Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 149558

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Do you? Yeah.	Ya sen? Evet.	Sitcom-1	1998
Dinner's almost ready.	Yemek neredeyse hazırdır.	Sitcom-1	1998
Do you know what your mom made?	Annenin ne pişirdiğini biliyor musun?	Sitcom-1	1998
What? Roast.	Ne? Rosto.	Sitcom-1	1998
With what?	Neli rosto?	Sitcom-1	1998
Potatoes saut�ed in parsley and garlic.	Maydanoz ve sarımsak ile sotelenmiş patatesli.	Sitcom-1	1998
Honey, that you? Yes. Can you help me?	Tatlım, sen misin? Evet. Bana yardım eder misin?	Sitcom-1	1998
What have you brought?	Ne getirdin?	Sitcom-1	1998
Is it a present?	Hediye mi bu?	Sitcom-1	1998
Call the kids.	Çocukları çağır.	Sitcom-1	1998
Sophie! Nicolas!	Sophie! Nicolas!	Sitcom-1	1998
Dad has something to show you.	Babanızın size göstereceği bir şey var.	Sitcom-1	1998
Hi, Dad. Hello, Nicolas.	Merhaba baba. Merhaba Nicolas.	Sitcom-1	1998
Hi, Dad!	Merhaba baba!	Sitcom-1	1998
Hello, David. Hello, sir.	Merhaba David. Merhaba efendim.	Sitcom-1	1998
Is it a parrot? I hope it's not an animal!	Bu bir papağan mı? Umarım bir hayvan değildir!	Sitcom-1	1998
It's a snake, right?	Bu bir yılan, değil mi?	Sitcom-1	1998
Ready now, watch closely...	Şimdi hazır olun, dikkatle izleyin...	Sitcom-1	1998
How could you, I can't stand those beasts!	Bunu nasıl yaparsın, Bu yaratıklara tahammül edemiyorum!	Sitcom-1	1998
0h Mom, it's completely harmless.	Oh anne, bu tamamen zararsız.	Sitcom-1	1998
They're full of diseases.	Bunlar hastalık da taşır.	Sitcom-1	1998
Not at all. This is a perfectly healthy laboratory rat.	Hiç de bile. Bu tamamen sağlıklı bir laboratuvar faresi.	Sitcom-1	1998
Look, how cute. He's wagging his tail.	Baksana, ne kadar şirin. Nasıl da kuyruğunu sallıyor.	Sitcom-1	1998
I wanted an animal in the house.	Evde bir hayvan olsun istedim.	Sitcom-1	1998
I fell in love with this rat.	Bu fareye resmen aşık oldum.	Sitcom-1	1998
The maid is here.	Hizmetçi geldi.	Sitcom-1	1998
The maid, at this hour?	Hizmetçi mi? Bu saatte?	Sitcom-1	1998
Fran�oise is sick, so I invited Maria.	Françoise hastaydı, ben de Maria'yı davet ettim.	Sitcom-1	1998
What an idea. Everyone to the living room.	Ne fikir ama. Herkes oturma odasına.	Sitcom-1	1998
Nicolas, take that to your room.	Nicolas, bunu odana götür.	Sitcom-1	1998
I don't want to see it again tonight.	Bunu bu gece tekrar görmek istemiyorum.	Sitcom-1	1998
Maria, you're beautiful! Hello, madam.	Maria, çok güzel olmuşsun! Merhaba, hanımefendi.	Sitcom-1	1998
Call me Helen.	Bana Helen de.	Sitcom-1	1998
This is my husband, Abdu.	Bu benim kocam, Abdu.	Sitcom-1	1998
Good evening, Abdu.	İyi akşamlar, Abdu.	Sitcom-1	1998
Good evening... Helen?	İyi akşamlar... Helen?	Sitcom-1	1998
Come in. We didn't expect you so soon.	İçeri geçin. Sizi bu kadar erken beklemiyorduk.	Sitcom-1	1998
Sorry, but it's the babysitter.	Kusura bakmayın, ama hep şu bebek bakıcısı yüzünden.	Sitcom-1	1998
She costs more after 11.	Saat 11'den sonra daha fazla para istiyor.	Sitcom-1	1998
0f course. Come on in.	Tabii ki. İçeri gelin.	Sitcom-1	1998
Maria? No, thank you.	Maria? Hayır, teşekkürler.	Sitcom-1	1998
So you work in France?	Demek Fransa'da çalışıyorsun?	Sitcom-1	1998
Abdu teaches junior high gym.	Abdu kolejde* beden eğitimi dersi veriyor.	Sitcom-1	1998
We met when I worked in the cafeteria.	Onunla tanıştığımızda ben bir kafeteryada çalışıyordum.	Sitcom-1	1998
That's great, you work with children.	Ne güzel, demek çocuklarla çalışıyorsun.	Sitcom-1	1998
Yes, I get them involved in sports.	Evet, onları spora yönlendiriyorum.	Sitcom-1	1998
That's wonderful, and so necessary.	Bu mükemmel, ve aynı zamanda gerekli de.	Sitcom-1	1998
That youthful energy must be used in healthy ways.	Gençlik enerjisi sağlıklı alanlara kanalize edilmeli.	Sitcom-1	1998
Unfortunately our kids are no athletes.	Malesef bizim çocuklar pek sportif sayılmazlar.	Sitcom-1	1998
What do you mean! I took dance.	Ne demek istiyorsun! Ben dans dersi aldım.	Sitcom-1	1998
That's true, dear. I always forget. I meant your brother.	Evet canım, bu doğru. Hep unutuyorum. Erkek kardeşini kastetmiştim.	Sitcom-1	1998
Is he still in his room? I think so.	O hala odasında mı? Sanırım.	Sitcom-1	1998
0h, my God!	Oh, Aman Tanrım!	Sitcom-1	1998
Put that away immediately.	Onu hemen yerine koy.	Sitcom-1	1998
Be sure to wash your hands!	Sakın ellerini yıkamadan gelme!	Sitcom-1	1998
What possessed your father...	Baban ne düşündüyse...	Sitcom-1	1998
Like most African countries, Cameroon is a one party democracy,	Çoğu Afrika ülkesi gibi Kamerun da bir tek parti demokrasisi,	Sitcom-1	1998
with a president elected at 99%%!	99 % ile seçilen bir başkanla hem de!	Sitcom-1	1998
What's the President's name?	Başkanın ismi ne?	Sitcom-1	1998
Paul Biya. He's been in office about 15 years.	Paul Biya. 15 yıldır bu görevde.	Sitcom-1	1998
0verall, compared to neighboring countries,	Yine de, diğer komşu ülkelere kıyasla...	Sitcom-1	1998
the political situation is fairly stable.	...politik durum istikrarlı sayılır.	Sitcom-1	1998
Wasn't Cameroon a colony of Belgium?	Kamerun Belçika'nın sömürgesi değil miydi?	Sitcom-1	1998
Not at all!	Hayır, değil!	Sitcom-1	1998
0f Germany, who lost it after WW1.	Almanya'nın... Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar.	Sitcom-1	1998
It was then administered by France and England.	Daha sonra Fransa ve İngiltere'nin yönetimine geçti.	Sitcom-1	1998
I was confusing it with Gabon.	Gabon* ile karıştırmışım.	Sitcom-1	1998
The Congo, the Belgian Congo.	Kongo'yla, Belçika Kongosu*.	Sitcom-1	1998
When did it become independent?	Ne zaman bağımsızlığına kavuştu?	Sitcom-1	1998
That's complicated,	Bu karışık bir durum,	Sitcom-1	1998
because the country had become two colonies.	Çünkü ülke iki koloniden oluşuyordu.	Sitcom-1	1998
Independence and unification happened around 1960.	Bağımsızlık ve birleşme 1960 yılı civarında oldu.	Sitcom-1	1998
As it did for most African countries.	Tıpkı diğer çoğu Afrika ülkesinde olduğu gibi.	Sitcom-1	1998
What's wrong, aren't you hungry?	Sorun nedir? Aç değil misin?	Sitcom-1	1998
I've got something important to tell you.	Size söylemem gereken önemli bir şey var.	Sitcom-1	1998
Here goes:	O da şu:	Sitcom-1	1998
I'm homosexual.	Ben homoseksüelim.	Sitcom-1	1998
This isn't happening!	Bu olamaz!	Sitcom-1	1998
Calm down. It's no big deal.	Sakin ol. Bu o kadar da önemli bir şey değil.	Sitcom-1	1998
Don't you realize, you'll never be a grandpa!	Hiç dede olamayacağının farkında değil misin?!	Sitcom-1	1998
I'm sorry, Sophie.	Özür dilerim, Sophie.	Sitcom-1	1998
And you too, David. I never doubted you.	Senden de David. Senden hiç şüphelenmedim.	Sitcom-1	1998
You can count on me there, madam. 'Cause when it comes to fags...	Bana güvenebilirsiniz hanımefendi. Çünkü konu ibneler olduğunda...	Sitcom-1	1998
Calm down. It's just an adolescent phase.	Sakin ol. Bu sadece ergenlik dönemiyle ilgili bir olay.	Sitcom-1	1998
But he's your son!	Fakat o senin oğlun!	Sitcom-1	1998
Listen, Helen. Slow and steady wins the race.	Dinle Helen. Yavaş ve kararlı olan yarışı kazanır.	Sitcom-1	1998
You know, Helen, maybe Abdu can do something.	Biliyor musun Helen, belki Abdu bu konuyla ilgili birşeyler yapabilir.	Sitcom-1	1998
You know teenagers, go see him.	Sen ergenleri tanırsın, git onunla bir konuş.	Sitcom-1	1998
0h Abdu, I implore you.	Oh Abdu, sana yalvarırım.	Sitcom-1	1998
If you can help my son, please do.	Eğer oğluma yardımcı olabilirsen, lütfen bunu yap.	Sitcom-1	1998
Hey, if he's a fag, he's a fag!	Hey, eğer ibneyse ibnedir!	Sitcom-1	1998
I'll try talking to him. You're an angel.	Onunla konuşmayı deneyeceğim. Sen bir meleksin.	Sitcom-1	1998
Thank you, Abdu.	Teşekkür ederim, Abdu.	Sitcom-1	1998
It's the first door	Merdivenlerden çıkınca...	Sitcom-1	1998
on the right at the top of the stairs.	...sağdaki ilk kapı.	Sitcom-1	1998
No, I was just thinking.	Hayır, sadece düşünüyordum.	Sitcom-1	1998
So, you have a rat?	Demek bir faren var?	Sitcom-1	1998
Yeah, my dad brought it.	Evet, babam getirdi.	Sitcom-1	1998
What's its name? No name yet.	İsmi ne? Henüz bir ismi yok.	Sitcom-1	1998
It's cute.	Çok şirinmiş.	Sitcom-1	1998