Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172889
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Nice to be back home, Dino? Yeah. | Eve dönmek güzel mi, Dino? Evet. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It's all the love I get makes the homecoming feel so warm. | Eve dönüp bu kadar sevgi görünce içim ısınıyor tabii. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Could be 50 people here eyewitnessed these guys. | Burada 50 insan bu adamları görmüş olabilir... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
And 50 hands on a bible saying they never saw nothing. | ...ve o 50 insan da İncil'in üzerine el basıp hiçbir şey görmediğini söyleyebilir. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
All the pro guys I know are away... | Tanıdığım tüm profesyoneller ortada olmadığına göre... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...so I guess we got new pro guys. | ...yeni profesyonellerimiz var demektir. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The part of the job where we get to do something... | Burada boşa kürek sallayıp... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...that has no point and yields no results. Excuse me. | ...hiçbir sonuç almadan döneceğiz. Affedersiniz. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Anybody see who lit this van on fire? | Bu minibüsü ateşe vereni gören var mı? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Stopped on the way to light a couple house tires... | Yolda durup birkaç evi ateşe vermiştir... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Is there anything you can identify about the men? Anything you'd testify to? | Adamlar hakkında söyleyebileceğiniz ya da şahit olduğunuz belirgin bir şey var mı? Görgü tanığını tehdit ettiğin için içeri tıkılırsın. Adamlar hakkında söyleyebileceğiniz ya da şahit olduğunuz belirgin bir şey var mı? Adamlar hakkında söyleyebileceğiniz ya da şahit olduğunuz belirgin bir şey var mı? Görgü tanığını tehdit ettiğin için içeri tıkılırsın. Görgü tanığını tehdit ettiğin için içeri tıkılırsın. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...there are very often residual effects. | ...kalıcı etkilerin olması sık görülen bir durumdur. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
"if you talk to the FBI, we'll come to your house and fuck you and kill you." | "FBI'yla konuşursan evine gelip önce siker, sonra öldürürüz seni." | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You're the reason we're having this conversation. | Bu konuşmayı yapmamızın sebebi sensin. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You get picked up for intimidating a witness. | Görgü tanığını tehdit ettiğin için içeri tıkılırsın. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hey, Jem, what happened with the assistant manager? | Jem, müdür yardımcısına yaptığın neydi öyle? Jem, müdür yardımcısı ne durumdaymış? Jem, müdür yardımcısına yaptığın neydi öyle? Jem, müdür yardımcısı ne durumdaymış? Jem, Jem, müdür yardımcısına yaptığın neydi öyle? Jem, Jem, müdür yardımcısına yaptığın neydi öyle? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Are you gonna catch them? | Onları yakalayacak mısınız? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
This is the FBI. We're not completely inept. | Burası FBI, acemiler birliği değil. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...l know where they are. | ...nerede olduklarını biliyorum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Three hundred and seventy bank robberies in Boston last year. | Geçen sene Boston'da 370 banka soygunu gerçekleşti. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
More per capita than anywhere else in the world. | Dünya üzerinde nüfus başına düşen en fazla sayı bu. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The guys like this, hardcore guys, pros, 90 percent of them... | Bu tip usta adamların, profesyonellerin yüzde 90'ı... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...emanate from a one square mile neighborhood called Charlestown. | ...Charlestown adındaki 2560 dönümlük bir mahalleden çıkar. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Familiar with it? You must be kidding me. | Hiç duydunuz mu? Yok artık. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
First thing B.P.D. does when there's an armored car robbery? | Dino, zırhlı araç soygunu olduğu zaman Boston polisi ilk olarak ne yapar? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Close the Charlestown Bridge. And he's from Charlestown. | Charlestown Köprüsü'nü kapatır. Kendisi de Charlestown'lıdır. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
They use each other's yards, houses. They're like rats. | Herkes birbirinin bahçesini, evini kullanır. Fare gibidirler. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
They ditch us pretty quick. | Bizi hemen atlatırlar. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Heisting banks is a trade in Charlestown. | Banka soymak Charlestown'da bir meslek hâline gelmiştir. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The way villages in old Europe used to be known for certain crafts. | Eski Avrupa'da her köy bir hüneriyle tanınırdı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
In the town, it's banks and armored cars. | Town'ın hüneri ise banka ve zırhlı araç soygunlarıdır. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I don't understand it, but it makes it easier when you know which bridge to close. | Anlamıyorum ama hangi köprüyü kapatacağımızı bilmek işleri kolaylaştırıyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Quinlan will set you up with a detail. | Ajan Quinlan size detayları verecek. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Meantime, if there's anything your witness specialist can't do for you... | Bu arada tanık koruma memurunun yapamayacağı bir şey olursa... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You got nothing to worry about. We're gonna find these guys. | Endişelenmeyin. Bu adamları yakalayacağız. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hi, how you doing? Good. How are you? | Hoş geldiniz, nasılsın? İyidir, sen nasılsın? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Good. Come in. Nice to see you. | İyi. Girsenize. Seni gördüğüme sevindim. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Good to see you. How have you been? | Seni de öyle. Nasıl gidiyor? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Good. Come in and have a seat. Thanks, Margie, | İyi. İçeri geçin. Sağ ol, Margie. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Can I get you guys anything? We're tine. Thank you. | Bir şey ister misiniz? Gerek yok, sağ ol. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Okay, well, Mike'll be right out. Terrific. | Tamam, Mike şimdi gelir. Harika. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Really done well for himself. | Kendine güzel bir ev kurmuş. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
He got good money for that place in the town. | Town'daki mekândan iyi para aldı tabii. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Why does anybody move to Saugus? | İnsan neden Saugus'a taşınır ki? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
It's gonna take us an hour to get over the Portagee Slide. | Portekizli'ye gitmemiz bir saat sürecek şimdi. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
This shit with the Florist is getting old, man. | Bu çiçekçi mevzusu sıkmaya başladı artık. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I'm investing in a marquee score. | Büyük bir yatırım yapıyorum şu an. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
All right? So we gotta make a few payments. | Tamam mı? O yüzden birkaç ödeme yapmamız gerekiyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hey, let me give you some advice. | Sana benden bir tavsiye: | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Money don't care where it came from, all right? | Paranın nereden geldiği önemli değildir, tamam mı? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The guy's a fucking Lucky Charms Irishman... | Adam kalaşkinoflarını satacak birini bulamayan... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...who can't find no one to sell his AKs to... | ...afili bir İrlandalı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...so he's selling narcotics, trying to be the boss. | Bu yüzden de uyuşturucu satıp işin patronu olmak istiyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You didn't seem to care when you were dropping 2 grand a week... | Kokainden haftada 2 bin dolar kaldırırken... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...on monsters and yay, did you? | ...pek umursamıyor gibiydin, değil mi? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Look, there's a difference between a dealer and a straight killer, all right? | Torbacılıkla acımasız bir katil olmak arasında fark vardır, tamam mı? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
So he dropped a few Dominicans. What, are you picky? | Birkaç Dominikli'yi öldürmüşse ne olmuş yani? Ne bu mızmızlık? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hey, Mike. Hey, Mike. | Selam, Mike. Selam, Mike. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Here you go, guys. Hey. | Alın bakalım, çocuklar. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Here you go. | Sen de al bakalım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hundred G's? That's right. | 100.000 dolar mı? Aynen. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Look at this. | Bak bakalım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Like a newborn baby. All right. That's it. | Yeni doğmuş bebek gibi. Tamamdır. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Take care, guys. All right. Good to see you, Mike. | Kendinize iyi bakın, çocuklar. Seni görmek güzeldi, Mike. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Looking good. All right. | İyi gördüm seni. Hadi bakalım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Hundred pounds. Hundred grand. | 45 kg mal. 100 bin dolar. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Green money. All right. | Temiz para. Tamamdır. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Be smart, brother. We'll see you. Thanks. Thank you. | Uslu dur, kanka. Görüşürüz. Sağ olun. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Now it's time for the fun part. | Şimdi işin eğlenceli kısmına geldik. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The feds will never understand the guy who's facing 40 years, | Federaller, arkadaşlarını ele verdiği takdirde... | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Gonna give him the opportunity to walk soot free if he gives up his friends. | ...elini kolunu sallayarak gidebilecekken 40 yıl hapis yiyen adamı asla anlamayacak. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Heard you got in a tight, Kris. | Kavgaya karıştığını duydum, Kris. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The Jamaican started it. | Jamaikalı başlattı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
"The Jamaican started it." What Jamaican? | Jamaikalı mı başlattı? Hangi Jamaikalı? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Tonya was with us. And Cheryl too. | Tonya'yla Cheryl de yanımızdaydı. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The other girl was by herself? Yeah. | Diğer kız tek miydi? Evet. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
All they see are yuppies down here. | Etraf şavalaktan geçilmiyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
So they can fucking talk shit? No. | Bu yüzden de ağızlarını bozabilirler ha? Olmaz. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You didn't say nothing to her first? | Öncesinde uyarmadın mı? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
I said something after I slapped the black off her face. | Kara yüzüne bir tane indirdikten sonra uyardım. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Right, yeah. Fuck. | Doğrudur. Hadi lan. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The fucking grip I used to get on your armrest. | Birlikte kafamızın bir dünya olduğu zamanları. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
So have one beer. Jimmy. | Bir bira iç bari. Jimmy. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
One beer ain't gonna kill you, right? Drink my beer for me real quick. | Bir biradan bir şey olmaz, değil mi? Sen benim yerime iç. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
And one for me. One for you? Yeah. | Benim yerime de. Senin yerine de mi? Oldu. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Dougy. | Dougy. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Motherfucker, I know you can hear me. | Göt herif, beni duyduğunu biliyorum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
You know I got a key, Dougy. | Anahtarım olduğunu biliyorsun, Dougy. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Too fucking busy, huh? | Çok mu meşgulsün? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Come on, Dougy. | Hadi, Dougy. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
What's up, Kris? | Ne oldu, Kris? | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Say you love it. | Hoşuna gittiğini söyle hadi. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
...went to cocaine and smoking crack. | ...kokain ve eroin geldi. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
We were protected. | Birbirimizin dertlerine koşardık, birbirimizi korurduk. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Fm ashamed of the things I done when Fm out there. | Kafam kıyakken yaptığım şeylerden utanıyorum. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The disappointment in yourself The anger that turns into disappointment. The despair | Kendine olan inancını kaybetmen; öfkenin hayal kırıklığına dönüşmesi. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
The guy says, "l was an explorer in the North Pole. | Adam da demiş ki: Kuzey Kutbu'na araştırma için gitmiştim. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
Freezing to death. And I prayed, 'If there's a God, save me now) | Neredeyse ölecektim. Sonra dua ettim: 'Tanrı varsa, şu an beni kurtarsın.' | The Town-11 | 2010 | ![]() |
That's Janice. She's my wife and she's sitting right there, | İşte o Janice. Karım; şurada oturuyor. | The Town-11 | 2010 | ![]() |
E just wondered if you had any change. The machine is out. | Bozukluğunuz var mı diye soracaktım. Makine bozulmuş da. | The Town-11 | 2010 | ![]() |