Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158094
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| His father gave Birbal to him. He himself told me this. | Birbal'i ona babası vermiş. Bana kendisi söyledi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| So what do you want from me? | Öyleyse benden istediğin nedir? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Grandpa, please return Birbal to him. | Dede, lütfen Birbal'i ona geri ver. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What about the money l have spent on Birbal.. | Ona geri verirsem, Birbal için verdiğim... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. if I return it to him? | ...onca paraya ne olacak? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Grandpa, you only had told me that our happiness lies.. | Dede, başkalarını mutlu ettikçe mutlu oluruz... | Tahaan-1 | 2008 | |
| I had said so but.. right. Right. | Öyle dedim ama... Tamam. Haklısın. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Give it! Give it quickly! | Ver şunu! Ver çabuk! | Tahaan-1 | 2008 | |
| You will get it! First finish my job! | Onu alacaksın! Önce benim işimi gör! | Tahaan-1 | 2008 | |
| What? Is one more job pending? | Ne? Başka bir iş daha mı var? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Meet me on the main road. | Ana caddede buluşalım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Keep this also with you. Why? | Bunu da yanında taşı. Neden? | Tahaan-1 | 2008 | |
| You ask too many questions! | Çok soru soruyorsun! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Go! Go to the main road quickly! | Hadi! Hemen ana caddeye git! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan, what are you doing here? Come with me! | Tahaan, burada ne yapıyorsun? Benimle gel! | Tahaan-1 | 2008 | |
| I have to go to the main road. | Ana caddeye gitmem lazım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Sure! The tea shop is there only! | Tabii ya! Çay ocakları orada! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahan, do you know that in winter this lake freezes to ice? | Tahaan, bu göl kışın donuyor, biliyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| And can you see those army men? | Şuradaki askerleri görebiliyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Their fishing also comes to a stop! | O zaman onların da balık avı sona eriyor! | Tahaan-1 | 2008 | |
| They say that my mother and father are here. | Annemle babamın burada olduğunu söylüyorlar. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan, come. | Tahaan, gel. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yes; take it. | Evet, al. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Will you drink tea? It's free. | Çay içer misin? Sana bedava. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I will just be back. | Hemen dönerim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| One more job is pending. Do you mean I won't get back Birbal? | Bir iş daha çıktı. Yani Birbal'i geri alamayacak mıyım? | Tahaan-1 | 2008 | |
| No, do this job and then you will get Birbal. | Hayır. Bu işi de yap, Birbal'i geri al. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Should I throw it? Yes. | Atacak mıyım? Evet. | Tahaan-1 | 2008 | |
| After taking off the pin, keep the lever pressed.. | Pimi çıkardıktan sonra mandalı basılı tut... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. or else it will explode! | ...yoksa patlar. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Will it explode if I let it go? | Salarsam patlar mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| If you release the lever even by mistake, throw it immediately! | Yanlışlıkla da olsa mandalı salarsan, onu hemen elinden at! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan, are you still wandering here? | Tahaan, hala buralarda mı geziniyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I will come after finishing my work. | İşimi bitireyim, yanına geliyorum. | Tahaan-1 | 2008 | |
| You will get hurt! | Canın yanabilir! | Tahaan-1 | 2008 | |
| What were you doing with them? | Onların yanında ne işin vardı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yaseen! | Yasin! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hey, Tahaan, where had you gone? I waited so long for you! | Hey, Tahaan, nereye kayboldun? Beklemekten ağaç oldum! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Birbal, if needed, I will make 1000 trips to get you back home. | Birbal, senin için 1000 tur yapmam gerekiyorsa bile yapacağım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Grandpa says that miracles do happen! | Dedem mucizelerin olabileceğine inanıyor! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Look, it is happening! | Bak, işte bir mucize! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Sir, I had told you right in the beginning that I don't know anything! | Bakın, ta en başta size bir şey bilmediğimi söylemiştim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother, today I saw father. | Anne, bugün babamı gördüm. | Tahaan-1 | 2008 | |
| On the hill. | Tepede gördüm. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Jafar! Uncle, I was on my way here.. | Zafer! Amca, buraya gelirken askerlerin... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. when the army men captured a truck full of weapons! | ...yolda tıka basa silah dolu bir kamyon yakaladığını gördüm. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Since when have you become a journalist.. | Ne zamandan beri gazeteci oldun da... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. to get involved in needless matters? | ...böyle gereksiz meselelere bulaşıyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Today God has made me realise one thing. | Bugün Allah bana bir şeyi görmemi sağladı. | Tahaan-1 | 2008 | |
| That whether or not my Yaseen earns money in his life.. | Hayatında çok para kazansın ya da kazanmasın... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. but he will become a kind honest human being. | ...Yasin'im cömert ve dürüst bir insan olacak. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Birbal! Hey! | Birbal! Hey! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Pang? | Pang? | Tai hong-1 | 2010 | |
| I'll do a u turn and come back to pick you up. | U dönüşü yapıp, seni almaya geleceğim. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Maybe they all went to Dubai? | Dubai'ye gitmiş olmalılar. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Shit! Can't you watch where you're going! | Kahretsin! Önüne bakmaz mısın sen! | Tai hong-1 | 2010 | |
| Beautiful? Like this? | Güzel mi? Böyle mi? | Tai hong-1 | 2010 | |
| Go... go... go... I don't need trouble today. It's been bad enough already. | Bas git, yürü, yürü hadi. Bugün bela istemiyorum. Zaten yeterince başımda var. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Keep driving like that and the only place you'll be going is heaven! | Böyle sürmeye devam et. Gideceğin tek yer cennet olacak! | Tai hong-1 | 2010 | |
| I'm meeting my friends here. How busy is it in there tonight? | Burada arkadaşlarımla buluşacağım. Bu gece içerisi nasıl? | Tai hong-1 | 2010 | |
| Well we're just about full tonight. | Bu gece neredeyse tamamen doluyuz. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Hey this is New Year's Eve! | Yılbaşı gecesindeyiz! | Tai hong-1 | 2010 | |
| I'll get you a present. Anything at all... Whatever you want. | Sana istediğin hediyeyi alırım, ne istersen. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Look, I don't need anything like that. I'm already dressed up for the party. | Bak, herhangi bir şeye ihtiyacım yok. Eğleneceğim diye çoktan hazırlandım. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Come on let's go home. We'll have fun there. | Hadi, eve gidelim. Orada da eğlenebiliriz. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Never mind, I'm fine. | Önemli değil, bir şeyim yok. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Nothing hurt? | Bir yerine bir şey oldu mu? | Tai hong-1 | 2010 | |
| Sort of... Well on some nights. | Denebilir. Yani, ara sıra uğrarım. | Tai hong-1 | 2010 | |
| It's lonely living on your own. And you... Did you come alone? | Tek başıma, kafa göre takılıyorum. Peki sen, yalnız mı geldin? | Tai hong-1 | 2010 | |
| I'm with my girlfriend. | Kız arkaşımla geldim. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Oh well... That's the way it goes. | Evet, hep öyledir zaten. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Go on... Take it easy then. | Tamam, neyse o zaman. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Nice bag... | Güzel çanta. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Hello can you hear me? | Merhaba, beni duyabiliyor musun? | Tai hong-1 | 2010 | |
| Yeah... yeah... The boss wants me to work. | Evet...evet... Patron çalışmamı istiyor. | Tai hong-1 | 2010 | |
| He wants to get a Korean. | Bir Koreliyle birlikte olmak istiyor. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Is that the new gig? | Bu yeni mesleğin mi? | Tai hong-1 | 2010 | |
| Mmmm... I'd like to try that... | Bunu yapmak hoşuma gidiyor. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Let's start the new year's countdown. | Yeni yıl için geri sayıma başlayalım. | Tai hong-1 | 2010 | |
| In the investigation of the fire last night at the Santaka pub | Polis, dün gece Santaka Bar'da çıkan yangın tahkikatı sonucunda... | Tai hong-1 | 2010 | |
| Police removed another body. | ...bir cesede daha ulaştı. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Her family said she's missing since then and may have gone there. | Ailesi, olaydan sonra kayıp olduğunu ve ölmüş olabileceğini söyledi. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Ahm, what are you doing? Paeng isn't dead! | Ahm, ne yapıyorsun? Paeng ölmedi! | Tai hong-1 | 2010 | |
| Ahm! Why are you having this funeral? | Ahm! Niye cenaze töreni yapıyorsunuz? | Tai hong-1 | 2010 | |
| We don't know whose body that is! Ahm stop it right now! | Cesedin kime ait olduğunu bilmiyoruz! Ahm, kes hemen şunu! | Tai hong-1 | 2010 | |
| Paeng has gone for happiness already. | Paeng, artık huzur içinde. | Tai hong-1 | 2010 | |
| If you don't stop this, she'll never be happy. | Buna engel olursak, asla huzura kavuşamaz. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Ahm? | Ahm? | Tai hong-1 | 2010 | |
| OK! OK! I'll hurry up... OK! | Tamam! Tamam! Acele ederim. Tamam! | Tai hong-1 | 2010 | |
| Ahm... Where are you going? | Ahm, nereye gidiyorsun? | Tai hong-1 | 2010 | |
| We're going to the concert to see Jo. | Jo'yu görmeye konsere gidiyorum. | Tai hong-1 | 2010 | |
| I told you already. | Sana söylemiştim zaten. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Next week I'm leaving for the USA anyway. | Zaten haftaya Amerika'ya gidiyorum. | Tai hong-1 | 2010 | |
| So then I won't be able to see any of my friends. | O yüzden arkadaşlarımın hiçbirini göremeyeceğim. | Tai hong-1 | 2010 | |
| You won't see me either. | Beni de göremeyeceksin. | Tai hong-1 | 2010 | |
| You swore that people who loved each other had to stay together. | Birbirini seven insanların, birarada olması gerektiğine yemin ettin. | Tai hong-1 | 2010 | |
| You know your funeral is on at home. | Evde cenazen törenin olduğunu biliyorsun. | Tai hong-1 | 2010 | |
| I made trouble over there. | Orada olay çıkardım. | Tai hong-1 | 2010 | |
| Where? There... toothpaste. | Nerede? Orada işte diş macunum. | Tai hong-1 | 2010 | |
| You're using mine. | Benimkini kullanıyorsun. | Tai hong-1 | 2010 |