Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 149268
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Because it's a small community, | Çünkü küçük bir ülkedeyiz, Çünkü burası ufak bir millet. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
I think people are unconsciously kind of aware | ve ben insanların size boşluk yaratmak için Bence insanlar farkında olmadan... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
of giving you space. | oldukça dikattli olduğunu düşünüyorum ...size huzur veriyorlar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
So I think we kind of have to do that, | Bence bunu yapmak zorunda gibiyiz, Yani bir bakıma bunu yapmak zorundayız... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and I think it's a bit in our souls. | bu biraz da bizim ruhumuza işlemiş durumda. ...ve bence bu biraz da içimizden geliyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Next up is a band from lceland that has fans and critics | Bir sonraki grubumuzun İzlanda'da fazlaca fanı var Sırada İzlanda'dan hayranları ve eleştirmenleri olan... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
gushing about its elegant, enigmatic sound. | ve eleştirmenler grubun sade, gizemli müziğini oldukça çoşkulu buluyor. ...esrarengiz, mükemmel sesleriyle tanınan bir grup geliyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Here to perform "Nj�snav�lin", featured in "Vanilla Sky", | Burada "Njósnavélin" i çalıyoruz, "Vanilla Sky" soundtrackinde de vardı, Vanilla Sky'daki öne çıkan Njósnavélin performansıyla... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
please welcome Sigur R�s!. | Sigur Rós'a hoşgeldin deyin! ...karşınızda Sigur Rós! | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
I was very young. Yeah, I was 21. | Çok gençtim. Evet daha 21 yaşındaydım. O zamanlar çok gençtim. 21 yaşındayım daha. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
And then all of a sudden, you had record companies and publishers | Herşey bir anda oluverdi, müzik şirketleri, dağıtımcılar Ve sonra birden şirketlerle, yayınevleriyle... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and money and... | ve para ve... ...parayla ve... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
You know, all that stuff. | Tüm bu olanlar. İşte o tür şeylerle uğraşıyorsunuz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
It was kind of... It was a bit scary | Bu biraz şey... Beni biraz korkuttu Biraz korkutucuydu... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and freaked me a bit out. | ve biraz tedirgin etti. ...ve az da olsa beni korkutmuştu. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
You're in a band, but you're just doing business. | Bir grupta çalıyorsunuz, ama tek yaptığınız "iş". Bir gruptasınız ama sadece işinizi yapıyorsunuz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
You're having meetings with lawyers and things like that. | Avukatlarla toplantılara katılıyorsunuz ya da buna benzer şeylerle. Avukatlarla ve buna benzer kişilerle toplantılar yapıyorsunuz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
In a way, it's quite, like I say, exciting. | Bir şekilde açıkca bunu heyecanlı diye yorumlayabiliriz. Bir bakıma dediğim gibi, gerçekten heyecan verici. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
You think about the future, all kinds of stuff. | Bunca şeyi geleceğiniz için düşünüyorsunuz. Geleceği düşünüyorsunuz, falan filan ama... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
At the same time, it's almost like a desk job instead of making music. | Aynı zamanda bu kısmı, masa başında müzik yapmaya da benziyor ...aynı zamanda müzik yapmak yerine sanki masa başı işi gibi. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
The music business is left overseas in a way. | Müzik sektörü bir şekilde denizaşırı artık. Müzik piyasası bir bakıma ülke dışında kalmış. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
We were really sceptical about all this, | Başta tüm bunlara şüpheyle baktık Tüm bunlar hakkında gerçekten şüpheliydik. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Iike doing a lot of interviews, | sürekli röportaj yapılması, Röportajlarda... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
a lot of photo sessions where you're posed, | birçok fotoğraf çekimleri ...poz verdiğin fotoğraf oturumlarında... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
all this stuff, all these typical things. | tüm bunların sürekli hale gelmesine. ...tüm bu şeylerde, tüm bu normal şeylerde. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
And if you deny that, don't want to be part of it, | Ve bunu inkar ettip bunun parçası olmak istemediğinizde Ve bunu inkâr edersen, parçası olmak istemezsen... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
then people are, "Oh! Why are you doing that?" | insanlar "neden böyke yapıyorsun?" demeye başlıyorlar. ...o zaman insanlar, "Bunu neden yapıyorsun?" diyorlar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
It's confusing. | Oldukça karışık bir durum. Kafa karıştırıcı bir durum. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Then they start to build up some image that you're weird. | Sonra sizin için yadırgayacağınız bir imaj yaratıyolar. Sonra seni tuhaf gösteren imajlar oluşturmaya başlıyorlar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
I'm just a normal person. I like to be silly. | Ben sıradan bir insanım. Aptal olmayı da seviyorum Ben de sıradan bir insanım. Kafa dağıtmak benim de hoşuma gidiyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
But we take our music seriously. | Ama müziğimizi ciddiye alıyoruz. Ama müziği ciddiye alıyoruz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
We work a lot on the music. | Müzik üzerine çok kafa patlatıyoruz. Müzik üzerinde çok çalışıyoruz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Maybe we work sometimes too much. | Hatta çok bile çalışıyor olabiliriz. Belki bazen çok fazla çalışıyoruz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
It takes a lot to make us happy, you know, | Ve yaptığımız şey, bizi oldukça Bu bizi çok mutlu ediyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
with what we do. | mutlu ediyor. Yaptığımız işten zevk alıyoruz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
When we meet, the four of us, in some space, | Dördümüz bir yerde buluştuğumuzda Dördümüz bir yerde birkaç enstrümanla... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
with some instruments and play together four as one, | eğer enstürman da varsa, tek vücut olup çalarız, ...buluştuğumuz ve bütünleşip bir kişi gibi çaldığımızda... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
we don't talk much, we just play | çok konuşmayız, ve doğru şeyi hissedene, ...çok fazla konuşmayız. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
until something feels right, some atmosphere comes to us, | doğru havayı yaklayana kadar sadece çalarız. Bir şeyler doğru gelene kadar, ortamı yakalayana kadar çalarız... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and we just mould it and form it until it feels like some whole, | Ve bize "oldu" gibi gelene kadar ...ve onu notaya döküp, şekil veririz ta ki... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Iike things just come to you. | onu şekillendiririz. ...içimize sinene kadar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
When you travel, you play in these crowded, big cities, | Tüm dünyayı gezip, büyük şehirlere gidip, kalabalıklara çaldıktan sonra Tura çıktığınızda, büyük şehirlerde kalabalığın önünde çalarsınız. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
so it's really nice to come back here to all the space in lceland | İzlanda'ya, bu boşluğun olduğu yere dönmek İzlanda'nın huzur verici havasına geri gelmek gerçekten çok güzel. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and just to relax a little bit. | gerçekten güzel ve rahatlatıcı. Biraz da olsa rahatlıyorsunuz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
At first, we didn't have an idea if people would come to the concerts, | En başta, insanların konserlere gelmesi halinde ne yapacağımızı düşünmemiştik Başlarda, insanlar konserlere gelirse diye bir düşüncemiz yoktu... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
so we imagined some places being totally empty. | bu yüzden tamamen boş mekanlar bulmaya çalıştık. ...o yüzden konser alanlarını tamamen boş olarak hayal ettik. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
I was talking to local people in these places, | Buranın yerlisi olan kişilerle konuşuyordum Yerli halkla konuşuyordum; | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and they were really happy to get something going on in their village. | ve kasabalarına böyle bir organizasyon geldiği için çok mutluydular. Kasabalarında bir şeylerin olmasına gerçekten çok seviniyorlardı. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
I think we got a lot of attention, actually. I was kind of surprised. | Düşündüğümüzden fazla ilgi çektik. Aslında biraz şaşırdım. Gerçekten iyi ilgi gördük sanırım. Bir bakıma şaşırdım da. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
But then it should get a lot of attention, I think. | Sonra, zaten çok ilgi çekmeliydi diye düşündüm. Ama sonra ilgi de çekmeli zaten dedim. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
I mean, not a lot of people have done that, | Yani daha önce kimse Yani, birçok insan böyle bir şey yapmamış. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
making concerts so easy | insanların bu kadar kolay katılabileceği Konser vererek insanların ilgisini... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
for people to be able to attend. | konserler düzenlememişti. ...çok kolay çekebilirsiniz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Halfway through, we saw in the paper this long article | Yolun yarısındayken gazetede, grubun ücretsiz konserlerle Yolun yarısında, gazetede grubun geri döndüğünü... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
about how the band was giving back | ne kadar asilce bir geri ödeme yağtığını okuduk. ...ve aynı zamanda gerçekten de... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and also it was really noble because it's all free, | Harcanan tüm caba ve verilen konserler ...asil bir davranış olduğunu okuduk çünkü hepsi ücretsizdi. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and all this effort of giving these concerts | İzlanda toplumunun ruhuna dahil olabilmek içindi. Ve tüm bu konser vermek için gösterilen çabalar... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
was joining the soul of the lcelandic public, | Bu nedenle insanların oldukça dikkatini çekti ...İzlanda Cumhuriyetinin arasına katılmak içindi. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
so people had this great focus on something so positive. | ve olumlu bir etki yarattı. İnsanların çok dikkatini çekmişti, o yüzden olumlu yaklaştılar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Everyone seemed really happy | Herkes çok mutlu görünüyordu. Herkes çok mutlu görünüyordu... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and glad to be able to come and see. | Ve geri gelip bunu görebilmek keyif verici. ...ve gelip, gördüklerine çok minnettarlardı. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
And people bringing their whole family, | İnsanlar tüm ailelerini getirdiler, Evet, insanlar aileleriyle birlikte geliyorlar... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
grandparents and grandchildren, everyone in between, | Dedeler, torunlar, herkes bir aradaydı. ...nineler, dedeler, torunlar, herkes bir aradaydı. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
it was really, really cosy. | Çok ama çok huzur vericiydi. Gerçekten çok hoş bir ortamdı. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
A lot of people were just coming for the happening, too, I think, | Bence insanlar da yaptıklarımız sayesinde buraya geliyorlardı, Birçok insan da eğlenceli vakit geçirmeye ve... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
to some nice moment, and people want to be a part of it. | bu güzel an için, ve bunun bir parçası olmak için. ...bir parçası olmak istediği için geliyordu sanırım. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
I think that's as nice as liking the music. | Bence bu müziği sevmekle eşdeğer. Müzik kadar bu da hoştu bana göre. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
There's never been much planning in the work we've done together. | Birlikte yaptığımız işlerde çok fazla plan yapmıyoruz. Yaptığımız şeyler hakkında o kadar çok plan yapmamıştık. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Or in Sigur R�s in general, there's not much planning. | Ya da Sigur Rós genel olarak, plansızlık üzrine kurulu Ya da Sigur Rós grubu olarak da genelde plan yapmıyoruz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
So they taught us a lot on how to do things | İnsanlar da bizim konuşmadan ve plan yapmadan O yüzden insanlar konuşmadan ya da plan yapmadan... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
without speaking or planning, just do. | yaptığımız işi nasıl becerdiğimizi merak ediyor. ...bu kadar şeyi nasıl yapıyorlar diye düşünmüşlerdi. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
It's just eight people that work really well together. | Bu iş sadece, bu sekiz kişi bir aradayken mümkün oluyor. Sadece 8 kişi gerçekten iyi bir şekilde çalışıyorlar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
This is one big family, like sisters and brothers, | Büyük bir aileyiz, abi kardeş gibiyiz, Evet, bu büyük bir aile, kız ve erkek kardeşler gibi... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
because you have this close relationship, | çünkü birbirimize oldukça yakınız, ...çünkü böyle yakın bir ilişkiniz var ama o kadar da yakın değilsiniz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
but it's not really close, like stealing your heart from your best friend. | ama çok da yakın değil, bu kalbinizi en yakın arkadaşınızdan sakınmak, çalmak gibi birşey. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
That only happens after a few drinks! | Bu sadece biraz içtikten sonra oluyor! Birkaç kadeh içtikten sonra ortaya çıkıyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
P�ll, he's an artist, | Páll, tam bir sanatçı, Páll, tam bir sanatçıdır... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and there are these landslides over these flaky rocks. | ve buradaki bu acayip taşların olduğu yerde toprak kayması oluyor. ...ve toprak kayması sonucu burada yassı taşlar oluyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
He goes up and hits the stones, | O da yukarı çıkıp taşlara vurarak, Oraya gidiyor ve taşlara vuruyor... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and they produce a tone. | nota oluşturuyor. ...taşlar da bir ses çıkarıyorlar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Then he makes this chromatic marimba out of these rocks. | Sonra bu taşlardan kromatik biri dizi oluşturuyor. Sonra bu taşlardan kromatik marimba yapıyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Amazing instrument, and it's just rock. | İnanılmaz bir enstürman ve sadece taşlardan oluşuyor. İnanılmaz enstrüman ve sadece altı üstü taş. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Totally natural guy. He's just like... | Tamamen doğal bir adam. Tıpkı şey gibi... Tamamen doğal biri. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
He just lives alone with his mother in the countryside, | Kasabada annesiyle yaşıyor, Kırsal bölgede annesiyle beraber yaşıyor... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
and just makes things all day, carves in stone, | ve tüm gün sadece taşları oyuyor. ...ve gün boyunca bir şeyler yapıyor, taşları oyuyor... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
or like a rhubarb marimba, made from old rhubarb. | ya da ravent dizileri yapıyor, eski raventlerden. ...ya da yaşlı uçkunlardan uçkun marimbası yapıyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Dj�pav�k, you see this big, old rusting ship | Djúpavík'teki topu topu iki yıl faliyet göstermiş fabrikanın içinde Bu eski atölyedeki büyük, paslanmış gemiyi görüyorsunuz. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Iying in this old factory that was probably used for two years. | yan yatmış eski gemiyi görürsünüz. Ki büyük olasılıkla iki yıl kullanılmış. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Then there was no more fish and they closed them down. | Birden burada balık kaynakları bitmiş ve onlar da fabrikayı kapatmışlar. Daha sonra balık kalmamış ve atölyeyi kapatmışlar. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Only two people live there, all year round. | Tüm yıl boyunca sadece iki kişi bu civarda yaşıyor. Tüm yıl boyunca sadece iki kişi orada yaşıyor. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Total isolation. It's like nothing there. | Mutlak yalnızlık. Hiçbirşeyin ortası. Tamamen yalıtılmış. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
And before it was this village | Ve bundan önce bu köy Ve gemiden önce köylüler balık atölyesiyle... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
with lots of activity in the fish factory. | balık fabrikası sayesinde oldukça hareketliymiş. ...oldukça haşır neşirmiş. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
The fish went. | Balıklar gitmeden önce. Balıklar uçmuş, gitmiş. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
It was good to be able to bring life into the place again | Kısa bir süre için bir gece için bile olsa Kısa bir an, bir gece de olsa... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
just for a short moment, one night. | Bu mekana hayat verebilmek gerçekten güzeldi. ...mekâna yeniden hayat verebilmek çok güzeldi. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
Iceland is a unique place in a way | İzlanda bu gezegendeki İzlanda bir bakıma... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
on this planet. | eşsiz yerlerden biri. ...bu gezegende eşsiz bir yerdir. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
It's so strange | İnsanların bunu para kazanmak için İnsanların İzlanda hakkında... | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |
that people can think about it as a money making scheme. | kullanması biraz ilginç. ...para aklama yeri olarak düşünmesi çok garip. | Sigur Ros: Heima-1 | 2007 | ![]() |