• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 16093

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
What? To explain things. Ne? Bazı şeyleri açıklamak için. Doodslag-1 2012 info-icon
You can't do that. You killed their son. You can't go to these people. Bunu yapamazsın. Oğullarını öldürdün. O insanların evine gidemezsin. Doodslag-1 2012 info-icon
What else can I do? Max, you can't do that. Başka ne yapabilirim? Max, bunu yapamazsın. Doodslag-1 2012 info-icon
They're the last people to talk to. Onlar konuşabileceğin son insanlar. Doodslag-1 2012 info-icon
What are you going to do? Talk to them. Ne yapacaksın? Onlarla konuşacağım. Doodslag-1 2012 info-icon
Leave those people alone. Rahat bırak onları. Doodslag-1 2012 info-icon
This is a matter for the police. What can they do? Polisler ilgilenir bu olayla. Ne yapabilirler ki? Doodslag-1 2012 info-icon
Arrest those kids? What do you think will happen then? O çocukları tutuklayacaklar mı? Ne olacağını sanıyorsun? Doodslag-1 2012 info-icon
Hello, is your father home? Merhaba, baban evde mi? Doodslag-1 2012 info-icon
What are you doing here? Are you deaf? Ne yapıyorsun burada? Sağır mısın? Doodslag-1 2012 info-icon
Go inside. İçeri geç. Doodslag-1 2012 info-icon
I want to talk to you about Mo. Sizinle Mo hakkında konuşmak istiyorum. Doodslag-1 2012 info-icon
I told you to go outside. Go outside. Sana dışarı çık demiştim. Dışarı çık. Doodslag-1 2012 info-icon
What happened is terrible. Korkunç şeyler oldu. Doodslag-1 2012 info-icon
It should never have happened. Asla olmaması gerekirdi. Doodslag-1 2012 info-icon
I was very angry. Çok kızgındım. Doodslag-1 2012 info-icon
I asked them why they didn't move over. Onlara neden kenara çekilmediklerini sordum. Doodslag-1 2012 info-icon
Why do you argue with those people? Neden o insanlarla tartıştıklarını? Doodslag-1 2012 info-icon
I said: Ambulance people are our friends. Ambulans çalışanları bizim arkadaşlarımız dedim. Doodslag-1 2012 info-icon
Mohammed was a good boy. Mohammed iyi bir çocuktu. Doodslag-1 2012 info-icon
Why did it have to be him? Neden onun başına geldi ki? Doodslag-1 2012 info-icon
He had almost finished secondary school. Ortaokulu bitirmesine az kalmıştı. Doodslag-1 2012 info-icon
He wanted to become a PE teacher. Beden eğitimi öğretmeni olmak istiyordu. Doodslag-1 2012 info-icon
They said that Mohammed wanted to settle the argument. Mohammed'in ortamı sakinleştirmeye çalıştığını söylediler. Doodslag-1 2012 info-icon
He told me to chill. Bana sakin olmamı söylemişti. Doodslag-1 2012 info-icon
But they didn't chill. Ama onlar rahat durmadılar. Doodslag-1 2012 info-icon
You hit him. You should have been smarter. Sen de ona vurdun. Kafanı çalıştırman gerekirdi. Doodslag-1 2012 info-icon
You killed him. Mohammed was a good boy. Öldürdün onu. Mohammed iyi bir çocuktu. Doodslag-1 2012 info-icon
And you, were you there too? Ya sen, sen de mi oradaydın? Doodslag-1 2012 info-icon
How dare you come here? You kill somebody and go free after a year. Buraya gelmeye nasıl cüret edersin? Doodslag-1 2012 info-icon
And you filthy whore, what are you doing with him? Seni sürtük, ne işin var bu adamla? Doodslag-1 2012 info-icon
You're a coward. Korkaksın sen. Doodslag-1 2012 info-icon
Get out of here. You stay. Kaybolun buradan. Sen kal. Doodslag-1 2012 info-icon
You should go now. Artık gitmeniz gerek. Doodslag-1 2012 info-icon
Hey, Max V. Selam, Max V. Doodslag-1 2012 info-icon
Do you want a drink? İçecek bir şey ister misin? Doodslag-1 2012 info-icon
No, it's not going to be alright. You can't turn back time. Hayır, hiçbir şey düzelmeyecek. Zamanda geriye dönemezsin. Doodslag-1 2012 info-icon
