Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20888
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Just because I don't have a boyfriend or a job or any money doesn't mean that I... | Erkek arkadaşımın ya da işimin ya da paramın olmaması şey demek değil | Fuller House-1 | 2016 |  |
| Okay. Yeah, you know. I'll watch him. | Tamam. Biliyorsun işte. Ben bakarım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| It's Puppy Day! It's Puppy Day! | Yavru köpek günü! Yavru köpek günü! | Fuller House-1 | 2016 | |
| Whoa, Max, take it easy! | Max, sakinleş! | Fuller House-1 | 2016 | |
| No take it easy! Take it crazy! | Sakinleşmek yok! Çıldırmak var! | Fuller House-1 | 2016 | |
| Why are you dressed like a boy preacher? | Neden çocuk vaiz gibi giyindin? | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm gonna pick out one of Comet Junior Junior's new puppies. | Çünkü Comet Junior Junior'ın yeni yavrularından birisini seçmeye gideceğim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Plus, I like looking snazzy. | Artı, şık görünmeyi seviyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'll catch up with you guys later. Catch you in class. | Ben size yetişirim çocuklar. Sınıfta görüşürüz. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Hi, Ramona. What's up? | Selam, Ramona. Naber? | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm fake texting, so I don't look like a loser. | Ezik gibi görünmemek için yalandan mesajlaşıyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Here comes this girl I kinda like. You should say hi to her. | Hoşlandığım kız geliyor. Ona merhaba demelisin. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You know, I thought that went really well. | Bence epey iyi gitti. | Fuller House-1 | 2016 | |
| She barely acknowledged us. | Bizi zar zor fark etti. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I wanna hang out with my real friends at my real school. | Gerçek okulumdaki gerçek arkadaşlarımla takılmak istiyorum ben. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I gotta get out of here. | Buradan gitmem gerek. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I can make that happen. I'll bust you right out of here. | Bunun olmasını sağlayabilirim. Seni hemen buradan çıkarırım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Really? That would be awesome! | Gerçekten mi? Mükemmel olurdu! | Fuller House-1 | 2016 | |
| But this place is like Alcatraz. | Ama burası Alcatraz gibi. | Fuller House-1 | 2016 | |
| How are you gonna get me out? Don't let this pretty face fool you. | Beni nasıl çıkaracaksın ki? Bu sevimli yüzün seni aldatmasına izin verme. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm bad to the bone. | Kötülük içime işlemiş benim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You're not even bad to the funny bone. | Kötülüğün zerresi bile yok sende. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Morning, Janet. Morning, Dr. Fuller. | Günaydın, Janet. Günaydın, Dr. Fuller. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Looking snazzy, Maxwell! | Åık görünüyorsun, Maxwell! | Fuller House-1 | 2016 | |
| That was my plan! | Planım da buydu! | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'd love to chat, but it's puppy time. | Konuşmayı çok isterdim ama yavru köpek zamanı şimdi. | Fuller House-1 | 2016 | |
| What dog could resist a baloney cologne? | Hangi köpek saçma sapan bir kolonyaya karşı koyabilir ki? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Holy chalupas! They're adorable! | Kutsal pizza! Çok sevimliler! | Fuller House-1 | 2016 | |
| Okay, I have to get you to school, so pick one. | Tamam, seni okula götürmem gerek, o yüzden seç birini. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Hello, puppies. I'm Max. | Merhaba, köpecikler. Ben Max. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm into oceanography, watermelon Jolly Ranchers, | Denizbilimle ilgileniyorum, karpuz Jolly Ranchers... | Fuller House-1 | 2016 | |
| and lucky for you, I drop a lot of food at the dinner table. | ...çok şanslısınız ki, yemek masasına bir sürü yiyecek koydum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Oh, I love that new puppy smell! | Yeni yavru köpek kokusunu bayılıyorum! | Fuller House-1 | 2016 | |
| Well... everything checked out. | Her şey kontrol edildi. | Fuller House-1 | 2016 | |
| But his cholesterol's a little high. | Ama kolesterolü biraz yüksek. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Get it? 'Cause he's bacon. | Anladın mı? Çünkü cinsi bu. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Come on, Dad. You don't wanna miss your plane. | Hadi baba. Uçağını kaçırmak istemezsin. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Hi. You must be Dr. Fuller? | Selam. Siz Dr. Fuller olmalısınız? Yeni lisansını aldın. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You're little Matty? | Sen de küçük Matty? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Oh, you've improved. | Çok büyümüşsün. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Thank you. The braces came off and my head finally caught up with my ears. | Teşekkür ederim. Sakallarım çıktı ve sonunda kafam kulaklarıma yetişti. | Fuller House-1 | 2016 | |
| They were floppy. I thought about trimming them like a Doberman. | Sarkıktılar. Doberman gibi kırpmayı düşündüm onları. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I do love to have my belly scratched. | Göbeğimi kaşımayı seviyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You two are gonna love working together. Oh, we are? | Birlikte çalışma işine bayılacaksınız. Öyle mi olacak? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Yeah, Matt's gonna help out while I'm on vacation. I told you. | Evet, Matt ben tatildeyken yardımcı olacak. Sana söylemiştim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Uh... no, you didn't. | Hayır, söylememiştin. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I didn't? I know I told somebody. | Söylemedim mi? Birisine söylediğimi biliyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You told me, Dad. That's why I'm here. | Bana söyledin baba. Bu yüzden buradayım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I look forward to working with you. Maybe I'll let you scratch my belly. | Seninle çalışmak için sabırsızlanıyorum. Belki sen göbeğimi kaşımama izin verirsin. | Fuller House-1 | 2016 | |
| That was supposed to sound cute. 1 | Bunun tatlı olması gerekiyordu. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Little cute, little weird. | Biraz tatlı, biraz tuhaf. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Max, did you pick one? I have to get you to school. | Max, seçtin mi? Seni okula götürmem gerek. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Dr. Fuller, I'm sorry, but I have to go take my dog to the vet. | Dr. Fuller, çok üzgünüm, ama köpeğimi veterinere götürmeliyim. 1 | Fuller House-1 | 2016 | |
| Why don't you just bring him here? | Neden onu buraya getirmiyorsun? | Fuller House-1 | 2016 | |
| I can't afford your prices. | Sizin ücretinizi ödeyemem. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Janet, I would give you an employee discount. | Janet, sana çalışan indirimi yaparım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| What kind of person do you think I am? | Nasıl bir insan olduğumu sanıyorsun? | Fuller House-1 | 2016 | |
| I would never take my dog to a discount veterinarian! | Köpeğimi asla indirimli bir veterinere götürmem! | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm not a chew toy! | Ben oyuncak değilim! | Fuller House-1 | 2016 | |
| Cute baby. Thanks. | Tatlı bebek. Teşekkürler. | Fuller House-1 | 2016 | |
| He look more like you or your husband? I'm not married. | Size mi yoksa kocanıza mı daha çok benziyor? Evli değilim ben. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm Darren. | Ben Darren. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Nothing sexier than a multi tasking single mom, leaning in and doing it all. | Her şeyi tek başına öğrenip, yapan yalnız bir anneden daha seksi bir şey yoktur. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Yeah, well, that's me, you know. Stephanie, the sexy single mom. | Evet, benim bu. Stephanie, seksi yalnız anne. | Fuller House-1 | 2016 | |
| And this is Tommy, the baby that I carried in my stomach for... what is it? | Bu da Tommy, bu da benim şey boyunca karnımda taşıdığım bebek... neydi? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Nine... yes, nine months. Yes. | Dokuz... evet, dokuz ay. Evet. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Yeah, hi, can I get a double chocolate fudge muffin | Selam, çifte çikolatalı kek ve poğaça... | Fuller House-1 | 2016 | |
| and a bear claw, a non fat, no whip skinny latte? | ...bir de yağsız latte alabilir miyim? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Alright, that'll be $18.50. | Pekala, 18.50 dolar. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Okay, let's see. Start with the blue one and work your way through the rainbow. | Tamam bir bakalım. Mavi olandan başla ve gökkuşağı üzerinde ilerle. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Hey, Deej. Hey, I need a favor. | Selam, Deej. Selam, bir iyilik isteyeceğim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| My receptionist flaked on me. Can you come help out? I'll pay you. | Sekreterim beni bıraktı. Gelip yardım edebilir misin? Sana para veririm. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm kinda busy. | Biraz meşgulüm. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Seven cards later and you're still $4 short. | Yedi kart bitti ve hala 4 dolar eksik. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I'm working at Harmon Pet Care around the corner. Maybe I could pay later? | Köşedeki Harmon Hayvan Kliniğinde çalışıyorum. Sonra ödesem? | Fuller House-1 | 2016 | |
| No, you may not. | Hayır, olmaz. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You made the right decision. I wasn't coming back. | Doğru kararı verdiniz. Bir daha gelmeyecektim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Well, bye, Darren. Bye, Stephanie. Bye, Tommy. | Bay, Darren. Bay, Stephanie. Bay, Tommy. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Why's he always looking at the ceiling? | Neden hep tavana bakıyor? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Right?! Finally! Thank you! | Değil mi?! Sonunda! Teşekkür ederim! | Fuller House-1 | 2016 | |
| So, am I going through the air ducts? Am I tunneling out? What's the plan? | Havalandırma borularından mı gideceğim? Tünelden mi çıkacağım? Plan ne? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Listen to me very carefully. When I say "go," you climb out the window. | Beni çok dikkatlice dinle. Git dediğimde pencereden atlayacaksın. | Fuller House-1 | 2016 | |
| The blinds are pre raised, the window is pre opened. | Perdeler kaldırıldı, pencereler açıldı. | Fuller House-1 | 2016 | |
| When I execute my diversion, it's go time. | Ben dikkat dağıtmaya başladığımda, gitme vakti. | Fuller House-1 | 2016 | |
| But basically I'm just climbing out the window? | Ama öylece pencereden mi atlayacağım? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Good morning, class. | Günaydın sınıf. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I can feel your enthusiasm. | Heyecanınızı hissedebiliyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Lola, tell us about your science project. | Lola, bize bilim projenden bahset. | Fuller House-1 | 2016 | |
| That would be my pleasure, Mr. Gerald. | Benim için zevk, Bay Gerald. | Fuller House-1 | 2016 | |
| This is a scale model of the Haleakala volcano, which my mom... | Bu Haleakala volkanının ölçekli bir modeli, annem... | Fuller House-1 | 2016 | |
| I mean, I... worked on all night. | ...yani, ben... tüm gece üzerinde çalıştım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| It's in Hawaii, which is where my mom... | Hawai'de, annemin... | Fuller House-1 | 2016 | |
| I mean, I went on my honeymoon. | ...yani benim balayına gittiğim yer. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Six drops of that. | Altı damla. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Remain calm! | Sakin olun! | Fuller House-1 | 2016 | |
| But as you're fleeing for your lives, | Ama hayatlarınızı kurtarmak için kaçarken... | Fuller House-1 | 2016 | |
| please take notice of how your projects are reacting to the presence of H20! | ...projelerinizin suya nasıl tepki verdiğini de fark edin! | Fuller House-1 | 2016 | |
| Careful, careful. Careful. | Kız kardeşler, erkek kardeşlerle dans etmek ister mi? Dikkat, dikkat. Dikkat et. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You are in big trouble, Mr. Fuller! I saw you set off that smoke alarm on purpose! | Başın büyük belada, Bay Fuller! Yangın alarmını bilerek devreye soktuğunu gördüm! | Fuller House-1 | 2016 | |
| It was an accident! I was practicing chemical reactions, like you taught us! | Kazayla oldu! Kimyasal tepkimeler üzerinde çalışıyordum, tıpkı sizin öğrettiğiniz gibi! | Fuller House-1 | 2016 | |
