Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15792
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Just think, Sammy, you're free. | Bir düşünsene Sammy, artık özgürsün. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
After 20 years of doing what was expected of us, we're free. | Bizden bekleneni yaparak geçirdiğimiz 20 sene neticesinde artık özgürüz. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I'm just as keen on this trip as you are. I'm rarin' to go. | Bu seyahati en az senin kadar iple çekiyorum. Gitmek için sabırsızlanıyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I've always wanted to see London and Paris. | Her zaman Londra ve Paris'i görmek istemişimdir. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I want much more than a trip out of this, Sam. | Bunun bir geziden çok daha öte olmasını istiyorum Sam. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I want a new life, all over from the very beginning. | Yeni bir hayat istiyorum, işe en başından başlayarak. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
A perfectly glorious, free, adventurous life. | Tamamen harikulade serbest ve macera dolu bir hayat. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
It's coming to us. We've done our job. | Dosdoğru bize geliyor. Üzerimize düşeni yaptık. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
We've brought up Emily and seen her married. We've got plenty of money. | Emily'yi büyütüp mürüvvetini gördük. Yeteri kadar paramız da var. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Why, if we weren't tied to this half baked Middle Western town... | Eğer bu kıytırık Orta Batı şehrine bağlanıp kalmış olmasaydık... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Fran, don't start knocking Zenith. Darling, I'm not knocking Zenith. | Fran, Zenith'i eleştirmeye başlama gene. Sevgilim, Zenith'i falan eleştirdiğim yok. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
But have you ever thought what Zenith means to me? | Ama Zenith'in benim için ne ifade ettiğini hiç düşündün mü? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You go down to the plant and deal in millions and have a marvelous time. | Sen fabrikaya gidiyor, milyonlarla uğraşıyor ve harika zaman geçiriyorsun. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I go down to the kitchen and order dinner. | Bense mutfağa inip akşam yemeğini ayarlıyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Then there's the ladies' luncheon and bridge, always the same ladies. | Sonra bayanların öğle yemeği ve briç partisi, tabii bayanlar hep aynı kişiler. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Then dinner... same people we dined with last week. | Sonra akşam yemeği... geçen hafta beraber yemek yediğimiz kişiler. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
After dinner, poker for the men and women for the women. | Akşam yemeği sonrası erkekler için poker, kadınlar da her zamanki muhabbete. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
There's talk of children and doctors and servants and the garden club... | Çocuklar, doktorlar, hizmetçiler ve bahçe kulübü hakkında her zamanki muhabbetler. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Thought you liked the garden club. | Bahçe kulübünü sevdiğini sanıyordum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I can't go on liking the same things forever and ever. | Aynı şeyleri sonsuza kadar sevmeye devam edemem. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Oh, Sammy darling, I want all the lovely things I've got a right to. | Sammy hayatım, hakkım olan tüm o güzel şeyleri istiyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
In Europe, a woman of my age is just to the point... | Avrupa'da, benim yaşımdaki kadınlar... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
where men begin to take a serious interest in her. | ...erkeklerin onlara ciddi anlamda ilgi göstermeye başladıkları yaştalar. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I won't be put on the shelf for my daughter... | Ondan daha uzun ve daha iyi bir şekilde dans edebildiğim... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
when I can still dance longer and better than she can. | ...kızım için emekliliğe ayrılmayacağım. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
After all, I've got brains and, thank heavens, I've still got looks. | Neticede kafam çalışıyor ve çok şükür görünüşüm de iyi durumda. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Nobody takes me for over 32... 30, even. | Kimse bana 32'den hatta 30'dan büyük gösteriyorsun demez. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Oh, Sammy darling, I'm begging for life. | Sammy hayatım, hayat için yalvarıyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
No, I'm not. I'm demanding it. | Hayır, öyle yapmıyorum. Bunu talep ediyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I see how you feel. | Neler hissettiğini görebiliyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
All right, I'll enjoy life now if it kills me, and it probably will. | Tamam, beni öldürecek olsa da, ki muhtemelen öldürecek... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I spy you, European travelers. Got a little spaghetti? | Sizi dikizliyorum Avrupalı gezginler. Spagettiniz var mı? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Hello, Tubby. Hello, Matey. Hello, Tubby. | Merhaba Tubby. Merhaba Matey. Merhaba Tubby. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
We're going with you. You're not. | Sizinle geliyoruz. Hayır, gelmiyorsunuz. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
As far as New York. What? | New York'a kadar. Nasıl? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Can't you offer a fellow a drink? Get Tubby a drink. | Dostuna bir içki vermeyecek misin? Sammy, Tubby'ye bir içki getir. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Will you excuse me? I won't be two seconds. | Bana izin verir misiniz? Hemen dönerim. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Can I help? I'll be right back. | Yardımım dokunur mu? Birazdan döneceğim. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Run along anyway. | Gene de git sen. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Run along. | Git işte. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
All right, say when. I don't want a drink. | Tamam, kes şunu. İçki falan istemiyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
What's wrong? I'll stay sober till I bawl you out. | Sorun ne? Seni haşlayana kadar ayık kalacağım. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
What have I done? You know very well. | Ne yaptım ki? Gayet iyi biliyorsun. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Union Motors people been to the bank to see me about you. | Union Motors'dan yetkililer, senin hakkında görüşmek üzere beni görmeye bankaya geldiler. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
What are they running around to you about me for? | Benim hakkımda ne diye senin peşinde dolanıyorlar ki? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
They want me to use my influence with you as your banker. | Bankacın olarak, senin üzerindeki nüfuzumu kullanmamı istiyorlar. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Don't blame me if it doesn't do any good. | Bir işe yaramazsa beni suçlama da. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
They offered to make you first vice president of the whole outfit... | Sana, araçlarının üretiminden sorumlu birimin... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
in charge of production of all their cars... | ...birinci başkan yardımcılığını teklif etmişler. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
They offered me $100,000 the first year in addition to stock which comes to... | İlk yıl için 100,000 dolar, buna ek olarak da... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You turned it down? Yeah. | Bunu ret mi ettin? Evet. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Americans like you and me can't quit, Sam. | Senin ve benim gibi Amerikalılar öylece çekip gidemez. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
It's meant that we should keep on working until we die in harness. | Bu da, iş başında ölene kadar çalışmaya devam etmemiz gerektiği anlamına geliyor. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I'm out to make a new life for myself. | Kendime yeni bir hayat kurmak için bu işleri bıraktım. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I'm out to learn how to enjoy my leisure, now I've retired. | Boş vakitlerimden nasıl keyif alacağımı öğrenmek için emekliye ayrıldım. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I've been doing things people expected of me always. I want to feel free. | Her zaman, insanların benden bekledikleri şeyleri yaptım durdum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I want to sit under a linden tree with nothing more important to worry about... | Biramın sıcaklığından daha önemli bir şey hakkında... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
If you think I can see my oldest and closest friend... | Eğer en eski ve en yakın arkadaşımın... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
turned into an expatriate parlor snake... | ...sırf Zenith karısı için can sıkıcı olmaya başladı diye... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
because Zenith isn't good enough for his wife... | ...hovarda bir mülteciye dönüşmesine göz yumacağımı sanıyorsan... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Ever since college, I've yessed you and looked up to you. You're a big man. | Üniversiteden beri, sana hep destek olup seni örnek aldım. Çok büyük bir adamsın. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You're a great industrialist. You're a representative citizen. | Önemli bir sanayici, örnek bir vatandaşsın. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You're pretty near everything I'm not and ought to be. | Olmadığım ve olamayacağım hemen hemen her şeysin. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
But about your wife, you're the dumbest, the sappiest, the most... | Ama karın konusunda, senden daha aptalı, daha toyu, daha... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
It's all right, Matey. | Hiç önemli değil Matey. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Tubby's famous for his very peculiar brand of humor, aren't you? | Tubby de çok özel espri anlayışı ile tanınır, değil mi? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
