Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14861
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
So beautiful! Mrs. Bergman, you went to school there. | Çok güzel! Mrs. Bergman, siz orada okula gitmiştiniz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
On the lower floor three rooms and a kitchen. | Giriş katında üç oda ve mutfak... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
On the upper floor four rooms. We thought the corner room would be for the children. | ...bir üst katta dört oda. Köşedeki odayı çocuklar için düşündük. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Naturally, all the conveniences. This is overwhelming. | Tüm rahatlığı düşündük doğal olarak. Bu karşı konulmaz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I expect that it will be difficult to leave 'your' Forsboda. | Forsboda'nızı terketmek sizin zor olacaktır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Yes, it will be difficult. At first we were worried and uncertain. | Evet, zor olacak. İlk başta endişeli ve kararsızdık. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We felt that we were running from our responsibilities. | Sorumluluklarımızdan kaçtığımızı düşündük. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Our commitments. I wasn't as anxious as Henrik. | Vaatlerimizden... Henrik kadar kaygılı değildim ben. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I felt I was abandoning people in need. | Bize ihtiyacı olan insanları terkediyormuş gibi hissettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
In a hospital need can be just as great, Reverend. | Bir hastahanede daha büyük ihtiyaçlar sözkonusu olabilir, Peder. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I know... I know. | Biliyorum... biliyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Tell me one thing... Reverend... | Sadece bir tek şey söyle... Peder... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Reverend, do you believe that our sufferings are sent by God? | Peder, acılarımızın Tanrı tarafından verildiğine inanıyor musun? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I can only answer for myself. | Bunu sadece kendi adıma cevaplayabilirim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, I don't believe that our sufferings are sent by God. | Hayır, acılarımızın Tanrı tarafından verildiğine inanmıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I believe that God looks upon his creations with care. | Tanrının kendini yarattıklarını önemseyerek gösterdiğine inanıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
But that the suffering should purify us? | Ama bu acılar bizi arındırmalı değil mi? But that the suffering should purify us? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have never seen suffering help, however, I have seen it destroy. | Acının yardımcı olduğunu hiç görmedim, ancak yok ettiğini gördüm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Countess, please give me my scarf? | Kontes, lütfen şalımı verir misin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf it is as you say... | Söylediğiniz gibiyse eğer... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How is it possible to give solace? | Teselli nasıl mümkün olabilir? How is it possible to give solace? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Solace is incidental. Incidental? | Teselli tesadüfidir. Tesadüfi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The only possibility is that one forgives oneself. | Tek mümkünatı, kişinin kendini affetmesidir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Shouldn't we ask God's forgiveness? That is the same thing. | Tanrının affını dilememeli miyiz? Bu da aynı şey. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Once one has forgiven oneself, so has God. | Bir kişi kendini affederse, Tanrı da onu affeder. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Is God so near? God and mankind are indivisible. | Tanrı bu kadar yakın mı? İnsan ve Tanrı bir bütündür. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mixed together. It is cruel to separate God from humanity. | İçiçe karışmışlardır. Tanrıyı insandan ayırmak acımasızlıktır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
God as supreme, as punitive body, as dogmatist. | Tanrı yücedir, cezalandırıcıdır ve dogmatiktir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That is contrary to everything Jesus taught us. | Bu İsa'nın bize söylediği herşeye zıt. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I am terribly tired today. | Bugün çok fena yorgunum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Please excuse me, my friends. | Lütfen bağışlayın, dostlarım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I thank you for being frank. | Dürüstlüğün için teşekkür ederim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Make sure the Reverend makes it to his new rectory. | Pederin onu yeni rektörü yapacağından emin olun. Make sure the Reverend makes it to his new rectory. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I think you will both have a rich field of activities. | Yenisinin yapılması gerekmez mi? Evet, sanırım gerekir. İkinizin de zengin bir aktivite alanı yapacağınızı düşünüyorum. I think you will both have a rich field of activities. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I must excuse myself. Reverend Primarius, please assist the guests? | Beni mezur görün lütfen. Peder Primarius, lütfen konuklara yardımcı olur musunuz? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Congratulations on your impromptu sermon. | Beklenmedik vaazınız için tebrikler. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It made an impression on Her Highness. | Majesteleri üzerinde bir etki bıraktı. It made an impression on Her Highness. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
These are new times, very harsh and healthy. | Yeni bir çağdayız, çok zor ve sağlıklı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
God cares for his creations... Yes, why not? | Tanrı yarattıklarını önemser... Evet, neden olmasın? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Bold personal interpretations have become fashionable. | Cesur kişisel yorumlar moda haline geldi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
In my youth, had l... Here I am fooling about! | ...ama taşıyamıyorum. Gençliğimde, ben... Neyse saçmalıyorum! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Goodbye, Mrs. Bergman. | Hoşçakalın, Mrs. Bergman. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Goodbye, Reverend Bergman, congratulations and good luck. | Hoşçakalın, Peder Bergman, tebrikler ve iyi şanslar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, no, no! What is it, Henrik? | Hayır, hayır, hayır! Ne var, Henrik? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What are you saying no to? I'm saying no! I won't move here. | Vaizlerin toplantı için büyük odaya ihtiyaçları olur. Niçin hayır diyorsun? Hayır diyorum! Buraya gelemem. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have been an idiot! | Aptallık ettim! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now I see perfectly, thank God for Primarius and the distinguished Lady. | Şimdi daha iyi anlıyorum, seçkin hanımefendi ve Primarius için Tanrıya şükürler olsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'Does suffering come from God?' The freedom of the free, the triumph of nonsense! | 'Acı Tanrıdan mı gelir?'miş. Bedava özgürlük, saçmalığın zaferi! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Did you hear me ramble on? I must have lost my mind! | Nasıl saçmaladığımı duydun mu? Aklımı kaçırmış olmalıyım! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Stop, Henrik! | Dur, Henrik! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There must be an end to such stupidity. We're going home to Forsboda. | Bu aptallık son bulmalı. Forsboda'ya, evimize gidiyoruz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I say no! I said stop! | Hayır diyorum! Dur dedim! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf you could hear yourself... 'l, l, l...' Such bullshit! | Kendini duysaydın eğer... 'Ben, ben, ben...' Tam bir saçmalık! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
'I say no.' There are, in fact, two of us. | 'Hayır diyorum.'muş. Bu ikimizi de ilgilendiren bir durum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Maybe you have forgotten. My name is Anna and I am your wife. | Belki de unuttun. Ben Anna ve senin karınım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I am one of us, and I have the right to say what I think. | Ben de ailenin bir parçasıyım, ve benim de fikrimi söyleme hakkım var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You're behaving like a hysterical primadonna. | Histerik bir kadın gibi davranıyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What is it you have decided? | Neye karar verdiniz? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How dare you decide yourself something so important for us? | Ne cüretle bizim için çok önemli bir konuda tek başına karar verirsin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Important for us! Now I'm crying because you are trampling all over me. | Bizim için önemli! Ağlıyorum, çünkü sen beni hep es geçiyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You're trampling all over your most faithful friend. | En sadık yoldaşını es geçiyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm crying because I'm furious. | Ağlıyorum çünkü sinirliyim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What do you want? I don't know any more. | Ne istiyorsun? Artık bilmiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can't we take life a bit easy? We aren't the type. | Daha rahat bir hayatımız olmaz mı? Biz o türden değiliz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You aren't the type. | Sen değilsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
One of us has to give in, and it'll be me. I don't know why I'm arguing? | İkimizden biri fedakar olmalı ve bu, ben olacağım. Bilmiyorum, neden tartıştışıyorum? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You feel the call to live and die in the wilderness | Vahşi doğada dinsiz ve yamyamlar arasında... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
among heathens and cannibals. | ...yaşayıp ölmek için içinden bir ses duyuyorsun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I thought that life would be bright and shiny. | Hayatın ışıltılı ve parlak olduğunu düşümüştüm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Grand emotions, grand sacrifices, not being buried alive... | Güçlü duygular, büyük fedakarlıklar, diri diri gömülmek değil... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I remember how we fantasized... | Nasıl hayaller kurduğumuzu hatırlıyorum... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The nurse and the minister, and suffering humanity. | Hemşire ve rahip... ve insanlığın ızdırabı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Our dreams have come true. No, Henrik. | Hayallerimiz gerçek oldu. Hayır, Henrik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We didn't dream about Forsboda. | Forsboda'yı hayal etmemiştik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Is it really that bad? | Bu kadar kötü mü gerçekten? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No, not until a few weeks ago, because we had no choice. | Hayır, bir kaç hafta öncesine kadar değildi, çünkü seçeneğimiz yoktu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I thought it would be so fantastically wonderful. | Bunun fevkalede muhteşem olacağını düşünmüştüm. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Maybe that's a bit childish. | Belki bu biraz çocuksu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The parents will sit over there and you confirmands here. | Ebeveynler şuraya oturcak ve siz de burda duracaksınız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll start with a psalm... number 643. | Mezmurla başalayacağız... 643. mezmur. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Some bluebells? | Biraz çançiçeği? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then I'll give a sermon, and then the cross examination. | Sonra vaaz vereceğim, ve sonra da sınav. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Are you nervous? You shouldn't be. | Gergin misiniz? Sakin olun. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I suggest we go through the introduction once more. | Bir daha girişi tekrarlayalım. kes I suggest we go through the introduction once more. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
PSALM In the sweet summertime | MEZMUR Bu güzelim yazda | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Go out, my soul, and be glad | Çık dışarı ruhum ve mutlu ol | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Great God's gifts | Yüce Tanrı'nın armağanı | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Look, how in adornment.. | Bak nasılda süslenmiş... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Welcome! I came to fetch my daughters. | Hoşgeldiniz! Kızlarımı almaya geldim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That was very thoughtful, but they'll be busy for another hour. | Bu çok nazik, ama önümüzdeki bir saat meşgul olacaklar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll go through the questions and answers. | Soru ve cevaplarla devam edeceğiz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I understand that it may complicate things, but my daughters cannot continue. | Karmaşık şeyler olabileceğini anlıyorum, ancak kızlarım buna devam edemez. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My wife or l could bring the girls down. | Sen koro istemiştin. Karım ya da ben kızları eve getiririz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There is no need for you to wait. | Beklemenize gerek yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I came to fetch my daughters, Susanna and Helena. | Kızlarımı almaya geldim, Susanna ve Helena. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I understand. Unfortunately, It is not possible. | Anlıyorum. Ne yazık ki, bu mümkün değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Susanna and Helena are occupied. Really? | Susanna ve Helena meşgul. Gerçekten mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
They are occupied? Susanna and Helena are occupied? | Meşguller mi? Susanna ve Helena meşgul mü? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You can fetch them in an hour. | Onları bir saat sonra alabilirsiniz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Susanna, come here. Helena, come here. | Susanna, gel buraya. Helena, sen de. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |