Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 150038
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Really? Something to do with killing 007. | Gerçekten mi? 007'yi öldürmekle olabilecek bişey. Gerçekten mi? 007 öldürmek ile yapmak bir şey. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Well, you gave it your best shot. It was hardly my best shot. | Oysa en iyi atışını yapmıştın. Hiç de değil. Peki, sizin en iyi atış verdi. Pek benim en iyi atıştı. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Not sure I can survive your best. | En iyi atışında da hayatta kalabileceğime eminim Ben senin en iyi hayatta eminim. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
To hell you'll get the chance. | Belki bir şansın daha olur. Eğer şansı elde edecek Zaman. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Would you do me a favor, will you? | Benim için birşey yap. Eğer, bana bir iyilik olacak yapar mısın? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
If they do ever let you back out there, | Seni sahaya geri gönderirlerse, Onlar orada geri izin yapacağım Eğer | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
warn me first. | önce beni uyar. bana ilk uyarıyorlar. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
I'm assisting Gareth Mallory in the transition... | Geçiş sürecinde Gareth Mallory'e yardım ediyorum, Ben geçiş Gareth Mallory yardım ediyorum... | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
and then I'll be back in the field. | sonra sahaya tekrar döneceğim. Ve sonra sahada dönecek. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
It's what you want? Yes, of course. | İstediğn bu mu? Tabii ki. İstediğin nedir? Evet, tabii ki. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
It's not for everyone. Ah, 007... | Bu herkes için değil. Ah, 007... | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
This way. | Ha 007, Bu taraftan. Bu şekilde. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
In your defense... | Hareket eden bir hedefi... Sizin savunma... | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
a moving target is much harder to hit. | vurmak çok daha zordur. Hareketli bir hedef vurmak için çok daha zordur. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Then you better keep moving. | Öyleyse hareket etmeye devam et. O zaman hareketli tutmak. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
The whole office goes up in smoke and that bloody thing survives. | Bütün ofis uçmuş ve sadece bu lanet olası şey kalmış. Bütün ofis duman içinde söner ve o lanet şeyi kalmamıştır. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Your interior decorating tips have always been appreciated, 007. | Sizin iç dekorasyon ipuçları zaman 007, takdir edilmiştir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
007, Gareth Mallory. | 007, Gareth Mallory. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
I hope I haven't miss anything but P.M. does prattle on in the crisis. | Umarım birşey kaçırmamışımdır. Başbakan, krizle ilgili konuşup durdu. Ben bir şey kaçırmayın umuyoruz ki ÖS kriz vurguluyor. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Bond. Mallory. | Bond Mallory. Bond. Mallory. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
I have just been reviewing Bond's tests. | Ben de şimdi Bond'un testlerini değerlendiriyordum. Ben sadece Bond'un testleri gözden geçirdik. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Seems you've passed. by the skin of your teeth ! | Görünüşe göre kıl payı geçmişsin. Geçtin görünüyordu. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
You're back on active service. | Aktif hizmete döndün. Siz aktif hizmet geri döndü. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Congratulations. Thank you. | Tebrikler. Teşekkürler. Tebrikler. Teşekkür ederim. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
I'll be outside. I only have one question. | Ben dışarıda olacağım. Ben sadece bir sorum var. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Why not stay dead? | Neden "ölü" olarak kalmadın? Neden ölü kalmıyorsun? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
You have the perfect way out. | Uzaklaşıp, sakin bir hayat sürmek için mükemmel bir fırsattı. Dışarı mükemmel bir yol var. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Go and live quietly somewhere. | Git ve yerde sessiz bir şekilde yaşamak. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Not many field agents get to leave this cleanly. | Pek fazla saha ajanı bu derece temiz ayrılamıyor. Değil birçok saha ajanları Bu temiz yaşamak olsun. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Do you get out in the field much? | Sahaya çok fazla çıkar mısınız? Eğer alanında çok çıkmak mı? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
You don't need to be an operative to see the obvious. | Ortada duran şeyi görmek için sahaya çıkmaya gerek yok. Siz apaçık görmek için operatif olması gerekmez. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
It's the young men's game. | Bu genç adam işi. Bir genç bir erkek oyunu. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
There's no shame in saying you've lost a step. | Yapamayacağını söylemek utanç olmaz. Size standı kaybetmiş söyleyerek utanılacak bir şey yok. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
The only shame in it'd be to not admitting it until it's too late. | Asıl utanç çok geç olmadan yapamayacağını söylememek olur. Çok geç olana kadar itiraf değil olurdum yalnızca utanç. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Hire me or fire me. It's entirely up to you. | Bu işte var mıyım, yok muyum? Size kalmış. I am ya beni kovar. Bu size kalmış tamamen. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
If he says he is ready, he is ready. | Hazırım diyorsa, hazırdır. O hazır olduğunu söyledi Eğer o hazırdır. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Perhaps you can't see it all. | Belki hiç anlayamadın. Belki hiç göremiyorum. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Maybe you won't. | ya da belki anlayacaksın. Belki gelirsin. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
What exactly are you implying? | Tam olarak neyi ima ediyorsun? Tam olarak ne ima ediyorsunuz? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
You are sentimental about him. | Onun hakkında duygusal düşünüyorsun. Onun hakkında duygusaldır. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
As long as I am head of this department, | Bu birimin başında olduğum sürece Sürece ben bu departmanın başkanı de olduğum gibi, | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
I'll choose my own operatives. | Çalışanlarımı ben seçerim. ben kendi operasyonları seçecektir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Fair enough. | Yeterince adil. Yeterince Fuarı. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Good luck, 007. | İyi şanslar 007. İyi şanslar, 007. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Don't cock it out. | İşi berbat etme. Horoz dışarı etmeyin. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
We've analyzed the shrapnel fragments. | Şarapnel parçalarını inceledik. Biz bu sarılı küçük parçaları analiz ettik. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
You're lucky it wasn't a direct hit. would've cut you in half. | Direkt olarak isabet etmemesi bir şans. Yoksa seni ikiye bölerdi. Bunu doğrudan bir hit değildi şanslıyız. Bu ikiye kesilmiş olurdu. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
It's a depleted uranium shell. Military grade. | Zayıflatılmış uranyum bombası. Askeri amaçlı. Bir seyreltilmiş uranyum kabuktur. Askeri bir derece. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Hard to get, extremely expensive | Bulunması zor ve oldukça pahalı. Sabit almak için, derece pahalı | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
and only used by a select few. | Ve sadece belli kişiler tarafından kullanılyor. ve sadece birkaç seçmek tarafından kullanılır. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Recognize anyone? | İçlerinden tanıdığın var mı? Kimseyi tanımıyor? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Him. | O. O'na. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Okay, the name is Patrice. | Adı Patrice Tamam, adı Patrice. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
No known residence or country of origin. | Menşe ülke olmadan bilinmeyen bir sakini. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
How do we find him? | Onu nasıl buluruz? Onu nasıl bulacağız? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Well, luckily we still have one or two friends left in the CIA. | Neyse ki CIA içinde elimizde kalan birkaç arkadaşımız var. Neyse ki ben bir veya CIA kalan iki arkadaş için kullanılır. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
They're after him for the Yemeni ambassador's murder. | Yemen büyükelçisinin öldürülmesi dolayısıyla peşindeler. Onlar Yemen büyükelçisi cinayet için onun peşinde. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
And they're getting close. | Ve ona çok yaklaştılar. Ve onlar yakın alıyorsanız. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Intel is he's gonna be in Shanghai in two days time. Probably a new job. | Aldığımız bilgilere göre muhtemelen yeni bir iş için iki günlüğüne Şangay'da olacak Intel o iki gün içinde Şanghay içinde olacak olmasıdır. Muhtemelen yeni bir iş. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
You are to go there and wait further instructions. | Oraya gidip talimat bekle. Oraya gitmek ve daha fazla talimat beklemek zorunda. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
If he turns up, he's yours. | Gelirse, O senindir. O kadar çıkıyor varsa, o sizindir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Find out who he works for and who has the list. | Kimin için çalıştığını ve listenin kimde olduğunu öğren. O için çalıştı ve kimin listesi vardır kim olduğunu bulun. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Then, terminate him for Ronson. With pleasure. | Sonra Ronson için işini bitir. Zevkle. Sonra, Ronson için onu feshedebilir. Memnuniyetle. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Is there anything else you want to tell me? | Söylemek istediğin başka birşey var mı? Bana söylemek istediğin başka bir şey var mı? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Report to the new quarter master for your documentation. | Gerekli bilgiler için yeni şube şefine ulaş. dokümantasyon için yeni çeyreğinde ana için bildirin. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
He hasn't set up sharp yet, but Tanner will put you two together. | Henüz ayarlamaları yapmadı ama Tanner sizi biraraya getirecek. Henüz keskin kurmak değildir, ancak Tanner siz ikiniz birlikte koyacağız. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Thank you. | Teşekkürler Teşekkür ederiz. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
007... | 007... | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
You are ready for this? | Buna hazır mısın? Bunun için hazır mısın? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Yes, ma'am. | Evet efendim. Evet, hanımefendi. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
I didn't know Bond passed the tests. | Bond'un testleri geçtiğini bilmiyordum. Ben Bond testleri geçti bilmiyordum. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
He didn't. | Geçmedi ki. Yapmadı. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Always makes me feel a little melancholy. | Beni hep biraz hüzünlü hissettirir. Zaman bana biraz melankolik hissettirir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
A grand old warship being ignominiously hauled away for scrap | Büyük, eski bir savaş gemisi hurdaya ayrılıyor. A grand bütün savaş gemisi uğursuzca hurda tüm yol hitten edilmiştir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
The inevitabilty of time, don't you think? | Zamanın karşı konulamazlığı. Zaman Inevitabilty, değil mi? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
What do you see? | Sen ne görüyorsun. Ne görüyorsun? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
A bloody big ship. | Lanet olası koca bir gemi. Sen ne görüyorsun? Lanet olası koca bir gemi. Kanlı büyük bir gemi. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
007... | 007... Sen ne görüyorsun? 007... 007... | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
I'm your new Quarter master. | Senin yeni şube şefinim. Ben yeni Çeyrek efendisiyim. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Why, because I'm not wearing a lab coat? | Neden, bir laboratuvar önlüğü giymiş değilim, çünkü? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Because you still have spots. | Hala sivilcelerin olduğu için. Çünkü hala noktalar var. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
My complexion is hardly relevant. | Yüzüm çok da önemli değil. Cildim pek alakalı. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Well your compitance is. | Ama uzmanlık önemli. Ve güvendir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Age is no guarantee of efficiency. | Yaş, uzmanlığı garanti etmez. Yaş verimlilik garantisi değildir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
And youth is no guarantee of innovation. | Gençlik de yeniliği garanti etmez. Ve gençlik yenilik garantisi değildir. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Word has it I can do more damage on my laptop | Benim laptop daha fazla zarar yapabilirim | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
sitting in my pyjamas before my first cup of Erl Grey | Old Grey benim ilk fincan önce benim pijamaları oturan | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
than you could do yourself a year in the field. | Eğer alanında bir yıl kendinizi yapabilirdi daha. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
So why do you need me? | Öyleyse bana neden ihtiyacın var. Peki neden bana ihtiyacın var? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Every now and then a trigger has to be pulled. | Sonuçta bir tetik çekilmeli. Bir tetiği çekti gerekiyor Her şimdi ve sonra. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Or not pulled. | ya da çekilmemeli. Veya çekilmemiş. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
It is hard to know which in your pyjamas. | Pijamalarının içindeyken bilmen çok zor. Bunu bilmek zor sizin pijama hangi . | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Q... | Q. S. .. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Ticket to Shanghai. | Şangay'a bir bilet. Şanghay Bilet. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Documentation and passport. Thank you. | Gerekli belgeler ve pasaport. Teşekkürler. Dokümantasyon ve pasaport. Teşekkür ederim. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Walter PPK/S, 9 mm short. | Walther PPK 9 milimetre Walter PPK, kısa 9 mm. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
There's a microdermal sensor in the grip... | Kabzasında avuçiçi izine göre kodlanmış bir sensör var. Pençesinde There'sa microdermal sensörü ... | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
Been coded to your palm print, so only you can fire it. | yani yalnızca sen ateşleyebilirsin. Avuç baskı, kodlanmış halde sadece atabileceği. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
As of a random killing machine or of a personal statement. | Sıradan bir ölüm makinesinden çok bir kişisel ifade tarzı. Bu rastgele bir ölüm makinesi kişisel bir bildirimde daha fazladır. | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |
And this? | ya bu? Ve bu? | Skyfall-1 | 2012 | ![]() |