Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163337
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| PIease. PIease Iet her go. We'II do whatever you want. Just pIease... | Lütfen bırakın gitsin o.. Lütfen onu bırakın. Ne isterseniz yapacağım. Lütfen. | The Final-2 | 2010 | |
| You know, the irony of aII this, | Hepiniz bunu hak ettiniz. Bilirsin işte, tüm bunları... | The Final-2 | 2010 | |
| you actuaIIy empowered me. | Beni buna siz zorladınız. ...yapma yetkisini aslında sen verdin. | The Final-2 | 2010 | |
| I wouId have Iived my Iife aII aIone in the shadows, unassuming. | Hayatımı gölgeler içine soktunuz. Bütün hayatımı, gösterişsiz ve sakin şekilde yaşamayı çok isterdim. | The Final-2 | 2010 | |
| But you, you wouIdn't aIIow me to do that. | Ve şimdi buradayım. Sen.. Bunu yapamazsın. Ama sen... Sen bunu yapmama izin vermedin. | The Final-2 | 2010 | |
| You have nobody to bIame for this but yourseIf. | Şimdi beni suçlayamazsın. Suçlu sensin. Bunun için kimseyi suçlayamasın. Kendin hariç. | The Final-2 | 2010 | |
| Open up, pIease. Open up. I need some heIp. | Açın lütfen açın.. Yardım gerek. Kapıyı açın lütfen. Yardıma ihtiyacım var. | The Final-2 | 2010 | |
| Open up, pIease. | Açın lütfen açın.. Kapıyı açın lütfen! | The Final-2 | 2010 | |
| What the heII are you doing banging on my door? | Kapımda ne işin var? Kapımın önünde ne arıyorsun? | The Final-2 | 2010 | |
| PIease, sir, I just need some heIp. Drop your gun. | Lütfen bayım yardım edin. Silahını bırak. Lütfen bayım. Yardımın gerek. Silahını bırak. | The Final-2 | 2010 | |
| Look, they're kiIIing everybody. Shut up, punk. | Bakın herkesi öldürüyorlar Kapa çeneni. Dinle, herkesi öldürüyorlar. Kapa çeneni, serseri! | The Final-2 | 2010 | |
| Look, pIease just... I said shut up. | Bakın herkesi öldürüyorlar Kapa çeneni dedim. Bak lütfen... Kapa çeneni dedim. | The Final-2 | 2010 | |
| Man, there's stiII time to save everybody. I toId you once, I toId you too often. | Herkesi kurtarmak için vakit var Ben sana sus dersem sus. Onları kurtarmak için hala vaktimiz var. Sana bin kere söyledim. | The Final-2 | 2010 | |
| Don't hurt me, pIease. | Lütfen canımı yakmayın. Lütfen beni incitme. | The Final-2 | 2010 | |
| Don't hurt me, pIease. | Lütfen canımı yakmayın. Bana zarar verme lütfen. | The Final-2 | 2010 | |
| Don't beg. Don't give them the pIeasure. | Onlara bu zevki verme. Yalvarma. Onlara haz veriyorsun. | The Final-2 | 2010 | |
| PIease don't hurt me. | Lütfen canımı yakmayın. Lütfen bana zarar verme. | The Final-2 | 2010 | |
| You're that girI from schooI, EmiIy. | Sen okuldaki kızsın. Emily. Sen okuldaki Emily'sin. | The Final-2 | 2010 | |
| Now I'm EmiIy. | Şimdi Emily'yim. Şimdi Emily'im. | The Final-2 | 2010 | |
| PIease, just end it now. | Lütfen.. Sadece bırak gidelim. Lütfen buna bir son verin. | The Final-2 | 2010 | |
| Let us aII go. | Bırakın gidelim. | The Final-2 | 2010 | |
| Since you apoIogized, | Özür dilediğin sürece.. Özür dilediğin için... | The Final-2 | 2010 | |
| I'm gonna need you to cut aII of BradIey's fingers off. | Bradley'nin bir kaç kemiğini kırman gerekecek. Bredley'in parmaklarını kesmeni isteyeceğim. | The Final-2 | 2010 | |
| It's the onIy way you can save yourseIf. | Kendini kurtarmanın tek yolu bu. | The Final-2 | 2010 | |
| Without even bIinking an eye. | Hem de gözünü kırpmadan. Hem de gözünü hiç kırpmadan. | The Final-2 | 2010 | |
| That's reaIIy a shame. | Ne kadar ayıp. Çok utanç verici. | The Final-2 | 2010 | |
| I bet BradIey wouId cut your fingers off to save himseIf. | Bradley senin parmaklarını keser eminim. Bahse girerim, Bradley kendini kurtarmak için senin parmaklarını keser. | The Final-2 | 2010 | |
| WouIdn't you? | Değil mi? Kesmez misin? | The Final-2 | 2010 | |
| What do you say, BradIey? | Ne dersin Bradley? Ne diyorsun, BradIey? | The Final-2 | 2010 | |
| Save yourseIf from unimaginabIe pain | Kendini bu acıdan kurtar. Kendini, bu dayanılmaz... | The Final-2 | 2010 | |
| by infIicting it. | Olması gereken bu. ...acıdan kurtar. | The Final-2 | 2010 | |
| BradIey, pIease don't. PIease. | Bradley lütfen yapma lütfen. Bradley, lütfen yapma. Lütfen. | The Final-2 | 2010 | |
| BradIey, it's you or her. | Bradley.. Ya sen ya o. Bradley. Sen ya da o. | The Final-2 | 2010 | |
| I know you'II need those fingers to pIay footbaII. | Futbol oynarken o parmaklara ihtiyacın var biliyorum. Futbol oynayabilmen için parmaklarına ihtiyacın olduğunu biliyorum. | The Final-2 | 2010 | |
| What wouId your Iife be without peopIe cheering you on? | İnsanlar sana tezahürat yapmazsa, hayatın ne olur senin? İnsanların sana tezahürat yapmadığı bir hayatı nasıl yaşayacaksın? | The Final-2 | 2010 | |
| Sir, we couId stiII save them. | Bak onları hala kurtarabiliriz bayım. Bayım onları hala kurtarabiliriz. | The Final-2 | 2010 | |
| OnIy person we need to think about saving is yourseIf. | Önce kendini kurtar sen. Kurtarılması gereken tek kişi sensin. | The Final-2 | 2010 | |
| PIease, just caII the poIice. No. You gotta understand something. | Lütfen polisi arayın. Bir şeyi anlaman gerek. Lütfen polisi ara. Hayır, bazı şeyleri anlamalısın. | The Final-2 | 2010 | |
| there are consequences. Sir, I was not trying to rob you. | Bir bedeli olur. Ben sizi soymaya çalışmıyordum.. ...ama öyle sonuçlanmadı. Bayım seni soymaya çalışmıyordum. | The Final-2 | 2010 | |
| I was just trying to get some heIp. Sure. | Yardım bulmaya çalışıyordum. Evet.. Yardım istiyordum. Tabii. | The Final-2 | 2010 | |
| You came here in the middIe of the night with a gun in your hand to ask for heIp. | Gecenin bir körü elinde silahla yardım istemeye mi geldin? Gecenin ortasında, elinde bir silahla yardım istemeye geldin. | The Final-2 | 2010 | |
| Happens aII the time. | Ne hoş.. Her zaman öyle olur. | The Final-2 | 2010 | |
| You know what those miIitary medaIs are for, boy? | Şuradaki ordu resimlerini görüyor musun? Buradaki madalyaları nasıl aldığımı biliyor musun, evlat? | The Final-2 | 2010 | |
| For not being stupid. I was a fine, fine soIdier. | Aptal değilim ben.. Çok iyi bir askerdim. Bunlar aptallara verilmez. Ama ben zeki bir askerdim. | The Final-2 | 2010 | |
| If it weren't for those poIiticians without any backbone, | Politikacılar şimdi kıymet bilmese de... Başımızdaki siyasetçiler egolarına yenik düşmeselerdi... | The Final-2 | 2010 | |
| we wouId have won that war and I'd be a generaI by now. | ...o zamanlar bir kahramandım. ...savaşı kaybetmezdik. Ben de çoktan general olmuştum. | The Final-2 | 2010 | |
| Look, just Iet me go and I can heIp them. Imagine. | Bırakın onlara yardım edeyim. Düşünsene.. En azından beni bırak, onlara yardım edeyim. | The Final-2 | 2010 | |
| Fighting a war, bIeeding for your country, | Savaşmak.. hiç de kolay bir şey değil. Ülken için savaşıp, kan döküyorsun... | The Final-2 | 2010 | |
| onIy to be treated Iike a maggot by the very nation that sent you there in the first pIace. | Senin gibi bir hain ancak her şeyi mahvedebilir. ...ama onlar seni unutup kıyıda köşede sefil bir hayat yaşıyorsun. | The Final-2 | 2010 | |
| I saved Iives. | Hayat kurtardım ben.. Bir çok hayat kurtardım. | The Final-2 | 2010 | |
| Look, and you can be a hero again. Just caII the poIice. | Yine kahraman olabilirsin, polisi ara. Bak, tekrar kahraman olabilirsin. Hemen polisi ara. | The Final-2 | 2010 | |
| BradIey. BradIey! | Bradley.. Bradley.. Bradley. Bradley! | The Final-2 | 2010 | |
| PIease, pIease, no! | Lütfen hayır. Lütfen, lütfen yapma! | The Final-2 | 2010 | |
| I have to. No. No! | Mecburum Hayır. Mecburum. Hayır. Hayır! | The Final-2 | 2010 | |
| BradIey. | Bradley! Bradley. | The Final-2 | 2010 | |
| No! Get started, man. I'm waiting on you. | Hayır. Hadi bakalım.. Seni bekliyoruz. Hayır! Hadi başla dostum. Seni bekliyorum. | The Final-2 | 2010 | |
| Attaboy, BradIey. | Aferin Bradley. | The Final-2 | 2010 | |
| I knew you couId do it. I knew you couId hurt someone eIse. | Yapabileceğini biliyordum.. Başkalarını kırabileceğini de. Yapacağını biliyordum. Başkasının canını yakacağını biliyordum. | The Final-2 | 2010 | |
| Ain't got aII night. | Gece boyunca biter mi? Bütün gece sürmeyecek. | The Final-2 | 2010 | |
| AII you have to do is find it in yourseIf to infIict pain. | Tek yapman gereken içinde bu acıyı hissetmeyi durdurmak. Tek yapman gerek, acıyı iliklerine kadar hissetmek. | The Final-2 | 2010 | |
| We aII have a point when we can do the unimaginabIe. | Hepimiz hayal edemediğimiz şeyleri yapabiliyoruz. Hepimiz, mantığa sığmayan şeyler yaptığımızda ortak noktada buluşuyoruz. | The Final-2 | 2010 | |
| Look, if you'II just caII the poIice, I'II confess to them. | Bak polisi ara, ben itiraf ederim. Bak polisi ararsan tüm olanları anlatacağım. | The Final-2 | 2010 | |
| AII in good time, boy. | Aferin sana. Hepsi iyi vakit geçiyor, evlat. | The Final-2 | 2010 | |
| My dad was two when he was gunned down in the jungIe. | Ormanda 2 kişiyi haklamış. Ormanda dolaşırken iki kişiyi yere sermişti. | The Final-2 | 2010 | |
| You're not the onIy one who's made sacrifices for his country. | Ülkesi için fedakarlık yapan bir tek sen değilsin. Ülkesi için fedakarlık yapan tek sen değilsin. | The Final-2 | 2010 | |
| He came back with that GuIf strain. He was never the same since. | Yakın zaman önce geri geldi. Ve hiç eskisi gibi olmadı. Geri döndü dönmesine ama bir daha eski haline dönemedi. | The Final-2 | 2010 | |
| How do I know you're teIIing the truth? | Doğruyu söylediğini bilemem. Nasıl kanıtlayacağım? Ama gerçek bu. Doğruyu söylediğini nereden bileceğim? | The Final-2 | 2010 | |
| I don't know how to prove it to you, sir, but I'm teIIing you the truth. | O çocukların yardıma ihtiyacı var, derken de doğruyu söylüyorum. Bunu sana ispatlayamam ama doğruyu söylüyorum. | The Final-2 | 2010 | |
| And I'm teIIing you the truth when I say | Ama gerçek bu. Size gerçeği söylüyorum.. Arkadaşlarımın yardıma ihtiyacı olduğunu söylerken de... | The Final-2 | 2010 | |
| there's some kids that need your heIp. | O çocukların yardıma ihtiyacı var. ...doğruyu söylüyorum. | The Final-2 | 2010 | |
| We don't know... You mean the WorkIey pIace. Yeah. | Bilmiyoruz.. Worklanların orası mı? Nasıl oldu bilmi... Workley'lerin evini mi diyorsun? Tabii ya! | The Final-2 | 2010 | |
| Now for a IittIe mood music. | Şimdi biraz havaya girelim.. Müzik.. Jack? Şimdi de müzik havasına girelim. | The Final-2 | 2010 | |
| Jack, Iights, pIease. | Jack, Işıklar lütfen? Jack, ışıklar lütfen.. | The Final-2 | 2010 | |
| EmiIy. | Emily.. Emily. | The Final-2 | 2010 | |
| I think she needs a IittIe bit of inspiration. Don't you? | Sanırım biraz ilham almalı, Değil mi? Kızın biraz ilhama ihtiyacı var. Değil mi? | The Final-2 | 2010 | |
| This can't be happening. It is. | Bu olamaz. Öyle ama. Bu olamaz. Oluyor işte. | The Final-2 | 2010 | |
| You have about two minutes before your skin begins to dissoIve. | Teninin erimesi için 2 dakikan var. Cildinin erimeden önce iki dakikan var. | The Final-2 | 2010 | |
| Cut off his fingers and I'II remove the compound. Hurry. | Parmaklarını kes ve yüzündekini temizleyeyim. Çabuk ol. Parmaklarını kesersen, ben de bu karışımı temizlerim. Çabuk ol. | The Final-2 | 2010 | |
| I appreciate your IoyaIty, but you'II have to suffer for it. | Sadakatini sevdim.. Ama şimdi acı çekeceksin. Sadakatine hayran kaldım ama bunun acısını çekeceksin. | The Final-2 | 2010 | |
| Yes, pIease send some officers down to the WorkIey residence. We got some hot... | Bakın Worklan evinde bir.. . Evet lütfen Workley malikanesine polis gönderin. Burada... | The Final-2 | 2010 | |
| There are some niggers robbing the WorkIey pIace. | Worklan evini soyuyorlar! Workley malikanesinde gözü dönmüş bir kaç manyak var. | The Final-2 | 2010 | |
| They got guns and aII kinds of shit. Send everybody. | Silahları falan var. Herkesi gönderin. Her türlü silahları var. Herkesi gönderin. | The Final-2 | 2010 | |
| PIease. | Lütfen! Lütfen. | The Final-2 | 2010 | |
| PIease don't hurt me anymore. | Lütfen, artık canımı yakma. Lütfen artık bana zarar verme. | The Final-2 | 2010 | |
| Any of that ring a beII, Brad? | Aklına bir şey geldi mi Brad? Bu sana bir şey hatırlatıyor mu, Brad? | The Final-2 | 2010 | |
| PIease don't cut off my fingers. Don't you cut off my fingers. | Lütfen parmaklarımı kesme. Parmaklarımı kesme. | The Final-2 | 2010 | |
| PIease, don't you cut off my fingers! Don't you cut off my fingers! | Parmaklarımı kesme. Lütfen parmaklarımı kesme. Lütfen, parmaklarımı kesme! | The Final-2 | 2010 | |
| PIease, don't cut them off, don't cut them off, don't cut them off! | Lütfen parmaklarımı kesme. Lütfen kesme onları. Kesme, kesme, kesme! | The Final-2 | 2010 | |
| BradIey, BradIey. Okay. | Bradley.. Sakin ol sakin ol. Bradley, Bradley. Tamam. | The Final-2 | 2010 | |
| But here's the thing. I think that this worId wiII be better off without you. | Sanırım çok daha iyi yerlerin var. Bir de şu var. Sensiz bir dünyanın daha güzel olacağını düşünüyorum. | The Final-2 | 2010 | |
| But since I promised that I won't kiII you, | Seni öldürmeyeceğime söz verdim ama.. Ama seni öldürmemeye söz verdiğim günden beri... | The Final-2 | 2010 | |
| I'II just make sure that you can't do harm ever again. | ..kimseye zarar veremeyeceksin bir daha. ...bir daha başkasına kötülük yapmayacağından emin olmak istiyorum. | The Final-2 | 2010 | |
| What? I'm sorry. | Ne? Özür dilerim. Ne? Üzgünüm. | The Final-2 | 2010 | |
| You're sorry? I'm sorry. | Özür diliyorsun Özür diliyorum. Üzgün müsün? Üzgünüm. | The Final-2 | 2010 | |
| You're sorry? I am sorry. I'm sorry. I am sorry. | Özür diliyorsun Özür diliyorum. Özür diliyorum.. Demek üzgünsün? Üzgünüm, üzgünüm, üzgünüm. | The Final-2 | 2010 | |
| Oh, are you sorry, Brad? I'm sorry. | Özür dile Brad. Özür dilerim. Üzgün müsün Brad? Üzgünüm. | The Final-2 | 2010 | |
| You're onIy sorry because you have no choice but to be sorry. | Sen özür diliyorsun, çünkü tek şansın bu. Sadece üzülürsün çünkü üzgün olmaktan başka seçeneğin yok. | The Final-2 | 2010 | |
| I spent a great deaI of time thinking about how I'd Iike to get even with you, | Ben yıllarımı senden nasıl kurtulacağımı düşünmeye harcadım. Bütün zamanımı, seni nasıl aciz duruma sokarım diye düşünerek geçirdim. | The Final-2 | 2010 | |
| made it impossibIe. | Bu imkansız bir şeydi. ..bana bu anı yaşama imkanı verdi. | The Final-2 | 2010 | |
| But I came up with a way, BradIey. | Artık vakti gelmişti Bradley. Ama yeterli değil, Bradley. | The Final-2 | 2010 |