Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21194
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Don't worry, come back quickly. | ...hemen git gel. Endişelenme, çabuk gel. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Where is she ... | Nerede? Nerede o... | Gamgi-1 | 2013 | |
| View the previous recordings. | Önceki kayıtları açsana. Bir önceki kayıt bilgileri. | Gamgi-1 | 2013 | |
| The previous recordings, is the one below that. | Şu alttaki öncenin kayıtları. Önceki kayıtları, bunun altında. | Gamgi-1 | 2013 | |
| 4 May, 15 hours After Infections Liaison Road, Bundang | 4 Mayıs, Enfeksiyondan 15 Saat Sonra Liaison Yolu, Bundang 4 Mayıs Enfeksiyondan 15 saat sonra, Bundang | Gamgi-1 | 2013 | |
| Don't tell me, mom can't go there? | Ne demek oraya gidemezmişim? Bana söyle, annen oraya gidemez mi? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Actually, what happened in Bundang? | Bundang'da ne oluyor, söylesene. Aslında, Bundang'da ne oldu? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Speak slowly so mom can understand. | Tane tane söyle de, anlayayım. Annene yavaş konuş. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mom, don't come here. | Anne, oraya gitme. Anne, buraya gelme. | Gamgi-1 | 2013 | |
| I'm going to seoul with Mi Reu. | Ben Mi Reu'yla Seul'e geleceğim. Ben Mi Reu ile Seul'e gidiyorum. | Gamgi-1 | 2013 | |
| We must make a public notification | Halkı bilgilendirmeliyiz. Biz bir kamu bildirimi yapmalıyız. | Gamgi-1 | 2013 | |
| If people knew, they will not remain silent. | Halk öğrenirse, sessiz kalmaz. İnsanlar öğrenirse, sessiz kalmazlar. | Gamgi-1 | 2013 | |
| If you make an announcement about this, everything is going awry | Eğer duyuru yaparsak, her şey tersine gider. Bu konuda bir duyuru yaparsanız, her şey tersine gidebilir. | Gamgi-1 | 2013 | |
| And it will further spread the virus. | Virüsün yayılımı hızlanır. Ve virüs daha da hızlı yayılır. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mayor Choi ... | Sayın Valim, Belediye Başkanı Choi... | Gamgi-1 | 2013 | |
| We have to tell him, the Prime Minister. | ...durum ile Başbakan ilgilenmeli. Ona söylemek zorundayız, Başbakan. | Gamgi-1 | 2013 | |
| This is my territory. | Burası benim bölgem. Bu benim bölgem. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Once you tell him, this problem will be widespread. | O ilgilenirse, problem büyümüş olur. Bir kez ona söylersek, bu sorun yayılacaktır. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Sir ... | Efendim... Efendim... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Why are these guys? | Ne konuşuyorsunuz? Neden bu adamlar? | Gamgi-1 | 2013 | |
| He's exaggerating it. | Dinlemiyor. O bunu abarttı. | Gamgi-1 | 2013 | |
| So we will make an announcement after meeting with the President. | Başkan Bey ile görüştükten sonra duyuru yapacağız. Åimdi yapmanız gereken bu salgının yayılmasını durdurmak. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mayor Choi. | Vali Choi. Belediye Başkanı Choi. | Gamgi-1 | 2013 | |
| From now on, leave this to me. | Bundan sonrasıyla ben ilgileneceğim. Åu andan itibaren, bana bırakın. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Prime Minister, the President is here. | Başkan Bey geldi. Başbakan, Cumhurbaşkanı burada. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Once infected, all will die immediately, | Enfeksiyon hemen öldürüyormuş ve tedavi de yokmuş, doğru mu? Hastalığa yakalandıktan sonra, herkes ölecekmiş, | Gamgi-1 | 2013 | |
| Plus there is no cure. Is this true? | Artı tedavisi de yokmuş. Bu doğru mu? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Even so, until now ... | Buna rağmen, şu ana kadar... | Gamgi-1 | 2013 | |
| We have made a decision. | Biz bir karar aldık. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Will hold a public announcement, until after Bundang's isolation. | Bundang'ı karantinaya alacağız. Bundang izolasyon edilene kadar, bir açıklama yapacağız. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Give the report to me now. | Raporları görmek istiyorum. Åimdi bana rapor verin. | Gamgi-1 | 2013 | |
| How long does it take to isolate Bundang. | Bundang'ı karantinaya almak ne kadar sürer? Bundang'ı izole etmek ne kadar sürer? | Gamgi-1 | 2013 | |
| All road users, you are not allowed to pass through... | Araç sahiplerine sesleniyorum, yoldan geçiş izni yok. Tüm sürücülerin, geçmesine izin veremiyoruz... | Gamgi-1 | 2013 | |
| What happened? | Ne olmuş ki? Ne oldu? | Gamgi-1 | 2013 | |
| I'm heading there, where are you? | Şimdi oraya geliyorum, nerdesiniz? Oraya geliyorum, neredesin? | Gamgi-1 | 2013 | |
| She was heading to ... | Şeydeyiz, şeyde... O tarafa gidiyordu... | Gamgi-1 | 2013 | |
| That's E Mart's door, right? | E Mart'ın kapısı, değil mi? Çarşı kapısı, değil mi? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Yesterday, an influenza epidemic has spread in some areas, in Bundang | Dün, Bundang'ın bazı bölgelerinde grip salgını başladı. Dün, bir grip salgını bazı alanlara yayıldı, Bundang da içinde | Gamgi-1 | 2013 | |
| The Epidemic Prevention Division had done an inspection and conclude that this is some sort of epidemic. | Epidemik Önleme Bölümü'nün yaptıkları inceleme sonuçlarına göre, bu, bir tür epidemi. Salgın Önleme Bölümü bir denetim yaptı ve bunun salgın bir tür olduğu sonucuna vardı. | Gamgi-1 | 2013 | |
| This is a new flu outbreak and it's very dangerous, | Bu, yeni bir virüs türü ve çok tehlikeli. Bu yeni bir grip salgını ve çok tehlikeli. | Gamgi-1 | 2013 | |
| For the safety of you all, I will do my best ... | Hepinizin güvenliği için, elimden gelen her şeyi yapacağım. Sizin güvenliğiniz için, elimden geleni yapacağım... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Why not give the medicine for the cure. | Neden tedavisi için ilaç verilmiyor? Tedavi için neden ilaç verilmiyor... | Gamgi-1 | 2013 | |
| To date, there is no cure for this disease. | Şu an itibariyle, bu hastalık için bir tedavi yok. Bu hastalığın bir ilacı yok. | Gamgi-1 | 2013 | |
| The people who had survived it has not been found, So how can we make the antibodies | Hastalığı atlatan insanlar olmadığı için, antikor yapamıyoruz. Bundan kurtulan insanlar bulunursa antikorlar yapabilirsiniz. | Gamgi-1 | 2013 | |
| The estimated number of the infected and the dead will rise. | Enfekte kişilerin ve ölümlerin sayısı artacak. Enfekte olanlar ve ölü tahmini sayısı artacak. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Are you saying that, this epidemic will kill thousands of lives? | Yani diyorsunuz ki, bu epidemik grip binlerce yaşam mı alacak? Bu salgının binlerce hayata son vereceğini mi söylüyorsunuz? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Maybe there will be 10 thousand people who died. | O sayı, on binleri de bulabilir. Belki de 10 bin kişi ölecek. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Where Mi Reu, Where my Mi Reu. | Mi Reu, nerede? Mi Reu'm nerede? Mi Reu nerede, nerede Mi Reu'm? | Gamgi-1 | 2013 | |
| There... | Åey... | Gamgi-1 | 2013 | |
| It's her ... | Onu bir... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Where Mi Reu, my daughter is now? | Kızım nerede şu an? Mi Reu, kızım şuan nerede? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mom ... | Anne. Anne... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mom... | Anne. Anne... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mi Reu ... | Mi Reu. Mi Reu... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Let's do it this way, the first to find Mi Reu immediate update. | Şöyle yapalım, Mi Reu'yı ilk bulan haber versin. Bu şekilde yapalım, hemen Mi Reu'yi bulabiliriz. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Wait, you need to use a mask. | Bekle. Maske takmalısın. Dur, bir maske kullanmalısın. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mi Reu ... Are you okay? | Mi Reu, korkma. Mi Reu... Sen iyi misin? | Gamgi-1 | 2013 | |
| This is mom ... This is mom ... | Anne de burada. Anne geldi. Bu anne... Bu anne... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Why's Mi Reu here? | Mi Reu neden burada? Neden Mi Reu burada? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Come here. | Gel bana. Buraya gel. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Wear your mask. | Maskeni tak. Maskeni kullan. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Police has decided to blockade the supermarket ... | Polis, market giriş çıkışlarını kapatmaya karar verdi. Polis abluka için markete gelecek... | Gamgi-1 | 2013 | |
| We have to get out of here. | Buradan hemen çıkmalıyız. Buradan çıkmak zorundayız. | Gamgi-1 | 2013 | |
| There ... | Oraya. Orada... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mom, | Anne. Anne, | Gamgi-1 | 2013 | |
| Be still, Mi Reu ... | Mi Reu, uslu dur. Sakin ol, Mi Reu... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mom come quick, | Anne, gel haydi. Anne çabuk gel, | Gamgi-1 | 2013 | |
| My son is outside. | Oğlum, dışarıda. Oğlum dışarıda. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Hello professor, | Efendim, hocam? Merhaba profesör, | Gamgi-1 | 2013 | |
| The situation is dire, you have to come soon, This will be the last flight. | Durumlar çok karışık. Hemen gelmelisin, son uçuşu yapacaklar. Durum kötü, hemen gelmek zorundasın, Bu son uçuş olacak. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Can you add for one more person? | Bir kişi daha ekleyebilir miyiz? Bir kişi daha ekleyebilir miyim? | Gamgi-1 | 2013 | |
| There's one more person who will come on board. | Uçağa bir kişi daha binecek. Gemide gelecek bir kişi daha var. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Okay, I understand. | Tamam, anlaşıldı. Tamam, anlıyorum. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Alright, thank you Professor. | Tamam, sağ olun hocam. Teşekkür ederim, Tamam. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Come on, we got to get out of here. | Haydi, gitmeliyiz. Hadi, buradan çıkmamız lazım. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Come with us, let's get out of here. | Bizimle gel, burayı terk edeceğiz. Bizimle gel, buradan gidelim. | Gamgi-1 | 2013 | |
| In Hae, you go ahead. | İn Hae, siz gidin. In Hae, sen devam et. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Ji goo, over there, there are the infected. | Ji Goo, orada enfekte insanlar var. Ji goo, orada, hastalık var. | Gamgi-1 | 2013 | |
| I know, but I'm a rescuers team member. | Biliyorum, ama ben kurtarma ekibinin bir elemanıyım. Biliyorum, ama bir kurtarma ekibi üyesiyim. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Not a single person here who knows you're a rescuers team member. | Buradaki kimse senin kurtarma ekibinden olduğunu bilmiyor. Burada kurtarma ekibi üyesi tek bir kişi değil. | Gamgi-1 | 2013 | |
| I know that ... | Ben biliyorum ya, ben. Bunu biliyorum... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Here, take my car with Mi Reu hurry away from here ... | Al. Benim arabayı alıp, hemen uzaklaşın. İşte, Mi Reu ile benim arabamı alın Buradan hemen çıkın... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mi Reu, you know right where uncle's car is. | Mi Reu, amcanın arabası nerede, biliyorsun, değil mi? Mi Reu, Amcanın arabası nerede biliyorsun, değil mi? | Gamgi-1 | 2013 | |
| This time don't let go of mom's hand, understands. | Annenin elini bırakmak yok kesinlikle, tamam mı? Bu kez annenin elini bırakma, tamam mı? | Gamgi-1 | 2013 | |
| This time don't forget to wash my car, and return it to me, okay. | Bu sefer arabamı yıkayıp geri getir, tamam mı? Bu kez arabamı yıkamayı unutma, tamam. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Mom.... Mom... | Anne. Anne. Anne.... Anne... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Why don't we go with uncle? | Amca neden bizimle gelmiyor? Neden amca ile gitmiyoruz? | Gamgi-1 | 2013 | |
| He is helping the people there. | Oradaki insanlara yardım ediyor. Oradaki insanlara yardımcı oluyor. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Sheesh ..you can open it with your feet? | Ayağınla mı açacaksın? Sheesh... ayaklarınla açabilir misin? | Gamgi-1 | 2013 | |
| Damaging something with a kick, it's not the time now. | Tekmeleyip bir yerlerini kırmanın sırası mı? Dışarıda kaos var. Tekme atarken zarar veriyorsun, şimdi zamanı değil. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Out there, it's like an earthquake zone. | Dışarısı, sanki bir deprem alanı. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Can't you come earlier ... | Niye daha erken gelmiyorsun? Erken gelmeliydin... | Gamgi-1 | 2013 | |
| You just called ... | Daha yeni aradın. Yeni aradın... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Be careful ... | Dikkatli olun. Dikkatli ol... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Thank you | Teşekkür ederim. Teşekkür ederim | Gamgi-1 | 2013 | |
| My son ... | Oğlum. Oğlum... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Slowly ... | Yavaş olun. Yavaşça... | Gamgi-1 | 2013 | |
| This part is very sharp. | Şurası çok keskin. Bu kısım çok keskin. | Gamgi-1 | 2013 | |
| Sir, thank you, thank you ... | Çok sağ olun, çok sağ olun. Ajussi, teşekkür ederim, teşekkür ederim... | Gamgi-1 | 2013 | |
| Yes, thank you as well... | Siz de sağ olun. Evet, sanada teşekkürler... | Gamgi-1 | 2013 |