• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156558

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
What is the problem? What is the problem? Sorun nedir? Sorun nedir? Sugar-1 2008 info-icon
I don't know. I don't know. Bilmiyorum. Bilmiyorum. Sugar-1 2008 info-icon
Maybe my mechanic. Maybe my mechanic. Benim tekniğim bu. Benim tekniğim bu. Sugar-1 2008 info-icon
I want to give you a chance. I want to give you a chance. Size, bir şans daha vermek istiyorum. Size, bir şans daha vermek istiyorum. Sugar-1 2008 info-icon
It's up to you. It's up to you. Gerisi size kalmış. Gerisi size kalmış. Sugar-1 2008 info-icon
I'll do my best. I'll do my best. Elimden geleni yapacağım. Elimden geleni yapacağım. Sugar-1 2008 info-icon
Have a good weekend. You too. İyi hafta sonları! Size de. Sugar-1 2008 info-icon
Sugar! Give me a ball! Şeker! Bana topu ver! Sugar-1 2008 info-icon
Hey, what's up? Selam, nasıl gidiyor? Sugar-1 2008 info-icon
I got one! I got one! Bir tane aldım! Ben de aldım! Sugar-1 2008 info-icon
Hi, Sis. Hello. Selam, kardeşim. Selam. Sugar-1 2008 info-icon
Any news about the States? ls that all you want to hear about? Amerika'dan haber var mı? Tüm merak ettiğin, bu mu? Sugar-1 2008 info-icon
Hi, Grandma. Looking beautiful today. Merhaba, büyükanne. İyi gördüm seni. Sugar-1 2008 info-icon
What's up? How's the TV? Ne haber? Televizyonda neler var? Sugar-1 2008 info-icon
Erica won't let me watch baseball. Erica, beysbol izlememe izin vermiyor. Sugar-1 2008 info-icon
Not during American Idol. ''Amerikan Popstar'' olduğu sürece, hayır. Sugar-1 2008 info-icon
Hello, Miguel. Do you have any good news for your mother? Merhaba, Miguel. Annene iyi haberler mi getirdin? Sugar-1 2008 info-icon
Yes... Elbette. Sugar-1 2008 info-icon
You're going to the States? Amerika'ya gidiyor musun? Sugar-1 2008 info-icon
Not yet, Mom. Henüz değil, anne. Sugar-1 2008 info-icon
But I learned how to throw a spike curve. Ama, kavisli atış yapmayı öğrendim. Sugar-1 2008 info-icon
A spike curve... Kavisli atış mı? Sugar-1 2008 info-icon
I'm still working out the mechanics! Tekniğini çözmeye çalışıyorum! Sugar-1 2008 info-icon
When are you going to finish this? Bunu ne zaman bitireceksin? Sugar-1 2008 info-icon
Soon. It's just hard to find the time. Yakında. Pek zaman bulamıyorum. Sugar-1 2008 info-icon
I'm trying to match the chairs my dad made, but I can't get it right. Babamın yaptığı koltuklara benzetmeye çalışıyorum, ama olmuyor. Sugar-1 2008 info-icon
When I'm done, I'll make you one just like it. Bitirdiğim zaman, sana da aynısından yapacağım. Sugar-1 2008 info-icon
And the rest of the house? When will it be done? Peki, evin geri kalanı? O ne zaman biter? Sugar-1 2008 info-icon
A month, maybe two... Bir ay, belki de iki. Sugar-1 2008 info-icon
Do you know we just did it where my mom's kitchen is gonna be? Dur bakalım, daha annemin mutfağını yeni ayarladık. Sugar-1 2008 info-icon
Don't tell me that! Hiç söyleme, daha iyi. Sugar-1 2008 info-icon
Why not? Next time we can do it in Grandma's bedroom. Neden? Gelecek sefere de, büyükannemin yatak odasını ayarlarız. Sugar-1 2008 info-icon
Or we could do it on the roof? Peki ya, çatı katına ne dersin? Sugar-1 2008 info-icon
I hope you make it to the States. Bu işi, Amerika'da halledeceğini sanıyordum. Sugar-1 2008 info-icon
