Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158028
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| to relate sounds with symbols, know the meaning of words; | seslerle heceleri ilişkilendirmek için, kelimelerin anlamlarını bilmek gerekir; | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| lshaan is unable to fulfill this basic requirement. | Ishaan bu temel gereksinimi yerine getiremiyor.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Rubbish. These are just excuses to avoid studying. | Saçmalık. Bunlar sadece çalışmaktan kaytarmak için bulunan bahaneler! | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Please read this. | Lütfen şunu okuyun. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| How can l? lt's in chinese. | Nasıl okuyayım? Çince bu. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| come, concentrate. | Hadi ama, konsantre olun. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| What nonsense, how can l read this? You're being insolent. | Saçmalamayın, bunu nasıl okuyabilirim? Küstahlaşma! | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Your attitude is wrong. | Terbiyesiz seni. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| You're misbehaving. | Edepsizlik yapma. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Exactly lshaan's predicament. Unable to recognise letters. | İşte aynı Ishaan'ın halet i ruhiyesi. Harfleri tanımakta güçlük çekiyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| This difficulty in reading and writing is called dyslexia. | Bunun gibi yazıyı algılamadaki bozuklukla kendini gösteren hastalığa disleksi denir. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Sometimes, kids could have additional problems. | Çocuklarda bu daha başka belirtiler de gösterebilir. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Like, difficulty in following multiple instructions. | Çoklu yönergeleri takip etmede zorlama gibi. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Turn to page 65, chapter 9, para 4, line 2 | "65. sayfa, 9. bölüm, 4. paragraf 2. satırı okuyun"... gibi | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Or, poor 'fine and gross motor skills'. | Ya da ince devinimsel hareketlerde zorlanma gibi | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Does lshaan find it difficult to button his shirt.. | Ishaan gömleğinin düğmelerini düğmelemekte ya da.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..or tie his shoelaces? | ..ayakkabı bağcıklarını bağlamakta zorlanıyor muydu? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| lf you throw a ball, can he catch it? He can neverjudge a ball. | Ona doğru top attığınızda yakalayabiliyor muydu? Topu yakalamayı hiç beceremez. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Because he can't correlate size, distance and speed. | İşte sebebi uzunluk, derinlik ve hız arasındaki bağlantıyı kuramaması. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| What size of ball, from what distance, travelling at what speed.. | Topun boyutları nelerdir, hangi mesafeden, hangi hızla atılmıştır.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| by the time he works it out, it's too late. | Çözene kadar iş işten geçmiş oluyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Just think.. | Düşünün bi kere.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| a child, barely eight or nine, can't read or write. | Sekiz dokuz yaşlarında bir çocuk neredeyse hiç okuyup yazamıyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| can't do regular stuff, | Rutin fizikler işleri yapamıyor, | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| fails to do all the things that kids his age do, effortlessly. | Kendi yaşıtlarının yapabildiği pek çok şeyi başaramıyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| What must he be going through? | Kim bilir ne sıkıntılar yaşamakta? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| His self confidence must've been shattered. | Kendine güveni kalmadığı için | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Hiding his inabilities in disobedience.. | kabiliyetsizliklerini tembelliğe yaramazlığa vuruyor.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..he must have taken on the world. | ..hırsını çevresinden çıkarıyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Must've created a riot here. | Herkese karşı çıkıyor, ayaklanıyor olmalı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Why admit l can't, l'd rather say, ''l don't want to.'' | ''Yapmak istemiyorum'' demek dururken neden "beceriksizim, yapamıyorum" desin | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| No different from adults. | Yetişkinlerden hiç farkı yok. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Now, his rebellion too has been crushed.. out there. | Artık o isyankâr tavrı da kalmadı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| l'm sorry to say, he has stopped painting altogether. | Üzülerek söylemeliyim ki resim yapmayı hepten bıraktı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| lt's very sad | Bu çok üzücü | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| But why lshaan? | Ishaan'ın günahı ne? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| There's no answer to that. | Bunun kesin bir cevabı yok. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| lt can happen to anyone. Sometimes it's genetic. | Bu herkesin başıan gelebilir. Bazen kalıtsaldır. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Simply put, it's like a little wiring problem in the brain, that's all. | Basitçe açıklarsak, bu durum, beynindeki sinir bağlantılarındaki arızadan dolayıdır diyebiliriz. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| So you're saying my son is abnormal, mentally retarded? | Yani benim oğlum zihinsel özürlü anormal biri mi demek istiyorsunuz? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| You're a strange man. | Çok tuhafsınız. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Look here.. | Şuna bakın.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| this is a sharp mind with a vivid imagination.. | Bu, keskin bir zihnin kuvvetli bir hayal gücünün ürünü.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..far more talented than you and me. | ..senden benden çok daha yetenekli. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| What's there to gain? | Ne işe yarar ki? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Why are you looking for gain? What else should l look for? | Ne demek ne işe yarar? Daha ne istiyorsunuz ki? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| What is to become of him? How is he going to compete? | Büyüyünce ne olacak? yaşam şartlarıyla nasıl mücadele edecek? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Am l to feed him all his life? | Anlıyorum. Ölene kadar ben mi beslicem onu? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Out there, it's a merciless, competitive world.. | Gerçek hayat; acımasız, rekabete dayalı bir dünya.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..where everyone wants to breed toppers and rankers. | ..herkes çocuğu dereceye girsin, | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Everyone wants top scores. | birinci olsun istiyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Medicine, engineering, management.. anything less is intolerable. | Doktor, mühendis, yönetici.. daha azı kabul edilemez. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| 95.5.. 95.6.. 95.7 percent. | Yüz üzerinden 95.5.. 95.6.. 95.7 . | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Anything less is sacrilege, right? | daha azı prestijsiz, değil mi? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| For christ's sake, think.. | Allah aşkına bir düşünün.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| each child has unique skills, capabilities and dreams. | her çocuğun kendine özgü yetenekleri, kapasitesi ve hayalleri vardır. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| But no, everyone's hell bent on pulling.. | ama yok öyle, herkes aynı yarışta aynı şekilde yetişmeli.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..and stretching to make each finger long. | ..beş parmağın bile beşi bir değil. İsterseniz itip çekin... | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Go ahead. Even if the finger breaks. | ...aynı hizaya getirmeyi deneyin. Parmaklarınız kırılır. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| No options, he says. No alternative. | Başka seçeneği yokmuş diyor. Başka alternatifi yokmuş. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| lf you fancy racing, breed racehorses not children. | Yarışlara bu kadar meraklıysanız, çocuk değil yarış atı yetiştirin. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Forcing your children to bear the burden of your ambitions. | Çocuğunuzu, sizin bu hırsınızın ağır yükü altında ezilmesine zorlamanız | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| lt's worse than child labour | çocuk işçiliğinden de beter. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| And if the child is unable to bear this burden? | çocuk bu ağır yükün altında eziliyorsa | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| When will they understand? | ne zaman farkına varacaklar? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Every child is different. Sooner or later all of them learn. | Her çocuk farklıdır. Er ya da geç hepsi bir şekilde öğrenir. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Each at his own pace. | Her birinin kendi öğrenme hızı var. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Five uneven fingers make up the hand. | Beş parmağın beşi bir mi. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| And here we have dreams of settling these.. | Ve biz bu sorunları çözmeyi hayal ederken bile.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..little ones into the mainstream. | ..binlerce bebek dünyaya geliyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Look, he's smiling! | Bak işte gülümsedi! | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| There.. take that. | buraya bak. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| No, don't touch that. | Hayır, dokunma ona. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| lshaan's first day in school. | Ishaan'ın okuldaki ilk günü. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| His first puddle. | İlk çamurlu suya girişi. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Don't cry, love. | Ağlama, aşkım. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Mama is right here, she hasn't gone away. | Annecik tam burada, hiç bir yere gitmiyor. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Don't cry son, don't cry. | Ağlama oğluşum, ağlama. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Friends, today l'll tell you a story.. | Dostlar, bugün sizlere bir hikaye anlatacağım.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| about a boy. | küçük bir çocuk hakkında. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Once there was a boy, don't ask me where.. | Bir zamanlar bir çocuk varmış, nerede yaşadığını sormayın.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..who couldn't read or write. | ..ne okuyabiliyor ne yazabiliyormuş. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| However hard he'd try.. | Ne kadar çabalarsa çabalasın.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..he couldn't remember that x came before Y. | ..X'in Y'den önce geldiğini bir türlü hatırlayamıyormuş. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Words were his enemies, they danced before his eyes, | Ona düşman olan sözcükler, onun gözleri önünde dans ediyor, | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| frightening and tormenting him. | onu korkutuyor, işkence yapıyorlarmış.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Studies exhausted him, but who would share his woes? | Çalışmak ona yorucu geliyor, ama o, bu ızdırabını kimseyle paylaşmıyormuş. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| His brain was full, nothing made sense.. | Beyni tamamen dolmuş, hiç bir şey algılayamaz halde.. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| ..the alphabet danced in a disco. | ..sanki alfabe diskoda dans ediyormuş. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| One day, the poor boy failed under the burden of his studies. | Bir gün, Ödevlerin altından kalkamadığı için sınıfta kalmış. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Everyone made fun of him, still he put up a brave face. | Herkes onunla dalga geçmiş, buna rağmen o cesurca göğüs germiş. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Then one day, he struck gold. | Günlerden bir gün, zamen ve kütlenin görece olduğunu keşfetti. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| The world was amazed when his theory was told. | Teorisini açıkladığında, yer yerinden oynadı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| can you guess who he was? | Onun kim olduğunu tahmin edebildiniz mi? | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Albert Einstein. | Albert Einstein mı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| correct, Rajan. Albert Einstein. | Doğru, Rajan. Albert Einstein. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| A great scientist. | Büyük bir bilim adamı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| The man who shook the world with his theory of relativity. | Rölativite (görecelilik) kuramıyla dünyayı sarstı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| Brownian motion, the photoelectric effect. | Brown hareketi, Fotoelektrik etki gibi çalışmaları... | Taare Zameen Par-1 | 2007 | |
| For which he was awarded the Nobel Prize in 1921 . | ona 1921 yılında Nobel Ödülü kazandırdı. | Taare Zameen Par-1 | 2007 |