Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14513
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I'm kind of sorry I've got to take you with me. | Üzgünüm ama bu işte birlikteyiz. Bak, bu benim hikâyem. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You think I'm happy about working with you | Senin gibi ırkçı bir mağara adamıyla çalışmaktan hoşlandığımı mı sanıyorsun? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Now you listen to me very carefully, you little punk. | Şimdi beni çok iyi dinle seni küçük serseri. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
My job is to learn things people don't know about | Benim işim insanların bilmediklerini öğrenmek... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And put it in the paper. | ...ve bunu gazeteye basmaktır. Buna haber denir. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And I don't worry about if it's for rich people, | İnsanları; zengin veya fakir, siyah veya beyaz,... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Poor people, black, white, men or women, | ...kadın veya erkek diye ayırmam. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Or people you can't tell the difference. | Benim için hepsi aynı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I know what you think of me, and most of the time, | Hakkımda ne düşündüğünü biliyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I am not a racist. | Irkçı biri değilim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Fine, you're not a racist. | Tamam, ırkçı biri değilsin. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You're just a sexist. | Ama cinsiyet ayrımı yapan birisin. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Let's make a list. All right. | Şimdi bir liste yapalım. Tamam. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, we need to see where it happened, | Olay yerini görmemiz gerekiyor. Polis kayıtlarını kontrol edelim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
.22 Magnum. That'll stop a bad guy. | 22'lik Magnum. Kötü adamları durdurabilir. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
That thing could have gone off. | Bu şey ateş edebilir. Hayır, horozu bunu önler. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Put that away for me, will you? | Onu benden uzak tut, tamam mı? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
The 22 Magnum. I got a270 in the trunk. | 22'lik bir Magnum. Bagajda bir A270 var. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And when all else fails, I've got a little Henry... | Ve herhangi bir terslik olursa... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
This is Alabama, boy. | Alabama'ya gidiyoruz evlat. Alkol, tütün ve ateşli silahlar. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Oh, boy, here we go. | Aman tanrım, bir bu eksikti. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Officer. | Memur bey. Ehliyet ve ruhsat lütfen. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Officer Peringer, hey. | Memur Peringer, merhaba. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Matt Harper from The Nashville Times. | Ben Nashville Times'dan Matt Harper. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
We were doing 55. | 90 km ile gidiyorduk. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I've heard enough from you. Hand me the registration. | Sizi yeteri kadar dinledim. Bana ruhsatı ver. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Up, both of you. | Eller yukarı. İkiniz de. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Come on, this way. | Hadi yürü, bu yoldan. Seni daha sonra ararım. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You too, buddy. | Sen de ahbap. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And one of them threw up in the patrol car. | Ve biri de ekip arabasına kustu. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
We're reporters. | Biz muhabiriz. Hanginiz arabaya kustu? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
It would be, yes, sir, but, uh, I have a permit. | Haklısınız efendim ama izin belgem var. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
That a fact? Yeah. | Bu gerçek mi? Evet | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
So, are you reporting on the chief's death? | Öyleyse siz Şefin cinayetini mi araştırıyorsunuz? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
No, we're here for something else, actually. | Hayır, aslında buraya başka bir şey için geldik. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Ever hear of a kid named Wallace Sampson? | Wallace Sampson adındaki çocuğu duydunuz mu? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Because I've known Trey and her daddy | Eskiden beri Trey'i ve babasını tanıyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Oh, Trey's a good girl. | Trey iyi bir kızdır. Kötü bir niyeti yok. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Especially since your little expedition down here | Ayrıca bu araştırma daha ilk dakikadan size pahalıya mal oldu. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
We never saw a city speed limit sign. | Yolda hız limiti tabelası görmedik. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, that sign got shot up a few years back. | Birkaç yıl önce tabelalar kurşunlandı. Onları değiştirecek paramız yoktu. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
That is ridiculous. | Bu çok saçma. Ne kadar paraya mal olur ki? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
It ain't the cost of the sign. | Tabelaların maliyetiyle alakası yok. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
It's all the revenue in money we'd lose writing fewer tickets. | Yeterince trafik cezası yazmazsak devletin verdiği para yetmiyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
It's like my daddy always said, | Babam her zaman şöyle derdi: Her Yankee turisti bir pamuk balyası gibidir. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Welcome to Amos, boys. | Amos'a hoş geldiniz çocuklar. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Man, you almost blew it. | Adamım, az kalsın her şeyi mahvediyordun. Ben mi mahvediyordum? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Wouldn't have got in trouble in the first place | Bir sorun yaşamak istemiyorsan polise karşı çeneni kapalı tutacaksın. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Ain't you ever heard of "never complain, never explain"? | "Hiç şikayet etme ve hiç açıklama yapma" sözünü duymadın mı? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, I wasn't the one speeding | Hız yapan ben değildim ve cep tabancandan hiç söz etmedim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
What if he searched you? | Ya seni arasaydı? Cep tabancasının anlamı gizli olmasıdır. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, well, it was an unnecessary risk | Evet ama bu gereksiz bir risk ve hikâyeyi tehlikeye atıyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I'll play by the rules | Kuralına göre oynayacağım. Ama sen de bu işi daha önce yapmış gibi davrandın. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I have done this before. | Bunu daha önce yaptım. Bir cinayeti soruşturdun mu? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
19 years apart, but practically the same place. | Geçen 19 yılı saymazsan neredeyse aynı yer. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Looks like somebody lived here. | Burada birileri yaşamış gibi görünüyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Or worked here. | Ya da burada çalışmışlar. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Gross. | İğrenç. Biraz daha araştıralım. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
This place may be abandoned, but somebody owns it. | Burası terk edilmiş olabilir ama bir sahibi olmalı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
This place really is nowhere. I can't even get a signal. | Burası gerçekten ıssız bir yer. Telefonum çekmiyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Okay, the night before the shooting, | Cinayetten önceki gece birisi dükkâna yangın bombası atmış. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
The firebomb was reported when the man who runs the store, | Yangın bombası, dükkânı işleten Braeford Watson tarafından rapor edilmiş. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
A Braeford Watson, | Braeford Watson'ı buraya getirip onunla konuşalım ve... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
All right, so let's say Wallace threw the firebomb. | Diyelim ki yangın bombasını Wallace attı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
It's a dud, | Bu işe yaramaz. Öyleyse ertesi akşam geldi ve işi bitirdi. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Watson shoots him. | Onu Watson vurdu, dükkânı korumak için oradaydı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
There was never any evidence of Wallace having a firebomb, | Wallace'ın yangın bombası attığını gösteren bir kanıt yok. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And I really don't think he was that kind of a kid. | Ayrıca öyle bir çocuk olduğunu sanmıyorum. Eski gazeteleri inceleyelim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Your mama's not here to clean up after you. | Anneniz arkanızı temizlemek için burada bulunmuyor. Tamam, hanımefendi. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
That's Delana's car. | Bu Delana'nın arabası. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Who's Delana? | Delana da kim? Merhaba, seni gördüğüme çok sevindim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Listen, I know you don't believe me | Bak, düğün hazırlıkları konusunda bana inanmadığını biliyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
But I was just distracted with the protest and everything. | Ama protesto olaylarından dolayı dikkatim çok dağılmıştı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
What is it? They don't know for sure. | Nesi var? Tam olarak bilmiyorlar. Yarın bazı testler yapacaklar. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You need to be there. | Orada olmalısın. Kanser mi? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
They're not sure. | Emin değiller. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Your dad called me. | Baban beni aradı. Sana ulaşamamış ve ben de sana ulaşamadım. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Oh, jeez, I forgot to call him. | Olamaz! Onu aramayı unuttum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I thought... thought you were a he. | Sizin... Erkek olduğunuzu sanıyordum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I'm sorry. I've got to go. | Üzgünüm. Gitmeliyim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Wait, you just got here. We've got things to talk about. | Bekle, buraya daha yeni geldin. Konuşacağımız şeyler var. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, the man who ran the store, | Dükkâna işleten adam... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
One of the grand dragons of the Alabama Klan. | ...Alabama Klan Örgütü'nün ele başlarından biriymiş. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
He got convicted | Montgomery'deki insan hakları yürüyüşüne katılan birini dövmekten mahkum olmuş. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
We've got a story. Yeah, we've got a story. | Bir hikâyemiz var. Evet, bir hikâyemiz var. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Burnin' with the devil, I imagine. | Umarım cehennemde yanıyordur. Yıllar önce öldü. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Okay, there's unrest in Amos. | Tamam, Amos'ta bir karışıklık oldu. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
It does not burn down. | Ama dükkân tamamen yanmadı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Watson's not taking any chances. He spends the night there. | Watson işi şansa bırakamazdı, geceyi orada geçirdi. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Where? In the back room. | Nerede? Arka odada. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You paying attention? Sorry. | Dikkat etmedin mi? Üzgünüm. Her neyse. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And now he's coming back for another try. | ...ve yeniden denemek için geri dönmüştü. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Or maybe he's just a school kid on the way home. | Ya da sadece eve dönen bir çocuktu. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Watson decides to shoot first, ask questions later. | Watson, onu vurmaya karar verdi ve ateş edip bir yere saklandı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Only one problem. What? | Sadece bir problem var. Nedir? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
It's all circumstantial. No witnesses. | Hepsi ikinci dereceden delil. Hiç tanık yok. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Watson's dead. No one ever interviewed him. | Watson ölmüş ve kimse onu sorguya çekmemiş. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, that's our story. | Pekâlâ, bu bizim hikayemiz. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Authorities ignored an obvious suspect in the killing. | Yetkililer asıl cinayet şüphelisini göz ardı etmişler. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Police investigating the killing of a black teenager | Polis siyahi bir gencin ölümünü soruştururken... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |