Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158318
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I have to work at the hospital. | > Hastanede çalışmam gerekiyor. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Good! Hmm... Zeynel has to make a payment. | İyi! O zaman, Zeynel'in ödemesi de var. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Okay, I'll do. | Olur, konuşurum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin! Karl, we have a saying. | Metin! Karl, bizde bir laf vardır: | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| What an amateur game is this. | < Bu nasıl amatör bir oyun böyle! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You've stayed in Afghanistan, Chechenia, Crotia for many years... | Sen yıllarca Afganistan'da, Çeçenistan'da, Hırvatistan'da... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| It is not like 15 years ago, when we prepared fake documents... | 15 yıl öncesi gibi değil, seni buraya getirmek için... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Now, the fronts are everywhere. | Cephe artık her yer. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Internet, telephone, house, street... | İnternette, telefonda, evde, burada sokakta... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Hodja, please don't fight again. Tell me about the number? | Hoca, tartışmayalım lütfen. Numara ne oldu? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I'm not sure but... | Çok emin değilim ama... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Take a look at these. | Bak, şunlara bir göz at. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Is there the man we want among them? | Aradığımız adam bu mu? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| The oldie is playing with his stuff, too. | İhtiyar da sürekli kendi zımbırtısı ile oynuyor. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You are not a tolerant man at all. | Hiç hoş görülü değilsin. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| But believe me, you'll be one of us... | Ama inan bana, sen de bizden olacaksın... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| This is what I sympathizes most in your religion. | Sizin dinde en çok sempati duyduğum şey bu! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Is this dad's ring? | Babamın yüzüğü mü? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Yes, it suits well, isn't it? | Evet, yakışmış değil mi? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Yes, the time has come! | Evet, vakit geldi! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin, be very careful about JIMPA. Very careful. | Metin, bu Jimpa konusunda çok dikkatli olmalısın oğlum, çok. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Daddy, I don't want to be unrespectful, but you don't understand. | Babacığım, saygısızlık olmasın, ama anlamıyorsun. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Muslim industrialists have enterprises everywhere in the world. | Müslüman iş adamları tüm dünyada iş yapıyor. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| JIMPA has many offices all over Europe. | Jimpa bütün Avrupa'da şubeler kurdu. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Nothing is what it seems, my son. Nothing... | Hiçbir şey göründüğü gibi değil evladım. Hiçbir şey... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Look at this... | Babacığım... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| They're imitating us! | < Bizi taklit ediyorlar. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Let's, my daughter. | Hadi kızım. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| 1, 2, 3, 4, 5. It is exactly 149.500 Euro. | 1, 2, 3, 4, 5. Tamı tamına 149.500 Euro oldu. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Uncle Zeynel, would you withdraw your money or re invest it? | Zeynel amca, parayı çekecek misin, yine yatıracak mısın? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| In fact, I need the money two or three months later for the shop. | Bilmem ki! Aslında paraya dükkan için ihtiyacım var ama oyalayabilirim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Okay then, leave it here. Maybe we'll make it 200.000. | Tamam işte, bırak kalsın o zaman. Belki parayı 200.000 yaparız. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I trust you, son. As I always did your father. | Sana çok güveniyorum oğlum. Aynen zamanında babana hep güvendiğim gibi. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| 25.000 Euro, the money that passed down from your dad. | ...25.000 Euro, babandan kalan tüm para. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| This is all what we have. You know this, don't you?! | Varımız yoğumuz bu biliyorsun değil mi? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| God's willing, we're doing the right thing! | Allah'ın izniyle doğru yapıyoruz. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| It's okay! | Tamamdır. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Hi, brother Huseyin... | > Alo, Hüseyin abi. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Good, I'm coming soon... | > Ya! Tamam birazdan geliyorum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin, my son, welcome. | Aa! Metin evladım, hoş geldin. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| How are your wife and son? | Karın, oğlun nasıl? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Thank you. The shortie has gotten more naughty... | Sağ olasın. Ufaklık iyice yaramaz oldu. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Look at this, I've brought this gift for him from London. | Bak ona Londra'dan ne hediye getirdim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You know why I called you, don't you. | [İÇ ÇEKEREK] Buraya... seni neden çağırdığımı biliyorsun değil mi? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I will gather the general board after the feast... | Bayramdan hemen sonra genel kurulu toplayacağım... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| ...and nominate you for the administrative board. | ...ve seni yönetim kurulunun üyesi olarak önereceğim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| If I can help my fellows... | Eğer kardeşlerime bir faydam dokunacaksa... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I heard that you helped JIMPA once again. | Jimpa'ya yine yardımın olmuş diye duydum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| If things go like this, they will need a container for money. | Böyle giderse paraları koymak için konteyner gerekecek. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| We have to keep our fellows in the way to God... | Biz kardeşlerimizi hak yolundan ayırmamalıyız... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Do you know, I need you here. Maybe you quit the hospital. | Biliyor musun, benim sana burada ihtiyacım var. Belki hastanedeki işini de bırakırsın. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You have taken me under your wings since 8 years. | 8 yıldır baba gibi kol kanat gerdin bana. Yeter ki sen iste. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin, my son, God sees and protects those who fights for His way. | Metin evladım, Allah hak yolunda savaşanları hem korur, hem de görür. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin, I drew up a sale contract this morning. | Metin, bu sabah gidip satış sözleşmesini yaptım. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| When I get my money back from JIMPA, the building will belong to me. | Jimpa'dan parayı alınca, bütün bina benim olacak. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I'm happy for you. | Hayırlısı olsun. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| If things go like this, he'll buy the whole street. | Sana bir şey söyleyeyim mi, bu iş böyle giderse yakında bu bütün sokağı satın alır ha! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| And first of all your shop! And I'll kick you to the curb. | İlk önce de senin dükkanını satın alacağım. Seni de kapının önüne koyacağım. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| While he wasn't able to find the way to the mosque few years ago, | Ya! Bundan bir kaç sene öncesine kadar caminin yolunu bulamazken... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| ...now he is overnighting there almost every night. | ...şimdi neredeyse her akşam orada konaklıyorsun be! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Of course, it's you, bro, everything is possible. | [TEVFİK] Tabii tabii, senden her şey beklenir biraderim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Why didn't we make this decision together? | Kararı vermeden bana da sorabilirdin! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I invested our money for this shortie. | < Paramızla bu velet için yatırım yaptım. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| In order that he can study anywhere he wants. America, London... | < Yurtdışında okusun diye. Amerika, Londra. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I thought that you wanted it too! | < Sen de bunu istemiyor muydun? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Now I catched you both! | İkinizi de yakaladım! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| And with the whole money! Metin, is it true? | Hem de hepimizin paraları öyle mi? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Of course he did! | [BİR ADAM] Ya tabii ki biliyordu! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Calm down. First, we should learn what's going on. | Sakin olun. Önce ne olup bittiğini bir öğrenelim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Don't make a fool of us. | Bizi aptal yerine koyma. Paramız nerede? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I would take my money back two days later... | > İki gün sonra paramı alacaktım... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| If you have a finger in it, I swear I'll... | ...eğer bu işte parmağın varsa yemin ederim seni... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Let's go, Metin! | Hadi gidelim buradan, Metin! Abi haberim yok benim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You can't go anywhere! | Hiçbir yere gidemezsin! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| What the hell is going on?! H�h... | Yılların emeğini kimseye yedirmem ben. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Go to your grandmother. No... | [ALMANCA] Babaanneye git. Hayır. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin, I told you, didn't I? | Metin, ben sana dememiş miydim? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| It doesn't seem like that. Sevde, my daughter? | Bana hiç öyle gelmedi. Sevde? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Be cool. It is the investors' problem... | Sakin ol bize ne. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Yes, dad. Just a minute, I call him. | Evet? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I have to know your place. I need your address. | Nerede olduğunu bilmen lazım. Bana tam adresini bul. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Look, I have to hang up. Call me okay?! | < Bak, kapatmam gerekiyor. Beni ara, oldu mu? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Turn down the television... | [ALMANCA] Televizyonu kapat. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Mom, I'll handle it! Okay?! | Anne, ben hallederim, tamam mı? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I invested, too... | Ben de Jimpa'ya para yatırdım. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Didn't I tell you! Didn't I tell you not to do that! | Ben sana söylememiş miydim! Yapmayın dememiş miydim! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I didn't even touch that damned money, although I needed it for the shop. | Dükkân için paraya ihtiyacım olduğu halde o lanet paraya dokunmadım bile. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I have to go now! | Gitmeliyim şimdi. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin...! | Metin! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Why didn't you ask me? I busted my ass for years. | Ne diye bana sormadınız? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I wanted him to have everything I didn't. | Benim elde edemediğim her şeye sahip olsun diye. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Is this the return on my efforts?! | Karşılığı bu mu olacaktı? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I don't know exactly, neither. | Ben de tam bilmiyorum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Are you insane?! The whole money is already in Turkey. | Aklını mı kaçırdın? Paralar çoktan Türkiye'de. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| How can I get my money back? | Nasıl geri alırım? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Go to JIMPA. I'm just an employee. | Jimpa'ya git. Ben sadece bir çalışanım. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Do you know whom you are dealing with? | Kiminle uğraştığının farkında mısın? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I don't have your money! | < Para bende değil. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Look at this! | Şuraya bir baksana. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You have a family, children... | Ya sen... Çoluk çocuğun var, bir ailen var. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 |