Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 146596
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Everything seems to have come back negative. | ...hiçbir şeyi yok gözüküyor. Herşey kötüye doğru geri gidiyor. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Which doesn't necessarily mean that Clarabelle is a failure. | Bu Clarabelle'in beceriksiz olduğu anlamına gelmez. Ama bu kesinlikle Clarabelle'nin başarısız olduğunu göstermez. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It just means that she's got to keep trying, | Sadece, ne kadar hayal kırıklığına uğrarsa uğrasın,... Bunun anlamı ne kadar hüsrana uğratsada... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
no matter how frustrated she might get. | ...denemeye devam etmesi gerektiği anlamına gelir. ...hala denemeye devam ediyor demek. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Now, of course, if you are lazy and incompetent, | Elbette, tembel ve kifayetsizseniz,... Eğer siz tembel ve beceriksiz olsaydınız... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
then, yes, that will buy you a one way ticket out of here. | ...o zaman evet, biletiniz sadece gidiş yönlü olur. ...o zaman, evet, buradan sadece gidiş yönlü biletinizi alırsınız. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Listen carefully. Kelso can't do a thing to you if you answer a question wrong. | İyi dinleyin. Bir soruya yanlış cevap verdiniz diye, Kelso size hiçbir şey yapamaz. Dikkatli dinleyin. Kelso, soruyu yanlış bilseniz bile sizin kılınıza dokunamaz. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It doesn't work that way. Moving on. Not you. You still have work to do. | İşler bu şekilde yürümez. Devam ediyoruz. Sen değil. Senin hâlâ işin var. Bu iş böyle yürümez. Yürüyün. Sen değil. Hala yapman gereken işlerin var. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Johnny No Tan? I'd like you to present the next patient to me. | Johnny No Tan? Bir sonraki hastamızı tanıtır mısınız? Süt beyaz Johnny? Bir sonraki hastayı bana tanıtmanı istiyorum. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Now say it in Spanish. | Şimdi İspanyolca söyle. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Te amo. | Te amo. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Now... say it like Astro. | Şimdi Astro gibi söyle. Şimdi... Yunan gibi söyle. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I ruv roo. | Seri seviyoyum. Şeni şeviyoyum. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
You are very, very cute. I know. | Çok, çok tatlısın. Biliyorum. Sen çok, çok tatlı birisin. Biliyorum. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I've been thinking about this ''I love you'' thing. | "Seni seviyorum" dememizi düşünüyordum. Ben bu "seni seviyorum" şeyi hakkında düşünüyordum. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It's gonna make everything so much better. | Her şey daha güzel olacak. Herşeyi çok daha iyi yapacak. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I mean, we're so in sync. Better conversation, | Birbirimize daha uyumlu olacağız. Daha iyi sohbet,... Yani, birbirimizle çok uyumluyuz. Konuşmalarımız daha iyi... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
better dancing... | ...daha iyi dans,... ...dans etmemiz daha iyi... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Way better shrumpdown. | Çok daha iyi seks. İşimize bakarız. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Yeah! | Eveeeeeet! | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I'm so sorry. That has never happened to me before. | Üzgünüm. Daha önce hiç olmamıştı. Çok özür dilerim. Bu daha önce hiç başıma gelmemişti. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Man, she's beautiful. | Tanrım, çok güzel. Adamım, bu kız çok güzel. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I wish I was that piece of bacon. Wait a second. | Keşke o pastırma parçası ben olsaydım. Dur bir saniye. Keşke o domuz pastırmasının yerinde olabilseydim. Bekle bir dakika. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I am that piece of bacon. | O pastırma parçası benim. Ben zaten o domuz pastırmasıyım. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
You mind not staring at me while I'm eating? | Ben yemek yerken bana dik dik bakmazsan sevinirim. Yemeğimi yerken bana dik dik bakmaya devam edecek misin? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I hate it. | Nefret ediyorum. Bundan nefret ederim. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
But I'm not. What am I doing right now? | Ama ben şeye... Şu anda ne yapıyorum? Ama ben size bakmıyorum. Şu anda n'apıyorum? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Eating. What are you doing? | Yiyorsun. Sen ne yapıyorsun? Yemek yiyorsunuz. Sen ne yapıyorsun? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Staring. | Dik dik bakıyorum. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
There. Now no one gets to eat it. | İşte. Şimdi kimse yiyemeyecek. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
You happy? Not really. | Mutlu musun? Pek sayılmaz. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
You know what's great? | Hastanede çalışmanın nesi harika, biliyor musun? Bu hastenedeki en müthiş şey ne biliyor musun? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Even when our dates get interrupted, we can have a date here. | Buluşmalarımız yarıda kesilse bile, burada buluşabiliyoruz. Her ne kadar ilişkimiz bazı zamanlar bölünse de, burada buluşabiliyoruz. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Let's say you wanted to watch a movie. | Diyelim ki film izlemek istedin. Eğer film izlemek istiyorum dersen... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
We could go to the conference room and watch that video on STDs. | Konferans salonuna gidip, zührevi hastalıklarla ilgili filmi izleyebiliriz. ...konferans odasına gidebilir ve dev ekranda seyredebiliriz. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It's funny and it makes you think. | Hem güldürüyor, hem düşündürüyor. Hem eğleniriz, hem de istediğini yapmış oluruz. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Maybe it would be good if we actually had a date that | Belki de biten bir buluşmamız olsa... Belki gerçekten "son" u olan randevularımız olsa... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
ends. How does a date with you end? | ...daha iyi olur. Seninle bir buluşma nasıl biter? ...güzel olur. Bir randevu seninle nasıl bitebilir ki? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It can range from a kiss at the door | Kapıda bir öpücükten başlayıp,... Kapıdan bana bir öpücük atıp... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
to ''all I have for breakfast is yoghurt and I'm out of bowls, | ..."kahvaltı için evde sadece yoğurt var, ama evde kâse kalmamış,... ...''kahvaltıda yiyebileceğimiz tek şey yoğurt ve ben onu döktüm... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
so you'll have to eat off my stomach.'' | bu yüzden göbeğimden yemek zorundasın"a kadar giden, geniş bir yelpaze. ...bu yüzden benim midemi yemek zorundasın." desen? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Tonight. Dinner. Hyde's. | Bu gece. Akşam yemeği. Hyde'da. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It's a date. | Anlaştık. Bu bir randevu. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Judging from the ataxia dysarthria, | Ataksik dizartrisine bakarak,... Ataxia dysarthria değerlendirmeme göre... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I've concluded that Mr Yeager is suffering from... kuru. | ...Bay Yeager'ın hastalığının... kuru olduğuna karar verdim. ...Bay Yeager'in "kuru" dan dolayı acı çektiği teşhisini koydum. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Kuru? Kuru. | Kuru mu? Kuru. Kuru? Kuru. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Kuru? Yes, kuru. | Kuru? Evet, kuru. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I'd actually never thought of that. Hell, yeah. | Bu asla aklıma gelmezdi. Evet, öyle. Aslında bunu hiç düşünmemiştim. Öyle. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Were you aware that the only documented cases of kuru | Kuru hastalığının, sadece Doğu Papua Yeni Gine'deki... "Kuru" hakkındaki tek bilginin Papua Yeni Gine'deki yamyam kabilelerinin... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
were members of a cannibalistic tribe in Papua New Guinea? | ...yamyam bir kabilede görüldüğünü biliyor musun? ...üyelerinde görülen bir hastalık olduğunun farkında mısın? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I was not. Actually, doc, | Bilmiyorum. Aslında, doktor,... Değildim. Aslına bakarsan, doktor. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I was in New Guinea last week. | ...geçen hafta Yeni Gine'deydim. Geçen hafta Papua Yeni Gine'deydim. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Do you happen to know what a zebra is? He just mocked me. | Zebranın ne olduğunu biliyor musun? Bu hasta, az önce benimle dalga geçti. Zebranın ne olduğunu biliyor musun? Az önce benle dalga geçti. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It's a diagnosis of an obscure disease | Sık rastlanan bir hastalığın, sık rastlanmayan belirtilerle... Bu olağandışı belirtiler gösteren bir hastaya.. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
when it's more likely to be a common illness with uncommon symptoms. | ...ortaya çıkmasını, abuk sabuk başka bir hastalık olarak teşhis etmektir. ...anlaşılamayan bir hastalığın teşhisini koyarken "genel" olarak verilen bir cevap. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
In other words, if you hear hoof beats, | Başka bir deyişle, eğer toynak sesi duyuyorsan,... Diğer bir deyişle, Eğer nal sesini duyuyorsan... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
you just go ahead and think horsies, not zebras. | ...aklına atlar gelmeli, zebralar değil. ..sadece atları düşün, zebraları değil. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Mm kay, Mr Silly Bear? | Anlaştık mı, Şapşal Ayı? Tamam mı? Bay Aptal Ayı? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
What's wrong? It's personal. | Sorun ne? Kişisel bir mesele. Sorun ne? Kişisel. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Why won't you ever open up to me? I came to you | Neden bana açılmıyorsun? Kuyruk sokumu kemiğim kırıldı diye sana gelmiştim,... Neden hiç bana açılmıyorsun? Kuyruksokumu kemiğimi kırdığımı düşündüğüm zaman... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
when I thought I had a broken tailbone and it was just a really bad pimple. | ...sana gelmiştim ve o sadece küçük bir sivilce çıkmıştı. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It's a sex thing. OK? | Seksle alakalı. Tamam mı? Sex ile alakalı. Tamam mı? (Sex= cinsiyet, cinsel birleşme) | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Like a gender issue or like intercourse? Because I'm book smart on both. | Cinsiyet mi yoksa cinsel münasebet mi? Çünkü iki meselede de iyiyimdir. Cinsiyet olayları mı yoksa cinsel birleşme olarak seks mi? Çünkü ikisi üzerine de kitap yazabilirim. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Carla? Use me. | Carla? Beni kullan. Carla? Kullan beni. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Last night, when I was with Carla... Dude, I can't talk. | Geçen gece, Carla ile beraberken... Ahbap, konuşamam. Dün gece Carla ile birlikteyken... Dostum özür dilerim, cidden şu anda konuşamam. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I gotta figure this Mr Yeager thing out. | Bay Yeager'ın sorununu bulmam lazım. Bu Bay Yeager'ın sorununun ne olduğunu bulmam lazım. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Cool. | Sorun değil. İyi. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
My horse didn't finish the race. | Atım yarışı bitiremedi. Atım yarışı tamamlayamadı. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I'm at the filling station, but my credit card's declined. | Benzin istasyonundaydım ama kredi kartım onaylanmadı. Tam benzin istasyonundaydım ama kredi kartım reddedildi. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
I'm on the jet ski... I got it! | Jet skiye biniyordum... Anladım! Jet ski kullanıyorum... Anladım! | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Good. I had no idea what to say... No. Mr Yeager. | Güzel. Çünkü bundan sonra ne söyle... Hayır. Bay Yeager. Güzel, o anda ne söyleyeceğimi bilemedim... Hayır, hayır. Bay Yeager. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Where you go...? Who am I going to talk to about sex? | Nereye gidi...? Seks hakkında kiminle konuşacağım? Hey, adamım, nereye...? Ben kimle seks hakkında konuşacağım? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Let's get our talk on. | Haydi başlayalım. Hemen başlayalım. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Player to player. | Erkek erkeğe. Adam adama. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Afternoon rounds that day began like any other. | O öğleden sonraki vizitler, her zamanki gibi başladı. Akşamüstü nöbeti her zamanki gibi aynı başladı. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
This patient is hypoglycaemic. What are the signs of an insulinoma, Dr Reid? | Bu hastanın kan şekeri düşük. İnsülinomanın belirtileri nelerdir, Dr. Reid? Bu hastamız şeker hastası. Şeker hastalığının belirtileri nelerdir Dr. Reid? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Elevated C peptide levels. | Yüksek C peptit seviyesi. C Peptid değerinin yükseltilir. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Score! But before you do your crazy end zone dance, | Doğru! Ama çılgın zafer dansını yapmadan önce,... Güzel! Ama bunu söylemeden önce bayan çılgın... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
tell me the spinal fluid findings in Guillaume Barr� syndrome. | ...Guillaume Barré sendromunda omurilik sıvısı bulgularını söyle. ...bana belkemiği sıvısının nerede bulunduğunu söyleyebilir misiniz? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Xanthochromia? Wrong! | Ksantokromi? Yanlış! Xanthochromia? Yanlış! | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
And then it happened. Suddenly, Dr Kelso didn't seem as frightening. | Birdenbire, Dr. Kelso daha az ürkütücü görünmeye başladı. Ve sonra oldu. Birden, Dr. Kelso hiçte korkutucu durmuyordu. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Dr Reid, what do you have to say for yourself? | Dr. Reid, kendinizi nasıl savunacaksınız? Dr. Reid, kendinize ne söylemek istersiniz? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Win some, lose some. | Bazılarını bilirsiniz, bazılarını bilemezsiniz. Bazen kazan, bazen kaybet. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
In fact, nothing he did seemed to scare us. | Aslında, yaptığı hiçbir şey bizi korkutmuyordu. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Not even the most horrible thing he could think of. | Aklına gelebilecek en korkunç şey dahil. Düşünebileceği en kötü şeyi yapsa bile... | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
All right, welcome to the ICU! No, really, sit down. | Yoğun bakıma hoş geldiniz! Buyurun, oturun. Pekâlâ, Yoğun Bakım Ünitesi'ne hoşgeldiniz. Tabii ki öyle değil, oturun. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
For women that don't know how to cook. I put the Yellow Pages in there. | Yemek yapmasını bilmeyen kadınlar için, sarı sayfalara bakalım. Şuna bir bakın. Yemek pişirmeyi bilmeyen kadınlar için yemek kitabı. İçine sarı sayfalar da koydum. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
What do you want? Mexican? Italian? Japanese? American cuisine? | Ne istersiniz? Meksika? İtalyan? Japon? Amerikan yemekleri? Ne istiyorsunuz? MeKsika Mutfağı? Italya? Japon? Amerikan aşçılığı? | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It's a cook... I'm flat linin'. Beep! | Bu bir yemek... Ölüyorum. Beep! Yemek kitabı... Ben tekdüze bir insanım. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Save him! | Kurtarın onu! Kurtar onu. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Tip your nurses. | Hemşirenize bahşiş verin. Bahşişleri alayım. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
And I think he knew who was behind it. | Sanırım bunun arkasında kimin olduğunu anlamıştı. Ve sanırım arkasında kim olduğunu biliyordu. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Cox. | Cox. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
You know, that's really getting annoying. | Bu çok sinir bozucu olmaya başlıyor. Biliyor musun? Bu gerçekten beni sinir etmeye başladı. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Every time you say it, it makes me not want to talk to you all the more. | Bunu her söylediğinde, seninle konuşmama isteğimi körüklüyorsun. Sürekli bunu söyleyip duruyorsun ve bu benim senle konuşma isteğimi daha da götürüyor. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Talk to me | Konuş benimle. Konuşa benimle. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
All right, fine! | Tamam, oldu! Tamam. Peki. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Last night, Turk and I were, you know, messin' around. | Geçen gece, Turk ile takılıyorduk. Dün gece, Turk ve ben birşeyler karıştıyorduk. Bilirsin işte. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
It's really hot, like always. Hot like how? Describe it. | Her zaman olduğu gibi çok ateşliydi. Ne kadar ateşli? Tarif et. Gerçekten ateşliydi, herzamanki gibi. Nasıl ateşliydi? Tanımla. | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |
Dude! | Ahbap! Adamım! | Scrubs My Balancing Act-1 | 2002 | ![]() |