You hope? Baby, there's nobody better than me. Sanıyor muydun? Bebeğim, kimse daha iyisini yapamaz. Sugar-1 2008 info-icon
how about... ...şuna ne dersin? Sugar-1 2008 info-icon
I know you'll make it. Bunu başarabileceğine inanıyorum. Sugar-1 2008 info-icon
Now we're talking. Yine, lafı oraya getirdin. Sugar-1 2008 info-icon
And the first thing I'm going to do when I get there... Oraya gittiğim zaman, yapacağım ilk şey... Sugar-1 2008 info-icon
I'm going to buy a Cadillac. ...bir Cadillac satın almak olacak. Sugar-1 2008 info-icon
And I'll drive it through the ocean and bring you back with me. Seni de yanıma alıp, okyanuslara doğru gideceğiz. Sugar-1 2008 info-icon
You can't drive a Cadillac on water. Okyanusta, Cadillac süremezsin ki. Sugar-1 2008 info-icon
Sure you can. In the U.S. they build all kinds of cars. O kadar emin olma. Amerika'da arabanın her türlüsünü üretiyorlar. Sugar-1 2008 info-icon
Ones that drive on water. Hatta, su üzerinde giden araba bile var. Sugar-1 2008 info-icon
I can take you to New York. Seni, New York'a götürebilirim. Sugar-1 2008 info-icon
There's snow there in Yankee Stadium. Yankee Stadyumu'nda, kar da oluyor. Sugar-1 2008 info-icon
Want to see me play in Yankee Stadium? Yankee Stadyumu'nda oynadığımı görmek istemez misin? Sugar-1 2008 info-icon
It doesn't snow during the baseball season, silly. Beysbol sezonu, kar mevsiminde değil ki, aptal şey seni! Sugar-1 2008 info-icon
So we'll go for Christmas. Tamam, o zaman Noel tatilinde gideriz. Sugar-1 2008 info-icon
Sure. Next Christmas... Söz, gelecek Noel'de... Sugar-1 2008 info-icon
we'll cross the sea in my Cadillac car boat. Done. ...Cadillac arabamla, denizleri aşıp gidiyoruz. Anlaştık. Sugar-1 2008 info-icon
You really are crazy. Sen cidden delisin. Sugar-1 2008 info-icon
She was hot. But I liked my hair too much. Çok ateşli biri ama, kendi saçlarımı daha çok seviyorum. Sugar-1 2008 info-icon
I liked it too, Javi. Ben de çok seviyorum, Javi. Sugar-1 2008 info-icon
If you liked your hair so much, why did you cut it? Madem saçlarını çok seviyordun, neden kestirdin? Sugar-1 2008 info-icon
I wanted a different look. Değişiklik olsun diye. Sugar-1 2008 info-icon
Or a different girl. Ya da, başka bir kız istedin. Sugar-1 2008 info-icon
Hey, stop playing... Hey, oynaşmaktan vazgeç. Sugar-1 2008 info-icon
This arm is worth a million dollars. Bu gördüğün kollar bir milyon dolar değerinde. Sugar-1 2008 info-icon
He's right! That arm's worth money. Bu konuda haklı! O kollar, çok para ediyor. Sugar-1 2008 info-icon
May God bless the golden arm! Tanrı, o altın değerindeki kollarını kutsasın! Sugar-1 2008 info-icon
You call that flabby rubber band an arm? Bunu, bandajlı sıska kolların için mi söylüyorsun? Sugar-1 2008 info-icon
Oh, Miguel! Miguel! Sugar-1 2008 info-icon
Dude, this arm throws a 95. What does yours throw? Dostum, bu kollar 95'lik atıyor. Seninki kaç atıyor? Sugar-1 2008 info-icon
Well, I threw 98 in Double A in Portland. Ona bakarsan, ben de Portland'a 98'lik atış yaptım. Sugar-1 2008 info-icon
98? That's right. 98'lik mi? Doğru. Sugar-1 2008 info-icon
Then why are you at the streetlights... O zaman, neden sokaklarda... Sugar-1 2008 info-icon
selling cell phone chargers? ...cep telefonu filan satıyorsun? Sugar-1 2008 info-icon
And the one you sold me doesn't even work. Üstelik bana sattığın cihaz da, bozuk çıktı. Sugar-1 2008 info-icon
Many of you are thinking about your families. Çoğunuz, ailelerini düşünüyor. Sugar-1 2008 info-icon
Your girlfriends. Kız arkadaşlarını. Sugar-1 2008 info-icon
Your siblings. Kardeşlerini. Sugar-1 2008 info-icon
Your grandparents. Büyükannesini veya büyükbabasını. Sugar-1 2008 info-icon
I know a lot of you are feeling the pressure. Bunun, büyük bir baskı oluşturduğunu biliyorum. Sugar-1 2008 info-icon
But I'm going to tell you something very important. Ama size çok önemli bir şey söyleyeceğim. Sugar-1 2008 info-icon
Forget about it all. Hepsini unutun. Sugar-1 2008 info-icon
The only thing you've got to think about is yourselves. Düşünmeniz gereken tek bir şey var. O da, kendinizsiniz. Sugar-1 2008 info-icon
Put all your energy into your game... İyi bir oyuncu olmak adına... Sugar-1 2008 info-icon
into your development as a ballplayer. ...bütün enerjinizi oyuna verin. Sugar-1 2008 info-icon
Forget about everything else. Ve geriye kalan her şeyi unutun. Sugar-1 2008 info-icon
And just play. Sadece oyununuza bakın. Sugar-1 2008 info-icon
You want to succeed? Başarıya ulaşmak istiyor musunuz? Sugar-1 2008 info-icon
You've got to be like a racehorse, focused on your final goal. Yarış atı gibi, bitiş çizgisine odaklanmalısınız. Sugar-1 2008 info-icon
Because everything... Çünkü her şey... Sugar-1 2008 info-icon
absolutely everything depends on you. ...bütün her şey, size bağlı. Sugar-1 2008 info-icon
Berroa. When you finish, go to Alvarez's office. Berroa! İşin bitince, Alvarez'in ofisine uğra. Sugar-1 2008 info-icon
Hey, Sugar, they made me an offer. Hey Şeker, bana bir teklifte bulundular. Sugar-1 2008 info-icon
Congratulations. What did they offer you? Tebrikler. Ne kadar teklif ettiler? Sugar-1 2008 info-icon
A hundred fifteen. 15 bin dolar. Sugar-1 2008 info-icon
But my agent takes like forty of it. Ama menajerim, yüzde kırkını istiyor. Sugar-1 2008 info-icon
How much did you sign for? Sen kaça imzaladın? Sugar-1 2008 info-icon
Oh, you know. About the same. Bilirsin işte, aşağı yukarı aynı. Sugar-1 2008 info-icon
Did you get any other offers? Başka bir teklif aldın mı? Sugar-1 2008 info-icon
The Yankees and Seattle, but not as much. Yankees ve Seattle. Ama, pek de fazla vermiyorlardı. Sugar-1 2008 info-icon
Well, just don't get cocky. Nobody likes a dickhead on the team. Burnun havaya kalkmasın. Takımda, çük kafalıları pek sevmezler. Sugar-1 2008 info-icon
So, why do they call you Sugar? Neden sana ''Şeker'' diyorlar? Sugar-1 2008 info-icon
Well, I'm sweet with the ladies. Bayanlar beni tatlı bulduğu için. Sugar-1 2008 info-icon
But mostly I've got the sweetest knuckle curve there is. Ama bana en tatlı gelen şey, kavisli atışlar yapmak. Sugar-1 2008 info-icon
Bullshit! You just learned that the other day. Saçmalama! Bunu, daha geçen gün öğrendin. Sugar-1 2008 info-icon
They call him Sugar because he eats so much dessert! Ona ''Şeker'' diyorlar, çünkü çok tatlı yiyormuş. Sugar-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156553
  • 156554
  • 156555
  • 156556
  • 156557
  • 156558
  • 156559
  • 156560
  • 156561
  • 156562
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim