Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 146183
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I think we're both going to the same place. | Sanırım ikimiz de aynı yere gidiyoruz. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
But I find it somewhat distasteful... | ...ama ben bunu hiç hoş bulmadım. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...to be given credit for work that's not mine. | Benim olmayan bir şey için adımın geçmesi. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
It's a powerless feeling. | Çaresiz bir histir. Kendini aciz hissettiren bir duygudur. Kendini aciz hissettiren bir duygudur. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I wouldn't do that. | Ben bunu yapmazdım. Yerinde olsam denemezdim. Yerinde olsam denemezdim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Hair trigger. | İstinatlı tetik. Tetik gergin. Tetik gergin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Vengeance can change a person. Make you into something... | İntikam, bir insanı değiştirebilir. İntikam isteği insanı değiştirebilir. İntikam isteği insanı değiştirebilir. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
But unlike you, I've never killed anyone. | ...ama senden farkım, ben kimseyi öldürmedim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I give people a chance. You call this a chance? | İnsanlara bir şans veririm. Buna şans mı diyorsun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Our game's just begun. Our game? You don't even know me. | Oyunumuz az önce başladı. Oyunumuz yeni başladı. Oyunumuz yeni başladı. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I know you. I've followed you as you've pursued me. | Seni tanıyorum. Seni izledim. Tıpkı senin beni takip ettiğin gibi. Seni tanıyorum. Sen benim peşimdeyken, ben de seni izledim. Seni tanıyorum. Sen benim peşimdeyken, ben de seni izledim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I know you. I know about your sister. | Seni tanıyorum, kız kardeşin konusunu biliyorum. Seni biliyorum. Kız kardeşini de biliyorum. Seni biliyorum. Kız kardeşini de biliyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I know how you cared for her. | Ona ne kadar değer verirdin biliyorum. Ona ne kadar önem verdiğini de biliyorum. Ona ne kadar önem verdiğini de biliyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
HOFFMAN: Leave me alone. | Bırak beni! Bırakın beni! Bırakın beni! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
JOHN: You sit in bars until closing. You drink so you can sleep. | Barlar kapanana kadar otururdun. Kapanana kadar barlarda oturuyordun. Uyuyabilmek için devamlı içiyordun. Kapanana kadar barlarda oturuyordun. Uyuyabilmek için devamlı içiyordun. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You stagger to your car... | Arabana sendeleyerek giderdin... Sendeleyerek arabana gidip... Sendeleyerek arabana gidip... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...and then you start it all over again the next day. | ...ve bir sonraki gün yine aynı şeyler yaşanırdı. ...diğer gün her şeye yeniden başlıyordun... ...diğer gün her şeye yeniden başlıyordun... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Then I discovered what you do for recreation. | Sonra senin boş zamanında ne yaptığını keşfettim. ...ve boş zamanlarında ne yaptığını sonradan keşfettim. ...ve boş zamanlarında ne yaptığını sonradan keşfettim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You can dispense justice... | Adalet dağıtabilirsin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...and give people a chance to value their lives in the same moment. | Aynı zamanda insanlara hayatlarının değerini bilmeleri için bir şans verebilirsin. Aynı anda da hayatlarının değeri için onlara bir şans da verebilirsin. Aynı anda da hayatlarının değeri için onlara bir şans da verebilirsin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...the blade on your pendulum was inferior. | ...sarkacındaki bıçak çok kalitesizdi. ...sarkaçtaki bıçağın çok kötüydü. ...sarkaçtaki bıçağın çok kötüydü. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
If you want a true edge... | Eğer gerçekten keskin bir şey istiyorsan... Gerçek bir keskinlik istiyorsan... Gerçek bir keskinlik istiyorsan... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...you have to used tempered steel. | ...temperlenmiş çelik kullanmalısın. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You in this for the long haul, detective? | Uzun süredir mi bu iştesin dedektif? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Then you and I both know the statistics for repeat offenders in this city. | O halde ikimiz de bu şehrin suç tekrarı istatistiklerini biliyoruz demek. O zaman ikimiz de tekrarlanan suç oranlarını biliyoruz. O zaman ikimiz de tekrarlanan suç oranlarını biliyoruz. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
67.5 percent of criminals are back in prison within three years. | Suçluların %67.5'i hapisten 3 yılda çıkıyorlar. Suçluların %67.5'u... Suçluların %67.5'u... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
What do you want from me? | Benden ne istiyorsun?! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
So you might look at what you did to Seth as a kind of public service. | Yani Seth'e yaptığın şeyi bir nevi kamu hizmeti olarak görüyor olabilirsin. O yüzden Seth'e yaptığın şey, bir amme hizmeti sayılabilir. O yüzden Seth'e yaptığın şey, bir amme hizmeti sayılabilir. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
She was my only family. He didn't deserve a chance. | O benim tek ailemdi. O adam bir şansı hak etmiyordu. Tek ailem oydu. O adam bir şansı haketmiyordu! Tek ailem oydu. O adam bir şansı haketmiyordu! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
He was an animal. Everybody deserves a chance! | Hayvanın tekiydi! Herkes bir şansı hak eder! Hayvanın tekiydi! Herkes bir şansı hakeder! Hayvanın tekiydi! Herkes bir şansı hakeder! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You didn't see the blood! | Kardeşimden akan kanı sen görmedin! Kanı görmedin! Kanı görmedin! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Killing is distasteful... | Öldürmek iğrenç bir şeydir... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...to me. | ...bana göre. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
There is a better, more efficient way. | Bundan çok daha etkili ve faydalı bir yol var. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
What do you see...? Look! | Ne görüyorsun? Bak! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
What do you see? Tell me what you want. | Ne görüyorsun? Bana ne istediğini söyle! Ne görüyorsun? Benden ne istediğini söyle! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I wanna know if you have what it takes to survive. | Hayatta kalmak için gereken niteliklerin sende olup olmadığını bilmek istiyorum. Hayatta kalmak için gerekli olan şeyler sende var mı, bilmek istiyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Fuck you. | Siktir git. Siktir git! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You see, it's a different method that I'm talking about. | Gördüğün gibi, bu bahsettiğim farklı yollardan biriydi. Görüyorsun, bahsettiğim şey çok daha farklı bir metot. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
If a subject survives my method... | Eğer bir denek benim yöntemlerimden canlı kurtulursa... Eğer kişi, benim metodumla kurtulursa... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...he or she is instantly rehabilitated. | ...anında iyileşir. ...kesinlikle rehabilitasyon görmüş olur. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Now, you want a chance? | Bir şans istiyor musun? Şimdi, bir şans istiyor musun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You want a chance? | İstiyor musun? Bir şans istiyor musun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I'm the man you call Jigsaw. | Senin Testere dediğin adam benim. "Jigsaw" dediğin adam benim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
It's your duty to bring me in... | Görevin beni iknâ etmek. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...but I know who you are... | Ama senin kim olduğunu... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...and I know what you've done. | ...ve ne yaptığını biliyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
So this is blackmail. | Yani bu bir şantaj mı? Şantaj mı yapıyorsun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Just giving you an option, that's all. | Sadece sana bir seçenek sunuyorum, o kadar. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Now, you can arrest me... | Şimdi, beni tutuklayabilirsin... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...but doing so, your life ends as you know it. | ...ama öyle yaparsan, bildiğin gibi hayatın sona erer. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...you could explore... | ...geceleri... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...a method of rehabilitation... | ...uyuyabilmeni sağlayacak... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...that'll permit you to sleep at night. | ...yeni bir rehabilitasyon yöntemi keşfedebilirsin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Or I could kill you right now. | Ya da seni şu anda öldürebilirim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
That's your dilemma... | Bu senin ikilemin... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...and the information that I have on you is exactly where it needs to be... | ...ve senin hakkında bildiklerim tam da olması gereken yerdeler... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...and it will be released in the event of my disappearance. | ...ve ortadan kaybolursam, anında yayınlanacak. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You willing to take that risk? | Bu riski almak istiyor musun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Risk of ruining your own life... | Katilleri tekrar sokağa gönderen... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...in order to protect a corrupt legal system... | ...bu çökük yasal sistemi korumak için... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...that puts murderers back on the streets? | ...kendi hayatını mahvetme riskini? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You're at a crossroads, detective. | Yol ayrımındayız dedektif. Bir yol ayrımındayız dedektif. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Did you help Jigsaw get all of them? | Hepsinde Testere'ye yardım mı ettin? Jigsaw'un onları yakalamasına da yardım ettin mi? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
