Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 151037
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| But l...l'm becoming a human being! | Ama ben...ben insana dönüşüyorum! | Solaris-2 | 1972 | |
| l can feel just as deeply as any ofyou. | En az sizin kadar derinden hissedebiliyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| l can live without Chris already. | Chris olmadan da yaşayabiliyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| l... l'm in love with him. | Ben...Ben ona aşığım. | Solaris-2 | 1972 | |
| l'm a human being! | Ben bir insanım! | Solaris-2 | 1972 | |
| You, why are you so cruel... | Siz, siz neden bu kadar acımasızsınız... | Solaris-2 | 1972 | |
| Get up, on your feet! | Ayağa kalk! | Solaris-2 | 1972 | |
| My dear man! | Pek sevgili insanım! | Solaris-2 | 1972 | |
| Nothing is more easy. | Hiçbir şey daha kolay değildir. | Solaris-2 | 1972 | |
| lt's wrong of us to quarrel like this. | bu şekilde kavga etmemiz doğru değil. | Solaris-2 | 1972 | |
| We lose our humanity, our dignity as humans. | İnsanlar olarak insanlığımızı, saygınlığımızı kaybediyoruz. | Solaris-2 | 1972 | |
| No, you're very human, but each one in his own way. | Hayır, sen de pekala insansın, ama herkes kendi yoluna. | Solaris-2 | 1972 | |
| That's why you're quarrelling. | İşte bu yüzden kavga ediyorsunuz. | Solaris-2 | 1972 | |
| l hope l'm not bothering you? | Umarım canınızı sıkmıyorumdur? | Solaris-2 | 1972 | |
| You're really a good fellow. Only you look awful! | Gerçekten iyi bir adamsın. Sadece rezil görünüyorsun! | Solaris-2 | 1972 | |
| Actually, l'm worn out. Could you help me? | Aslında yıprandım. Yardım edebilir misiniz? | Solaris-2 | 1972 | |
| Doesn't a man who'd give up his life | Hayatından bazı aptal lanet bağlantılar, bir meselenin... | Solaris-2 | 1972 | |
| for some silly damned contact, for knowing the truth about it, | aslını öğrenmek için vazgeçmiş bir adamın... | Solaris-2 | 1972 | |
| doesn't he have a right to get drunk once in a while? | bir kere olsun sarhoş olma hakkı da mı yok? | Solaris-2 | 1972 | |
| Certainly he has, absolutely. | Muhakkak ki var, kesinlikle. | Solaris-2 | 1972 | |
| Tell me, do you believe in our mission? | Söylesene, görevimize inanıyor musun? | Solaris-2 | 1972 | |
| l'll stay up a while yet. lt's important we don't sleep. | Ben biraz daha uyanık kalacağım. Uyumamamız önemli. | Solaris-2 | 1972 | |
| l'm going to see Faust in his laboratory. | Ben laboratuvarında Faust'u göreceğim. | Solaris-2 | 1972 | |
| Our Faust, Sartorius, is still seeking his remedy against immortality. | Bizim Faust, Sartorius, hala ölüme çare arıyor. | Solaris-2 | 1972 | |
| While we... | Madem biz... | Solaris-2 | 1972 | |
| Suppose we opened all the windows and yelled down as loud as we could? | tut ki bütün camları açıp avazımızca bağırdık. | Solaris-2 | 1972 | |
| Do you think it would hear? | Sence duyulur mu? | Solaris-2 | 1972 | |
| Only who shall we call to? | İyi de kime sesleneceğiz? | Solaris-2 | 1972 | |
| Maybe we should whip him with birch leaves? | Belki de onu Huş yapraklarıyla kırbaçlamalıyız? | Solaris-2 | 1972 | |
| Or we could even pray to it... | Ya da dua ederiz... | Solaris-2 | 1972 | |
| l think l closed the door... She's alone there. | Galiba kapıyı kapatmıştım... O orada yalnız. | Solaris-2 | 1972 | |
| Go on. l feel a lot better. The station changes its orbit. | Git haydi. Ben çok daha iyiyim. İstasyon yörüngesini değiştiriyor. | Solaris-2 | 1972 | |
