Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 157998
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Well, it was nice meeting you. Oh, God, did I just say "meeting"? | Şey, seninle tanışmak güzeldi. Tanrım, tanışmak mı dedim? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm sorry. I'm so stupid. Slip of the tongue, is all. | Özür dilerim. Çok aptalım. Dil sürçmesi, hepsi bu. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, it's a Freudian slip, right? | Evet, bu bir Freudyan dil sürçmesi*, değil mi? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I don't know how it's Freudian. | Bu nasıl Freudyan olur bir fikrim yok. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| To meet, you know? Like, to meet. | Tanışmak, bilirsin. Şey gibi, tanışmak. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| There she met Ralph Keene. They fell in love, married... | Ve orada Ralph Keene ile tanıştı. Aşık oldular, evlendiler... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...and soon their first child, Claire, was born. | ...ve kısa süre içinde ilk çocukları Claire dünyaya geldi. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I used to be a baby. | Ben bir bebektim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Claire Elizabeth Keene was a joyous child... | Claire Elizabeth Keene yaramaz bir çocuktu. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm sorry. ... the apple of her mother's eye. | Üzgünüm. Annesinin göz bebeğiydi. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She made her parents proud with her politeness and gymnastic skills. | Jimnastikteki yeteneği ve kibarlığıyla ailesini hep gururlandırdı. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| God, you're beautiful. | Tanrım, sen çok güzelsin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| When she was 7, little Claire was bitten by the acting bug. | 7 yaşındayken aktörlük zehri, Claire'in damarlarında dolaşmaya başladı. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She starred in almost every school musical... | Hemen hemen bütün okul müzikallerinde boy gösterdi. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...playing Ado Annie in Oklahoma... | Oklahoma'da Ado Annie'yi, Guys And Dolls'da Adelaide'yı... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I have to fuck you. I have to. | Seninle yatmam gerekiyor. Mecburum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| There will be no other before you. | Senden başka kimse olmayacak. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'd like to buy a ticket, please. | Bir bilet alabilir miyim lütfen? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Okay. Hold it. That'll be $40. | Tamam. Durun lütfen. 40 dolar tutuyor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| We're not really... We need to investigate. | Biz gerçekten... Biz araştırmalıyız. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, to really discover the essence of each being. | Her bir bireyin öz benliğini keşfetmeliyiz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, I think I need to work with both of you separately. | Yani, sanırım ikinizle de ayrı ayrı çalışmalıyız. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Davis, I'll start with you. | Davis, seninle başlayalım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I liked the beginning. I don't wanna see a good scene... | Başlangıcını sevdim. İyi bir oyun görmek istemiyorum... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| "Davis, I'll start with you"? | "Davis, seninle başlayalım" mı? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| There's a difference between favoring me and pretending we've never met. | Hiç tanışmamışız gibi davranmakla beni kayırman arasında fark var. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I mean, we've had Ariel. I think people know that we've fucked. | Demek istediğim, Ariel doğdu. Bence insanlar yattığımızı biliyorlar. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| We'll talk about your character after we put Ariel to bed, okay? | Ariel'i yatırdıktan sonra karakterinle alakalı konuşacağız, tamam mı? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I think I made a breakthrough. | Sanırım bir ilerleme kaydettim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| This character is so beautiful... Yeah, I have to go find my daughter. | Bu karakterim çok güzel... Evet, gidip kızımı bulmalıyım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Your daughter's right here. My real daughter. | Senin kızın burada. Öz kızımdan bahsediyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Excuse me? I mean, my first daughter, Olive. | Anlayamadım? Yani, ilk kızım, Olive. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I have to go find her. Please don't do this to us. | Gidip O'nu bulmam gerek. Lütfen bize bunu yapma. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She's tattooed. She's tattooed. | Dövme yaptırmış. Dövme yaptırmış. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Oh, everyone is tattooed. | Herkesin dövme yaptırıyor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Oh, I've never seen that before. | Bunu daha önce hiç görmemiştim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You have responsibilities. Yeah, I'll be quick. I'll do it quick. | Senin sorumlulukların var. Evet, çabuk olacağım. Hızlı davranacağım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Redundancy is fluid. Life moves to the south. | Mecaz konuşma değişkendir. Hayat güneye doğru gidiyor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| There is only the now, and I am always with you. | Sadece ''şimdi'' var ve ben her zaman seninleyim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| For example, look to your left. | Mesela, soluna bak. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| When you canceled, it freed me up, so I'm traveling too. | Sen iptal edince ben de serbest kaldım, yani ben de seyahat ediyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, I'm not sure I'm getting the book. | Kitabı anladığımdan emin değilim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Oh, but it's getting you. You're almost non recognizable now. | Ama o seni anlıyor. Şimdi neredeyse fark edilemezsin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I show you my leg. I stand close, and you inhale my perfume. | Sana bacağımı gösteriyorum. Yakın duruyorum ve sen parfümümü içine çekiyorsun. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I offer my ripe flower to you and you deny it. | Olgunlaşmış çiçeğimi sana sunuyorum ve sen reddediyorsun. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| This book is over. | Bu kitap bitti. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I don't speak German. | Almanca konuşamıyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, yeah. I may help you, mister? | Evet, tamam. Size nasıl yardımcı olabilirim, bayım? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm looking for Adele Cotard. Adele Lack. | Adele Cotard'ı arıyordum. Adele Lack. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| We must not give addresses or other personal informations. | Adres ve diğer kişisel bilgileri vermeye yetkili değilim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm her husband. No, you are not her husbands... | Ben kocasıyım. Hayır, siz O'nun kocaları değilsiniz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...which is named Gunther und Heinz. | Kocalarının adları Gunther ve Heinz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm the father of her daughter, Olive. | Ben kızının babasıyım, Olive'in. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I see. I'm sorry, I cannot help you. | Anlıyorum. Ama üzgünüm size yardımcı olamam. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Dear diary, Germany is wonderful. So many friends here. | Sevgili günlük, Almanya harika. Burada birçok arkadaşım var. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| My new dads are great and handsome... | Yeni babalarım harika ve yakışıklı... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...and brilliant directors of theater. | ...ve parlak tiyatro yönetmenleri. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You're here? | Sen burada mıydın? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah. I live with Adele and Olive and Gunther and Heinz... | Evet. Adele ve Olive ile beraber yaşıyorum ve Gunther ve Heinz... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...and Uschi and Britt. I'm everyone's nanny. | ...ve Uschi ve Britt ile. Ben herkesin dadısıyım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, they sent me. They? | Evet, onlar beni yolladı. Onlar? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Who are they? Who the fuck are Uschi and Britt? | Onlar da kim? Uschi ve Britt de kim yahu? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, they decided it's not time to see you yet. | Evet, henüz görüşmek için uygun zamanın gelmediğine karar verdiler. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| They decided? Who decided? They had her tattooed. | Onlar mı karar verdi? Kim verdi? O'na dövme yaptırmışlar. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Oh, I did that. Olive is my project... | Onu ben yaptım. Olive benim projem. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She's a 4 year old! | O sadece 4 yaşında! | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She's a fucking 4 year old! | O sadece kahrolası 4 yaşında! | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She's almost over 11 now. | Şu an neredeyse 11 yaşını geçti. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She's my muse. | O benim ilham perim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You don't love her! | Sen onu sevmiyorsun! | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| What did you do to my daughter? | Kızıma ne yaptın? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Death comes faster than you think. | Ölüm düşündüğünden daha hızlı gelir. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| That was your last patient for the day. Let's stop this charade. | Bu, bugünlük son hastanızdı. Bu maskaralığa bir son verelim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I don't know what you're talking about, doctor. | Neden bahsettiğinizi bilmiyorum doktor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You're actually having an affair off set. | Aslında sahne dışında bir ilişki yaşıyorsunuz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Palpable, huh? Oh, okay. | Aşikar ha? Peki. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Who told you? And it's not good. | Sana kim söyledi? Ve bu iyi değil. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Not good, oh, okay. You're actors playing actors. | İyi değil, tamam. Siz aktörleri oynayan aktörlersiniz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You're in this scene, you're not just filming it. You're in this scene. | Sen bu sahnedesin, sadece çekmiyorsun. Bu sahnedesin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Just like that... | Tıpkı böyle... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| As you're telling him this, you realize you're attracted to him. | Bunu ona söylerken, onu cezp ettiğini fark ediyorsun. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| How are you gonna let him know? | Bunu ona nasıl hissettireceksin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And the guilt you feel about telling him about somebody else knowing. | Ve başka birinin bildiğini söylemekten ötürü suçluluk hissediyorsun. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Daddy, Daddy is mine. | Baba, baba benim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Daddy can't play now, honey. | Baba şimdi oynayamaz tatlım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Daddy doesn't live with us anymore, baby. He had to go find himself. | Baba artık bizimle yaşamıyor bebeğim. Gidip kendini bulması gerekiyordu. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| They still feel a little tight in the toe. | Hala başparmakta biraz sıkıyor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Have an argument. You're having an argument. Have it. | Tartışın. Siz tartışıyorsunuz. Yapın şunu. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I don't buy it. You, sir, are a horse's ass. | Ben bunu yutmam. Siz, efendim, bir at'ın g.tüsünüz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| What? Just get the fucking shoe. You gave me two sizes too big. | Ne? Sadece şu kahrolası ayakkabıyı getir. İki numara büyük vermişsin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Tom, don't turn into another person just because I say change your action. | Tom, sırf ben oyununu değiştir dedim diye başka bir insana dönüşme. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And this started just today? It never happened before? | Ve bu bugün mü başladı? Daha önce hiç olmadı mı? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I mean, you're a doctor, right? Am I dying? Can you tell me that? | Yani,sen bir doktorsun, değil mi? Ölüyor muyum? Söyleyebilir misin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| No. No, you can't tell me? | Hayır Hayır, söyleyemez misin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I can't tell you. You can't tell me if you can't tell me? | Söyleyemem Söyleyemezsen, söyleyemez misin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| No. No, you can't tell me... | Hayır. Hayır, söylemeye yetkin olmadığı... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Caden. What are you doing here? | Caden. Burada ne yapıyorsun? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I was wondering if I was gonna bump into you. | Tekrar seninle karşılaşır mıyım diye merak ediyordum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Is that a new haircut? Yeah. For a while now. | Bu yeni saç modelin mi? Evet. Bir süredir. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| What are you doing in New York? | New York'ta ne yapıyorsun? | Synecdoche, New York-1 | 2008 |