You feel guilty. That's nonsense. You served your sentence. Suçlu hissediyorsun. Saçmalık bu. Cezanı çektin. Doodslag-1 2012 info-icon
You should have been rewarded. I don't know. Ödül alman gerekirdi. Bilmiyorum. Doodslag-1 2012 info-icon
Yes, you do know. You saved a mother and a child. Evet, biliyorsun. Bir anne ve çocuğun hayatını kurtardın. Doodslag-1 2012 info-icon
Just think about that. Bir düşün. Doodslag-1 2012 info-icon
What do you care about that boy? Are you losing sleep over him? Ne diye o çocuğu düşünüyorsun? Onun yüzünden mi uykun kaçıyor? Doodslag-1 2012 info-icon
Your life is messed up, that's why you're losing sleep. Hayatın rezil durumda, o yüzde uykun kaçıyor. Doodslag-1 2012 info-icon
The world is sick and what do people do? Dünya hasta bir vaziyette ve insanlar ne yapıyor? Doodslag-1 2012 info-icon
Nothing. Nothing, exactly. Hiçbir şey. Aynen öyle, hiçbir şey. Doodslag-1 2012 info-icon
It was an accident. Yes, killing him was an accident. Bir kazaydı. Evet, onu öldürmen bir kazaydı. Doodslag-1 2012 info-icon
But hitting him was a conscious decision to fight a bastard. Ama ona vurman bilinçli bir seçimdi. Doodslag-1 2012 info-icon
If the boy dies... Çocuğun ölmesi... Doodslag-1 2012 info-icon
In my mind, you're a hero. Bana göre sen bir kahramansın. Doodslag-1 2012 info-icon
I'm not a hero. We're very much alike, you know? Kahraman değilim. Birbirimize çok benziyoruz, biliyor musun? Doodslag-1 2012 info-icon
I say things people would like to say but are afraid to. Ben, insanların söylemek isteyip de korktukları şeyleri söylüyorum. Doodslag-1 2012 info-icon
You do things people would like to do but are afraid to. Sen de insanların yapmak isteyip de korktukları şeyleri yapıyorsun. Doodslag-1 2012 info-icon
I can't help you. You have to do it yourself. Sana yardım edemem. Kendi başına yapman lazım. Doodslag-1 2012 info-icon
You're good at transporting sick people. Hasta insanları taşımakta iyisin. Doodslag-1 2012 info-icon
Well, be my driver. I'm serious. Benim şoförüm ol. Ciddiyim. Doodslag-1 2012 info-icon
I need somebody. Really. Birisi lazım. Gerçekten. Doodslag-1 2012 info-icon
Do you know where the toilets are? Tuvaletlerin nerede olduğunu biliyor musun? Doodslag-1 2012 info-icon
Are you an actor? No. Aktör müsün? Hayır. Doodslag-1 2012 info-icon
I know you from somewhere, don't I? Seni bir yerden tanıyorum değil mi? Doodslag-1 2012 info-icon
Why do you look that way? Neden öyle bakıyorsun? Doodslag-1 2012 info-icon
I like you. Hoşlandım senden. Doodslag-1 2012 info-icon
I'll open the gate. Ben kapıyı açayım. Doodslag-1 2012 info-icon
I twittered that you're my driver. They think it's a joke. Benim şoförüm olduğunu twitledim. Şaka sanıyorlar. Doodslag-1 2012 info-icon
Not now, Max. Şimdi olmaz, Max. Doodslag-1 2012 info-icon
As you've probably already heard or read... Muhtemelen duymuş ya da okumuşsunuzdur. Doodslag-1 2012 info-icon
I recently lost my driver's license. Bir süre önce ehliyetimi kaybettim. Doodslag-1 2012 info-icon
Well, lost... I know where it is: At the police station. Kaybettim, hoş aslında nerede olduğunu biliyorum, polis merkezinde. Doodslag-1 2012 info-icon
Drunk driving. Sarhoş sürücü. Doodslag-1 2012 info-icon
That's what they say. I don't remember anything. Öyle söylediler. Pek bir şey hatırlamıyorum. Doodslag-1 2012 info-icon
My son was going to drive me, since he was taking his driving test... Ehliyet sınavına gireceğinden beni oğlum bırakıyordu... Doodslag-1 2012 info-icon
but unfortunately he didn't pass. ...ama ne yazık ki sınavı veremedi. Doodslag-1 2012 info-icon
He was so nervous that he drove off without the examiner. O kadar gerginmiş ki araca denetmeni almadan gitmiş. Doodslag-1 2012 info-icon
He even tried to call him on his mobile phone... Hatta onu cep telefonundan aramaya bile çalışmış... Doodslag-1 2012 info-icon
but my son thought it was part of the test. ...ama benim oğlum bunu testin bir parçası sanmış. Doodslag-1 2012 info-icon
But all is well, because Max V. is driving me around now. Ama artık her şey yolunda, Max V. benim şoförlüğümü yapıyor. Doodslag-1 2012 info-icon
What can I say? I'm still alive and well. Ne diyebilirim ki? Hala yaşıyor ve iyi durumdayım. Doodslag-1 2012 info-icon
But then again, I didn't cross him in any way. Tabii onu hiçbir şekilde aşağılamadığımdan öyleyim. Doodslag-1 2012 info-icon
He's standing there offstage. Şu an sahne arkasında. Doodslag-1 2012 info-icon
Should I ask him to come? Buraya gelmesini isteyeyim mi? Doodslag-1 2012 info-icon
Ladies and gentlemen, this is at your own peril. Bayanlar ve baylar, mesuliyet size ait. Doodslag-1 2012 info-icon
Max, you hear them. Come on out. Max, duydun onları. Buraya gel. Doodslag-1 2012 info-icon
It's fun. Why not? No, please. Eğlenceli olacak. Neden gelmiyorsun? Hayır, lütfen. Doodslag-1 2012 info-icon
Come on, please. What do you want me to do? Hadisene, lütfen. Benden ne yapmamı istiyorsun? Doodslag-1 2012 info-icon
Nothing. I'll ask you some questions and you answer them. Hiçbir şey. Ben sana bazı sorular soracağım, sen de cevaplayacaksın. Doodslag-1 2012 info-icon
Ladies and gentlemen, give it up for Max V. Bayanlar ve baylar, alkışlar Max V'ye. Doodslag-1 2012 info-icon
Max V. Ladies and gentlemen. Max V. Bayanlar ve baylar. Doodslag-1 2012 info-icon
Max, can you tell us something about that fateful evening? Max, şu vahim gece hakkında bize bir şeyler söyleyebilir misin? Doodslag-1 2012 info-icon
We were on our way to a delivery. An emergency. Then what? Bir doğuma gidiyorduk. Acil bir durum. Sonra ne oldu? Doodslag-1 2012 info-icon
We were blocked by a group of young people on scooters. Bir grup genç motorcu tarafından yolumuz tıkandı. Doodslag-1 2012 info-icon
Little shits. Denyolar. Doodslag-1 2012 info-icon
One of them had fallen. It looked a lot worse than it really was. İçlerinden birisi düşmüş. Gerçekte olduğundan daha kötü görünüyordu. Doodslag-1 2012 info-icon
But they wanted us to take him with us. Ama bizden onu yanımızda götürmemizi istediler. Doodslag-1 2012 info-icon
Which wasn't possible since you were going to a delivery. Ki bu sizin doğuma yetişmeye çalıştığınızdan imkansız bir şeydi. Doodslag-1 2012 info-icon
Yes, with complications. What does that mean? Evet, komplikasyonlar vardı. Ne demek oluyor bu? Doodslag-1 2012 info-icon
It was life threatening for mother and child. Anne ve bebeğin sağlığı tehlike altındaydı. Doodslag-1 2012 info-icon
So there you are, Max. Sen de tehlike altındaydın, Max. Doodslag-1 2012 info-icon
You see those boys. What goes through your mind? The mother? O çocukları gördüğünde, aklında ne geçti? Anne? Doodslag-1 2012 info-icon
The mother who's fighting for her unborn child? Doğmamış çocuğu için mücadele eden bir anne? Doodslag-1 2012 info-icon
But there you have those little pests. So what do you think? Ama sen o ufak haşerelerle karşı karşıyaydın. Ne düşündün? Doodslag-1 2012 info-icon
His life is worth less than that of the mother and baby so you hit him? O çocuğun hayatı anne ve bebeğinkinden daha değersizdi o yüzden sen de ona vurdun? Doodslag-1 2012 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 16088
  • 16089
  • 16090
  • 16091
  • 16092
  • 16093
  • 16094
  • 16095
  • 16096
  • 16097
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim