Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 146114
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I'm sorry I let that Promise Maker guy touch me in the rectory. | Papaz evinin Sözcü'sünün bana dokunmasına izin verdiğim için özür dilerim. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Daddy still hasn 't stopped drinking, but I know you're working on it. | Babam içkiyi hala bırakmadı, ama bununla ilgilenmekte olduğunu biliyorum. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
And I really want to be a Jewel. | Ve ben de bir Jewel olmayı çok istiyorum. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I wonder if rollerboy's paralyzed everywhere below the waist. | Tekerlekli çocuğun belden aşağısındaki her yeri mi felçli merak ediyorum. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Oh, yeah, she digs me. | Evet, beni beğeniyor. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Please, Jesus, don 't let Dad humiliate me. | Lütfen İsa, babamın beni küçük düşürmesine izin verme. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Those Jesus freaks are on to something. | O İsa ucubeleri bir iş üstündeler. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Especially in front of her. | Özellikle de onun önünde. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
About Dean and I, I thought we had a deal. | Dean ve ben için bir anlaşmamız var sanıyordum. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Why is he at Mercy House? | O neden Af Yurdu'nda? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
You did restore me, right? | Beni iyileştirdin değil mi? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
And keep our president safe. | Ve başkanımızı koru. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Now, who wants to come down here and give their heart to the Lord? | Şimdi, kimler buraya gelip yüreklerini Tanrı'ya bahşetmek ister? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Who wants to start the year off right and get saved? | Kimler seneye düzgün başlamak ve kurtarılmak ister? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
A lot of temptations over the summer. | Yaz vakti yolunu şaşıranlar çok olur. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I bet some of you folks backslid just a little. | Eminim, bazılarınız azıcık doğru yoldan sapmışsınızdır. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Who wants to recommit themselves to the Lord? | Kimler kendilerini Tanrı'ya tekrar onaylatmak ister? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
There we go! All right. | İşte böyle! Çok güzel. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
All right. Praise Jesus. | Pekala. Şükürler İsa. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Praise Jesus. Come on down. | Şükürler İsa. Buraya gelin. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
There you go. Awesome. | İşte böyle. Harika. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Welcome home. Welcome home to Jesus. | Eve hoş geldiniz. Eve, İsa'ya hoş geldiniz. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Welcome to his home. Jesus loves you. | Eve hoş geldiniz. İsa sizi seviyor. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Praise Jesus. Accept him into your heart. | İsa'ya şükredin. Onu yüreğinize kabul edin. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Hallelujah! Bear witness. | Haleluya! Çıplak şahit. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
She's speaking God's love language, folks! | Tanrı'nın sevgi dilini konuşuyor! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Oh, my God. The Jew girl's speaking in tongues! | Aman Tanrım. Yahudi kız o dili konuşuyor! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
She's gonna show her boobs. Thank you, Jesus. | Göğüslerini gösterecek. Teşekkürler İsa. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
She is! She's gonna show her boobs! | Evet! Göğüslerini gösterecek! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Mahh possie is a hot pooosie! | Menimm mıızgın guugumm! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Mahh hotta pooosie! | Gugum cok mızgın! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
She's saying she's got a hot | Diyor ki, kızışmış bir... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
After that, Cassandra's status went from a cautionary tale to legend. | O olaydan sonra, Cassandra'nın durumu bir dedikodudan bir efsaneye dönüştü. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
It seemed like there was no act too vulgar to get her expelled. | Kovulmasına neden olacak kadar kaba bir davranış bulunmuyordu. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
The more she acted out... | O ne kadar abarttıysa... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
... the more Hilary Faye wanted to get her saved. | ...Hilary Faye de onun kurtarılmasını o kadar çok istedi. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I am totally glad she wasn't expelled. Her actions are such a cry for help. | Okuldan atılmadığına çok memnunum. Hareketleri resmen yardım bekleyen göz yaşları. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
She may not know this now, but she is like | Bilmese daha iyi olur fakat, sanki... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
she's like that much closer to accepting Jesus in her heart, right? | ...sanki İsa'yı yüreğine kabul etmeye çok daha yakın, değil mi? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Seriously, she could be some poor savage in some remote jungle somewhere | Cidden, uzak ormanın birinde Tanrı nedir bilmeyen ve asla... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
who will never know the Lord and who will never go to Heaven, ever. | ...cennete gidemeyecek zavallı vahşinin biri olabilirdi. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I think that's why God has missionaries like Patrick to spread his word. | Bence bu yüzden Tanrı'nın, buyruklarını yaymak için, Patrick gibi misyonerleri var. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Yeah. What's up, guys? | Evet. N'aber çocuklar? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
You're Mary, right? Here's your board. | Sen Mary'sin değil mi? İşte kaykayın. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Thanks, bro. Yeah. | Saol kardeş. Evet. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
You played the keyboard during assembly. That was really cool. | Törende org çaldın. Gerçekten çok hoştu. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Thanks. Isn't she great? | Sağol Müthiş değil mi? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
She knows just how to compliment my vocal stylings without overpowering them. | Şarkı yorumlarımı aşırıya kaçmadan övmeyi çok iyi biliyor. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
We were just talking about all your missionary work, it's so great. | Biz de tam senin misyoner çalışmalarından bahsediyorduk, çok güzel bir şey. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
So, like, what part of the world has the worst heathens? | Peki, en kötü dinsizler dünyanın hangi bölgesinde? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
'Cause I'm so interested in that. | Çünkü bu konu çok ilgimi çekiyor. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Honestly, I couldn't say. Mostly, I just stuck to skating. | Başka bir şey var mı? Hayır? Dürüst olmak gerekirse bir şey diyemem. Kendimi daha çok kaykaya vermiştim. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
No, but how many of them did you actually save, do you think? | Hayır, ama sence onlardan kaç tanesini kurtarmışsındır? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Guys, I totally scored some free stuff for you. | Çocuklar, sizin için biraz bedava yiyecek kayırdım. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Thank you, Tia. | Sağol Tia. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Piss off, asshole! | İkile göt herif! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
And another thing no more muffin for you. | Bu arada, artık sana kek yok! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
The muffin shop is closed! | Kek dükkanı kapandı! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Come on. Oh, my gosh. | Hadi ama. Aman Tanrı'm. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
She is in worse shape than I ever could have imagined, right? | Hayal edemeyeceğim kadar kötü durumda, değil mi? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
We need to show her just how cool we Christians can be. | Ona, biz Hıristiyanlar'ın ne kadar iyi olduğunu göstermeliyiz. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Totally. Let's start the laughing. | Sana açıklayayım. Bence de. Hadi gülmeye başlayalım. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Cass, come join us. We're just | Cass, gel bize katıl. Biz de tam... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Do you wanna go wait in the van again? Do you know these are new pants! | Yine minibüste mi beklemek istiyorsun? Bunun yeni pantalonum olduğunun farkında mısın! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
You're handicapped, but get it together. | Özürlüsün ama bari böyle yapma. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Hey, Roland, how about we get outta here. | Hey Roland, buradan çıkmaya ne dersin? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
and you can give me a little spin in that thing? | Belki o şeye bir tur binmeme de izin verirsin. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Release his parking brake, Hilary "Fake." | El frenini indir Hilary "Fake". | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
You smell like Tia's dad. Have you been drinking? | Tia'nın babası gibi kokuyorsun. İçki mi içiyordun? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Come on. Careful. | Hadi. Dikkat et! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I'm having a vision of the Virgin Mary. | Bakire Meryem'i görüyor gibiyim. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Cassandra, are you all right? | Cassandra, iyi misin? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
What she needs to do is accept Jesus into her heart. | Yapması gereken şey İsa'yı yüreğine kabul etmek. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I think what she needs is a ride home. | Bence eve bırakılması gerek. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I'll take her. I'll help you, then. | Ben hallederim. O halde sana yardım edeyim. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Come on, Cassandra. | Hadi Cassandra. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
No, no, let go of the pizza. | Hayır, hayır, pizzayı boşver. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Helping Patrick haul Cassandra out of the mall | Patrik'e, Cassandra'yı eve götürmesinde yardımcı olmak... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
was like the most perfect God centered moment. | ...en mükemmel Tanrı merkezci anlardan biriydi. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
You really learn a lot about a boy when you're servicing the Lord. | Tanrı'ya hizmet ederken, erkekler hakkında birçok şey öğrenebilirsiniz. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Hilary Faye, I can see your pad. | Hilary Faye, pedini görebiliyorum. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I can see a little bit of it right Quit it! | Sağ tarafından ucunu görebiliyorum... Kes şunu! | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Slowly raise up through the knees, still bent at the waist, and roll to standing. | Dizlerinizden yavaşça dikleşin, beliniz hala bükük, ve dik duruş. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
And twist and hold. | Sağa doğru esneyin ve kalın. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Come on. Keep holding. | Hadi. Biraz daha öyle kalın. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I know what you're looking at, Mary. | Neye baktığını biliyorum Mary. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
And Jesus does, too, | İsa da biliyor. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
After a threatening letter from the State Board of Education, | Eğitim bakanlığından gelen tehditkar bir mektuptan sonra,... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
they finally broke down and created a Sex Ed class. | ...sonunda pes ettiler ve bir cinsel eğitim sınıfı açtılar. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
A little too late, I might add. | Biraz fazla geç kalındığını eklemeliyim. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
So, it's all about populating the planet. | Üreme hakkındaki her şey bu kadar. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
And good Christians don't get jiggy with it until they're married. | Ve, iyi Hıristiyanlar evlenene kadar o işi kurcalamazlar. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Yes, Mary. | Evet, Mary. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Is it possible Jesus might need us to do his will by, you know, not waiting? | İsa'nın biz o iş için beklemeden buyruklarını yerine getirmemizi istemesi mümkün müdür? | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Of course, he wants us to wait. | Tabi ki beklememizi istiyor. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
I don't think I get what you mean, Mary. | Sanırım ne demek istediğini anlayamadım Mary. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Which variety of bass is not indigenous to North America? | Hangi tür levrek Kuzey Amerika'da bulunmaz. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
B small mouth. Peacock. | B. Ufak ağız. Benekli. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
Large mouth? I'm sorry. That's incorrect. | Koca ağız? Üzgünüm. Yanlış cevap. | Saved!-1 | 2004 | ![]() |
This religious figure was best known | Bu kutsal şahıs, daha çok, oğullarından... | Saved!-1 | 2004 | ![]() |