| At 17 hours there'll be thirty seconds ofweightlessness. | 17'de otuz saniye yer çekimsiz kalacağız. | Solaris-2 | 1972 | |
| So don't forget. | Yani unutma. | Solaris-2 | 1972 | |
| Hari! | Hari! | Solaris-2 | 1972 | |
| Forgive me, darling, l was lost in my thoughts. | Affet beni sevgilim, düşüncelerimde kaybolmuşum. | Solaris-2 | 1972 | |
| ls anything wrong? | Sorun mu var? | Solaris-2 | 1972 | |
| No. No, nothing's wrong. Everything's all right. | Hayır. Hayır, sorun yok. Her şey yolunda. | Solaris-2 | 1972 | |
| She drank liquid oxygen... | Sıvı oksijen içmiş... | Solaris-2 | 1972 | |
| She did it out of desperation. | Bunu umutsuzluktan yaptı. | Solaris-2 | 1972 | |
| lt is going to get worse. | Daha da kötü olacak. | Solaris-2 | 1972 | |
| The more she's with you, the more human she becomes. | Ne kadar seninle olursa, o kadar insanlaşıyor. | Solaris-2 | 1972 | |
| What are you going to do? Wait until she comes back. | Ne yapacaksın? Dönene kadar bekle. | Solaris-2 | 1972 | |
| And then what? Leave the station? | O zaman ne olacak? İstasyonu terk mi edeyim? | Solaris-2 | 1972 | |
| Chris, she can live only here, on the station. | Chris, o sadece burada yaşayabilir, burada istasyonda. | Solaris-2 | 1972 | |
| What else can l do? l love her. | Başka ne yaparım ki? Onu seviyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| Love whom? Her? Or the girl on the rocket? | Ki mi? Onu mu? Yoksa roketteki kızı mı? | Solaris-2 | 1972 | |
| She will return. She can return a hundred times over. | Geri dönecek. Yüzden fazla kez geri dönebilir. | Solaris-2 | 1972 | |
| Don't convert the scientific problem to an insignificant love story. | Bilimsel bir sorunu değersiz bir aşk hikayesine çevirme. | Solaris-2 | 1972 | |
| l had a foreboding that this would end badly. | Bunun kötü biteceğine dair bir önsezim vardı. | Solaris-2 | 1972 | |
| You should help her. | Ona yardım etmelisin. | Solaris-2 | 1972 | |
| lt's horrifying, isn't it? | Dehşet bir şey, değil mi? | Solaris-2 | 1972 | |
| l'll never get used to these constant resurrections! | Bu sebatkar dirilmelere bir türlü alışamadım! | Solaris-2 | 1972 | |
| ls it me? | Bu ben miyim? | Solaris-2 | 1972 | |
| What?.. What?.. | Ne?. Ne?. | Solaris-2 | 1972 | |
| No... l'm not... | Hayır... ben değilim... | Solaris-2 | 1972 | |
| Not her... Not Hari... | O değilim...Hari değilim... | Solaris-2 | 1972 | |
| And you... What ifyou aren't either... | Ya sen...Peki sen de değilsen ne olacak... | Solaris-2 | 1972 | |
| Don't talk, Hari. l'm not Hari! | Konuşma, Hari. Ben Hari değilim! | Solaris-2 | 1972 | |
| Maybe your appearance | Belki senin ortaya çıkışın | Solaris-2 | 1972 | |
| is supposed to be a torment, maybe the ocean sent you. | bir sancıdır, belki de seni gerçekten okyanus yolladı. | Solaris-2 | 1972 | |
| But you're more to me than all that science could ever mean! | Ama sen benim için bütün bu bilimden daha çok şey ifade ediyorsun! | Solaris-2 | 1972 | |
| Do l look very much like her? You may have looked like her. | Ona çok mu benziyorum? Ona benzeyebilirdin. | Solaris-2 | 1972 | |
| But now it's you who are real Hari. | Ama sen şimdi gerçek Hari'sin. | Solaris-2 | 1972 | |
| Do l look ugly? Can you look at me? | Çirkin miyim? Bana bakabiliyor musun? | Solaris-2 | 1972 | |
| Do l disgust you? No. | Seni iğrendiriyor muyum? Hayır. | Solaris-2 | 1972 | |
| You're lying! Stop it! | Yalan söylüyorsun! Kes şunu! | Solaris-2 | 1972 | |
| l must be looking disgusting! | İğrenç görünüyor olmalıyım! | Solaris-2 | 1972 | |
| Hari, what can l do? | Hari, ne yapabilirim? | Solaris-2 | 1972 | |
| l won't return to earth. | Dünyaya dönmeyeceğim. | Solaris-2 | 1972 | |
| We'll live here, on the station. | Burada yaşarız, istasyonda. | Solaris-2 | 1972 | |
| The ocean's activity is increasing. Your encephalogram may be the cause. | Okyanusun aktivitesi artıyor. Nedeni Beyin Halogramın olabilir... | Solaris-2 | 1972 | |
| Whenever we show pity we empty our souls. | Merhamet gösterdiğimizde ruhlarımızı boşaltıyoruz. | Solaris-2 | 1972 | |
| Perhaps that's true. | Belki öyledir. | Solaris-2 | 1972 | |
| Suffering makes life seem gray and suspicious. | Acı çekmek hayatı gri ve güvenilmez gösterir. | Solaris-2 | 1972 | |
| No, l don't believe that... l will not accept that... | Hayır, buna inanmıyorum... Bunu kabul etmeyeceğim... | Solaris-2 | 1972 | |
| What is not indispensable to life is in some way harmful to it? | Hayat için vazgeçilmez olmayan hayata bir yolla zarar mı veriyor? | Solaris-2 | 1972 | |
| No, that's not true either. ltjust isn't true! | Hayır bu da doğru değil. Hiç de doğru değil! | Solaris-2 | 1972 | |
| Remember Tolstoy's suffering | Tolstoy'un genel olarak | Solaris-2 | 1972 | |
| about the impossibility of loving the humankind in general? | insan türünü sevmek yolundaki ıstıraplarını unuttun mu? | Solaris-2 | 1972 | |
| How much time has passed since? | Ne kadar zaman geçti? | Solaris-2 | 1972 | |
| l can't figure it out... Help me. | Hesaplamadım... Yardım et. | Solaris-2 | 1972 | |
| Let's suppose l love you. | Diyelim ki seni seviyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| Love is something we can feel, | Aşk hissedebildiğimiz bir şey, | Solaris-2 | 1972 | |
| but never explain. One can only explain the idea. | ama asla açıklayamayız. Sadece'aşk' düşüncesi açıklanabilir. | Solaris-2 | 1972 | |
| You love that which you can lose. | İnsan kaybedebileceğini sever. | Solaris-2 | 1972 | |
| Yourself, a woman, your country... | Kendini, bir kadını, ülkesini... | Solaris-2 | 1972 | |
| Until today, humanity, the world, had no way to reach love. | Bugüne kadar, insanlık, dünya, aşka giden bir yol bulamadı. | Solaris-2 | 1972 | |
| There are so few of us! | O kadar azız ki! | Solaris-2 | 1972 | |
| Perhaps the reason we're here, | Belki de burada olmamızın nedeni, | Solaris-2 | 1972 | |
| is to understand, for the first time, human beings as a reason to love? | ilk defa insanoğlunu, aşkın bir nedeni olarak anlayalım diyedir? | Solaris-2 | 1972 | |
| He's feverish. | Hararetli. | Solaris-2 | 1972 | |
| How did Guibariane really die? You haven't told me. | Guibariane gerçekte nasıl öldü? Bana anlatmadınız. | Solaris-2 | 1972 | |
| l'll tell you, but later. | Anlatırım, ama sonra. | Solaris-2 | 1972 | |
| Guibariane did not die out offear, he died out of shame. | Guibariane korku yüzünden ölmedi, utanç da duymadı. | Solaris-2 | 1972 | |
| The salvation of humanity is in its shame! | İnsanlık kurtuluşunu utancında bulacak! | Solaris-2 | 1972 | |
| Mama, l... | Anne, ben... | Solaris-2 | 1972 | |
| l'm two hours late. | İki saat geciktim. | Solaris-2 | 1972 | |
| l know. How was your trip? | Biliyorum. Yolculuk nasıldı? | Solaris-2 | 1972 | |
| lt was just a bit tiring. lt was all right. | Biraz yorucu. Ama iyiydi. | Solaris-2 | 1972 |