Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156036
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I swear to God I'm gonna fix it. | Tanrı huzurunda yemin ederim ki bunu düzelteceğim. Yemin ederim. | Stiletto-1 | 2008 | |
| What did I say? My whole world's in that car. | Ne demeliyim? Bütün dünyam bu arabada. Ne demiştim? Her şeyim o arabanın içinde. | Stiletto-1 | 2008 | |
| It's all falling apart. | Herşey parçalanıyor. Her şey paramparça olmaya başladı. | Stiletto-1 | 2008 | |
| What did I do wrong, Gus? | Neyi yanlış yaptım, Gus? Yanlış olacak ne yaptım Gus? | Stiletto-1 | 2008 | |
| How could I stop this? | Bunu nasıl durdurabilirim? Buna nasıl son verebilirim? | Stiletto-1 | 2008 | |
| The minute you walked out of that hospital, | Hastaneden çıktığın an, Hastaneden çıktıktan sonra... | Stiletto-1 | 2008 | |
| you should've killed everyone. | herkesi öldürmeliydin. ...herkesi öldürmen gerekirdi. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Hey, Gus. | Hey, Gus. Hey Gus. | Stiletto-1 | 2008 | |
| The same Neo Nazi design as the other dead arian. | Diğer ölüyle aynı Neo Nazi dövmesi. Diğer kurbanda olan Neo Nazi dövmesi bunda da var. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Anyone else been down here to see him? Any cops? | Onu görmeye gelen başka kimse var mı? Herhangibir polis? Onu görmeye gelen oldu mu? Herhangi bir polis? | Stiletto-1 | 2008 | |
| No, not yet. | Hayır, henüz yok. Hayır, henüz değil. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Can I borrow your computer? | Bilgisayarını kullanabilirmiyim? Bilgisayarını kullanabilir miyim? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Get out of here! | Defolun buradan! Defolun gidin buradan! | Stiletto-1 | 2008 | |
| Everybody out! Now! | Herkes dışarı! Şimdi! Herkes dışarı! Hemen! | Stiletto-1 | 2008 | |
| What's wrong with you? We're fucking having a party. | Nedir senin derdin? Burada eğleniyoruz. Senin derdin ne? Kahrolası bir parti yapmaya çalışıyoruz. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Get the fuck out! | Siktirin gidin! Defolun gidin! | Stiletto-1 | 2008 | |
| Get these fucking whores outta here! | Çıkarın bu orospuları buradan! Şu kahrolası sürtükleri buradan götürün! | Stiletto-1 | 2008 | |
| Fucking chill. | Lanet herif. Kahrolası manyak. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Do you know what I'm gonna do to you? | Sana ne yapacağımı biliyormusun? Sana ne yapacağımı biliyor musun? | Stiletto-1 | 2008 | |
| You're hit. | Vurulmuşsun. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Beck, what the fuck are you doing? | Beck, ne yapıyorsun? Beck, ne halt ediyorsun? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Stay out of this. | Bu işe karışma. Sen karışma. | Stiletto-1 | 2008 | |
| You're cleaning up for her and Vadalos. | Biliyordum. O ve Vadalos için çalışıyorsun. Onunla Vadalos için çalışıyorsun biliyorum. | Stiletto-1 | 2008 | |
| I fucking covered for you! | Hep sana destek oldum! Lanet olsun seni kolluyordum! | Stiletto-1 | 2008 | |
| You have no idea what's going on here. Just let it go. | Burada neler olduğunu bilmiyorsun. Unut gitsin. Olup bitenden haberin yok. Her şeyi oluruna bırak. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Fuck you. I'm calling this one in. | Becereyim seni. Herşey bitti. Canın cehenneme. Silahımı devreye sokuyorum. | Stiletto-1 | 2008 | |
| We have to go. Come on, policeman. | Gitmemiz lazım. Haydi, polis bey. Gitmeliyiz. Hadi memur bey. | Stiletto-1 | 2008 | |
| We have to leave. You can't wait here any longer. | Gitmeliyiz. Burada daha fazla bekleyemeyiz. Gitmeliyiz. Artık burada kalamazsın. | Stiletto-1 | 2008 | |
| You're taking me to him, huh? | Beni ona götürüyorsun, ha? Beni ona götürüyorsun, değil mi? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Do you know that I have the money? | Paranın bende olduğunu biliyormusun? Paranın bende olduğundan haberin var mı? | Stiletto-1 | 2008 | |
| He didn't tell you about the money, did he? | Sana paradan bahsetmedi, değil mi? | Stiletto-1 | 2008 | |
| What the fuck are you talking about? | Neyden bahsediyorsun sen? Ne saçmalıyorsun sen? | Stiletto-1 | 2008 | |
| I'm talking about over $2 million. | İki milyonun üstünde dolardan bahsediyorum. 2 milyon dolardan bahsediyorum. | Stiletto-1 | 2008 | |
| It looks better in real life, doesn't it? | Gerçek hayatta daha iyi görünüyor, değil mi? Güzel gözüküyorlar, değil mi? | Stiletto-1 | 2008 | |
| This is Virgil's money? | Bu Virgil'in parası mı? Bu Virgil'in parası, öyle mi? | Stiletto-1 | 2008 | |
| No. It's mine now. | Hayır. Şimdi benim param. Hayır, artık bana ait. | Stiletto-1 | 2008 | |
| And it's ours if you let me go. | Beni salarsan, ikimizin parası. Ve gitmeme izin verirsen, ikimizin olabilir. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Here. | Al. Hadi. | Stiletto-1 | 2008 | |
| It's just for now. I have to clean myself. | Şimdilik. Yıkanmam lazım. Şu an için. Temizlenmem gerek. | Stiletto-1 | 2008 | |
| You don't want to take me to Virgil with a wounded leg, do you? | Virgil'in beni yaralı bir bacakla görmesini istemezsin, değil mi? Beni Virgil'e yaralı bir bacakla götürmek istemezsin, değil mi? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Stop it. What are you doing? | Dur, ne yapıyorsun? Kes şunu. Ne yapıyorsun? | Stiletto-1 | 2008 | |
| You delicate all of a sudden? | Aniden nazik mi oldun? Birden hassas biri mi oldun yoksa? | Stiletto-1 | 2008 | |
| It went through. Missed the bone. You're all right. | Sıyırmış. Kemiğe dokunmamış. Birşeyin yok. Kemiği sıyırmış. Bir şey olmayacak. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Do you know what will happen to me If you take me back to him? | Beni ona götürürsen bana ne olacağını biliyormusun? Beni ona götürdüğünde başıma neler geleceğini biliyor musun? | Stiletto-1 | 2008 | |
| He's not an angel, you know. | O bir melek değildir. Biliyorsun. Onun bir melek olmadığını biliyorsun. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Your English is pretty good. | İngilizcen gayet iyi. İngilizcen oldukça iyi. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Yeah. Well, that's because Virgil hired | Evet. Aslında, bu Virgil'in tuttuğu... Evet. Bunu Virgil'in... | Stiletto-1 | 2008 | |
| a dialect coach for me. | konuşma hocası sayesinde oldu. ...benim için tuttuğu öğretmen sayesinde başardım. | Stiletto-1 | 2008 | |
| He wanted me to sound more American. | Daha Amerikalı olmamı istiyordu. Benden Amerikalılar gibi konuşmamı istemişti. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Dialect coach. | Diyalog hocası. Öğretmen. | Stiletto-1 | 2008 | |
| And you put a knife in his gut. | Ve sen karnına bir bıçak soktun. Ve sen de onun bağırsaklarını deşmeye çalıştın. | Stiletto-1 | 2008 | |
| You know what? | Biliyormusun? Bak ne diyeceğim. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Don't be so quick to judge, Mr. Policeman. | Beni bu kadar çabuk yargılama, sayın polis bey. Bu kadar çabuk karar verme Memur Bey. | Stiletto-1 | 2008 | |
| You don't know anything about me. | Benim hakkımda hiçbirşey bilmiyorsun. Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun. | Stiletto-1 | 2008 | |
| I know enough. | Yeterince biliyorum. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Oh, do you? Huh? | Oh, öyle mi? Ha? Öyle mi? Ha? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Control yourself. It's not spring break. | Kendine hakim ol. Bu bahar tatili değil. Kendine gel. Tatilde değiliz. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Huh? We could go away. | Ha? Buradan gidebiliriz. Öyle mi? İstersen gidebiliriz. | Stiletto-1 | 2008 | |
| And we could just disappear. | Ortadan kaybolabiliriz. | Stiletto-1 | 2008 | |
| What is the matter? | Sorun nedir? Sorun ne? | Stiletto-1 | 2008 | |
| You're just going to take me back to him and it's going to be all over. | Beni ona götürme ve herşey iyi olacak. Beni ona teslim edersen her şey sona erer. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Come on. We can disappear. | Haydi. Kaybolabiliriz. Hadi. Ortadan kaybolabiliriz. | Stiletto-1 | 2008 | |
| What does he have on you? | Neden ona çalışıyorsun? Seni neyle tehdit ediyor? | Stiletto-1 | 2008 | |
| I'm ruined. | Mahvoldum. İşim bitti. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Excuse me a second. | Bir saniye lütfen. İzninizle. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Yeah. I got her. | Evet. Onu yakaladım. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Good. Bring her to my nightclub right now. | Güzel. Onu hemen gece kulübüme getir. İyi. Onu hemen benim gece kulübüme getir. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Fuck you. I'll drive her right down to the Police Station. | Siktir. Onu polis merkezine götüreceğim. Canın cehenneme. Onu merkeze götürüyorum. | Stiletto-1 | 2008 | |
| What the hell is wrong with you? What do you want? | Sana ne oluyor böyle? Ne istiyorsun? Senin derdin ne? Ne istiyorsun? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Be in the parking lot at the Safari Inn. | Safari Inn'in otoparkında ol. Safari Oteli'nin oradaki otoparka gel. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Anything's out of whack, I'll start shooting. | Anormal birşey görürsem, ateş etmeye başlayacağım. Bir şey denemeye kalkarsan, onu gebertirim. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Fuck this one or you're gonna end up on a garbage can. | Becer şunu yoksa sonun bir çöp bidonunda olur. Bu işi batırırsan, yaşamın çöp torbasında sonlanacak. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Do you hear me, cop? | Duydun mu beni, polis? Beni duydun mu polis? | Stiletto-1 | 2008 | |
| No. Look, I gotta go. I gotta check something out. | Hayır. Gitmem gerek. Birşey araştıracağım. Hayır. Bak gitmeliyim. Bir şeyi kontrol etmem gerekiyor. | Stiletto-1 | 2008 | |
| To my nightclub. I got a problem. | Gece kulübüme. Bir sorun var. Gece kulübüme. Bir sorun çıktı. | Stiletto-1 | 2008 | |
| I'll go with you. | Seninle geleceğim. Seninle geliyorum. | Stiletto-1 | 2008 | |
| No. You stay here with Virgil. You need anything? | Hayır. Virgil'le kal. Birşeye ihtiyacın var mı? Hayır. Virgil'in yanında kal. Bir şey ister misin? | Stiletto-1 | 2008 | |
| I'm gonna kill all these motherfuckers. | Bütün bu orospu çocuklarını öldüreceğim. O orospu çocuklarının hepsini geberteceğim. | Stiletto-1 | 2008 | |
| What the hell is your problem, cop? Where is the fucking bitch? | Nedir senin problemin, polis? Nerede bu fahişe? Senin derdin ne polis? O sürtük nerede? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Every dog has his day. | Her köpeğin kendi günü vardır. Her köpek günün birinde kazanır. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Shit, they're not here. | Burada değiller. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Come on. | Gidelim. Hadi. | Stiletto-1 | 2008 | |
| You know, you should've asked me about Alex. | Biliyormusun, Alex hakkında bana sormalıydın. Bana Alex'i sormalıydın. | Stiletto-1 | 2008 | |
| I could've warned you about him. He was always the worst one. | Seni o konuda uyarabilirdim. Her zaman için en kötüsü oydu. Seni onun hakkında uyarmıştım. O her daim kötü olandır. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Alex was in on this with you from the beginning? | Alex bu işte baştan beri seninlemiydi? Alex başından beri seninle miydi? | Stiletto-1 | 2008 | |
| And you took off without giving him his cut? | Ve onun payını vermeden hepsinimi aldın? Ve sen onun payını vermeden onu oyun dışı bıraktın, öyle mi? | Stiletto-1 | 2008 | |
| He's a Judas. | O bir hain. | Stiletto-1 | 2008 | |
| And what's that make you? | Seni çeken ne? Böyle yaparak sen ne oluyorsun? | Stiletto-1 | 2008 | |
| I'm a lot of things, but I'm not a traitor. | Ben çok şeyim, ama hain değilim. Birçok şey ama hain değilim. | Stiletto-1 | 2008 | |
| I'm sure Virgil doesn't feel that way. | Eminim Virgil aynı fikirde değildir. Eminim Virgil öyle düşünmüyordur. | Stiletto-1 | 2008 | |
| I stuck by Virgil no matter what. | Her zaman Virgil'e sadık kaldım. Ne olursa olsun, Virgil'e sadık kaldım. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Then why did you do it? | O halde, neden bunu yaptın? O halde bunu neden yaptın? | Stiletto-1 | 2008 | |
| Two years ago | İki yıl önce, İki yıl önce... | Stiletto-1 | 2008 | |
| my little sister disappeared. | küçük kızkardeşim kayboldu. ...küçük kız kardeşim kaybolmuştu. | Stiletto-1 | 2008 | |
| She was on her way here from Russia. | Rusya'dan buraya geliyordu. Rusya'ya gidiyordu. | Stiletto-1 | 2008 | |
| Virgil set up the work, visa, social security number, | Virgil herşeyi ayarlamıştı. Viza, sosyal güvenlik numarası, Virgil her şeyi ayarlamıştı; kredi kartını, sosyal güvenlik numarasını... | Stiletto-1 | 2008 | |
| and a job when she got here. | ve uygun bir iş. ...ve buraya döndüğünde çalışacağı işi. | Stiletto-1 | 2008 | |
| And the night that she was supposed to arrive, I was at home waiting | Geleceği gece evde telefonunu bekliyordum. Ve kardeşimin o gece oraya varması gerekiyordu bu yüzden evdeydim... | Stiletto-1 | 2008 | |
| for this phone call. Virgil's guys were going to the airport to pick her up. | Virgil'in adamları hava alanına onu almaya gitmişlerdi. ...aramasını bekliyordum. Virgil'in adamları onu havaalanından alacaktı. | Stiletto-1 | 2008 | |
| They were gonna take her to a safe house until they were sure it was clear. | Herşey ayarlanana kadar onu emin bir eve götüreceklerdi. Güvenliği sağlayana dek onu güvenli evde tutacaklardı. | Stiletto-1 | 2008 |