| BECAUSE THE PEOPLE COMING INTO THE SHOP WOMEN | Çünkü bir kadın dükkana girdiğinde... Biliyorsun, birilerini ancak... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THEY'RE BUYING FLOWERS FOR EITHER THEIR BOYFRIENDS | ...ya kocasına ya da sevgilisine... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| OR THEIR HUSBANDS. | ...çiçek alıyor. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SO, YOU KNOW, ME HITTING ON THEM | Biliyorsun, birilerini ancak... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHILE THEY'RE DOING THAT IS JUST RIDICULOUS. | ...saçma sapan davranırlarken rastgele ayarlayabiliyorum. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| AND THEN WHEN I DO GO ON A DATE AND I BRING THEM FLOWERS | Randevulaşıyoruz ve ben onlara çicek götürüyorum. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| AND, YOU KNOW, THEY KNOW THAT I OWN A FLOWER SHOP, | Sonrasında çiçekçi dükkanım olduğunu öğreniyorlar, | The Good Heart-1 | 2009 | |
| ANYTHING I BRING THEM IS JUST NOT IMPRESSIVE ENOUGH. | ...ve artık onlara ne götürürsem götüreyim bir türlü etkileyemiyorum. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| FORGET THE FUCKING FLOWERS, ALL RIGHT? | Çiçekleri boşver, tamam mı? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU'VE GOTTA FIND A NEW GROOVE. | Yeni birini bulman gerek. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YEAH, IT'S EASY FOR YOU TO SAY. | Evet, söylemesi kolay. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU'RE A PROFESSIONAL. JUST TALK TO HER, RODDIE. | Sen bu işin uzmanısın. Sadece konuş onunla, Roddie. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| APRIL... | April... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| UH, WHAT DO YOU USUALLY DO AFTER WORK? | Uh, işten sonra ne yapıyorsun? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SHE'S SURE GOT THE BITCH ELEMENT DOWN TO A SCIENCE. | Bu kadında bilim dünyasını hayrete düşürecek derecede çirkeflik var. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU SHOULD BE TAKING NOTES HERE, LUCAS. | Bu dediğimi bir yere yaz, Lucas. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU NEED TO BE MORE OF A BITCH YOURSELF. YOU'RE TOO NICE. | Senin daha da çirkef olman gerekiyor. Ama sen çok kibarsın. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU SEE, WE'RE NOT HERE TO SAVE PEOPLE; | Gördüğün üzere, burada şuan insanları kurtarmıyoruz; | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WE'RE HERE TO DESTROY THEM. | sadece onları mahvediyoruz. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SCHNEKE, I BELIEVE YOU HAVESOMETHING THAT BELONGS TO ME. | Schneke, sanırım sende bana ait olan bir şey var. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHAT IS IT? MY BREATH. YOU TOOK IT AWAY. | Neymiş o? Nefesim. Nefes kesicisin. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I CAN'T BREATHE WHEN I SEE YOU. | Seni görünce nefesim kesiliyor. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| MY HEART STARTS TO RACE. | Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atmaya başlıyor. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| CAN YOU FEEL IT GO PITTER PATTER? | Al işte, bak nasıl atıyor? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I WAS JUST TALKING TO HER! GET OUT. | Onunla sadece konuşuyordum! Def ol git. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| GET THE HELL OUT OF HERE AND DON'T COME BACK. | Buradan defol git ve geri döneyim deme. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHERE'S APRIL? | April nerede? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THE BAR IS NO PLACE FOR A WOMAN | Bar kadınlara göre bir yer değil derken... | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU WERE RIGHT ON THAT ONE. | ...gerçekten de haklıymışsın. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| APRIL WAS MORE OF A MAN THAN MOST OF THE SISSIES THAT HANG AROUND HERE. | April, buradaki hanım evlatlarından daha erkekti. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| SO YOU LIKED HER? | Yani ondan hoşlanıyor musun? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I DIDN'T COMPLETELY DISLIKE HER. | Büsbütün nefret etmiyorum diyelim. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| LUCAS, GIVE ME ANOTHER ONE. | Lucas, bir tane daha. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHERE'S APRIL? SHE'S GONE. | April nerelerde? Gitti. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THERE USED TO BE SPARKS AROUND HER. | O, burasının ışığıydı. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| PSSH, YOU GOT THAT RIGHT. | Haklısın. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHAT ARE YOU DOING? HEY, WHOA. | Ne yapıyorsun? Hey. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| THERE'S SOME SPARKS FOR YOU. | Alın size ışık. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| HERE'S TO YOU MORONS. | Şerefinize içiyorum, moronlar. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| WHAT'S WRONG WITH HIM? I DON'T KNOW. | Nesi var bunun böyle? Bilmem. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| LEAVE ME ALONE, JACQUES. | Git başımdan, Jacques. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| LET'S GO FOR A SPIN, LEAVE THIS CITY FOR A WHILE. | Hadi, bir süreliğine şehirden ayrılalım. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I DON'T WANT TO. YOU LOOK MISERABLE. | Canım istemiyor. Vasat bir haldesin. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU NEED TO CHEER UP. | Neşelenmen gerek. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| A JUNKYARD? | Araba hurdalığı mı? | The Good Heart-1 | 2009 | |
| HOW UPLIFTING. | Aman ne de iyi. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| YOU'RE WASTING MY TIME, JACQUES. | Zaman kaybından başka bir şey değilsin, Jacques. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| I ALWAYS DREAMED OF DOING THIS. | Hep bunun hayalini kurmuştum. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| LIFE'S TOO SHORT FOR LOUSY CARS. | Hayat, dandik arabalarla geçirilecek kadar uzun değil. | The Good Heart-1 | 2009 | |
| JACQUES, I'M VERY SORRY. IT WAS A FALSE ALARM. | Jacques, üzgünüm. Yanlış alarm. | The Good Heart-1 | 2009 |