Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156559
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| He's just jealous. | Seni kıskanıyor. | Sugar-1 | 2008 | |
| Dude, we got you a little going away present. | Ahbap, sana bir veda hediyesi vermek istiyoruz. | Sugar-1 | 2008 | |
| You should go to the Dodgers. | Dodger'lere gitmelisin. | Sugar-1 | 2008 | |
| I heard they're looking for first basemen. | Kaleci aradıklarını duydum. | Sugar-1 | 2008 | |
| To hell with that shit. | Canı cehenneme. | Sugar-1 | 2008 | |
| The coaches are even tougher over there. | Oradaki antrenörler, daha beter baş belası. | Sugar-1 | 2008 | |
| No more curfews. | Sokağa çıkma yasağı, cidden bunalttı. | Sugar-1 | 2008 | |
| No more trainers telling me what to do and how to do it. | Hiç bir antrenör, bana ne yapacağımı ya da nasıl yapacağımı anlatmıyor ki. | Sugar-1 | 2008 | |
| I feel good like this, man. | Böyle daha iyiyim, dostum. | Sugar-1 | 2008 | |
| "No hats inside the building, son!" | ''Kapalı yerde şapka takma, evlat!'' | Sugar-1 | 2008 | |
| "Cut your meat with the knife, but eat it with the fork!" | "Eti bıçakla kes, ama çatalla ye!'' | Sugar-1 | 2008 | |
| "Never put the meat in your mouth with the knife!" | "Eti, asla bıçakla ağzına götürme!" | Sugar-1 | 2008 | |
| "Or you'll chop off your tongue!" | "Yoksa, dilini doğrarsın!" | Sugar-1 | 2008 | |
| "Ten o'clock! Lights out!" | "Saat on oldu. Işıklar kapansın!" | Sugar-1 | 2008 | |
| Line drive. | Sert atış. | Sugar-1 | 2008 | |
| Fly ball. | Dışarı gönder. | Sugar-1 | 2008 | |
| Home run. | Sayı vuruşu. | Sugar-1 | 2008 | |
| I got it. I got it. | Yakaladım, yakaladım. | Sugar-1 | 2008 | |
| I got it. I got it. I got it. I got it. | Yakaladım, yakaladım. Yakaladım, yakaladım. | Sugar-1 | 2008 | |
| Take me out to the ball game | Beni oyundan çıkarın. | Sugar-1 | 2008 | |
| Take me out to the crowd | Götürün beni bu kalabalıktan. | Sugar-1 | 2008 | |
| Buy me some peanuts and Cracker Jack | Giderken de, bir avuç çerez alın. | Sugar-1 | 2008 | |
| I don't care if I never get back | Dönemesem de umurumda değil. | Sugar-1 | 2008 | |
| Let me root, root, root for the home team | Bırakın, takım için çalışayım. | Sugar-1 | 2008 | |
| If they don't win it's a shame | Yenilirlerse, yazık olacak. | Sugar-1 | 2008 | |
| For it's one, two... | Şimdi bir, iki... | Sugar-1 | 2008 | |
| Have fun last night? | Dün eğlenceyi fazla kaçırdın galiba! | Sugar-1 | 2008 | |
| Feel better now? | Şimdi daha iyisindir herhalde? | Sugar-1 | 2008 | |
| Let's go. | Hadi devam et! | Sugar-1 | 2008 | |
| Here we go, here we go! | İşte başlıyoruz! İşte başlıyoruz! | Sugar-1 | 2008 | |
| Okay, Sugar, let's do this! | Tamam, Şeker. Hadi gönder bakalım! | Sugar-1 | 2008 | |
| Three. Strike three. | Üç oldu, üçüncü ıska. | Sugar-1 | 2008 | |
| Strike three. | Üçüncü ıska. | Sugar-1 | 2008 | |
| Hey, wipe that smile off your face. | Hey, gülümsemeyi kes! | Sugar-1 | 2008 | |
| Salvador, warm up. You're pitching the next inning. | Salvador, ısınmaya başla. Sonraki devre, sen atıyorsun. | Sugar-1 | 2008 | |
| Just when I was starting to like you. | Ben de ilk başladığımda sizin gibiydim. | Sugar-1 | 2008 | |
| You go and do something stupid. | Ama sizler, aptalca şeyler yapıyorsunuz. | Sugar-1 | 2008 | |
| What have you got to say for yourselves? | Söylemek istediğiniz bir şey yok mu? | Sugar-1 | 2008 | |
| Alfonso was with us too. | Alfonso da bizimle beraberdi. | Sugar-1 | 2008 | |
| Don't give me excuses. | Bana bahane uydurmayın. | Sugar-1 | 2008 | |
| Your behavior is unacceptable. | Davranışınız, kabul edilecek gibi değil. | Sugar-1 | 2008 | |
| You need to understand. You've still got a long way to go. | Anlamak zorundasınız. Önünüzde uzun bir yol var. | Sugar-1 | 2008 | |
| First, you've got to make it to the minor leagues. | Öncelikle, İkinci Lig'de başarılı olmalısınız. | Sugar-1 | 2008 | |
| Rookie ball. Single A, Double A... | Çaylaklar Ligi. A seviyesi, AA seviyesi... | Sugar-1 | 2008 | |
| Triple A. | ...ve de, AAA seviyesi. | Sugar-1 | 2008 | |
| All that before you even set foot in the majors. | Her şeyden önce bu ana dallara girmelisiniz. | Sugar-1 | 2008 | |
| So you had better watch what you do. | Bu yüzden, ne yaptığınıza biraz dikkat edin. | Sugar-1 | 2008 | |
| Because nobody's going to take this shit... | Çünkü, Amerika'ya gittiğinizde... | Sugar-1 | 2008 | |
| from a pair of Dominican rookies... | ...hiç kimse, götü boklu Dominik çaylaklarını... | Sugar-1 | 2008 | |
| when you get to the U.S. | ...dikkate almayacak. | Sugar-1 | 2008 | |
| You've been invited to spring training. | Bahar Kampı'na davet edildiniz. | Sugar-1 | 2008 | |
| You've got a call. He says it's important. | Telefonunuz var. Acil olduğunu söylediler. | Sugar-1 | 2008 | |
| This was your father's. I want you to take it with you. | Bu babana aitti. Yanında götürmeni istiyorum. | Sugar-1 | 2008 | |
| God has given you a marvelous gift. | Tanrı, sana olağanüstü bir yetenek bahşetti ve... | Sugar-1 | 2008 | |
| And God willing, you'll do great things with it. | ...büyük işler başarmanı, canı gönülden istiyor. | Sugar-1 | 2008 | |
| Miguelito! Don't ever forget your Uncle Angel. | Miguelito! Angel Hala'yı unutmuş olamazsın. | Sugar-1 | 2008 | |
| Lupe! Your cousin Lupe! | Lupe! Kuzenin Lupe! | Sugar-1 | 2008 | |
| I'm Omayra. | Ben Omayra. | Sugar-1 | 2008 | |
| Your cousin. Lupe. | Diyorum ki, kuzenin Lupe. | Sugar-1 | 2008 | |
| Lola! Your Aunt Lola! | Lola! Teyzen Lola! | Sugar-1 | 2008 | |
| Remember we went skinny dipping at the Malecon... | Hatırlasana, Malecon'a yüzmeye gitmiştik. | Sugar-1 | 2008 | |
| You were like eight and terrified of goats. | Sekiz yaşındaydın, ve hayaletlerden çok korkuyordun. | Sugar-1 | 2008 | |
| My nephew. | Yeğenim benim. | Sugar-1 | 2008 | |
| Your neighbor Ana. | Ben, komşun Ana. | Sugar-1 | 2008 | |
| You cried and cried... You were such a baby, man. | Durmadan ağlardın. Nasıl da bebektin ama, dostum. | Sugar-1 | 2008 | |
| What's your name again? | Adını tekrar söyler misin? | Sugar-1 | 2008 | |
| I'm Omayra. Your cousin. | Adım Omayra. Kuzenin. | Sugar-1 | 2008 | |
| Your Uncle Jefe! | Ben Amcan Jefe! | Sugar-1 | 2008 | |
| Uncle Angel. | Angel Halan. | Sugar-1 | 2008 | |
| I grew up around here. | Bu civarda büyüdüm. | Sugar-1 | 2008 | |
| Don't give me any shit. I taught you everything you know, hear? | Benimle dalga geçme. Sana, bildiğin her şeyi ben öğrettim, anladın mı? | Sugar-1 | 2008 | |
| Hey, Frank, what's up? | Selam Frank, nasılsın? | Sugar-1 | 2008 | |
| I'm proud of you, kid. Your father would be, too. | Seninle gurur duyuyorum, evlat. Baban da gurur duyardı. | Sugar-1 | 2008 | |
| Thanks. I owe it all to you. | Teşekkürler. Sana, çok şey borçluyum. | Sugar-1 | 2008 | |
| Just forty percent. | Sadece yüzde kırkını. | Sugar-1 | 2008 | |
| I spent the best years of my life playing in the U.S. | Hayatımın en güzel yıllarını, Amerika'da oynarken geçirdim. | Sugar-1 | 2008 | |
| Remember... Life gives you lots of opportunities. | Bunu unutma. Hayat, sana birçok fırsat sunacak. | Sugar-1 | 2008 | |
| Baseball only gives you one. | Beysbol, bunlardan sadece birisi. | Sugar-1 | 2008 | |
| When it comes, take advantage of it as much as you can. Enjoy it. | Mümkün olduğu kadar, hayatın tadına var. Keyfini çıkar. | Sugar-1 | 2008 | |
| How's the new curve? | Kavisin nasıl? | Sugar-1 | 2008 | |
| It's sweet. | İyi. | Sugar-1 | 2008 | |
| For your autograph. | İmzanı almak için. | Sugar-1 | 2008 | |
| I'm kidding, you arrogant prick. | Şaka yapıyorum, seni yerden bitme artist! | Sugar-1 | 2008 | |
| That's so you'll write to your family. | Ailene mektup yazasın diye verdim. | Sugar-1 | 2008 | |
| And to me, too, if you feel like it. | Bana da yazarsın, tabii hoşuna giderse. | Sugar-1 | 2008 | |
| So where's that boyfriend of yours? | Erkek arkadaşın nerelerde? | Sugar-1 | 2008 | |
| That ugly kid you've got. | Çıktığın şu çirkin çocuk. | Sugar-1 | 2008 | |
| He's out there dancing with Sofia. | Dışarıda, Sofia'yla dans ediyor. | Sugar-1 | 2008 | |
| With Sofia. | Sofia ile. | Sugar-1 | 2008 | |
| You know, Sis... I'm very proud of you. | Her neyse kardeşim, senden yana çok gururluyum. | Sugar-1 | 2008 | |
| I know you're going to do great things, too. | Sen de, büyük işler başarabilirsin. | Sugar-1 | 2008 | |
| Come on. Let's go dance. | Hadi, dans etmeye gidelim. | Sugar-1 | 2008 | |
| No, you go. I'll come later. | Hayır, sen git. Ben sonra gelirim. | Sugar-1 | 2008 | |
| And tell Fernando to watch it with my girl... | Ayrıca, Fernando'ya söyle, benimle sorun yaşamak istemiyorsa... | Sugar-1 | 2008 | |
| unless he wants problems with me, okay? | ...sana iyi baksın, tamam mı? | Sugar-1 | 2008 | |
| Ladies and gentlemen, from the flight deck. | Bayanlar ve baylar, uçuş ekibi adına hepinize hoş geldiniz demek istiyorum. | Sugar-1 | 2008 | |
| Still apparently about 110 miles from the Phoenix airport. | Phoenix Hava Limanı'na, 110 millik bir uçuş mesafemiz bulunmakta. | Sugar-1 | 2008 | |
| Estimating an on time arrival at the gate. | Tahmini varış süremiz içerisinde, orada olmayı ümit ediyoruz. | Sugar-1 | 2008 | |
| Did you look in the fridge? | Buzdolabına baktın mı? | Sugar-1 | 2008 | |
| To the States. | Amerika'nın şerefine! | Sugar-1 | 2008 |