Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14516
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I have to. You don't. | Kalmak zorundayım. Ama sen değilsin. | Deadline-1 | 2012 |  |
| The top doesn't come down? | Bu tavan çökmez, değil mi? Bir şey olmaz. | Deadline-1 | 2012 | |
| Shoot, I always wanted a convertible. | Her zaman üstü açılan bir arabam olsun isterdim. | Deadline-1 | 2012 | |
| Well, get on. Have fun. Be careful. | Tamam. İyi eğlenceler. Dikkatli ol. | Deadline-1 | 2012 | |
| Swapping cars keeps us under the radar. | Arabayı değiştirmek dikkat çekmemizi önler. | Deadline-1 | 2012 | |
| Besides, I had to get the LeMans out of Amos. | Ayrıca LeMans'ımı Amos'un dışarısına çıkartmalıydım. | Deadline-1 | 2012 | |
| The LeMans is a little roughed up, | Sadece LeMans biraz hırpalandı. Ama en azından arabayı kurtardım. | Deadline-1 | 2012 | |
| Are you sure you're okay? | İyi olduğundan emin misin? Evet, ama biraz dikkatli olmalısınız. | Deadline-1 | 2012 | |
| I'd kill myself if something bad happened to Delana. | Eğer Delana'nın başına kötü bir şey gelirse kendimi öldürürüm. | Deadline-1 | 2012 | |
| I mean, besides the bad stuff I've done. | Benim yüzümden başına bir şey gelirse demek istiyorum. | Deadline-1 | 2012 | |
| Now, Walker says, if we hand in three tonight, | Eğer Walker'ın dediği gibi bu akşam onu ele geçirebilirsek... | Deadline-1 | 2012 | |
| Whoa, look at this. What? | Şuna bir bak. Ne var? Sıçan tam da bu kupürde. | Deadline-1 | 2012 | |
| He and the other guy pleaded guilty even before the trial. | Diğer adamla birlikte duruşmadan önce suçu kabul etmişler. | Deadline-1 | 2012 | |
| Now we got a story. | Artık bir hikayemiz var. Hakkındaki tüm ırkçılık suçlamalarını... | Deadline-1 | 2012 | |
| To civil rights charges was seen at the site of... | ...kabul eden bu adam insan hakları yürüyüşünü... | Deadline-1 | 2012 | |
| No, I know. I'm, uh... I'm sorry. | Biliyorum. Çok üzgünüm. Endişelenmiştim. | Deadline-1 | 2012 | |
| That Possum was there at the time of the shooting. | ...bir görgü tanığının ifadesine ihtiyacımız var. | Deadline-1 | 2012 | |
| And we know Possum was convicted of civil rights violations, | Ayrıca sıçanın ırkçılıktan mahkûm olduğunu da biliyoruz. | Deadline-1 | 2012 | |
| Along with Braeford Watson, the guy who ran the store. | Braeford Watson'la birlikte dükkâna doğru koşuyormuş. | Deadline-1 | 2012 | |
| He was not convicted. He pled guilty. | Mahkum edilmedi. Suçunu kabul etti. | Deadline-1 | 2012 | |
| Same thing. | Aynı şey. Aslında, tam olarak değil. 1 | Deadline-1 | 2012 | |
| The fact is, Possum may have been present | Sıçanın, Sampson'un ölümünden... | Deadline-1 | 2012 | |
| But the truth is, when it comes to advancing civil rights | Ama gerçek ise, Alabama'daki insan haklarına baktığımızda... | Deadline-1 | 2012 | |
| Sure. Yeah. | Tabii ki. Evet. | Deadline-1 | 2012 | |
| He was so high up in the Klan, | Klan örgütünde o kadar çok yükseldi ki... | Deadline-1 | 2012 | |
| He'd tip us off, | Hatta başkasıyla birlikte tutuklandığı zaman bile... | Deadline-1 | 2012 | |
| That's an even better story. | Bu daha iyi bir hikaye. Ama bunu da yazamazsınız. | Deadline-1 | 2012 | |
| Maybe he did, and no one followed up. | Belki de verdi ama kimse ilgilenmedi. | Deadline-1 | 2012 | |
| Well, let us follow up on it. | Öyleyse biz ilgilenelim. | Deadline-1 | 2012 | |
