Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14857
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You seem well, brother Carl? Yes, splendid. | Kafan güzel mi, Carl? Evet, muhteşem. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You stand there and all the world's beauty streams through you. | Öylece duruyorsun ve dünyanın tüm güzellikleri senden akıyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I am blinded. | Ben kör değilim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you know why? No. | Annemi özledim. Saçma gibi ama... Neden, biliyor musun? Hayır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You nullify meaninglessness. | Tek çıkar yol buydu, fakat daha sonra bir şeyler oldu. Sen anlamsızlığı yok ediyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Right now, at this very moment, my little sister | Hemen şimdi, şu anda, küçük kardeşim... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
you nullify the galaxy's icy void | ...sen galaksinin soğukluğunu ısıtıyor... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
the universe's unforgiving emptiness. | ...evrenin affedilmez boşluğunu dolduruyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
OK, one more time... | Tamam, bir kez daha... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mrs. Almers must stay in bed until the fever has passed. | Mrs. Almers ateşin düşene kadar yataktan çıkmamalısın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll give you this medicine. | Şeytanca! Biz yeni bir kredi istiyoruz,... Sana bu ilacı veriyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Take two pills, twice a day. | Günde iki sefer iki tane alıyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'You must go home, there is nothing to eat here.' | Birazdan Prof. Sundelius'u arayacağım. 'Eve gitmelisin, burda yiyecek bir şey yok.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
And then Jesus said: 'What do we have to eat?' | ...sonra İsa: 'Yiyecek neyimiz var?' diye sordu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'We have five loaves of bread and two fish.' | 'Beş somun ekmek ve iki balığımız var.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'And then Jesus took the bread and the fish and blessed them.' | 'Sonra İsa, ekmeği ve balığı aldı ve onları kutsadı.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Here... | Buyur... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can you chat a bit today? | Bugün biraz sohbet edebilir miyiz? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
...Jesus paid more attention to that which is good, than that which is evil. | ...İsa, 'Hangi Şeytan?' sorusuna, 'Hangi Tanrı?' sorusundan çok daha fazla önem vermiştir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
His heart was filled with compassion for mankind | Tanrıya duyduğu koşulsuz sevgiden kalbine... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
sprung from an unconditional love for God. | ...insanlığa karşı sonsuz merhamet akıyordu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good Day, Mrs. Tallrot. You can hang your coats there. | İyi günler, Mrs. Tallrot. Kabanlarınızı oraya asabilirsiniz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'They were disappointed Seryozha because he wasn't coming along in his studies.' | 'Onlar Seryozha'yı hayalkırıklığına uğrattılar, çünkü davasında onu yalnız bıraktılar.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'It couldn't be said that he wasn't gifted.' | 'Bu onun bir armağan olmadığı anlamına gelmez.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'He was, to the contrary, more gifted, as his teacher pointed out' | 'Aksine, öğretmeninin de belirttiği gibi babasından çok daha yetenekliydi.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'To his father, it appeared as though he lacked the willpower.' | 'Babası bilindiği gibi iradeden yoksundu.' | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm almost finished. | Neredeyse bitirdim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you know this one? 401. | Bunu biliyor musun? 401. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'Receive with piety, the solemn order of grace', J. O. Wallin. | 'Lütufla verileni, vakur bir dindarlıkla al' J. O. Wallin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What about this one? | Ya bunu? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
242, 'God, our God, for all the world'. | 242, 'Tanrı, bizim tanrımız, tüm dünyanın efendisi'. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
And this one... | Ve bunu da... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, I've never heard that one. Yes you have, Henrik... | Hayır, bunu daha önce hiç duymamıştım. Duymuştun, Henrik... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
From our wedding? Not the one in church. | Düğünümüzden desem? Kilisede çalan değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When we danced the wedding waltz. | Düğün dansımızda çalan. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Ah, I forgot that one. | Ah, bunu unutmuştum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll ask my wife to call a doctor. The boy's only caught a cold! | Karıma doktor çağırmasını söyleyeceğim. Çocuk sadece soğuk almış! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He's had the cold a long time. We'll do this and everything will be alright. | Uzun zamandır böyle. Doktor gelsin, herşey düzelir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What is it now? Right now it's just a quarrel. | Bu ne şimdi? Sadece bir kavga. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Arvid Fredin is an agitator, drinking and fighting. | Arvid Fredin bir provakatör, içer ve kavga eder. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He wants us all to become communists and shoot Nordenson. | Hepimizi komünist yapmak ve Nordenson'u vurmak istiyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
See you. Goodbye. | Görüşürüz. Hoşça kal. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I am tired of your drinking and noise! | İçip içip bağırmalarından bıktım! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
They can't do that to you, Arvid! Tomorrow you will pack your bags and leave. | Sana bunu yapamazlar, Arvid! Herşeyini toplayıp yarın defolacaksın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Their taking everything from us! You've been warned plenty of times. | Her şeyimizi aldılar! Seni defalarca uyardık. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You could have told me! | Bana söyleyebilirdin! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We can't accept this! | Bunu kabul edemeyiz! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What did you say? Did you say something, Lagergren? | Ne dedin? Bir şey mi söyledin, Lagergren? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Be extremely cautious, Lagergren, so you and your family won't have to leave. | Ayağını denk al, Lagergren, yoksa burayı ailenle terketmek zorunda kalırsın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you understand? Let's get back to work. | Anladın mı? Şimdi işinin başına dön. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Back to work! | İşinizin başına! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Arvid was dismissed before the meeting. I warned him. | Arvid toplantıdan önce görevden alındı. Onu uyarmıştım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It must have been the declaration he read. | Okuduğu deklarasyon yüzünden olmalı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's not just Arvid. They took him because he can read. | Sadece Arvid okumadı. Onu aldılar, çünkü okuyabiliyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
And not because he drinks and he's a bastard. | Alkolik bir piç olduğu için almadılar yani. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We must pull ourselves together. What can we do? | Birlikte hareket etmeliyiz. Ne yapabiliriz? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We have to meet. We need the guys from the sawmill. | Toplanmalıyız. Kereste işçilerine ihtiyacımız var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The question is where we can meet, the factory will throw us out. | Mesele nerede toplanacağımız, fabrika bizi dışarı atar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You can use the chapel. | Şapel'i kullanabilirsiniz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You'll be warm in the chapel. It will hold 150 people. | Sıcaktır, ve 150 kişi alır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
In the chapel? What will the Rector say? | Şapel mi? Rektör ne der sonra? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have the right to organize gatherings and meetings. | Benim toplantı organize etmeye hakkım var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Shall we accept the minister's offer? | Vaizin teklifini kabul edelim mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, we should. | Evet, mecburuz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What if you change your mind? No, I won't do that. | Ya fikrini değiştirirsen? Hayır, değiştirmem. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Shall we say Sunday, 4pm? That's fine. | Pazar günü 4, uygun mu? Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Will you come? Of course, I'm the one with the key. | Sen gelecek misin? Tabi, anahtar sadece bende var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Isn't it good? | Güzel değil mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
One more spoonful... | Bir kaşık daha... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Anna, I'm sorry I came so early. That's OK, I promised to change the bandage. | Anna, üzgünüm çok erken geldim. Önemli değil, bandajı değiştirecektim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There, there! | Gel bakalım! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Please sit down! | Lütfen buyrun! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How is your hand? Better. | Elin nasıl? Daha iyi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The doctor was impressed with your efforts. | Doktor işinizden etkilendi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What's your name? This is Petrus, my sister's son. | Adın ne? Petrus, kardeşimin oğlu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Her husband left her and she can't take care of him. | Kocası onu terketti ve o da çocuğa bakamıyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
He lives with us now. | Bizimle yaşıyor şimdilik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Will you be going to school here? | Okula gidecek misin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When will you start? This fall. | Ne zaman başlayacaksın? Bu sonbahar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you think it will be fun? I don't know. I haven't gone yet | Eğlenceli olur mu, sence? Bilmiyorum. Henüz başlamadım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can you read and write? And the multiplication tables. | Okuma yazma biliyor musun? Ve çarpım tablosunu da. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Aha, who taught you that? I taught myself. | Aha, kim öğretti? Kendim öğrendim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No one helped you? No. | Kimse yardım etmedi mi? Hayır. Acelen ne? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You must enjoy being alone. I do. | Yalnızlığın tadını çıkar. Çıkarıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What do you read? | Ne okuyorsun? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do you have any books? We have a few Christmas magazines. | Kitapların var mı? Bir kaç tane Noel dergisi var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mostly a reference book, but we only have one volume, J to K. | Ansiklopedi kitabı, ve bizde sadece cilt var, J K. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I think I have a few books Petrus might enjoy. | Sanırım bende Petrus'un ilgisini çekecek kitaplar var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You should read this, and when you are finished, I have other books just as good. | Bunu okumalısın, bitirdikten sonra, sana daha iyilerini de veririm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll make a cover, just like in school, so it won't get dirty. | Ciltleyelim, okuldaki gibi, böylece kirlenmez. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You should thank her properly. Thanks. | Teşekkür etmelisin. Teşekkürler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I would like to speak to Reverend Bergman. | Peder Bergman ile görüşmek isterim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Perhaps Mr. Nordenson could take a seat for a few minutes while I finish up? | Mr. Nordenson, ben işimi bitirene kadar oturup bekleyebilir misiniz? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Three years? | Üç yıl mı? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Smoking is not permitted here. At this moment it is! | Burda sigara içilmez. Şu ana dek! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Emma. How old is Emma? Five. | Emma. Emma kaç yaşında? Beş. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, we'll meet on Monday. I'll send the papers. | Evet, pazartesi görüşürüz. Kağıtları gönderirim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good Morning! Good Morning. | Günaydın! Günaydın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It is not you I'm looking for, but your assistant. | Ben sizin için gelmedim, asistanınız için geldim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That should be easy enough? No, he appears occupied. | Çok meşgul olmalı? Evet, meşgul görünüyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |