Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 169036
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You went to Mellen's last night. Take this away, please. Yes, l did. | Geçen aksam Mellen'a gittin mi. Bunu götür, lütfen. Evet, gittim. Geçen aksam Mellen'a gittin mi? Bunu götür, lütfen. Evet, gittim. Geçen aksam Mellen'a gittin mi? Bunu götür, lütfen. Evet, gittim. | The Player-1 | 1992 | |
| How is he? l'd like a Vitelle water. | Nasilmis? Ben bir Vitelle suyu alayim. Nasılmış? Ben bir Vitelle suyu alayım. Nasılmış? Ben bir Vitelle suyu alayım. | The Player-1 | 1992 | |
| He's fine. | Iyiymis. İyiymiş. İyiymiş. | The Player-1 | 1992 | |
| You left early. Why? | Erken ayrildin. Neden? Erken ayrıldın. Neden? Erken ayrıldın. Neden? | The Player-1 | 1992 | |
| We had to work on the museum party. | Müze partisi için çalismaliydik. Müze partisi için çalışmalıydık. Müze partisi için çalışmalıydık. | The Player-1 | 1992 | |
| l will not work for Larry Levy. | Larry Levy için çalismayacagim. Larry Levy için çalışmayacağım. Larry Levy için çalışmayacağım. | The Player-1 | 1992 | |
| l'm not asking you to. | Senden bunu istemedim ki. | The Player-1 | 1992 | |
| l report to you. lf l have to report to Larry Levy, l quit. | Sana rapor veririm. Larry Levy'ye rapor vereceksem, istifa ederim. | The Player-1 | 1992 | |
| You can't quit. l won't let you quit. | Edemezsin. Etmene izin vermem. | The Player-1 | 1992 | |
| You have a year and a half on your contract. l'll sue you for breach... | Kontratinda 1,5 sene var daha. Ihlal ettigin için dava açarim... Kontratında 1,5 sene var daha. İhlal ettiğin için dava açarım... Kontratında 1,5 sene var daha. İhlal ettiğin için dava açarım... | The Player-1 | 1992 | |
| if you don't show up in the office every day, with a smile. | ofise her gün gülümseyerek gelmezsen. | The Player-1 | 1992 | |
| Why Levy? | Neden Levy? | The Player-1 | 1992 | |
| Levy was available. | Levy uygundu. | The Player-1 | 1992 | |
| He's good on material, you're good with writers. | Materyalde o iyi, yazarlarda sen. | The Player-1 | 1992 | |
| We're a team. He's a new member of the team, that's all. | Biz bir takimiz. O takimin yeni bir üyesi, hepsi bu. Biz bir takımız. O takımın yeni bir üyesi, hepsi bu. Biz bir takımız. O takımın yeni bir üyesi, hepsi bu. | The Player-1 | 1992 | |
| He can make us all look good. | Hepimizin iyi görünmesini saglayabilir. Hepimizin iyi görünmesini sağlayabilir. Hepimizin iyi görünmesini sağlayabilir. | The Player-1 | 1992 | |
| This is a wine glass. Can l have my water in a water glass, please? | Bu bir sarap bardagi. Suyumu bir su bardaginda alabilir miyim, lütfen? Bu bir şarap bardağı. Suyumu bir su bardağında alabilir miyim, lütfen? Bu bir şarap bardağı. Suyumu bir su bardağında alabilir miyim, lütfen? | The Player-1 | 1992 | |
| Well? | Sey? Şey? Şey? | The Player-1 | 1992 | |
| l'll have to think about it. | Bunu düsünmem lazim. Bunu düşünmem lazım. Bunu düşünmem lazım. | The Player-1 | 1992 | |
| l want an answer this afternoon. | Bugün ögleden sonra bir cevap istiyorum. Bugün öğleden sonra bir cevap istiyorum. Bugün öğleden sonra bir cevap istiyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| l have to go out to Palmdale. | Palmdale'e gitmem lazim. Palmdale'e gitmem lazım. Palmdale'e gitmem lazım. | The Player-1 | 1992 | |
| The director of Lonely Room is giving Lily a hard time. | Lonely Room'un yönetmeni Lily'ye zor anlar yasatiyormus. Lonely Room'un yönetmeni Lily'ye zor anlar yaşatıyormuş. Lonely Room'un yönetmeni Lily'ye zor anlar yaşatıyormuş. | The Player-1 | 1992 | |
| l'll be back around 5:00. So call after 5:00. | 5:00 gibi dönerim. Öyleyse 5:00'ten sonra ara. | The Player-1 | 1992 | |
| l'll get back to you. | Ben sana dönerim. | The Player-1 | 1992 | |
| ...you haven't died. See, he's still hanging on. | ...ölmemissin. Gördün mü, hala tutunabiliyorsun. ...ölmemişsin. Gördün mü, hala tutunabiliyorsun. ...ölmemişsin. Gördün mü, hala tutunabiliyorsun. | The Player-1 | 1992 | |
| Griffin, Joel Levison on line 2. l'll put it through. | Griffin, Joel Levison ikinci hatta. Bagliyorum. Griffin, Joel Levison ikinci hatta. Bağlıyorum. Griffin, Joel Levison ikinci hatta. Bağlıyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| l'll get back to him. Tell Joel you'll get back to him? | Ben ona dönerim. Joel'e ona geri dönecegini mi söyleyeyim? Ben ona dönerim. Joel'e ona geri döneceğini mi söyleyeyim? Ben ona dönerim. Joel'e ona geri döneceğini mi söyleyeyim? | The Player-1 | 1992 | |
| Yeah. l want to hear what he's got to say. | Evet. Ne konudaymis bilmek istiyorum. Evet. Ne konudaymış bilmek istiyorum. Evet. Ne konudaymış bilmek istiyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| How did this get here? The mail. | Bu buraya nasil geldi? Posta. Bu buraya nasıl geldi? Posta. Bu buraya nasıl geldi? Posta. | The Player-1 | 1992 | |
| But this does not have a postmark. This was hand delivered. | Ama bunda posta isareti yok. O elden teslimdi. Ama bunda posta işareti yok. O elden teslimdi. Ama bunda posta işareti yok. O elden teslimdi. | The Player-1 | 1992 | |
| Not to me. lt came with the mail. | Bana degil. Postayla geldi. Bana değil. Postayla geldi. Bana değil. Postayla geldi. | The Player-1 | 1992 | |
| Do you know anything about this? Who delivered it? Where it came from? | Bunun hakkinda birsey biliyor musun? Kim getirdi? Nerden geldi? Bunun hakkında bir şey biliyor musun? Kim getirdi? Nerden geldi? Bunun hakkında bir şey biliyor musun? Kim getirdi? Nerden geldi? | The Player-1 | 1992 | |
| Mail room? | Posta odasi? Posta odası? Posta odası? | The Player-1 | 1992 | |
| But l want to know how it got to the goddamn mail room. | Ama ben onun lanet posta odasina nasil geldigini bilmek istiyorum. Ama ben onun lanet posta odasına nasıl geldiğini bilmek istiyorum. Ama ben onun lanet posta odasına nasıl geldiğini bilmek istiyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| Find out and get back to me. Okay, sure. | Bul ve bana geri dön. Tamam, olur. | The Player-1 | 1992 | |
| You go with him. You want me to go to the mail room? | Sen de onunla git. Benim posta odasina mi gitmemi istiyorsun? Sen de onunla git. Benim posta odasına mı gitmemi istiyorsun? Sen de onunla git. Benim posta odasına mı gitmemi istiyorsun? | The Player-1 | 1992 | |
| l want you to go to the mail room. And while you're there... | Senin posta odasina gitmeni istiyorum. Ve oradayken... Senin posta odasına gitmeni istiyorum. Ve oradayken... Senin posta odasına gitmeni istiyorum. Ve oradayken... | The Player-1 | 1992 | |
| l would like a copy of The Lonely Room rewrites... | The Lonely Room senaryosundaki... | The Player-1 | 1992 | |
| in white pages, no color. | düzeltmelerin beyaz sayfalardabir kopyasini istiyorum, renksiz. düzeltmelerin beyaz sayfalarda bir kopyasını istiyorum, renksiz. düzeltmelerin beyaz sayfalarda bir kopyasını istiyorum, renksiz. | The Player-1 | 1992 | |
| Find out how this got in my mail. Yes, sir. | Bunun benim postama nasil geldigini bul. Evet, efendim. Bunun benim postama nasıl geldiğini bul. Evet, efendim. Bunun benim postama nasıl geldiğini bul. Evet, efendim. | The Player-1 | 1992 | |
| You'll get your own phones? l can get my own phones. | Telefonlarina kendin mi bakacaksin? Kendim bakabilirim. Telefonlarına kendin mi bakacaksın? Kendim bakabilirim. Telefonlarına kendin mi bakacaksın? Kendim bakabilirim. | The Player-1 | 1992 | |
| Son of a bitch! Five months. | .rospu çocugu! Bes ay. Orospu çocuğu! Beş ay. Orospu çocuğu! Beş ay. | The Player-1 | 1992 | |
| One, two, three, four, five. | Bir, iki, üç, dört, bes. Bir, iki, üç, dört, beş. Bir, iki, üç, dört, beş. | The Player-1 | 1992 | |
| Richard Fueller. David Lucas. | Richard Fueller. David Lucas. | The Player-1 | 1992 | |
| Cal Winstrom. David Kahane. Sammy Tettleton. | Cal Winstrom. David Kahane. Sammy Tettleton. | The Player-1 | 1992 | |
| lncoming. | Gelen arama. | The Player-1 | 1992 | |
| lncoming. Unreturned calls. | Gelen arama. Cevapsiz aramalar. Gelen arama. Cevapsız aramalar. Gelen arama. Cevapsız aramalar. | The Player-1 | 1992 | |
| Bill Lyndstrom. | Bill Lyndstrom. | The Player-1 | 1992 | |
| Nancy Franklin. Wouldn't be a woman. | Nancy Franklin. Kadin olamaz. Nancy Franklin. Kadın olamaz. Nancy Franklin. Kadın olamaz. | The Player-1 | 1992 | |
| David Kahane. | David Kahane. | The Player-1 | 1992 | |
| Lyndstrom. | Lyndstrom. | The Player-1 | 1992 | |
| Strategic Planning. Wouldn't be him. | Stratejik Planlama. O olamaz. | The Player-1 | 1992 | |
| What was that other guy's name? | Diger adamin adi neydi? Diğer adamın adı neydi? Diğer adamın adı neydi? | The Player-1 | 1992 | |
| Kahane. | Kahane. | The Player-1 | 1992 | |
| Kaltrime. Kahane. | Kaltrime. Kahane. | The Player-1 | 1992 | |
| 'Unproduced.' Gotcha! | 'Reddedildi' Yakaladim seni! 'Reddedildi' Yakaladım seni! 'Reddedildi' Yakaladım seni! | The Player-1 | 1992 | |
| Hello. Hello. ls David Kahane there? | Merhaba. Merhaba. David Kahane orda mi? Merhaba. Merhaba. David Kahane orda mı? Merhaba. Merhaba. David Kahane orda mı? | The Player-1 | 1992 | |
| l'm sorry. l forgot. He's gone out. Who's this? | Üzgünüm. Unutmusum. O çikmisti. Siz kimsiniz? Üzgünüm. Unutmuşum. O çıkmıştı. Siz kimsiniz? Üzgünüm. Unutmuşum. O çıkmıştı. Siz kimsiniz? | The Player-1 | 1992 | |