It's all right. I'm glad you heard what I said. Sam knows as well as I do... | Hiç mesele değil. Söylediklerimi duymana sevindim. Sam da bunları gayet iyi... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I don't know anything of the kind. | Öyle bir şey bildiğim falan yok. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I'm out to see the world I haven't seen and get a perspective on the USA. | Dünyanın görmediğim yerlerini ziyaret edip... | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I might get to know myself at the same time. | Aynı anda kendimi de daha iyi tanıyabilirim. 1 | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I might even get to know my wife. | Hatta aynı şekilde eşimi de. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Oh, come along, Tubby. We'll be seeing you on the boat. | Yürü bakalım Tubby. Teknede görüşürüz zaten. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You won't see me there. Put that glass down too. | Beni görmeyeceksiniz. O bardağı da bırakıver. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
See here. I'm not going. | Bana bak. Gitmiyorum işte. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Did I remember to tell you today that I adore you? | Bugün sana bayıldığımı söylemiş miydim? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Mother! Why, look who's arrived! | Anne! Bak kimler de gelmiş! | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
What are you doing here? We thought you were in Nassau. | Burada ne işin var? Nassau'da olduğunu sanıyorduk. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
We were yesterday. Yesterday? | Dün oradaydık zaten. Dün mü? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You broke off the honeymoon? Emily had had enough honeymoon. | Balayını yarıda mı kestiniz yani? Emily bu kadar balayının yettiğini düşündü. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I don't think so much of sending a girl off with a husband she doesn't know. | Bir bayanı doğru dürüst tanımadığı kocasıyla seyahate göndermek pek de hayra alamet değil. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
How'd you get here so soon? We decided to surprise you. We flew. | Buraya nasıl bu kadar çabuk ulaştınız? Sizi sürpriz yapmak için uçakla geldik. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You flew? I don't want you flying around in airplanes. | Uçtunuz mu? Uçaklara binip gezinmeni istemiyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I'm not taking any chances on you. It's Harry's job to worry about me now. | Mevzu sen oldun mu hiçbir risk alamam. Benim için endişelenmek artık Harry'nin işi. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I don't know whether this is going to make going away harder or easier. | Bu durum uzaklara gitmeyi zorlaştırır mı kolay mı kılar hiç bilmiyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
A little of both. | İkisinden de biraz var. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Don't see why we don't rate a honeymoon. | Neden biz de bunu balayı olarak görmüyoruz, hiç anlamış değilim. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Wait till you have a honeymoon 20 years from now. | Bundan 20 yıl sonra olacak balayını bekle. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
All visitors ashore, please. All ashore that's going ashore. | Tüm ziyaretçiler karaya lütfen. Gemiden inecek herkes insin. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
We just got here! | Daha yeni gelmiştik! | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I saw them. They're right near the top. Hey, Emily! | Gördüm onları. Yukarıda sağdalar. Hey, Emily! | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
There they are. Oh, yes! I see. | İşte oradalar. Evet, görüyorum. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Bye! | Hoşça kalın! | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Fran? Fran! We're at sea! At sea? That's putting it mildly. | Fran? Fran! Denizdeyiz! Denizde mi? Az bile dedin. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Forget this trunk. Come on out and see the ship. | Sandığı unut gitsin. Dışarı gel de gemiye bakıver. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
You sound happy. I'm so glad. This is the happiest day of my life! | Sesin çok mutlu geliyor. Buna memnun oldum. Mutlu mu? Hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum! | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Of course, except the day I married you. | Tabii seninle evlendiğim gün hariç. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Get off my dress. | Elbisemi bırak. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Do you realize this is the first time we've started out together as lovers? | İlk defa sevgili olarak bir şeylere başladığımızın farkında mısın? | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
I was right, wasn't I? Yeah, no more work. | Haklıymışım, değil mi? Evet, artık iş falan yok. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |
Now we'll live. Together. | Artık hayatımızı yaşayacağız. Evet, beraber. | Dodsworth-1 | 1936 | ![]() |