Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 157752
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Come on. I'll take care of you. | Hadi ama. Seninle ilgilenirim. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| Come on. It's nice. | Hadi. Böylesi daha iyi olur. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| Jesus, I don't understand why you would bring a nice girl like me out here. | Tanrım, anlayamıyorum, neden benim gibi iyi bir kızı buraya getirdin? | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| I'm takin' requests. | İstekleri çalacağım. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| Do you know "Sweet Sue"? | "Sweet Sue"yu biliyor musun? | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| All right, are you finished? Can we go now? | Pekâlâ, bitirdin mi? Artık gidebilir miyiz? | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| I really have to pee, you know. I gotta go to the bathroom. | Çok çişim geldi. Tuvalete gitmeliyim. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| What's the matter with you? Go on. | Sorun nedir? Git. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| What? Get outta here. | Ne? Git buradan. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| What? What are you talk... | Ne? Sen neden bahse | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| You dragged me out here. Just leave me alone. | Beni buraya sürükledin. Beni yalnız bırak. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| What? Leave me alone! | Ne? Rahat bırak beni! | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| I don't need anybody! | Kimseye ihtiyacım yok benim! | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| I made a mistake! Yeah. I'll say. | Bir hata yaptım! Evet. Öyle. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| I made mistake! | Bir hata yaptım! | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| I have no idea what happened to Emmet Ray. | Emmet Ray'ye ne oldu hiçbir fikrim yok. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| He just sort of disappeared, I guess. | Birden ortadan kayboldu. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| He did make, though, in those last couple of years... | Son zamanlarında en iyi kayıtlarını yapmıştı. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| He never played more beautifully, more movingly. | Asla daha iyisini çalmamıştı. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| Something just seemed to kind of open up in him. | İçinde bir şeyler açılmış gibiydi. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| It was amazing, because he was, finally... | İnanılmazdı, çünkü sonunda... | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| every bit as good as Django Reinhardt. | ...gerçek kişiliğine bürünmüştü. Django Reinhardt kadar iyiydi. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| And then he just, you know, seemed to fade away. | Daha sonra ortadan yok oldu. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| I mean, I have no idea. | Ama benim hiçbir fikrim yok. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| Some people said he went to Europe. | Bazıları Avrupa'ya gittiğini söylediler. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| And some people feel that he may have stopped playing altogether. | Bazıları çalmayı bıraktı dediler. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| But we do have, fortunately, those last recordings he made. | Ama neyse ki şanslıyız, elimizde son kayıtları var. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| And they're great. They're absolutely beautiful. | Ve muhteşemler. Kesinlikle çok güzeller. | Sweet and Lowdown-1 | 1999 | |
| Come on, Jake. Slow down! | Hadi Jake. Yavaş ol! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Hurry up, Jake! Melanie! | Acele et, Jake! Melanie! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| I gotta get home. My mom's gonna kill me. | Eve gitmem gerek. Annem beni öldürecek. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Wow, did you see that? | Vay be, şunu gördün mü? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| 1,001... 1,002... | 1,001... 1,002... | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Well, answer the question! No! | Pekala, soruyu cevapla! Hayır! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| No, you won't answer, or no, you won't marry me? | cevaplamayacağım anlamında da mı hayır, seninle evlenmeyeceğim anlamında mı hayır. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Jake Perry, I'm 10 years old. I got too much to live for. | Jake Perry, 10 yaşındayım. Daha çok yaşayacağım şey var. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Not that way, you dolt! Come on! | bu yoldan değil, akıllım! Haydi! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| It's hot. Don't touch it. We'll be safe here. | Sıcak. Dokunma! Burada güvende olacağız. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Says who? Everybody. | Kim söylemiş? Herkes. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Lightning never strikes the same place twice. | Yıldırım asla aynı yere iki defa düşmez. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Why would you want to marry me for anyhow? | Neyse, niye benimle evlenmek istiyorsun? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| So I can kiss you any time I want. | Böylece seni istediğim zaman öpebilirim. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| I need more coffee, guys. | Daha fazla kahveye ihtiyacım var çocuklar. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| I'm gonna switch... It's a warning! | Üzerimi değişeceğim... Bu bir uyarı! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| You know, that accent of yours... | Biliyorsun, senin aksanın... | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| is a whole lot thicker when you're dreaming. | rüya gördüğün zaman azıcık kabalaşıyor. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| All right, how come y'all let me sleep? | tamam, benim uyumama ne zaman izin vereceksiniz? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Oh, calm down. It was 5 minutes. | Sakinleş. 5 dakika var. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| We're all getting big, fat raises when you become somebody. | Hepimiz kilo alacağız, insan herhangi biri olduğunda kilolar artar. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Oh, did they kill Badgley Mishka! | Oh, Badgley Mishka'yı öldürdüler mi! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Okay, laugh now, but tomorrow it could be us. | Okay, şimdi gülün, fakat yarın hepimize gülebilirler. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Not us... you. I just make the coffee. | Bize değil... sana. Yeni kahve yaptım. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| I'll see you at the show. | Seni şovda göreceğim. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Bye, Mel. | Hoşçakal, Mel. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| There's a rose for every moment I thought of you last night. | Geçen gece seni her düşündüğüm an için bir gül var orada. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| God, you must be exhausted. | Tanrım, yorulmuş olmalısın. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Listen, knock 'em dead. I'll see you at the show. | Dinle, onları mahvet. Seni şovda göreceğim. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| It's gonna be great. | Muhteşem olacak. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| I can't wait to see you. Goodbye. | Seni görmek için bekleyemeyeceğim. Allahaısmarladık. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Okay, people, we are officially late! | Tamam, arkadaşlar, resmen geç kaldık! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Melanie! Yes?! | Melanie! Evet?! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| This top is supposed to be neon aubergine,... | Bu üst, neonlu bir patlıcan rengi olacaktı,... | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| but it's all wrong! It's all wrong! | fakat bunun hepsi yanlış olmuş! Tümüyle yanlış! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Okay, don't panic. That's my job. | Tamam, panik yapma. Bu benim işim. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Um... okay. Put her on after Anoke. | Peki... tamam. Onu Anoke'tan sonraya koy. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| The third light cue is yellow. She'll look eggplant. | Üçüncü ışık sarı olacak. Patlıcan gibi gözükecek. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Pan, uh, the reason it's all wrong is it's on backwards. | Pan, sanırım, onun tümüyle yanlış olmasının sebebi elbisenin arkasıyla ilgili. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Ooh, Miss Vixen, I'm scared of you. | Ooh, Bayan Vixen, senden korktum. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Frederick, what are you doing here? You're the competition. | Frederick, burada ne yapıyorsun? Sen yarışıyorsun. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Competition? Please! Our design's for plumes and pearls,... | Yarışma? Lütfen! bizim tasarımlarımız kuş tüyleri ve inciler için,... | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| and nothing is going to come between me and my protege. | ve hiçbirşey benim ve benim kayrılmam arasına giremeyecek. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| And this is, after all, all about me. | Ve bunun, herşeyden sonra, tümü benim hakkımda. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Oh, I love this. Stella McCartney's gonna kill herself. | Oh, Bunu sevdim Stella McCartney kendini öldürecek. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Then why do I feel like I'm in Times Square buck naked? | Peki Times meydanında niye kendimi çıplak hissediyorum? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Baby doll, you're gonna be just fine. | Baby doll, iyi olacaksın. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Seven years ago, you were this debutante off the plantation,... | Yedi yıl önce, büyük bir çiftlikten sosyeteye ilk çıkan bir kızdım,... | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| and now you're my steel magnolia with her very own show. | ve sen kendi şovunu sunan çelik manolyamsın. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Okay, get out of here before you make me cry. | Tamam, beni ağlatmadan buradan kaybol. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Bonne chance! | iyi şanslar! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Big smile! Great! Thank you! | Kocaman gülücükler! Mükemmel! Teşekkür ederim! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Secretary Hennings, do you have a moment for a few questions? | Secreter Hennings, birkaç soru için vaktin var mı? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Andrew, are you excited about the show? | Andrew, şov için heyecanlanıyor musun? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Uh, of course, I'm very excited. | Ah, elbette, Çok etkilendim. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Did you get to see the models? The models? Why, uh... | Modelleri görmeye gittin mi? Modeller? Niçin, ah... | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Please tell me he has a flaw somewhere. | Onun bir kusuru olduğunu bana söyle lütfen. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| He asked me to go to Ireland for Christmas. | Bana Noel için İrlanda'ya gitmeyi teklif etti. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| He's gonna ask you a lot more than that. | O sana bundan fazlasını teklif ediyor. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Hey, let's go! Let's do this! | Hey, haydi gidelim! Bunu yapalım! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| All right, we gotta go. Places, everyone! | tamam, gitmeliyiz artık. Herkes yerlerine! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Come on, let's go, line up. Have a good show. | Haydi, gidelim, sıralanın. İyi bir şov olsun. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Okay, no smiles, no smiles, just smirks! | Tamam, gülümsemek yok, gülümsemek yok, sadece sırıtın! | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| You're amazing. Those flowers were insane. | Çok şaşırtıcısın. Bu çiçekler çok çılgınca. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Oh, well, I just want this day to be perfect. | Oh, tamam, sadece bu günün mükemmel olmasını istiyorum. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Oh, God, honey, what if they hate me? | Oh, Tanrım, Tatlım, ya benden nefret ederlerse? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Oh, they're critics, Mel. They hate themselves. | Oh, onlar eleştirirler, Mel. Onlar kendilerinden nefret ederler. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| That's easy for you to say. | Bunu söylemek senin için kolay. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| I wasn't born with that thick Hennings skin. | Ben Hennings'in bu koyu teniyle doğmadım. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| No, you weren't, and that is what I love about you. | Hayır değilsin, ve bu sende sevdiğim şey. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| Ah, honey, I'm sorry, I got a meeting in the Bronx. | Ah, tatlım, Üzgünüm, Bronx'ta bir toplantım var. | Sweet Home Alabama-1 | 2002 | |
| But you go and enjoy, and I'll see you later. Okay? | Fakat gitmelisin ve tadını çıkar, ve sonra görüşürüz. Tamam? | Sweet Home Alabama-1 | 2002 |