| This is Griffin Mill. Oh, the dead man. | Ben Griffin Mill. O, ölü adam. | The Player-1 | 1992 | |
| What did you say? Oh, nothing. | Ne dediniz? O, hiçbirsey. Benim ölü bir adam olmamla ilgili? Ne dediniz? O, hiçbir şey. Benim ölü bir adam olmamla ilgili? Ne dediniz? O, hiçbir şey. Benim ölü bir adam olmamla ilgili? | The Player-1 | 1992 | |
| About me being a dead man? Just a nickname David has for you. | Sadece, David'in sizin için kullandigi bir takma isim. Sadece, David'in sizin için kullandığı bir takma isim. Sadece, David'in sizin için kullandığı bir takma isim. | The Player-1 | 1992 | |
| l see. That's a funny nickname. | Anliyorum. Tuhaf bir takma isim. Anlıyorum. Tuhaf bir takma isim. Anlıyorum. Tuhaf bir takma isim. | The Player-1 | 1992 | |
| l suppose your husband doesn't like me very much. | Sanirim kocaniz beni pek sevmiyor. Sanırım kocanız beni pek sevmiyor. Sanırım kocanız beni pek sevmiyor. | The Player-1 | 1992 | |
| l don't have a husband. | Benim bir kocam yok. | The Player-1 | 1992 | |
| l suppose David doesn't like me very much. | Sanirim David beni pek sevmiyor. | The Player-1 | 1992 | |
| David's gone to the cinema. | David sinemaya gitti. | The Player-1 | 1992 | |
| When will he be back? When the film's over, l presume. | Ne zaman döner? Tahminen film bittiginde. Ne zaman döner? Tahminen film bittiğinde. Ne zaman döner? Tahminen film bittiğinde. | The Player-1 | 1992 | |
| June. June? | June. June? | The Player-1 | 1992 | |
| Here we go. You want to know my last name. | Iste basliyoruz. Soyadimi ögrenmek istiyorsunuz. İşte başlıyoruz. Soyadımı öğrenmek istiyorsunuz. İşte başlıyoruz. Soyadımı öğrenmek istiyorsunuz. | The Player-1 | 1992 | |
| No one can pronounce it. Try me. | Kimse telaffuz edemez. Beni dene. | The Player-1 | 1992 | |
| Gudmundsdottir. | Gudmundsdottir. | The Player-1 | 1992 | |
| How's that? Very good. | Nasildi? Çok iyi. Nasıldı? Çok iyi. Nasıldı? Çok iyi. | The Player-1 | 1992 | |
| What do people usually say? Don't ask. | Insanlar genellikle ne der? Sorma. İnsanlar genellikle ne der? Sorma. İnsanlar genellikle ne der? Sorma. | The Player-1 | 1992 | |
| Anything from Good Dog's Water to Goulash Wallop. | Good Dog's Water'dan tut da Goulash Wallop'a kadar hersey. Good Dog's Water'dan tut da Goulash Wallop'a kadar dersek. Good Dog's Water'dan tut da Goulash Wallop'a kadar dersek. | The Player-1 | 1992 | |
| You English? Yep. | Ingiliz misiniz? Evet. İngiliz misiniz? Evet. İngiliz misiniz? Evet. | The Player-1 | 1992 | |
| Well, no, not really. | Sey, hayir, aslinda. Şey, hayır, aslında. Şey, hayır, aslında. | The Player-1 | 1992 | |
| Where are you sort of not from? | Peki nereli degilsiniz? Peki nereli değilsiniz? Peki nereli değilsiniz? | The Player-1 | 1992 | |
| Do you want the long story or the short one? | Uzun hikayeyi mi kisasini mi istersiniz? Uzun hikayeyi mi, yoksa kısa hikayeyi mi istersiniz? Uzun hikayeyi mi, yoksa kısa hikayeyi mi istersiniz? | The Player-1 | 1992 | |
| The long one. No, you'd never believe it. | Uzun olan. Hayir, asla inanmazsin. Uzun olan. Hayır, asla inanmazsın. Uzun olan. Hayır, asla inanmazsın. | The Player-1 | 1992 | |
| The short one's lceland. lceland? | Kisa olan Izlanda. Izlanda? Kısa olan İzlanda. İzlanda? Kısa olan İzlanda. İzlanda? | The Player-1 | 1992 | |
| l didn't know anyone came from lceland. l thought it was just a block of ice. | Hiç Izlandali biriyle karsilasmamistim. Oranin bir buz blogu oldugunu saniyordum. Hiç İzlandalı biriyle karşılaşmamıştım. Oranın bir buz bloğu olduğunu sanıyordum. Hiç İzlandalı biriyle karşılaşmamıştım. Oranın bir buz bloğu olduğunu sanıyordum. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's very green, actually. | Aslinda çok yesildir. Aslında çok yeşildir. Aslında çok yeşildir. | The Player-1 | 1992 | |
| Really? l thought that was Greenland. | Gerçekten mi? Ben Greenland öyle bilirdim. | The Player-1 | 1992 | |
| No, Greenland's very icy. lceland's very green. | Hayir, Greenland çok buzlu. Izlanda çok yesil. Hayır, Greenland çok buzlu. İzlanda çok yeşil. Hayır, Greenland çok buzlu. İzlanda çok yeşil. | The Player-1 | 1992 | |
| They switched names to fool the Vikings who tried to steal their women. | Onlar kadinlarini çalmaya çalisan Vikingleri kandirmak iiçin adlarini degistirdiler. Onlar kadınlarını çalmaya çalışan Vikingleri kandırmak için adlarını değiştirdiler. Onlar kadınlarını çalmaya çalışan Vikingleri kandırmak için adlarını değiştirdiler. | The Player-1 | 1992 | |
| No. Blue sea. | Hayir. Mavi deniz. Hayır. Mavi deniz. Hayır. Mavi deniz. | The Player-1 | 1992 | |
| Red sea. | Kizil deniz. Kızıl deniz. Kızıl deniz. | The Player-1 | 1992 | |
| No red. You're a painter. | Kayir kizil. Sen bir ressamsin. Kayır kızıl. Sen bir ressamsın. Kayır kızıl. Sen bir ressamsın. | The Player-1 | 1992 | |
| How did you guess? | Nasil bildin? Nasıl bildin? Nasıl bildin? | The Player-1 | 1992 | |
| What movie did David go to see? | David hangi filme gitti? | The Player-1 | 1992 | |
| He went to the Rialto in Pasadena. He always goes there. | Pasadena'daki Rialto sinemasina. Hep oraya gider. Pasadena'daki Rialto sinemasına. Hep oraya gider. Pasadena'daki Rialto sinemasına. Hep oraya gider. | The Player-1 | 1992 | |
| What's showing? | Hangi filme? | The Player-1 | 1992 | |
| Bicycle Thief, l think. | Bisiklet Hirsizi, sanirim. Bisiklet Hırsızı, sanırım. Bisiklet Hırsızı, sanırım. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's a good movie. Have you seen it? | Iyi bir film. Seyrettin mi? İyi bir film. Seyrettin mi? İyi bir film. Seyrettin mi? | The Player-1 | 1992 | |
| l don't go to the movies. | Ben sinemaya gitmem. | The Player-1 | 1992 | |
| Life is too short. | Hayat çok kisa. Hayat çok kısa. Hayat çok kısa. | The Player-1 | 1992 | |
| l've got to hang up now. | Simdi kapatmam lazim. Simdi kapatmam lazım. Simdi kapatmam lazım. | The Player-1 | 1992 | |
| David Kahane! | David Kahane! | The Player-1 | 1992 | |
| You have the wrong guy, man. | Yanlis kisi, adamim. Yanlış kişi, adamım. Yanlış kişi, adamım. | The Player-1 | 1992 | |
| David Kahane. Griffin Mill. | David Kahane. Griffin Mill. | The Player-1 | 1992 |