Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15675
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| All right, do it! | Yap bakalım! Hadi, yap şunu! | Divergent-1 | 2014 |  |
| Come on, girl. | Hadi bakalım. | Divergent-1 | 2014 | |
| Go for it! Do it, tris! | Yap şunu hadi. Hadi Tris. Yap şunu, Tris. | Divergent-1 | 2014 | |
| Like flying! | Uçuyormuş gibi! Uçmak gibi! | Divergent-1 | 2014 | |
| Don't forget to pull the brake at the bottom! | Aşağı inerken freni çekmeyi unutma sakın. İnişte freni unutma. | Divergent-1 | 2014 | |
| You ready? | Hazır mısın? Pekala. Hazır mısın? | Divergent-1 | 2014 | |
| Harness is good. | Kemer tamam. Kontroller tamam. | Divergent-1 | 2014 | |
| Pull the brake! Pull the brake! | Freni çek! Freni çek! Freni çek! | Divergent-1 | 2014 | |
| Yeah! | İşte budur! Evet! | Divergent-1 | 2014 | |
| Tris! | Tris! Tris! | Divergent-1 | 2014 | |
| Congratulations. | Tebrik ederim. Tebrikler. | Divergent-1 | 2014 | |
| You know, I wanted to say that you were really good tonight. | Bu gece çok başarılı olduğunu söylemek istedim. Bu akşam çok iyi olduğunu söylemek istedim. | Divergent-1 | 2014 | |
| You were brave. | Çok cesurdun. Çok cesurdun. | Divergent-1 | 2014 | |
| Anyway, you should get back to your friends. | Arkadaşlarımın yanına dönmeliyim. Neyse, arkadaşlarının yanına dönmelisin. | Divergent-1 | 2014 | |
| Okay. | Peki. Pekâlâ. | Divergent-1 | 2014 | |
| If you're ranked above the red line, | Eğer kırmızı çizginin üzerinde kalırsanız sonraki aşamaya geçersiniz. Eğer kırmızı çizginin üzerine geçerseniz... | Divergent-1 | 2014 | |
| you'll move on to the second stage of training. | ...antrenmanın ikinci aşamasına geçeceksiniz. | Divergent-1 | 2014 | |
| If you're below it, | Altındaysanız sizinle vakit harcanmayacaktır. Eğer çizginin altındaysanız, artık sizinle uğraşmayacağız. | Divergent-1 | 2014 | |
| Here are your rankings. | Sıralamanız burada. İşte değerlendirmeleriniz. | Divergent-1 | 2014 | |
| You made it. | Başardın. Başardın. | Divergent-1 | 2014 | |
| You made it, tris. | Başardın. Başardın Tris. Başardın, Tris. | Divergent-1 | 2014 | |
| Got it. Thank you. | Aldım bunu. Sıradaki. | Divergent-1 | 2014 | |
| Here you go. | İşte buradasın. | Divergent-1 | 2014 | |
| So we pass the first stage of training, and this is our reward. | Eğitimin ilk aşamasını geçtik ve ödülümüz bu yani. Antrenmanın ilk bölümünü geçtik ve ödülümüz de bu. | Divergent-1 | 2014 | |
| Toss it up! | Fırlat bakalım! At bakalım. | Divergent-1 | 2014 | |
| Glamorous. | Glamorous. Harika! | Divergent-1 | 2014 | |
| Oh, my girl! | Kızım. Kızım! | Divergent-1 | 2014 | |
| Mom, what are you doing here? | Burada ne arıyorsun? Anne, ne yapıyorsun burada? | Divergent-1 | 2014 | |
| I knew they'd assign you here sooner or later. | Er ya da geç seni göreve vereceklerini biliyordum. Er ya da geç seni buraya alacaklarını biliyordum. | Divergent-1 | 2014 | |
| Look at you! God, you're so strong and beautiful. | Şu haline bir bak! Tanrım, çok güçlü ve güzelsin. | Divergent-1 | 2014 | |
| Mom, you can't be here. | Anne, burada olamazsın. Anne, burada olamazsın. | Divergent-1 | 2014 | |
| I know, but you're in danger. | Biliyorum ama sen tehlikedesin. Biliyorum, ama tehlikedesin. | Divergent-1 | 2014 | |
| I had to ask you something. | Sana bir şey sormam gerek. Sana bir şey sormalıyım. | Divergent-1 | 2014 | |
| You weren't sick the day you took your aptitude test, were you? | Teste girdiğin gün hasta değildin, değil mi? Test gününde hasta falan değildin, değil mi? | Divergent-1 | 2014 | |
| Why? | Neden? Test sonucun neydi? Neden? Test sonuçların neydi? | Divergent-1 | 2014 | |
| Honey, it's okay. You can tell me. | Tatlım, sorun yok. Bana söyleyebilirsin. Tatlım, sorun yok. Bana söyleyebilirsin. | Divergent-1 | 2014 | |
| They were... They were inconclusive. | Sonuç... Yetersizdi. Sonuçlar... Sonuçlar neticesizdi. | Divergent-1 | 2014 | |
| Divergent? | Uyumsuz. Uyumsuz mu? | Divergent-1 | 2014 | |
| You can't tell anyone. You can't tell your friends, | Kimseye söyleyemezsin. Arkadaşlarına, eğitmenlerine,... Kimseye söyleyemezsin. Arkadaşlarına, eğitmenlerine... Kimseye güvenemezsin. | Divergent-1 | 2014 | |
| I'm not. | Ben... Güvenmiyorum. | Divergent-1 | 2014 | |
| People have always been so threatened by divergents. | İnsanlar uyumsuzları hep tehdit olarak algılar. İnsanlar, uyumsuzlar tarafından hep tehdit edilmişlerdir. | Divergent-1 | 2014 | |
| But now erudite is looking for them everywhere. | Bilgelik her yerde onları arıyor. Ama şimdi Bilgeler her yerde onları arıyor. | Divergent-1 | 2014 | |
| They're actively seeking them out. | Onları aktif şekilde arıyorlar. | Divergent-1 | 2014 | |
| Why? | Neden? Anne, ben neyim? | Divergent-1 | 2014 | |
| Mom, what am I? | Anne, ben neyim? | Divergent-1 | 2014 | |
| You don't conform. Your mind works in a million different ways. | Boyun eğmezsin. Aklın farklı çalışıyor. Uyumlu değilsin. Zihnin milyonlarca farklı şekilde çalışıyor. | Divergent-1 | 2014 | |
| They're scared of you. | Senden korkuyorlar. Senden korkuyorlar. | Divergent-1 | 2014 | |
| Stage two of training is where you are most at risk. | Eğitimin ikinci aşaması senin en çok riskte olacağın aşama. Antrenmanın ikinci ayağı, senin en çok risk altında olacağın yer. | Divergent-1 | 2014 | |
| They're gonna get inside your head | Kafanın içine girip korkuya nasıl tepki verdiğine bakacaklar. Beyninin içine girecekler ve korkuya nasıl cevap verdiğini izleyecekler. | Divergent-1 | 2014 | |
| But you can pass. You can make it through dauntless. | Ama geçebilirsin. Onlar anlamadan Korkusuz olabilirsin. Ama geçebilirsin. Korkusuzla başarabilirsin. | Divergent-1 | 2014 | |
| I have seen it before. | Daha önce de gördüm. | Divergent-1 | 2014 | |
| How do you know so much about this? About dauntless? | Bu şey hakkında nasıl bu kadar çok şey bilebiliyorsun? Korkusuzlar hakkında? | Divergent-1 | 2014 | |
| Never mind about me. Do not let them know who you are. | Beni boş ver. Kim olduğunu bilmelerine izin verme. | Divergent-1 | 2014 | |
| Wait! Wait! Were you dauntless? | Bekle! Korkusuz muydun? Bekle! Bekle! Sen de mi Korkusuzdun? | Divergent-1 | 2014 | |
| Listen. Hey! | Dinle... Dinle! | Divergent-1 | 2014 | |
| Truck's loaded. Let's go. | Kamyon doldu. Hadi gidelim. Kamyon doldu. Gidelim. | Divergent-1 | 2014 | |
| What did they do to her? | Ona ne yapmışlar? Ona ne yaptılar? | Divergent-1 | 2014 | |
| Tris. | Tris. Tris. | Divergent-1 | 2014 | |
| Take a seat. | Otur. Otur. | Divergent-1 | 2014 | |
| I'm going to inject you with a serum that stimulates | Sana beynin korku kısmını tetikleyen bir serum vereceğiz. Beyninin korkuyu işlediği bölümünü canlandıracak... | Divergent-1 | 2014 | |
| the part of your brain that processes fear. | ...bir serum enjekte edeceğim sana. | Divergent-1 | 2014 | |
| It induces a hallucination, | Halüsinasyonlar olacak ve serumdaki vericiler... Halüsinasyonlara sebep olacak... | Divergent-1 | 2014 | |
| and then transmitters in the serum | ...zihnindeki görüntüleri görmemizi sağlayacak. ...ve serumdaki vericiler de, zihnindeki resimleri görmemi sağlayacak. | Divergent-1 | 2014 | |
| You can see inside my mind? | Zihnimin içini görecek misin? | Divergent-1 | 2014 | |
| Lay back. | Geriye yaslan. Uzan. | Divergent-1 | 2014 | |
| Now, you're gonna be facing your worst fears, tris. | En kötü korkularınla yüzleşeceksin, Tris. Şimdi, en büyük korkularınla yüzleşeceksin, Tris. | Divergent-1 | 2014 | |
| Most people have 10 to 15 really bad ones. | Çoğu insanın 10 15 tane gerçekten kötü olanı vardır. Çoğu insanın 10 15 arası korkusu vardır. | Divergent-1 | 2014 | |
| You have to calm yourself. | Kendini rahatlatmalı, nefes alma ve kalp ritmini... Kendini sakinleştirmen gerek. | Divergent-1 | 2014 | |
| Slow your heart rate and your breathing, | ...yavaşlatmalısın. Karşına gelenle yüzleş. Kalp ritmini ve nefes alış verişini yavaşlat... | Divergent-1 | 2014 | |
| and deal with what's in front of you. | ...ve karşında olan şeyle yüzleş. | Divergent-1 | 2014 | |
| Be brave. | Cesur ol. Cesur ol. | Divergent-1 | 2014 | |
| This isn't real. | Bu gerçek değil. Bu gerçek değil. | Divergent-1 | 2014 | |
| It's all right, it's all right. | Tamam, sorun yok. Sorun yok, sorun yok. | Divergent-1 | 2014 | |
| How long do you think you were in the hallucination, tris? | Halüsinasyonda ne kadardır olduğunu düşünüyorsun Tris? Ne kadar süredir halüsinasyonların içinde olduğunu düşünüyorsun, Tris? | Divergent-1 | 2014 | |
| Twenty minutes? Three. | 20 dakika? 3. 20 dakikadır mı? 3 dakikadır. | Divergent-1 | 2014 | |
| Four times faster than the average. | Ortalamadan 4 kat daha hızlı. Normal zamandan 4 kat daha hızlı. | Divergent-1 | 2014 | |
| I've never seen anyone do that well the first time. | İlk seferde bu kadar iyi yapanını daha önce görmedim. İlk seferinde bu kadar iyi olan kimseyi görmemiştim. | Divergent-1 | 2014 | |
| How did you get rid of the birds? | Kuşlardan nasıl kurtuldun? O kuşlardan nasıl kurtuldun? | Divergent-1 | 2014 | |
| The image wasn't clear. | Görüntü net değildi. Görüntü o kadar da net değildi. | Divergent-1 | 2014 | |
| I just went into the water. | Suyun içine daldım. Suya atladım. | Divergent-1 | 2014 | |
| Well, next time it'll be a lot easier. | Gelecek sefer daha kolay olacak. Bir dahaki sefere çok daha kolay olacak. | Divergent-1 | 2014 | |
| I have to do that again? | Tekrar yapmak mı zorundayım? Evet, finallerden önce... Bunu tekrar mı yapacağım? | Divergent-1 | 2014 | |
| Yeah, you have to practice several times before the final, | Evet, finalden önce birkaç kez pratik yapman gerek... | Divergent-1 | 2014 | |
| but you're a natural. | ...ama sen doğalsın. | Divergent-1 | 2014 | |
| You got nothing to worry about. | Endişelenecek bir şeyin yok. | Divergent-1 | 2014 | |
| My whole body was covered in these little insects. | Benim bütün vücudum bu ufak böceklerle dolu. | Divergent-1 | 2014 | |
| They were in my ears, and my throat... | Kulaklarımda, boğazımdaydılar. Kulaklarımın içindelerdi, ve boğazımda... | Divergent-1 | 2014 | |
| I couldn't breathe. | Nefes alamıyordum. Nefes alamadım. | Divergent-1 | 2014 | |
| Yeah, I heard about this guy, like two years ago... | İki sene önce biri öyle paniklemiş ki... Evet, o adamı duymuştum, iki yıl falan önce... | Divergent-1 | 2014 | |
| So panicked he had a heart attack in his chair | ...kalp krizi geçirmiş ve neredeyse ölüyormuş. O kadar paniklemiş ki, sandalyesinde kalp krizi geçirmiş, ölüyormuş neredeyse. Ne? | Divergent-1 | 2014 | |
| Yeah, so we've got that to look forward to, right? | Evet, o yüzden ileriye bakmalıyız değil mi? | Divergent-1 | 2014 | |
| You didn't seem to have any problem at all. | Pek sıkıntı yaşamamışa benziyorsun? Pek bir sorunun varmış gibi görünmedin. | Divergent-1 | 2014 | |
| Me? No, no, my God, it was awful. | Ben mi? Hayır, berbattı. Ben mi? Hayır, hayır, Tanrım, bu çok kötüydü. | Divergent-1 | 2014 | |
| Oh, come on. No one even came close to your time. | Hadi ama, kimse senin sürene yaklaşamadı bile. Harikaydın. Hadi ama. Kimse senin sürene yaklaşamadı bile. | Divergent-1 | 2014 | |
| You were amazing. Yeah, what's amazing is that | Harikaydın. Evet, harika olan şey... | Divergent-1 | 2014 | |
| she's gonna knock you right out of dauntless. | ...onun seni Korkusuzların dışına iteceği. | Divergent-1 | 2014 | |
| She's not gonna knock me out of dauntless. | Hayır, beni Korkusuzlar'dan elemeyecek. Beni Korkusuzlardan falan atmayacak. | Divergent-1 | 2014 | |
| Look, she's gone from being the worst to one of the best. | En kötü olmaktan en başarılı olmaya erişti. Bak, en kötü olmaktan en iyi olmaya doğru gidiyor. | Divergent-1 | 2014 | |
| Somebody's gotta take her place at the bottom. | Birinin sonuncu olup onun yerini alması gerek. Birilerinin en dipte onun yerini alması gerek. | Divergent-1 | 2014 | |
| Who's it gonna be? You. | Kim olacak peki? Sen. Kim olacak bu? Sen tabii. | Divergent-1 | 2014 | |
