Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14679
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Good morning, Mr. Kimbrough. Good morning, Zeke. | Günaydın, Bay Kimbrough. Günaydın, Zeke. | Decision at Sundown-1 | 1957 |  |
| All right, folks, everybody inside. | Pekala, herkes, içeriye lütfen. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Men, leave your guns in the vestibule. | Beyler, silahları lütfen girişe bırakalım. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I ain't never been to no wedding, even yours. | Bir nikahta hiç hazır bulunmamıştım, seninkinde bile. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You stay here. Oh, Bart! | Sen burada dur. Yapma, Bart! | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Dear brethren, we are gathered together on this... | Aziz kardeşlerim, buraya bu iki kişinin nikahı... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Sheriff, we shouldn't proceed with the ceremony with you toting a gun. | Şerif, merasime siz silah taşırken devam edemeyiz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Your gun. Thank you. | Silahınız. Teşekkür ederim. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Dear brethren, we're gathered here together on this glorious day | Aziz kardeşlerim, bu mutlu günde hep beraber buraya Lucy Summerton... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| to unite Lucy Summerton and Tate Kimbrough in holy matrimony. | ...ve Tate Kimbrough'u kutsal evlilik bağı ile birleştirmek için toplandık. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Oh, friends, before I begin the ceremony, there's a question here that has to be asked. | Arkadaşlar, merasimimize başlamadan evvel, bu nikaha itiraz var mı diye sormalıyız. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Is there any man here who knows any reason | Burada bu kıymetli iki insanın evlenmesine | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| why these two dear people should not be married? | mani olacak birşeyi bilen var mı? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| If so, let him speak or forever hold his peace. | Çıksın konuşsun veya sonsuza kadar sussun. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Lucy Summerton, do you take... Hold it! | Lucy Summerton, siz bu... Nikahı durdurun! | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Well, now, look here, everybody's welcome, | Hepiniz hoşgeldiniz. Silahlar girişe teslim edildiğine ve... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| as long as they leave their gun in the vestibule | ...huzursuzluk çıkaracak içkide içilmediğine göre... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| and ain't got enough whiskey in them to make them troublesome. | ...artık işimize dönebiliriz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You said if anybody had any objection to this wedding to speak up. | Siz bu nikaha itirazı olan varsa çıksın konuşsun diye sordunuz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| That's what I'm doing. | Benim itirazım var. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| We're not interested, stranger. | Bununla ilgilenmiyoruz, yabancı. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Kimbrough, we never laid eyes on each other before today, | Kimbrough, biz bugüne kadar seninle hiç karşılaşmadık... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| and we're not strangers. | ...ama biz birbirimize yabancı değiliz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Think back to Sabine Pass and a girl named Mary. | Sabine Pass'ta Mary diye bir kız vardı. Hatırladın mı? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I never heard of Sabine Pass. Lying ain't gonna help you none. | Sabine Pass'ı hiç duymadım. Yalan söylemek fayda etmez. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Swede, get that man out of here so we can go on with our wedding. | Swede, şu adamı dışarı çıkar ki nikaha geri dönebilelim. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You'd better leave town if you want to stay in one piece. | Eğer ölmek istemiyorsan hemen bu kasabayı terket. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I'll leave when I finish what I came for. | İşimi bitirmeden buradan ayrılmayacağım. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Well, whoever you are, and whatever you came for, | Her kim isen ve niçin gelmişsen gel, | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| you're not going to stop this wedding. | bu nikahın kıyılmasına engel olamayacaksın. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| The name's Allison, Miss. Bart Allison. | İsmi Allison'dı, Bayan Bart Allison. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| If you marry this man, you'll be a widow by sundown. | Siz Hanımefendi, bu adamla evlenirseniz, bu akşama kadar dul kalacaksınız. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You, take this money down to the preacher. | Sen, bu parayı al ve rahibe ver. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Good gracious, what's this for? | Allah Allah! Bu da ne için? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Maybe I just done you out of a wedding fee, | Belki nikahtan alacağın parayı kaybettin... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| so you can keep that money for performing Kimbrough's funeral services. | ...onunla Kimbrough'un cenazesinde dua okursun. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You men sit down and stay quiet. | Beyler, oturun ve ses çıkarmayın. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Wagon! | Araba! | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Around the corner. | Şu köşeye sür. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You should have killed that fellow when he passed us on the street, | Şu adamı sokakta bizi geçerken değilde, | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| instead of there in church. | kilisedeyken öldürmeliydik. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I didn't kill him. | Onu vuramadım. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Then what is all the fuss about? | O zaman bu kadar telaş ne diye? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I just told him I was going to. | Tam da ona ne yapacağımdan bahsediyordum. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You just stood up there in church | Sen sadece Kilisende ayakta dikil... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| and told Kimbrough you was going to kill him. | ...ve Kimbrough'e seni öldüreceğim de. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Bart, you must be plumb crazy. I'm doing this my own way, Sam. | Bart, sen adamakıllı delirmiş olmalısın. Bunu kendi stilimle halledeceğim, Sam. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| For three years I've hunted Kimbrough, but he didn't know it. | İki yıldır Kimbrough'un izini sürdüm ama onun bundan haberi olmadı. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Before I settle with him, I want him to know he's being hunted. | Onunla kozlarımızı paylaşmadan önce, neden takip edildiğini bilsin istedim. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You ain't hunting him no more, he's hunting you. | Şartlar değişti artık, şimdi o seni avlıyor. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| They're holed up in Abe's livery stable. | Onu Aben'in ahırında kapana kıstırdık. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Now, don't worry, Tate, they ain't going nowhere. | Artık korkma, Tate, bir yere kaçamaz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| We got that whole stable covered, front and back. | Adamlarımı ahırın hem önüne, hem arkasına yerleştirdim. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Seeing as how I'm your best man and got the ring, | Niye en iyi adamın ben olduğunu görüyorsun. Bence yüzük hala sende iken... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I figured I ought to get back so's we could get on with the wedding. | ...geri dönüp nikaha kaldığımız yerden devam etsek iyi olacak. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You done the right thing, Sheriff. | Sen doğru olanı yaptın, Şerif. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Now, if everybody will get back inside, we'll proceed with the ceremony. | Eğer herkes geri dönerse, merasime kaldığımız yerden devam ederiz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You can't have a wedding without a bride. | Gelin olmadan nikah kıyılmaz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Charlie, I expect you to have Lucy back here at the church by 12:00. | Charlie, Lucy'yi saat 12:00'ye kadar Kiliseye geri getireceğini umuyorum. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I don't think we ought to go ahead with this wedding | Şu Allison denen adam hapse tıkılıncaya kadar... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| until this man Allison is behind bars. | ...bu nikaha biraz ara versek iyi olacak. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Don't worry about him. | O adam için hiç endişe etme. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I should think you'd be worried about him. He said he was going to kill you. | Bence endişelenmeye başlasan iyi olacak. Seni öldüreceğini söyledi. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| He's not going to kill me. | O beni öldüremeyecek. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Allison's not the first man that's had that thought in mind. | Allison bunu kafasından geçiren ilk kişi değil. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| It's more than just a thought with that one. I told you not to worry about him, Charlie. | Onunkisi kafasından geçirmekten daha fazla Sana onu kafaya takma dedim, Charlie. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I expect Lucy back here by 12:00. | Umarım Saat 12:00'de Lucy burada olur. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I want you to get him now. | Onu, buraya şimdi getirmeni istiyorum. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Tate, he won't come out, and we can't get in there and get him | Tate, bu adam dışarı çıkmaz, ateş eden biri olmadan... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I pay you and the boys real good, Swede. | Temiz iş çıkarırsanız seni ve adamlarını görürüm, Swede. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| If I didn't think a little gunplay | Eğer çıkıp arada bir kovboyculuk oynamıyacaksan... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| would come up from time to time, you wouldn't be worth it. | ...sana ne gerek var. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| He won't stay holed up forever. As soon as he makes his move... | O ölene kadar o delikte kalamaz. Adam oradan çıkmadığı takdirde... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You haven't got forever. | sen sonsuza kadar onu ele geçirmezsin. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I don't care how you do it. | İşi nasıl yaptığın umrumda değil. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You've got exactly one hour to take care of Mr. Allison. | Allisonun icabına bakmak için tam bir saatin var. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I'll be at the hotel. I wouldn't pass by the stable on the way. | Otelde olacağım. Ahıra giden yola çıkmayacağım. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You're liable to not get there. | Adama görünmemek için yalan söylüyorsun. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Tate, is there anything I can do? | Tate, istediğin başka bir şey var mı? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| How long has it been since you've handled a gun? | En son ne zaman silah taşıdın? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Gracious. Not since the fracas up in Denver. | Allahım. Denver'daki o kavgadaydı. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I don't like guns much. | Silahlardan fazla hoşlanmam. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| That figures. | Bu mantıklı. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Well, Ruby, it looks like the wedding's been called off, for a while anyway. | Ruby, en azından şimdilik bu düğün iptal edilmiş gibi gözüküyor. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| That fellow sure was a nervy cuss, wasn't he, Doc? | Şu ahırdaki adam bayağı sinirli gözükmüyor mu, Doktor? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Yeah. It's too bad he didn't use a little common sense along with his nerve. | Evet. Keşke sinirlerine hakim olsa. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Well, now he hasn't got a chance of accomplishing what he came here for. | Yoksa buraya niye geldiğini anlatmaya ömrü yetmeyecek. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Herb, you and Pete get up above that eating house. | Herb, sen ve Pete hiç kimseye gözükmeden,... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Unless one of them shows his face, | ...şu restoranın üzerine çıkın... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| you just keep shooting at the window nearest Spanish | ...adamı görür görmez... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Allison, unless you and your partner want to die in that stable, | Allison, sen ve adamın o ahırda ölmek istemiyorsanız... | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| you'll throw out your guns and come on out. | ...silahlarınızı atın ve dışarıya çıkın. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| I ain't ready yet. | Buna hazır değilim. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| When I am, I'll be coming out the same time my gun does. | Ben hep silah taşırım ve oraya silahsız çıkmam. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| If you don't come out, we're coming in. | Eğer dışarı çıkmazsanız, biz oraya geliyoruz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| You sure would be making a big mistake. | O zaman büyük bir hata yapmış olursunuz. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| There ain't no way they can get at us from the rear. | Arka tarafta yol yok, ordan gelemezler. Biz ön tarafı tutalım. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Bart! | Bart! | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| That fellow seemed awful anxious to come in here, so bring him in. | Şu adam içeri girmek için epey istekli gözüküyor, al bakalım içeri. | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
| Where you going, Doc? | Nereye böyle, Doktor? | Decision at Sundown-1 | 1957 | |
