Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15905
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
No,that's not where he's got the guns stored. | Orası silahları depoladığı yer değil. Orası silahları depoladığı yer değil. Ama silahları depoladığı ev orası değildi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Still,doesn't mean he can't get to them. There could be tunnels, underground access. | Bu, silahlara ulaşamayacağı anlamına gelmez. Tüneller, yeraltı geçitleri olabilir. Bu, silahlara ulaşamayacağı anlamına gelmez. Tüneller, yeraltı geçitleri olabilir. Yine de silahlara ulaşamayacağına emin olamayız. Tüneller olabilir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If there are tunnels,why he didn't use them to move his people? | Tüneller varsa, neden müritlerini oradan geçirmedi. Tüneller varsa, neden müritlerini oradan geçirmedi. Maden tünelleri vardı da neden insanları götürürken kullanmadı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why herd them out in broad daylight? | Neden onları günışığında dışarı sürdü. Neden onları günışığında dışarı sürdü. Neden onları güpegündüz oraya götürdü? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Will you give us a moment,Carlos? Yeah. | Bize bir dakika verir misin Carlos? Tabi. Bize bir dakika verir misin Carlos? Tabi. İzin verir misin, Carlos? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay. You wanted to go in there and get your girl? | Tamam. Oraya gitmek ve kızını almak istiyor musun? Tamam. Oraya gitmek ve kızını almak istiyor musun? İçeri girip kızını almak mı istiyorsun? Buna izin verebilirim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm open to letting you do that. | Sana bunu yapmana izin verebilirim. Sana bunu yapmana izin verebilirim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Under a couple of conditions. | Bir kaç şart altında. Bir kaç şart altında. Birkaç şartım var ama. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How about these conditions? | Bu şartlara ne dersin? Bu şartlara ne dersin? Şu şartlara ne diyeceksin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You stay the hell out of my way and maybe I don't tell anyone it was you. | Yolumdan çekilirsin ve belki ben de kimseye senin ne yaptığını söylemem. Yolumdan çekilirsin ve belki ben de kimseye senin ne yaptığını söylemem. Yoluma çıkmazsan senin yaptığını kimseye söylemeyebilirim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You knew he sent his people into town once a month. | İnsanlarını ayda bir kere şehre gönderdiğini biliyordun. İnsanlarını ayda bir kere şehre gönderdiğini biliyordun. Ayda bir kasabaya indiklerini biliyordun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You were waiting. You ginned up tempers. Started rumors in the town. | Bekliyordun. Bekliyordun. Bekledin, insanların sinirlerini gerdin ve tarikat hakkında söylentiler yaydın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Created a diversion, and then you wrote that note. | Dikkatleri başka yöne çektin ve sonra da bu notu yazdın. Dikkatleri başka yöne çektin ve sonra da bu notu yazdın. Karışıklıktan yararlanıp o notu yazdın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's how you got your warrant. | İznini bu şekilde aldın. İznini bu şekilde aldın. Arama iznini bu sayede kopardın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Nobody ever asked to be saved. Not by you. | Kimse kurtarılmayı istemedi bile. Senin tarafından. Kimse kurtarılmayı istemedi bile. Senin tarafından. Kimse kurtarılmayı istemedi. Hele de senin tarafından. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're witnessing the wonders of the most high, Brother Seth. | En büyük mucizelere tanıklık ediyorsun, Kardeş Seth. En büyük mucizelere tanıklık ediyorsun, Kardeş Seth. Rabbimizin mucizesine tanıklık edeceksin, Seth Kardeş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do not lose faith. Now go. Go. | İnancını kaybetme. Şimdi git. Git. İnancını kaybetme. Şimdi git. Git. İmanını yitirme. Şimdi git. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Esther? | Esther! Esther! Esther. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Can you,uh,read? Sight read? | Okuyabilir misin? Gözlerinle okuyabilir misin? Okuyabilir misin? Gözlerinle okuyabilir misin? Okuman var mı? Gözlerinle. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's been a long time. I was nine. | Uzun zaman oldu. Dokuz yaşındaydım. Uzun zaman oldu. Dokuz yaşındaydım. Uzun zaman oldu. Dokuz yaşındaydım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yes. | Evet. Evet. Var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Read that for us. | Bunu bizim için oku. Bunu bizim için oku. Bizim için bunu okur musun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"Then... | " Sonra... " Sonra... Sonra... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"Nebuchadnezzar ordered the furnace "heated seven times hotter than normal..." | ...Nebuchadnezzar ocakçılara; "Ocağı normalden yedi kat fazla ısıtın" diye buyurdu. ...Nebuchadnezzar ocakçılara; "Ocağı normalden yedi kat fazla ısıtın" diye buyurdu. Nebukadnezar fırının her zamankinden yedi kat sıcak hazırlanmasını... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and commanded the strongest soldiers in his army "to throw Shadrach,Meshach, | Ordusundaki en güçlü askerlere "Shadrach, Meshach ve Abednego'yu... Ordusundaki en güçlü askerlere "Shadrach, Meshach ve Abednego'yu... ...sonra da en güçlü askerlerine Shadrach, Meshach... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"and Abednego into the fiery furnace... | ...kızgın ocağa atmalarını emretti. ...kızgın ocağa atmalarını emretti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We got movement on the grounds. | Bir hareket algıladık. Bir hareket algıladık. Bir hareketlik var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They're coming out? | Dışarı mı çıkıyorlar? Dışarı mı çıkıyorlar? Dışarı mı çıkıyorlar? Tek bir kişi var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Just one guy. | Sadece bir adam. Sadece bir adam. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Is he a black guy? | Siyahi bir adam mı? Siyahi bir adam mı? Zenci biri mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"...the furnacewas so hot "that the flames of the fire killed the soldiers | "Ocak o kadar sıcaktı ki "alevler askerleri... "Ocak o kadar sıcaktı ki "alevler askerleri... ...fırın o kadar sıcaktı ki alevler... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"who took them up. | ...bile içine aldı." ...bile içine aldı." ...onları atan askerleri yakarak öldürmüştü. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"King Nebuchadnezzar leaped "to his feet in amazement and asked "his men, | Kral Nebuchadnezzar bir hışımla ayağa kalktı ve adamlarına... Kral Nebuchadnezzar bir hışımla ayağa kalktı ve adamlarına... Kral Nebukadnezar öfkeyle ayağa fırlayıp askerlerine şunu sormuştu: | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"Weren't there three men that we tied up "and threw into the fire? | ..."Bağlayıp ateşe attığımız sadece üç adam değil miydi? diye sordu. ..."Bağlayıp ateşe attığımız sadece üç adam değil miydi? diye sordu. "Bağlayıp da fırına üç kişi atmamış mıydık?" | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"And the King's men replied, 'Certainly,O King.' | "...ve kralın adamları "Evet, yüce kralımız" diye cevap verdi. "...ve kralın adamları "Evet, yüce kralımız" diye cevap verdi. Kralın askerleri cevap verdi. "Üç kişi atmıştık, Kralım" diye. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"And the King said,'Look! | ...ve kral dedi ki "Bakın! ...ve kral dedi ki "Bakın! Kral da "Bakın" dedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"'I see four men walking in the fire, "'unbound and unharmed, | "Ateşin içinde yürüyen dört adam görüyorum. "Bağlarından kurtulmuş ve yara almamış... "Ateşin içinde yürüyen dört adam görüyorum. "Bağlarından kurtulmuş ve yara almamış... "Alevler içinde serbestçe yürüyen ve zarar görmeyen dört kişi görüyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"and the fourth looks like a son of the gods.' | ...ve dördüncüsü Tanrı'nın oğluna benziyor." ...ve dördüncüsü Tanrı'nın oğluna benziyor." "Dördüncü kişi de Tanrının oğluna benziyor." | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"Nebuchadnezzar "then approached the opening of the blazing furnace and shouted, | "Nebuchadnezzar cayır cayır yanan ocağın başına gitti ve bağırdı... "Nebuchadnezzar cayır cayır yanan ocağın başına gitti ve bağırdı... Sonra Nebukadnezar harıl harıl yanan fırının kapağına yaklaşıp şöyle bağırdı: | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"'Shadrach, "'Meshach,and Abednego, servants of the most high God, "come out!' | "Shadrach, Meshach ve Abednego, yüce Tanrı'nın hizmetkârları, "Çıkın dışarı!' "Shadrach, Meshach ve Abednego, yüce Tanrı'nın hizmetkârları, "Çıkın dışarı!' "Shadrach, Meshach ve Abednego, Ulu Rabbimin hizmetkârları, dışarı çıkın." | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"So Shadrach, "Meshach,and Abednego came out of the fire, | Böylece Shadrach, Meshach ve Abednego alevlerin içinden çıktılar... Böylece Shadrach, Meshach ve Abednego alevlerin içinden çıktılar... Shadrach, Meshach ve Abednego alevler arasından çıktıklarında... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"and the King saw that the fire "had not harmed their bodies, | ...ve Kral "alevlerin bedenlerine zarar vermediğini gördü,... ...ve Kral "alevlerin bedenlerine zarar vermediğini gördü,... ...Kral alevlerin onların ne vücutlarına zarar verebildiğini... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"nor was a hair of their heads singed. | ...saçlarının bir teli bile kopmamıştı. ...saçlarının bir teli bile kopmamıştı. ...ne de saçlarının bir tek telini yakabildiğini görmüştü. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"Their robes were not scorched and there was no smell of fire upon them." | Giysileri yanmamıştı ve üzerlerinde is kokusu bile yoktu." Giysileri yanmamıştı ve üzerlerinde is kokusu bile yoktu." Kıyafetleri yanmamış, üzerlerinde yanığın izi bile yokmuş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We have witnessed more than one miracle these last days. | Son günlerde birden çok mucizeye tanıklık ettik. Son günlerde birden çok mucizeye tanıklık ettik. Son günlerde birkaç mucizeye tanık olduk. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Prepare yourselves for the next. | Kendinizi bir sonrakine hazırlayın. Kendinizi bir sonrakine hazırlayın. Sıradaki mucizeye kendinizi hazırlayın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No! No! No! I I want to leave. | Hayır! Hayır! Hayır! Ben ayrılmak istiyorum. Hayır! Hayır! Hayır! Ben ayrılmak istiyorum. Hayır, hayır. Gitmek istiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Kris, Kris,wait! Everyone,wait. | Kris, Kris, bekle! Herkes beklesin. Kris, Kris, bekle! Herkes beklesin. Kris, bekle! Herkes beklesin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Lose your faith, and you will perish. | İnancınızı kaybederseniz, ruhunuzu kaybedersiniz. İnancınızı kaybederseniz, ruhunuzu kaybedersiniz. Eğer inancınızı kaybederseniz yok olur gidersiniz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Those flames can't hurt us. | Alevler bize zarar veremez. Alevler bize zarar veremez. Alevler bize zarar veremez. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They'll protect us. Only the unrighteous will be consumed. | Bizi koruyacaklar. Sadece günahkârlar yanıp kül olacaklar. Bizi koruyacaklar. Sadece günahkârlar yanıp kül olacaklar. Bizi koruyacak, sadece günahkâr olanlar yanacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's okay. Come. Sit. | Her şey yolunda. Gel. Otur. Her şey yolunda. Gel. Otur. Her şey yolunda. Gel ve otur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Fire seems to be contained to our target building. | Hedef binamızda yangın başladığı görülüyor. Hedef binamızda yangın başladığı görülüyor. Hedefimizdeki evde yangın çıkmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No. This might be a provocation.They might not even be in there | Hayır. Bu bir provokasyon olabilir. Orada olmayabilirler bile... Hayır. Bu bir provokasyon olabilir. Orada olmayabilirler bile... Hayır, bu bir kandırmaca olabilir. Orada olmama ihtimalleri bile var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
trying to draw us out. | ...bizi yanıltmak için. ...bizi yanıltmak için. Bizi üzerlerine çekmeye çalışıyorlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
All right. Fire gear. We move in. Same pattern. | Tamam. Yangın büyüsün. Harekete geçiyoruz. Plan aynı. Tamam. Yangın büyüsün. Harekete geçiyoruz. Plan aynı. Pekâlâ, yangın ekipmanlarımızı hazırlayalım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is not a rescue operation not yet. | Bu bir kurtarma operasyonu değil. Henüz değil. Bu bir kurtarma operasyonu değil. Henüz değil. Bu hâlâ bir kurtarma operasyonu değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're still here to serve a warrant. Yes,sir. | Hâlâ beklememiz gereken bir izin belgesi var. Evet, efendim. Hâlâ beklememiz gereken bir izin belgesi var. Evet, efendim. Arama izninin gereklerini yerine getireceğiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That security consultant Langton. | Şu güvenlik danışmanı Langton. Şu güvenlik danışmanı Langton. Şu güvenlik danışmanı Langton. Sanırım Sparrow'la birlikte çalışıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I think he might have been working with Sparrow. | Sparrow ile çalıştığını düşünüyorum. Sparrow ile çalıştığını düşünüyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The security consultant? Yeah,he may be our fire starter. | Bırak onu yere. Yoksa indiririm seni yere. Bırak onu yere. Yoksa indiririm seni yere. Güvenlik danışmanı mı? Evet, yangını başlatan o olabilir. Güvenlik danışmanı mı? Evet, yangını başlatan o olabilir. Yayını indir... Güvenlik danışmanı Yangını o başlatmış olabilir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If he's gone in there, we take him down. | Oraya girerse, onu haklarız. Oraya girerse, onu haklarız. Eğer orada görürseniz etkisiz hale getirin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Jonas. Jonas,you have to let them leave here. | Jonas. Jonas, buradan gitmelerine izin vermelisin. Jonas. Jonas, buradan gitmelerine izin vermelisin. Jonas, gitmelerine izin vermelisin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You have to tell them to! | Onlara söylemelisin. Onlara söylemelisin. Onlara bunu emretmelisin! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Esther,where is your faith? | Esther, inancın nerede? Esther, inancın nerede? Esther, inancına ne oldu? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This isn't right. You can't force a miracle. | Bu doğru değil. Sen bir mucize yaratamazsın. Bu doğru değil. Sen bir mucize yaratamazsın. Bu doğru yol değil. Zoraki bir mucize yaratamazsın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"And he saw "that the flames did not harm their bodies, | "...ve o "alevlerin bedenlerine zarar vermediğini gördü,... "...ve o "alevlerin bedenlerine zarar vermediğini gördü,... Kral alevlerin onların ne vücutlarına zarar verebildiğini... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"nor was a hair of their heads singed, and there was no smell of fire upon them." | ...ne saçlarının bir teli kopmuştu, ne de üzerlerinde is kokusu vardı." ...ne saçlarının bir teli kopmuştu, ne de üzerlerinde is kokusu vardı." ...ne de saçlarının bir tek telini yakabildiğini görmüştü. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
These people are going to die from smoke inhalation before the flames... | Bu insanlar alevlerden önce dumandan zehirlenerek ölecekler. Bu insanlar alevlerden önce dumandan zehirlenerek ölecekler. Alevlerden önce duman bu insanları öldürecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If that's what God wants. You pray. | Tanrı'nı istediği buysa. Dua et. Tanrı'nı istediği buysa. Dua et. Tanrı böyle uygun görmüş demek ki. Dua et. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Let us pray. | Dua edelim. Dua edelim. Hepimiz edelim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Go! Esther! | Gidin! Esther! Gidin! Esther! Gidin! Esther! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What is wrong with you? You people are dying! | Sizin sorununuz ne? Ölüyorsunuz. Sizin sorununuz ne? Ölüyorsunuz. Derdin ne? Göz göre göre ölüyorsunuz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What have you done? | Ne yaptın sen? Hemen bu insanları buradan çıkar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Start taking these people out of here! | Bu insanları buradan çıkarmaya başla. Bu insanları buradan çıkarmaya başla. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He swore to protect them! If he won't,we have to. | Onları koruyacağına yemin etti. O koruyamayacaksa, biz korumalıyız. Onları koruyacağına yemin etti. O koruyamayacaksa, biz korumalıyız. İnsanlarını korumaya yemin etmişti! Korumayacaksa, biz korumalıyız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Seth. | Seth. Seth. Seth. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The blind girl is looking you in the eye. Do you know what that means? | Kör kız sana gözleri ile bakıyor. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Kör kız sana gözleri ile bakıyor. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Kör kız şimdi gözlerinin içine bakıyor. Sence bu ne anlama geliyor? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It means God brought me here. | Bu "Beni buraya Tanrı gönderdi "demek Bu "Beni buraya Tanrı gönderdi "demek Tanrının beni buraya gönderdiği anlamına geliyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He has a message for you. | Senin için bir mesajı var... Senin için bir mesajı var... Sizin için bir mesajı var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And that message... is "Move your ass!" Go! Come on! | ...ve bu mesaj "Kaldırın kıçınızı!" Gidin, Hadi. ...ve bu mesaj "Kaldırın kıçınızı!" Gidin, Hadi. O mesaj ise: "Götünüzü kaldırın." Hemen gidin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Iilya,we have to go. | Lilya gitmemiz gerek. Lilya gitmemiz gerek. Lilya, gitmemiz lazım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Where will we go? I don't know. But outside is life. | Nereye gideceğiz? Bilmiyorum. Ama dışarıda hayat var. Nereye gideceğiz? Bilmiyorum. Ama dışarıda hayat var. Nereye gideceğiz. Bilmiyorum. Dışarıda hayat var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
In here... no. | Burada...yok. Burada...yok. Burada ise yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How can you doubt after God restored your sight? | Tanrı sana gözlerini geri verdiği halde nasıl şüphe edebilirsin? Tanrı sana gözlerini geri verdiği halde nasıl şüphe edebilirsin? Tanrı görüşünü geri verdikten sonra nasıl şüphe duyarsın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Iilya,I don't think God let me see again so I could just watch. | Lilya Tanrı'nın bana gözlerimi sadece izlemek için geri verdiğini sanmıyorum. Lilya Tanrı'nın bana gözlerimi sadece izlemek için geri verdiğini sanmıyorum. Lilya, bence Tanrı gözlerimi sırf bunlara seyirci kalayım diye geri vermedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Our home is gone. | Evimiz yok oldu. Evimiz yok oldu. Evimiz yıkıldı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You got him? Yeah. Come on,Iilya. | Onu aldın mı? Evet. Hadi, Lilya. Onu aldın mı? Evet. Hadi, Lilya. Aldın mı? Evet, haydi, Lilya. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay,go! Go! Come on! | Tamam. Gidelim. Gidelim. Hadi! Tamam. Gidelim. Gidelim. Hadi! Tamam, gidin. Haydi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"And he commanded them to purge the evil from their midst." | "...ve o aralarındaki iblisten kurtulmalarını emretti" "...ve o aralarındaki iblisten kurtulmalarını emretti" Sonra içimizdeki kötülüklerden arınmamızı emretti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Our trouble ends here. | Sorunumuz burada sona eriyor. Sorunumuz burada sona eriyor. Derlerimiz burada sona eriyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sparrow? | Sparrow? Sparrow? Sparrow. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We think he's still in there. | Onun hâlâ orada olduğunu düşünüyoruz. Onun hâlâ orada olduğunu düşünüyoruz. Hâlâ içeride olduğunu düşünüyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Langton and the girl? | Peki Langton ve kız? Peki Langton ve kız? Ya Langton ve kızın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Pull your men back. | Adamlarını geri çek. Adamlarını geri çek. Adamlarını geri çek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I know you. How is that possible? | Seni tanıyorum. Bu nasıl mümkün olabilir? Seni tanıyorum. Bu nasıl mümkün olabilir? Seni tanıyorum. Bu mümkün mü? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's not. | Değil. Değil. Değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I thought you were an angel. | Melek olduğunu zannettim. Melek olduğunu zannettim. Bir melek olduğunu sanmıştım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Of course we won't stop until we're sure we've found everyone,but... | Herkesi kurtardığımıza emin olana kadar aramaya devam edeceğiz ama... Herkesi kurtardığımıza emin olana kadar aramaya devam edeceğiz ama... Tabii ki kimsenin kalmadığına emin olana kadar aramaya devam edeceğiz... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
the grim fact is we don't think there are any more survivors. | ...acı gerçek şu ki başka kurtulan olduğunu düşünmüyoruz. ...acı gerçek şu ki başka kurtulan olduğunu düşünmüyoruz. ...ama acı bir gerçek var ki başka kurtulan olduğunu sanmıyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |