Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163464
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Spooner? Yeah, come on. Open the door, man. | Spooner? Evet, gel. Kapıyı aç, dostum. Spooner? Evet, haydi. Aç kapıyı, dostum. | The Fog-2 | 2005 | |
| Come on. It's crazy out there, man. | Hadi. Dışarısı kafayı yemiş dostum. | The Fog-2 | 2005 | |
| Hell is going on? We gotta lock this place down. | Neler oluyor? Burayı kilitlemeliyiz. | The Fog-2 | 2005 | |
| Windows, doors, everything. Spooner, help me out. Come on. | Pencereler, kapılar, heryer. Spooner, bana yardım et. Hadi. | The Fog-2 | 2005 | |
| So now you know. | Ee şimdi biliyorsun. | The Fog-2 | 2005 | |
| That our forefathers murdered every man, woman and child... | Atalarımızın Elizabeth Dane'deki bütün adamları, kadınları ve çocukları... | The Fog-2 | 2005 | |
| ...on the elizabeth dane? | ...öldürdüğünü mü? | The Fog-2 | 2005 | |
| And this town was built on nothing but lies? | Ve bütün kasabanın yalanlar üzerine kurulduğunu mu? | The Fog-2 | 2005 | |
| And now they've come for their revenge. | Ve şimdi intikam için geliyorlar. | The Fog-2 | 2005 | |
| The land that blake paid for... | Blake'in parasını ödediği... | The Fog-2 | 2005 | |
| ...where is it? | arazi nerde? | The Fog-2 | 2005 | |
| We're on it. | Şu an üstündeyiz. | The Fog-2 | 2005 | |
| The whole town was built on it. | Bütün kasaba onun üstüne kurulu. | The Fog-2 | 2005 | |
| The sins of the fathers are visited on the heads of the children. | Babalarının günahları çocukları ziyaret ediyor. | The Fog-2 | 2005 | |
| The hell are you talking about? The ramblings of a dying old man. | Sen neden bahsediyorsun? Ölen yaşlı bir adamın saçmalıkları. | The Fog-2 | 2005 | |
| My grandfather knew the truth about his ancestors. | Büyükbabam atalarımız hakkındaki gerçekleri biliyordu. Büyükbabam, ataları hakkındaki gerçeği biliyordu. | The Fog-2 | 2005 | |
| My father was a madman. | Babam delinin tekiydi. | The Fog-2 | 2005 | |
| We're the children of murderers. All of us. | Biz katillerin çocuklarıyız. Hepimiz. | The Fog-2 | 2005 | |
| But we haven't done anything. | Fakat biz hiçbirşey yapmadık. | The Fog-2 | 2005 | |
| Yeah, keep my father out of this. We from chicago. | Evet, babamı bunun dışında tut. Biz Chicago'dan geldik. | The Fog-2 | 2005 | |
| It's time to put an end to this, once and for all. | Buna artık bir son vermenin vakti geldi. | The Fog-2 | 2005 | |
| Elizabeth. Elizabeth, wait. | Elizabeth. Elizabeth, bekle. | The Fog-2 | 2005 | |
| Please. I've done nothing to deserve this. | Lütfen. Bunu hakedecek birşey yapmadım. | The Fog-2 | 2005 | |
| That matters little now. | Bunun şu an çok fazla bir önemi yok. | The Fog-2 | 2005 | |
| No. Elizabeth. | Hayır. Elizabeth. | The Fog-2 | 2005 | |
| I don't think any of us can say exactly what happened last night, | Sanırım dün gece ne olduğunu hiç birimiz tam olarak söyleyemez, | The Fog-2 | 2005 | |
| but if this... | fakat... | The Fog-2 | 2005 | |
| ...has been anything more than just a nightmare... | ...bütün bunlar sadece korkunç bir kabus değilse... | The Fog-2 | 2005 | |
| ,,, then why? | ...o zaman niçin? | The Fog-2 | 2005 | |
| Did it come back for revenge,,, | İntikam için mi geri döndü... | The Fog-2 | 2005 | |
| ,,, or justice? | ...yoksa adalet için mi? | The Fog-2 | 2005 | |
| Or maybe to claim something lost long, long ago, | Veya uzun zaman önce hakettiği bir şeyi almaya geldi, | The Fog-2 | 2005 | |
| maybe we'll never know, | belki hiç bir zaman gerçeği öğrenemeyeceğiz, | The Fog-2 | 2005 | |
| but one thing's for sure,,, | fakat kesin olan birşey varsa... | The Fog-2 | 2005 | |
| ,,, something did come back from the sea, | ...denizden bir şey geri geldi, | The Fog-2 | 2005 | |
| sooner or later, everything does, | er yada geç herşey geri gelir. | The Fog-2 | 2005 | |
| Williams, o que �? No que � que batemos? | Williams bu nedir? Neye çarptık? | The Fog-3 | 2005 | |
| Abre caminho para passarmos, Williams. | Her neyse kurtul ondan, Williams. | The Fog-3 | 2005 | |
| Mant�m no nivelado, Wayne. H� alguma coisa l� em baixo. | Sabit tut, Wayne. Aşağıda bir şey var. Sıkı tutun, Wayne. Suyun altında bir şey var. | The Fog-3 | 2005 | |
| Afasta a! | Kurtul ondan. | The Fog-3 | 2005 | |
| N�o consigo ver nada. | Bir şey göremiyorum. | The Fog-3 | 2005 | |
| Williams! | Williams. | The Fog-3 | 2005 | |
| Ol� a todos. | Hey siz. oradakiler... | The Fog-3 | 2005 | |
| Est� um tempo perfeito nesta semana dedicada � nova est�tua... | Harika bir hava, özelliklede Antonia Bay’sın kurucuları olan... | The Fog-3 | 2005 | |
| ...que honra a mem�ria dos pais fundadores de Antonio Bay. | ...atalarımızın heykellerinin açılışını yapmak için, | The Fog-3 | 2005 | |
| Um deles era o meu Trisav�... | Bunlardan birisi benim büyük büyük dedem... | The Fog-3 | 2005 | |
| ...o Richard Wayne. | ...Richard Wayne. | The Fog-3 | 2005 | |
| J� tinha mencionado isso? | Bundan bahsetmiş miydim? | The Fog-3 | 2005 | |
| Que interessa qual deles tem o telesc�pio. | Teleskopu hangisinin tuttuğu kimin umurunda. | The Fog-3 | 2005 | |
| � um bin�culo, Tom. | O bir dürbün, Tom. | The Fog-3 | 2005 | |
| O David Williams � que devia ter o bin�culo. Ele era o vision�rio. | David Williams tutmalıydı. Uzak görüşlü olan oydu. | The Fog-3 | 2005 | |
| Temos de p�r isto como deve de ser. | Bunu doğru şekilde yapmak zorundayız.. | The Fog-3 | 2005 | |
| Os quatro partiram sem qualquer probabilidade de sucesso... | Bu dördü, tüm olumsuz şartlara rağmen... | The Fog-3 | 2005 | |
| ...para defender esta ilha com as suas vidas. | ...hayatları pahasına bu adayı savundular. | The Fog-3 | 2005 | |
| O nome da fam�lia Malone est� naquela est�tua, mesmo ao lado do meu, Tom. | Malone ailesinin ismi bu anıtın üstünde, Tom. | The Fog-3 | 2005 | |
| Olhem � vossa volta, rapazes. Esta � a terra de Deus. | Etrafınıza bakın beyler. Burası tanrı'nın toprakları. Etrafınıza bakın, çocuklar. Burası tanrının ülkesi. | The Fog-3 | 2005 | |
| Para onde quer que v�o no planeta, Mar de Cortez, Enseada de Nantucket... | Dünyanın neresine giderseniz gidin... Cortez denizi, Nantucket Sound... | The Fog-3 | 2005 | |
| ...Golfo do M�xico. | ...Mexico Körfezi... hiç bir yerde buradan daha iyi balık avlayamazsınız. | The Fog-3 | 2005 | |
| Sushi? N�o. Eu estou bem, obrigado. | Sushi? Hayır, teşekkürler. Suşi isteyen? Hayır. Ben istemem, sağ ol. | The Fog-3 | 2005 | |
| Nem uma. | Hiçbirine. | The Fog-3 | 2005 | |
| O meu pai costumava contar me hist�rias. Ele � que viajava. | Babam bana eskiden hikayelerini anlatırdı. O bir gezgindi. | The Fog-3 | 2005 | |
| � preciso andar muito para encontrar o banco de areia. | Sahilden epey uzak olduğumuz kesin. | The Fog-3 | 2005 | |
| Que � onde as algas e os peixes pequenos est�o... | Sahildeyse yosun ve küçük balıklar var sadece... | The Fog-3 | 2005 | |
| Raios. Nick, apanh�mos qualquer coisa. | Lanet. Hey, Nick. Bir şeye takıldık. | The Fog-3 | 2005 | |
| Spooner? Est�s bem? | Spooner? Her şey yolundamı? | The Fog-3 | 2005 | |
| O guincho encravou. N�o o consigo desligar. | Kol sıkıştı. Bunu kapatamıyorum. Vinç sıkıştı. Kapatamıyorum. | The Fog-3 | 2005 | |
| Desliga o! Estou a tentar. | Kapat sunu. Deniyorum. | The Fog-3 | 2005 | |
| Spooner! | Spooner. Spooner. | The Fog-3 | 2005 | |
| Nick, anda aqui. D� lhe um pouco de folga. | Nick, yukarı gel. Zinciri biraz gevşet. | The Fog-3 | 2005 | |
| Estou a tentar, est� bem? O guincho encravou. | Uğraşıyorum, tamam mı? Vinç sıkıştı. Deniyorum, tamam mı? Vinç sıkıştı. | The Fog-3 | 2005 | |
| Perdi todo o meu peixe. | Hey, tüm balıklarımı kaybettim. | The Fog-3 | 2005 | |
| Estamos a afundar nos. N�o estamos a afundar nos. | Batacağız. Hayır batmayacağız. | The Fog-3 | 2005 | |
| Spooner. N�o consigo. N�o se solta. | Spooner. Olmuyor. Kurtulmuyor. Spooner. Çekemiyorum. Gelmiyor. | The Fog-3 | 2005 | |
| Est�o a ver? Ainda t�m a� alguma coisa. | Evet, gördünüz mü? Halen bir şeyleriniz kalmış. | The Fog-3 | 2005 | |
| Desculpem o percal�o. Voltem sempre. | Olanlar için üzgünüm. Tekrar ziyarete gelin. | The Fog-3 | 2005 | |
| O que foi? | Ne? Geri geleceklerini söylediler. Onlar... Onlara inanıyorum. | The Fog-3 | 2005 | |
| Fiquei convencido, quando eles disseram... | "Geri geleceğiz" dediklerinde beni ikna ettiler... | The Fog-3 | 2005 | |
| Nick. Sim, aqui dentro. | Hey, Nick. Evet, buradayım. Nick. Buradayım. | The Fog-3 | 2005 | |
| Imagino que n�o deixaram uma gorjeta. | Bu kadar zahmetten sonra bir bahşiş bırakırlar sanırım. | The Fog-3 | 2005 | |
| Pois, claro. | Evet, tabiî ki. | The Fog-3 | 2005 | |
| Sabes que aquilo n�o foi culpa minha, certo? | Hey, biliyorsun benim hatam değildi, tamam mi? Benim suçum değildi, bunu biliyorsun, değil mi? | The Fog-3 | 2005 | |
| N�o... fa�as isso outra vez. | Bunu bir daha yapma. | The Fog-3 | 2005 | |
| Raios, �s t�o sensual quando est�s zangado. � incr�vel. | Lanet, sinirli olduğunda gerçekten çok seksi oluyorsun. Bu gerçekten fevkalade. | The Fog-3 | 2005 | |
| Aonde vais? Temos o conv�s para limpar. | Nereye gidiyorsun? Daha güverte temizlenecek. | The Fog-3 | 2005 | |
| Vou ao Little Ray buscar uma embreagem para substituir a que estragaste. | Senin kırdığın kolun yenisini almak için küçük Ray'e gidiyorum. | The Fog-3 | 2005 | |
| Eu estraguei a? | Kırdım mı? | The Fog-3 | 2005 | |
| V� l� se vais mesmo ao Little Ray. N�o v�s parar � Stevie. | Küçük Ray'e gittiğine emin ol. Küçük Stevie'de bulma kendini. | The Fog-3 | 2005 | |
| Isso foi s� uma vez. As tr�s vezes? | Sadece tek seferlikti. Her üç keresinde de mi? | The Fog-3 | 2005 | |
| Porque lembro me do farol, depois houve aquela vez no campo. | Çünkü deniz fenerini hatırlıyorum, ve kırdaki zamanı da. | The Fog-3 | 2005 | |
| Duas vezes. Foram duas vezes. Duas vezes as tr�s vezes? | İki defa. Sadece iki defaydı. İki defa tüm üçünde mi? | The Fog-3 | 2005 | |
| Aonde queres chegar? A lado nenhum. | Ne söylemek istiyorsun? Hiç birine sahip değilsin. | The Fog-3 | 2005 | |
| A Elizabeth... | Elizabeth... | The Fog-3 | 2005 | |
| ...est� a 4800 km de dist�ncia. J� se foi embora h� seis meses. | ...3000 mil uzakta. Altı aydır ortada yok. | The Fog-3 | 2005 | |
| A dist�ncia n�o � um factor relevante. As mulheres t�m telepatia testicular. | Uzaklık sorun değil. Kadınların hayaları hissetme güçleri vardır. | The Fog-3 | 2005 | |
| D� uma mangueirada ao barco, fecha tudo... | Tekneyi yıka, kilitle... | The Fog-3 | 2005 | |
| E estou sozinho, n�o �? | Ve tek başımayım, hah! | The Fog-3 | 2005 | |
| Ent�o � s� isso? | Bu mudur yani? | The Fog-3 | 2005 | |
| Um tributo sentido aos pais fundadores de Antonio Bay. | Antonio Bay’ın kurucularına kalpten bir teşekkür. | The Fog-3 | 2005 | |
| Estes quatro homens constru�ram esta cidade a partir do nada. | Bu dört adam bu kasabayı hiç yoktan kurdular. | The Fog-3 | 2005 | |
| Sem o sacrif�cio deles, n�o haveria uma marina ou um molhe. | Onların fedakarlığı olmasaydı liman ve iskelede olmazdı. | The Fog-3 | 2005 |