Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 150798
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| (SINGING) Gonna tell you all a story | Sana bir hikaye anlatayım | Smart People-2 | 2008 | |
| About a girl who's just informed me | Bana yakında şunu söyleyen bir kız hakkında | Smart People-2 | 2008 | |
| That all she needs to love me Is a quiet peaceful day | Beni sevmesi için tek gereken şeyin Sessiz huzurlu bir gün olduğunu | Smart People-2 | 2008 | |
| She don't need no shiny diamonds Or a fancy car to drive in | Parlak elmaslara ya da Lüks arabalara yoktu ihtiyacı | Smart People-2 | 2008 | |
| It's almost 10:00. I need to leave. | Saat neredeyse 10:00 oldu. Artık gitmem gerekiyor. | Smart People-2 | 2008 | |
| Good luck. Knock 'em dead! | İyi şanslar. Onların işlerini bitir! | Smart People-2 | 2008 | |
| Wish me luck. I just did. Go already. | Bana şans dile. Diledim bile. Durma, git hadi. | Smart People-2 | 2008 | |
| You're starting to make me nervous. | Beni endişelendirmeye başlıyorsun. | Smart People-2 | 2008 | |
| BLOOMBERG: At first I thought it was the driest piece of shit I'd ever read. | İlk başta bunun, hayatımda okuduğum en boktan şey olduğunu düşündüm. | Smart People-2 | 2008 | |
| Till I got to the third section, | Ta ki belirgin satılabilir bir tarzın öne çıktığını fark ettiğim... | Smart People-2 | 2008 | |
| And before you know it, you'll be defending yourself on Charlie Rose. | Ve daha farkına bile varmadan, kendini Charlie Rose'un karşısında... | Smart People-2 | 2008 | |
| That's not the point of the book. | Kitabın ana fikri bu değil. | Smart People-2 | 2008 | |
| I understand your hesitancy, | Tereddüdünü anlayabiliyorum... | Smart People-2 | 2008 | |
| It's almost like the book itself is a fucking bully. | Sanki kitap başlı başına kahrolası bir kabadayı. | Smart People-2 | 2008 | |
| You Can't Read. | Okuyamazsın! | Smart People-2 | 2008 | |
| Well, how'd it go? | Evet, nasıl geçti bakalım? | Smart People-2 | 2008 | |
| Great. They loved me over there. It's going to be a very important book. | Harika. Oralarda bana bayıldılar. Çok önemli bir kitap olacak. | Smart People-2 | 2008 | |
| Well, wait, wait. Don't open that yet. What did he say about the book? | Bekle, bekle. Onu henüz açma. Kitap hakkında ne söyledi? | Smart People-2 | 2008 | |
| They've edited it, significantly. But it's much better. | Kitabın düzeltmelerini yapmışlar, bariz bir şekilde. Ama çok daha iyi olmuş. | Smart People-2 | 2008 | |
| It's intelligent, but very contrary, powerful and inflammatory. It's... | Zekice olmuş ama çok tezat, güçlü ve tahrik edici. Bu… | Smart People-2 | 2008 | |
| Well, Penguin has... They've edited thousands of books, | Aslında, Penguin yayınları... Binlerce kitabı düzeltip basmışlar... | Smart People-2 | 2008 | |
| I thought you and I were going out for a quiet dinner tonight. | Bu gece seninle baş başa sakin bir yemeğe çıkacağımızı sanıyordum. | Smart People-2 | 2008 | |
| They want to take us out. It's... You know. He's my editor. | Bizi yemeğe götürmek istiyorlar. Bu... Bilirsin işte. O benim editörüm. | Smart People-2 | 2008 | |
| And I'm your... | Ve ben de senin... | Smart People-2 | 2008 | |
| I don't know. What am I to you? | Bilmiyorum. Ben senin neyin oluyorum? | Smart People-2 | 2008 | |
| Well, for lack of a better term, you're my girlfriend. | Aslında, daha iyi bir tanımın yokluğundan ötürü,... | Smart People-2 | 2008 | |
| No, what am I to you? Not just a term. | Hayır, sana ne ifade ediyorum? Sadece tanım değil önemli olan. | Smart People-2 | 2008 | |
| You're everything that a girlfriend is. | Sen bir kız arkadaşın ifade edebileceği her şeysin. | Smart People-2 | 2008 | |
| You can't answer, can you? | Cevaplayamıyorsun, öyle değil mi? | Smart People-2 | 2008 | |
| You know what? I actually don't even feel that well. | Ne diyeceğim biliyor musun? Aslında kendimi pek o kadar... | Smart People-2 | 2008 | |
| I couldn't go out tonight anyways. You should go. I'm gonna be fine. | Zaten bu gece dışarı çıkamazdım. Sen gitmelisin ama. Ben idare ederim. | Smart People-2 | 2008 | |
| You'd think their parents would control them. | Anne ve babalarının onları kontrol altına alacağını sanırsın. | Smart People-2 | 2008 | |
| They've probably been stuck on a plane for hours. | Büyük ihtimal saatlerdir bir uçağa tıkılmış kalmışlar. | Smart People-2 | 2008 | |
| Your book's not published yet. | Kitabın henüz basılmadı. | Smart People-2 | 2008 | |
| You don't have to act like a complete misanthrope. | İnsanları sevmeyen biri gibi davranmana gerek yok daha. | Smart People-2 | 2008 | |
| What is with you? You're like a different person. | Sana ne oldu böyle? Sanki farklı biri gibisin. | Smart People-2 | 2008 | |
| No, Lawrence, I'm the same person. I've just noticed a few things. | Hayır, Lawrence, ben aynı kişiyim. Yalnızca birkaç şeyin farkına vardım. | Smart People-2 | 2008 | |
| I can't win. | Kazanmam mümkün değil. | Smart People-2 | 2008 | |
| Call me a grouch, I just think that it's wrong | Bana istersen dırdır yapıyor de ama bence çocukların bir havaalanında... | Smart People-2 | 2008 | |
| When you have children, you'll understand. | Çocukların olduğu zaman, sen de anlayacaksın. | Smart People-2 | 2008 | |
| This isn't about unsupervised kids at an airport, and you know it. | Bu konunun havalimanında başıboş bırakılmış çocuklarla ilgisi yok... | Smart People-2 | 2008 | |
| You don't seem interested in anything other than your book | Kitabından başka ya da bölüm başkanı olmanın dışında,... | Smart People-2 | 2008 | |
| I mean, why don't you ask? Just try asking. | Yani, neden sormuyorsun? Sadece bir sormayı dene. | Smart People-2 | 2008 | |
| Okay. What the hell's your problem? | Pekala. Senin lanet olası sorunun nedir? | Smart People-2 | 2008 | |
| I don't want to talk about it right now. | Şu anda o konuda konuşmak istemiyorum. | Smart People-2 | 2008 | |
| I have it. | Ben hallettim. | Smart People-2 | 2008 | |
| You don't seem very happy. | Pek mutlu görünmüyorsun. | Smart People-2 | 2008 | |
| I'm not happy. Not even close. | Mutlu değilim. Yakınından bile geçmiyorum. | Smart People-2 | 2008 | |
| WOMAN: (SINGING) What have I got to offer you | Sana sunacağım şeye | Smart People-2 | 2008 | |
| Have I gotten | Kendim sahip miyim? | Smart People-2 | 2008 | |
| My heart nor my soul 'cause I gave it away | Ne kalbim ne de ruhum çünkü onu başkasına verdim | Smart People-2 | 2008 | |
| There's a lesson I learned when the trust is gone | Öğrendiğim bir ders vardı güven bittiğinde | Smart People-2 | 2008 | |
| So I put some flowers on Mom's grave. | Annemin mezarına çiçek koyuyorum. | Smart People-2 | 2008 | |
| The 17th. I'm sorry. | 17nci. Özür dilerim. | Smart People-2 | 2008 | |
| No, it's... | Hayır, bu sadece... | Smart People-2 | 2008 | |
| You know, it's not like Mom knew you weren't there. | Bilirsin işte, annem orada olmadığını bildiğinden değil. | Smart People-2 | 2008 | |
| Besides, I'm a big girl. I can handle it. | Ayrıca, ben koca bir kızım. Bununla başa çıkabilirim. | Smart People-2 | 2008 | |
| Maybe this weekend, you and I could go ice skating like we used to. | Belki de bu hafta sonu seninle beraber eskiden yaptığımız gibi... | Smart People-2 | 2008 | |
| and everything's kind of perfect for you, so | ...yani şu anda senin açından her şey mükemmel gibi bir şey,... | Smart People-2 | 2008 | |
| don't screw everything up, okay? | ...o yüzden sakın her şeyi berbat etme, tamam mı? | Smart People-2 | 2008 | |
| You know, I read in Cosmopolitan that it takes | Biliyor musun, Cosmopolitan dergisinde okuduğuma göre... | Smart People-2 | 2008 | |
| And, what, you've dated Janet for just a few months? | Ve sen de Janet'le, ne kadar, yalnızca birkaç ay mı beraberdin? | Smart People-2 | 2008 | |
| You read Cosmopolitan? I glance at it. | Sen Cosmopolitan mı okuyorsun? Şöyle bir göz atarım. | Smart People-2 | 2008 | |
| Like, at the supermarket, if the line's particularly long. | Örneğin, süpermarkette kasa sırası epey uzunsa falan. | Smart People-2 | 2008 | |
| she's just a rebound relationship, that's all. | ...o senin için sadece geçici bir iyileşme ilişkisi. | Smart People-2 | 2008 | |
| And James' poem being accepted by the New Yorker. | Ve James'in şiiri de New Yorker dergisi tarafından kabul edilmiş. | Smart People-2 | 2008 | |
| With Lawrence's book it may seem like | Lawrence'ın da kitap olayını işin içine katacak olursak, görünüşe göre... | Smart People-2 | 2008 | |
| It's an examination of critical theory | Eleştirel kuramın, tüm eleştiri kuramlarının bizi başarısız kıldığı... | Smart People-2 | 2008 | |
| I start out with a brief history of criticism, then I... | Önce eleştirinin kısa bir tarihçesiyle başlıyorum ve sonra... | Smart People-2 | 2008 | |
| I heard about the New Yorker. | New Yorker olayını duydum. | Smart People-2 | 2008 | |
| Why didn't you tell me about the poem? | Neden bana şiirinden bahsetmedin? | Smart People-2 | 2008 | |
| I... I... | Ben... benim onu... | Smart People-2 | 2008 | |
| I need to read it. You need to read it? | Okumam gerekiyor. Okuman mı gerekiyor? | Smart People-2 | 2008 | |
| Now that I sold a poem to the New Yorker, | New Yorker'a bir şiir sattım diye... | Smart People-2 | 2008 | |
| I'm suddenly worthy of your attention? | ...birdenbire gözünde değerli mi oldum? | Smart People-2 | 2008 | |
| What's wrong with a father wanting to hear about his son's success? | Bir babanın oğlunun başarısını duymak istemesinde ne kötülük var? | Smart People-2 | 2008 | |
| No. I'm not working for him. He left it here last night. | Hayır. Onun hesabına çalışmıyorum. Onu geçen gece bıraktı burada. | Smart People-2 | 2008 | |
| I thought that Chuck was staying at his girlfriend's. | Chuck'ın kız arkadaşının evinde kaldığını sanıyordum. | Smart People-2 | 2008 | |
| He doesn't have a girlfriend. | Bir kız arkadaşı yok ki. | Smart People-2 | 2008 | |
| You have no idea what's going on, do you? | Neler olup bittiği hakkında en ufak bir fikrin bile yok, öyle değil mi? | Smart People-2 | 2008 | |
| How's your head? Douchebag. | Başın nasıl oldu? Aşağılık herif. | Smart People-2 | 2008 | |
| So dinner will be ready at 8:00, if you're around. | Eğer buralarda olursan, akşam yemeği saat sekizde hazır olur. | Smart People-2 | 2008 | |
| And they're really snug in all the right areas. | Ve doğru bölgelerde de tam yerine oturmuş. | Smart People-2 | 2008 | |
| Don't say things like that to me. | Bana öyle şeyler söyleme. | Smart People-2 | 2008 | |
| Why, I'm just... Just don't. | Neden, ben sadece... Söyleme işte. | Smart People-2 | 2008 | |
| LAWRENCE: So what is the lotus? Homer calls it a "honey sweet fruit." | Peki lotus çiçeği nedir? | Smart People-2 | 2008 | |
| For Tennyson, it's not just a drug, is it? | Tennyson için, bu yalnızca bir uyuşturucu değildir, öyle değil mi? | Smart People-2 | 2008 | |
| It symbolizes a desire for rest and death. | İstirahat ve ölüm için bir arzuyu temsil eder. | Smart People-2 | 2008 | |
| They're tired and they can't take it anymore. | Yorulmuşlardır ve daha fazla katlanamıyorlardır. | Smart People-2 | 2008 | |
| I didn't use CliffsNotes. | Özet kitabı kullanmadım. | Smart People-2 | 2008 | |
| You used SparkNotes. I read them, too. | "İnceleme kitabı" kullanmışsın. Onları da okurum. | Smart People-2 | 2008 | |
| CHIN: Since they can't go home, they sing of home | Yaşadıkları yere gidemedikleri için, tüm dertlerin oradan kaynakladığı... | Smart People-2 | 2008 | |
| Hey, Lawrence, got a minute? Can I read you something? | Hey, Lawrence, bir dakikan var mı? Sana bir şey okuyabilir miyim? | Smart People-2 | 2008 | |
| "In all my years of schooling, | "Tüm okul hayatım boyunca,… | Smart People-2 | 2008 | |
| "I've never encountered a professor as deeply passionate about his subject | "…üniversitemin ilk yılında kendisinden, Viktorya dönemi romancılığı... | Smart People-2 | 2008 | |
| "as Professor Wetherhold was | "...dersini almış olduğum Profesör Wetherhold kadar... | Smart People-2 | 2008 | |
| "back when I took his Victorian novel course as a freshman. | "...kendi konusu üzerine bu kadar derinden tutkulu olan... | Smart People-2 | 2008 | |
| "He pushed us hard, but he believed in us | "Bizi hep zorladı ama bize inanıyordu ve bizlerin,... | Smart People-2 | 2008 | |
| "and helped us become strong, close readers and critical writers, | "...benim tıp öğrenimime dahi taşıdığım yetenekler olan... | Smart People-2 | 2008 | |
| "skills I've brought to my study of medicine. | "...güçlü, sıkı bir okuyucu ve eleştirel bir yazar haline gelmemize yardım etti. | Smart People-2 | 2008 |