| "I fell in a hole. " | Bir çukura düştüm. | Deadline-1 | 2012 | |
| "100 miles deep. " | 160 km derinliğinde. | Deadline-1 | 2012 | |
| "The one that took my daddy" | Birisi babamı aldı. | Deadline-1 | 2012 | |
| "And his daddy and his daddy" | Ve onun babasını, onun babasını. | Deadline-1 | 2012 | |
| "And his daddy. " | Ve onun babasını. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Try as I might. " | Ne kadar çabalasam da. | Deadline-1 | 2012 | |
| "To live in the light. " | Işık altında yaşamayı. | Deadline-1 | 2012 | |
| "This is all I've seen. " | Tüm gördüğüm bu. | Deadline-1 | 2012 | |
| "This is what I'm told. " | Söylediğim bu. | Deadline-1 | 2012 | |
| "This is what I know. " | Bildiğim bu. | Deadline-1 | 2012 | |
| "That the tears of my mama" | Annemin gözyaşları. | Deadline-1 | 2012 | |
| "And her mama and her mama. " | Ve onun annesinin, onun annesinin. | Deadline-1 | 2012 | |
| "They have flowed. " | Onlar akıttı. | Deadline-1 | 2012 | |
| How did the feds flip you? | Federaller, kendileri için çalışmaya seni nasıl ikna etti? | Deadline-1 | 2012 | |
| No, I'm married to her. Common law. | Hayır. Onunla evliyim. | Deadline-1 | 2012 | |
| Max McCallum said you'd be in danger | Max McCallum, senin muhbir olduğunu yazarsak... | Deadline-1 | 2012 | |
| Old cancer's eating me up anyway. | ...nasıl olsa şu kanser beni yeyip bitirecek. | Deadline-1 | 2012 | |
| I'm Dr. Wright, your father's oncologist. | Ben babanızın onkoloğu Doktor Wright'ım. | Deadline-1 | 2012 | |
| Uh, what about experimental therapies? | Peki ya deneysel tedavi? | Deadline-1 | 2012 | |
| Interferon or something? | İnterferon* gibi bir şey? Üzgünüm Matt. | Deadline-1 | 2012 | |
| We have... we have things we need to talk about. | Konuşmamız gereken şeyler var. | Deadline-1 | 2012 | |
| But the headline certainly looks overblown. | Ama başlık durumu fazla abartmış. | Deadline-1 | 2012 | |
| Your brother. | Kardeşin. Bununla ne ilgisi var? | Deadline-1 | 2012 | |
| That it might not have been accidental. | ...bazı kanıtlar buldu. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Baby you can talk about it. " | Bebeğim konuşabilirsin. | Deadline-1 | 2012 | |
| "You can shout it in the streets. " | Sokaklarda haykırabilirsin. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Yeah you can paint it on your eyelids. " | Göz kapaklarının üzerini boyayabilirsin. | Deadline-1 | 2012 | |
| "So you don't forget about it while you sleep. " | Sen uyurken onu unutma. | Deadline-1 | 2012 | |
| "But baby," | Ama bebeğim. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Mm you better find out what it is. " | Daha iyisinin ne olduğunu bulmalısın. | Deadline-1 | 2012 | |
| "You can hold it down. " | Onu aşağıda tut. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Get out your hammer and nails. " | Çekiç ve çivi getir. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Bury it in Memphis" | Memphis'de onları yak. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Only to be discovered centuries later," | Sadece yüzyıllar sonra keşfedilecek. | Deadline-1 | 2012 | |
| "My baby," | Bebeğim. | Deadline-1 | 2012 | |
| "You better find out yeah" | En iyisi bulmalısın, evet. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Put it in a frame. " | Onu bir çerçeveye koy. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Hang it in the room to great acclaim. " | Büyük bir tezahüratla odana as. | Deadline-1 | 2012 | |
| "See it in the mirror when you walk away. " | Yanından geçerken aynadan ona bak. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Will you forget what you see today?" | " Buchanan, cinayet suçlamalarını reddediyor. " | Deadline-1 | 2012 | |
| "Oh babe. " | Bebeğim. | Deadline-1 | 2012 | |
| "My baby. " | Bebeğim. | Deadline-1 | 2012 | |
| "Yeah. " | Evet. | Deadline-1 | 2012 | |
| Max McCallum's impaneling a grand jury | Max McCallum cinayet suçlamalarını göz önüne alarak jüri heyetini oluşturuyor. | Deadline-1 | 2012 | |
| Make sure it's in the obit, will you? | Anma yazısı yazarsın, tamam mı? | Deadline-1 | 2012 | |
| praying I'd never have to write another obit. | ...başka bir anma yazısı yazmamak için dua ediyordum. | Deadline-1 | 2012 | |
| Now it's an honor. | Şimdiyse onur duyuyorum. | Deadline-1 | 2012 | |
| There's a "justice for Wallace Sampson" march | Gelecek hafta Amos'ta "Wallace Sampson için adalet yürüyüşü" var. | Deadline-1 | 2012 | |
| Hey, what's with the cross? | Haça ne oldu böyle? Kilisenin sıva sorunu var. | Deadline-1 | 2012 | |
| Don't stereotype Alabama. | Alabama için ön yargılı konuşma. | Deadline-1 | 2012 | |
| I'm marching. | Ben de yürüyeceğim. Taraf tutmamalısın. | Deadline-1 | 2012 | |
| Fool for the truth. | Doğrucu aptal. | Deadline-1 | 2012 | |
| I love you, Matt. | Seni seviyorum Matt. Seni seviyorum. | Deadline-1 | 2012 | |
| I don't know, but he's sure got a burr under his saddle. | Bilmiyorum, ama eminim bu işte bir bit yeniği var. | Deadline-1 | 2012 | |
| Yeah, The Washington Post called too. | Evet, Washington Post da aramıştı. | Deadline-1 | 2012 | |
| Courageous reporters defy publisher and solve murder. | Gözü pek muhabirler, yayımcılara meydan okuyacak ve cinayeti çözecekler. | Deadline-1 | 2012 | |
| Justice prevails. | Adalet galip gelecek. | Deadline-1 | 2012 | |
| Well, how would you put it then? | Bunu oraya nasıl koydunuz? | Deadline-1 | 2012 | |
| That The Nashville Times is the kind of newspaper | Nashville Times halen bu tür işlerin... | Deadline-1 | 2012 | |
| Where this sort of journalism can still happen. | ...yapılabildiği bir tür gazetedir. | Deadline-1 | 2012 | |
| Partner, when you're holding all the cards, | Ortak, tüm kartlar elindeyken... | Deadline-1 | 2012 | |
| I went in there thinking somebody's head | Oraya giderken birinin kellesinin gideceğini düşünüyordum. | Deadline-1 | 2012 | |
| Instead, we got the publisher begging to be quoted | Yayımcılara gidip derdimizi anlatıp yalvaracağımıza... | Deadline-1 | 2012 | |
| I'm betting there will be a whole boatload | Yarınki duruşmada bir kamyon dolusu kızgın insanın... | Deadline-1 | 2012 | |
| Safer not to make old' Possum run that gauntlet. | Yaşlı sıçanın burada olması daha güvenli olmaz. | Deadline-1 | 2012 | |
| The court is now in session. | Duruşma başlamak üzere. | Deadline-1 | 2012 | |
| The honorable R. Horace Williams presiding. | Duruşmayı Yargıç R. Horace Williams yönetecek. | Deadline-1 | 2012 | |
| As such, there are only two questions | Bugün mahkemeyi ilgilendiren sadece iki soru var. | Deadline-1 | 2012 | |
| One, is he a flight risk? | Birincisi, kaçma riski var mı? | Deadline-1 | 2012 | |
| To the community, we consider him a high flight risk. | ...onun kaçma riski olduğunu düşünüyoruz. | Deadline-1 | 2012 | |
| Why is that, counselor? | Neden böyle düşünüyorsunuz avukat? | Deadline-1 | 2012 | |