ERICKSON: Detective Hoffman, this is Special Agent Erickson. | Dedektif Hoffman, ben Özel Ajan Erickson. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You had something you needed to discuss about the Jigsaw case? | Testere dosyası hakkında konuşacak bir şeyiniz mi vardı? Jigsaw davasıyla ilgili bir şey mi görüşmek istemiştiniz? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Yes. I stopped by Agent Strahm's room tonight at the hospital, but he wasn't there. | Evet, bugün Ajan Strahm'un hastane odasına uğradım ama orada değildi. Evet, bu akşam Ajan Strahm'ı görmek için hastaneye gittim fakat orada değildi. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I hope he's all right. Oh, yeah, he's fine. | Umarım durumu iyidir. Evet o iyi. Umarım bir şeyi yoktur. Evet, bir şeyi yok. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Agent Strahm was theorizing about the possibility... | Ajan Strahm'un Testere'ye yardım eden... Ajan Strahm'ın, Amanda Young dışında birinin daha... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...of an additional accomplice to Jigsaw, other than Amanda Young. | ...Jigsaw'un suç ortağı olduğuna dair bir teorisi varmış. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Someone who might be currently unknown. | Şu anda muhtemelen bilinmeyen birisi Şu an bilinmeyen biri. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Did he ever mention anything like that to you? | Size hiç böyle bir şeyden bahsetti mi? Size de böyle bir şeyden bahsetmiş miydi? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
No, but then again, I'm new to the case. | Hayır, söylediğim gibi ben bu davayı yeni devraldım. Hayır ama ben de bu davaya yeni atandım. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Yeah, well, maybe you could get him to contact me at his earliest convenience. | Pekâlâ, o zaman onun en uygun zamanında bana ulaşmasını sağlarsanız... Anladım. Belki de müsait olur olmaz benimle konuşmasını sağlayabilirsiniz. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Will do. And... | Tabii. Bir de... Elbette. Acaba... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...in your theorizing... | ...şu teori hakkında... ...bu teoride... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...who exactly did you suspect would be an accomplice? | ...suç ortaklığı için tam olarak kimden şüpheleniyorsunuz? ...suç ortağı olarak şüphelendiği belli biri var mı? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Well, he suspected someone on the inside. | Aslında Strahm içeriden birileri olduğunu düşünüyor... İçeriden birinin olmasından şüpheleniyordu. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Someone with access. | Erişimi olan birinin. Erişim hakkı olan birinden. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
It's an interesting theory. | İlginç bir teori. Çok ilginç bir teoriymiş. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Detective, what do you say we reconnect in the morning? | Dedektif sabah tekrar haberleşmeye ne dersiniz? Dedektif, sabah tekrar görüşelim mi? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You got it. | Pekâlâ. Tamamdır. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Dead. | Ölü. Ölmüş. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
That guy was an asshole, but he was smart. | Adam pisliğin tekiydi ama zeki biriydi. Herif pisliğin tekiydi ama gerçekten zekiydi. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
We could've used him. | İşimize yarayabilirdi. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Yeah, well, someone had to die. | Birinin ölmesi gerekiyordu. Evet ama birinin ölmesi gerekiyordu. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Would you rather it'd been you? | Bu kişinin sen olmasını ister miydin? Ölen, sen mi olmak isterdin? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
How'd they get you? | Seni nasıl yakaladılar? Seni nasıl yakaladı? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
PAUL: Screw you! | Siktir git! Canın cehenneme! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I'm gonna kill you! I'm gonna kill you! | Seni geberteceğim! Seni geberteceğim! Seni geberteceğim! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I'm gonna kill... | Seni... öldüre... Pekâlâ, öldür beni. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
JIGSAW: Hello, Paul. | Merhaba, Paul. Merhaba Paul. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Did you cut yourself because you truly wanted to die... | Gerçekten ölmek istediğin için mi kendini kestin? Kendini kesmenin sebebi gerçekten ölmek istemen miydi... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...or did you just want some attention? | Yoksa sadece dikkat çekmek mi istiyordun? ...yoksa sadece biraz ilgi mi görmek istedin? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Tonight, you'll show me. | Bu gece bunu bana göstereceksin. Bu gece, bunu bana göstereceksin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
If you want to live, you'll have to cut yourself again. | Yaşamak istiyorsan, kendini tekrar kesmen gerekecek. Yaşamak istiyorsan, kendini yine kesmen gerekecek. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
How much blood will you shed to stay alive, Paul? | Hayatta kalabilmek için ne kadar kan dökeceksin, Paul? Hayatta kalmak için ne kadar kan akıtabilirsin Paul? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
HOFFMAN: I didn't expect to feel any remorse. | Vicdan azabı duyacağımı beklemiyordum. Vicdan azabı duymayı beklemiyordum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
JOHN: The heart cannot be involved. | Kalbin bu işin içine karışmamalı Bu işe kalbini karıştırmamalısın. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Emotionally, there can be nothing there. | Duygusallığın burada yeri yok. Duygusal hiçbir şey olmamalı. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |