Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20517
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Whose birthday is it? | Kimin doğum günüymüş? Jonny'nin hem patronu hem de çok yaşlı sevgilisinin. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, Crazytits? | Şu Çılgın Meme? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Excellent. The boot's stuck, Grandma, Dad'll have to do it. | Süperdi. Bagaj açılmıyor, büyükanne. Babam hâlleder. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, OK, Dolly. | Üşütmüşüm de biraz. Sağ ol, sayende bana da bulaştı. Tamam, doli. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| She's not old. | Yaşlı değil bir kere. Ne? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Liz, she's not incredibly old. | Liz. O kadar da yaşlı değil. Seksen üç yaşında. Kırk üç! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Why don't you take her out dancing? | Niye onu dansa götürmüyorsun? Pardon? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| For her birthday. Women love dancing. | Doğum günü için. Kadınlar dansa bayılır. Aynen, yaşlı kadınlar bayılır bilhassa. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| When I was younger, before I met Sidney, | Gençlik zamanlarımda Sidney ile tanışmadan önce... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| if a man asked me to dance, somehow I always ended up in bed with them. | ...adamın biri dansa götürmek istese beni, o işin sonu bir şekilde yatakta biterdi. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Hi, Mum! | Hoş geldin anne! Merhaba doli. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Ah, come in! | Gel bakalım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Hi, boys. What? | Selam çocuklar. Ne oldu? Hiç. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Do you like my new style? | Yeni tarzımı beğendin mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, it's lovely, Mum. | Çok güzel olmuş anne. Sağ ol Jackie. İşlerinde iyiler. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Thank you, Jackie. They're very good there. | Ellerime bok bulaştı yahu. Böyle bir babamız var iyi ki. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You should go. | Sen de gitmelisin. İyiyim ben, sağ ol. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| But they specialise in problem hair. | Saç sorunlarında uzmanlar ama. Öyledir, haydi gir anne. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Hmm? Crazytits. | Çılgın Meme. Şu Çılgın Meme. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Will you please stop calling her Crazytits?! | Ona Çılgın Meme demeyi keser misiniz artık? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| God! What is that smell? | Of! Ne kokuyor böyle? Tanrım! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, it's that cupboard. Your dad's been using it to... | Şu dolap. Babanız... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Don't open it! Oh! | Açmayın! Tanrım! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, I told you! Is that fish hanging up in there? | Söylemiştim! Orada asılı duran şeyler balık mı? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What?! | Ne? Yok artık! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Your dad's been drying fish. | Babanız balık kurutuyor. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Drying fish? What's he drying fish for? | Balık mı kurutuyor? O nedenmiş? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Because he wants my house to smell like a sewer. | Evimin lağım gibi kokmasını istiyor da ondan. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Hello, bambinos. | Merhaba yavrularım. Lağım diyorum! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What are you doing in there? | Orada ne yapıyorsun? Orada değilim ki. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Why are you drying fish in a cupboard? | Dolapta balık kurutmanın âlemi ne? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Because that's what you do. | Yaptığınız şey bu da ondan. Tabii ölmek istiyorsan. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Bloody thing, screaming in my ear. | Sıçtığım şeyi, nasıl yankılanıyor kulağımda. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| No, my father used to do this years ago. | Yok, babam yıllar önce kullanmıştı bunu. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Cor, it's delicious. | Enfes bir tat. Öyle mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| And of course the Portuguese... been doing it for centuries. | Bir de Portekizliler var tabii. Bunu yıllardır yapıyorlar. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Of course, the Portuguese! | Tabii ya, Portekizliler! Portekizliler! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You never had dried fish before? | Hiç balık kurutmadınız mı? Dolapta değil. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Not another text! | Yine mi mesaj ya! Kimdir o? Çılgın Meme mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Dad! Is that the old woman he's seeing? | Baba ya! Bu, o hani görüştüğün yaşlı kadın mı? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| She's not an old woman. | Yaşlı falan değil. Kaç yaşındaydı? Elli üç? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Er, no, 63. | Yok, altmış üç. Kırk üç be, kırk üç yaşında! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| 43. | Kırk üçmüş. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Imagine living through two World Wars. | Nerede ki? Adam? Hey sivilceli? Dünya Savaşları sırasında yaşadığınızı düşünsene! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| She's almost as old as you, Jackie. | Neredeyse senin kadar olmuş, Jackie. Eksik olma Martin! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, thank you, Martin! | Ne? Yok, eminim etmez. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It's her birthday tomorrow. We're going out for dinner. | Yarın doğum günü. Akşam yemeği için çıkacağız. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What are you going to do about her? Where's my sherry? | Ne yapmayı düşünüyorsun? Şerim nerede kaldı? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| All right, Mum! Blimey! Adam, get Grandma her sherry. | Tamam yahu anne! Adam, büyükannene şerisini getir. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Ugh, always me! 1 | Hep de ben! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What am I going to do about her, Mum? | Ne yapayım sence anne? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| She definitely knows something's up. | Bir şeylerin döndüğünden kesinlikle haberdar. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| How can I finish with her on her birthday? | Doğum gününde nasıl bitirebilirim ki bu ilişkiyi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You can't finish with her on her birthday. | Doğum gününde bitiremezsin. Bitiremem mi? Bitiremez mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Great, so I have to get her a nice present | İyi. Yani ona güzel bir hediye alacağım... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| and then she'll be happy, then I'll have to act happy, | ...sonra mutlu olacak, ben de mutluymuş gibi yapacağım... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| and then I'm stuck with her again. | ...ve yine ona takılıp kalacağım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You could get her a horrible present. | Çok kötü bir hediye alabilirsin. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| But then she'll be upset and I'll have to be nice, | O zaman da üzülecek, ben de iyi davranmaya çalışacak... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| and then she'll be happy, then I'm stuck with her again. | ...sonra o yeniden mutlu olacak ve ben yine ona takılıp kalacağım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Again! I can't bloody win! | Yine! Kazanamıyorum! Direkt öldür bence. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I'll do that then. | Yapacağım. Cidden. Yaşlı bir bayanı öldürmek zor değil. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Just creep up behind them and go, "BOO!" | Sürüklersin bir güzel, sonra da "Tak!". | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, sorry, Grandma. | Pardon büyükanne. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I told him he should just take her out dancing. | Onu dansa götürmesini söyledim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Did you, Mum? | Öyle mi, anne? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It's not quite as easy as that. | O kadar da kolay değil o iş. Kolay. Göstereyim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What? | Buyur? Nasıl dans edileceğini. Kalk! Her yıl söylediğimi biliyorum ama sence de bu yaptığımız... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Grandma, you're not going to show me... | Büyükanne, bana bunu göstermeyecek | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Just a little dance. | Evet, küçük bir dans. Ne kadar güzel bir fikir! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Ah, go on Jonny, have a little dance with your grandma. | Haydi Jonny, kalk da büyükannenle dans et biraz. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Go on! | Kalk! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It'll make her happy. | Mutlu edersin kadıncağızı. Müzik nerede? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Er, there's a radio machine in the kitchen. | Mutfakta bir tane radyo makinası var. Radyo makinası ya! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Come on then. | Gel. Ya büyükanne! Nasıl oluyor bu iş? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Ooh, stop it! It'll cheer you up. | Sus bi! Neşelendirecektir seni. Öyle bir şey olmayacak. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Now then, here we go. | Başlıyoruz. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Hold on to my waist. | Elini belime koy. Sahi mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Is it loud enough? | Yeterince açık mı sesi? Evet! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, lovely music. | Ne güzel bir müzik. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Lovely! | Ne güzel. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| One, two, three, one, two, three. | Bir, iki, üç. Bir, iki, üç. 1 | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Um, I think that's the music for the news. | Sanırım bu haberlerde çalan müzik. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Keep going, Pissface. | Devam et, Sidiksurat. Kes sesini, Sivilcesurat. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Where's the digital camera? | Kamera nerede? Evet, kamera geliyor! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| One, two, three, one, two, three. | Bir, iki, üç. Bir, iki, üç. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| 'The headlines...' It is the news. | "Başlıklar..." Haberler ya bu! Kamyonetteki adam falan umurumda değil. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Mum! | Anne! Ne var? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| We are dancing to the news. | Haberlerde dans ediyoruz. Gülümse! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It's not music. It's not. | Müzik değil ki bu, değil! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Ah! Well done, Grandma! | Aferin, büyükannesi. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| So, that's what you should do. | İşte yapman gereken şey. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You should take your girlfriend out dancing. | Kız arkadaşını dansa götürmelisin. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Agreed. | Aynen öyle. Tamam, büyükanne. Götüreceğim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| And then you bring her back home | Ondan sonra da eve gelin... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| and make passionate love to her all night. | ...ve onunla sabaha kadar tutkulu bir aşk yaşayın. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Just let that seep in a bit, should be OK. | Bu birazcık içine sızsın, bir sorun kalmayacaktır. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Yeah, it's just basic fluid mechanics really, | İşte normal bir akışkan mekaniği ve... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| simple coefficients of viscosity. | ...basit bir akışmazlık katsayısı. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Right, I'll remember that. | Aynen, unutmam artık bunu. | Friday Night Dinner-1 | 2011 |