Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15903
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
That's an arsenal. | Bu bir cephane. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Paul? Mellie. | Paul. Mellie. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I hope I got here fast enough. You're not in a lot of pain,are you? | Umarım yeterince hızlı gelebilmişimdir. Çok ağrın sızın yok ya? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh,here's your prescription. | Buyur. İlaçların. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Also some leftover manicotti. | Ayrıca yemekten manicotti artmıştı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Thank you. I really appreciate this. | Teşekkür ederim. Sana çok müteşekkirim. Teşekkür ederim. Sana çok müteşekkirim. Teşekkür ederim, gerçekten minnettarım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No big. I've been meaning to come down here anyway. | Bir şey değil. Zaten buraya gelmeyi düşünüyordum. Bir şey değil. Zaten buraya gelmeyi düşünüyordum. Önemli değil. Zaten buraya gelmeyi istiyordum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You've been meaning to come down to the Federal Building? | Federal büroya mı gelmeyi düşünüyordun? Federal büroya mı gelmeyi düşünüyordun? Resmî bir daireye mi gelmek istiyordun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well... you know. | Yani... bilirsin işte. Yani... bilirsin işte. Anla işte. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh,some guy in the hall asked me to give you this. | Koridordaki bir adam sana bunu vermemi istedi. Koridordaki bir adam sana bunu vermemi istedi. Koridordaki birisi sana bunu vermemi istedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Some guy in the hall? | Koridordaki bir adam mı? Koridordaki bir adam mı? Koridordaki birisi mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. I was asking directions, and he heard me say your name. | Evet buraya nasıl geleceğimi sorarken senin adını söylediğimi duydu. Evet buraya nasıl geleceğimi sorarken senin adını söylediğimi duydu. Evet, burayı ararken adını duymuş olmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm right,aren't I? Both were written by the same person. | Haklıyım değil mi? Her ikisi de aynı kişi tarafından yazılmış. Haklıyım değil mi? Her ikisi de aynı kişi tarafından yazılmış. İkisini de aynı kişi yazmış değil mi? Bir saniye. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Give me a second. | Bana bir saniye ver. Bana bir saniye ver. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And no postmark on either one. | Her ikisinde de posta damgası yok. Her ikisinde de posta damgası yok. İkisinde de posta damgası yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Mellie,describe again the man who gave this to you. | Mellie. Bunu veren adamı tekrar tarif et. Mellie. Bunu veren adamı tekrar tarif et. Mellie, zarfı veren adamı bir daha tarif etsene. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh,sure,he was maybe mid 20s,um,not overly tall. | Tabii. Yirmili yaşlarda, pek uzun boylu sayılmaz. Tabii. Yirmili yaşlarda, pek uzun boylu sayılmaz. Yirmili yaşlarının ortasındaydı. Pek uzun sayılmazdı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Cute,brownish hair. | Sevimli, kumral. Sevimli, kumral. Hoş, kahverengi saçları vardı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Did he have a cart? | Kartı var mıydı? Kartı var mıydı? El arabası var mıydı? El arabası mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A cart? | Kartı mı? Kartı mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh,yes,yes, there was a cart there. I remember that. | Evet bir kartı vardı, evet hatırlıyorum. Evet bir kartı vardı, evet hatırlıyorum. Evet, evet, arabası vardı. Şimdi hatırladım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Was there mail on the cart? | Kartında posta ibaresi var mıydı? Kartında posta ibaresi var mıydı? Arabasında mektup var mıydı? Evet, bir sürü vardı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh,yeah,a lot of mail. | Evet, bir sürü vardı. Evet, bir sürü vardı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Little Stevie from the mail room. | Posta odasından küçük Stevie. Posta odasından küçük Stevie. Postadan Küçük Stevie. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Short,cute,brown hair, too lazy to walk to your desk. | Kısa, sevimli, kumral, masana gelemeyecek kadar tembel. Kısa, sevimli, kumral, masana gelemeyecek kadar tembel. Hoş, kahverengi saçlı ve masana gelemeyecek kadar miskin biri. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That little bastard. | Küçük aşağılık herif. Küçük aşağılık herif. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Still,though,you're right: the handwriting's a match, | Buna rağmen haklısın, el yazısı aynı... Buna rağmen haklısın, el yazısı aynı... Ama haklısın, el yazıları birbirini tutuyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
so whoever sent you the photo sent this to you,too. | ...yani sana fotoğrafı kim gönderdiyse bunu da o gönderdi. ...yani sana fotoğrafı kim gönderdiyse bunu da o gönderdi. Fotoğrafı gönderen kişi bunu da göndermiş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay,hi,Mom. Are we done? | Tamam, "Selam, anne". Bitti mi? Tamam, "Selam, anne". Bitti mi? Tamam. Merhaba anne. Bitti mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh,and the girls of Sigma Tau. Sisters forever. | Ve Sigma Tau'daki kızlar, sonsuza kadar kardeşiz! Ve Sigma Tau'daki kızlar, sonsuza kadar kardeşiz! Ayrıca Sigma Tau kızları da önemli. Daima kardeşiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Wow,the photograph didn't really do her justice,did it? | Fotoğraftakinden daha güzelmiş, değil mi? Fotoğraftakinden daha güzelmiş, değil mi? Fotoğraf güzelliğinin hakkını pek vermemiş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Let's hope those venereal diseases make you all sterile, you snobby ass pack of hos. | Umarım zührevi hastalıklar, hepinizi steril yapar, sizi züppe kıçlı kaltaklar! Umarım zührevi hastalıklar, hepinizi steril yapar, sizi züppe kıçlı kaltaklar! Umalım da geçirdiğiniz tüm cinsel hastalıklar... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is real. | Bu gerçek. Bu gerçek. Bu gerçek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I mean,this is who she was just a girl. | Yani asıl kimliği buydu. Sadece genç bir kız. Yani asıl kimliği buydu. Sadece genç bir kız. Gerçekte olduğu kişi bu. Sıradan bir kız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Just a girl with a potty mouth. | Ağzı bozuk genç bir kız. Ağzı bozuk genç bir kız. Ağzı bozuk sıradan bir kız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah,I probably should have thought about that. Someone wanted me to see this. | Evet, belki bunu düşünmüş olmam gerekirdi. Biri bunu görmemi istedi. Evet, belki bunu düşünmüş olmam gerekirdi. Biri bunu görmemi istedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Can you roll it back? | Geri sarabilir misin? Geri sarabilir misin? Geri alır mısın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Ditra and Meg, life without you will be meaningless and bleak, | Ditra ve Meg, siz olmadan hayat çok anlamsız ve boş gelecek... Ditra ve Meg, siz olmadan hayat çok anlamsız ve boş gelecek... Ditra ve Meg, siz olmadan hayat çok anlamsız ve boş olacak... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
my dormies. Okay,well,uh... | ... yurt dostlarım. Tamam, Pekâlâ... ... yurt dostlarım. Tamam, Pekâlâ... ...oda arkadaşlarım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I should probably get going. | ...sanırım gitsem iyi olacak. ...sanırım gitsem iyi olacak. Gitsem iyi olacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay,thanks again,Mellie. | Tamam, tekrar teşekkürler Mellie. Tamam, tekrar teşekkürler Mellie. Yeniden teşekkürler, Mellie. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Let's roll that back,please. I believe I spotted a tumescence at 3:21:04. | Burayı geri saralım lütfen. Sanırım 3:21:04'de bir şey yakaladım. Burayı geri saralım lütfen. Sanırım 3:21:04'de bir şey yakaladım. Biraz geri alalım. 3:21:04'de bir şişkinlik vardı sanırım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Tell me what you think. | Ne düşündüğünü söyle. Ne düşündüğünü söyle. Ne düşündüğünü söyle. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah,it ain't oak, but it's on its way to wood. | Ağacın bütünü değil ama bir dalı olabilir. Ağacın bütünü değil ama bir dalı olabilir. Henüz yolunu tamamlamış ama hızla ilerliyormuş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Are we done? | Bitirdik mi? Bitirdik mi? Bitti mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Go to Wednesday the 23rd,please. | 23'ü çarşamba gününe gider misin? Lütfen. 23'ü çarşamba gününe gider misin? Lütfen. Çarşamba gününe geri dönelim lütfen. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You know,I could burn these and you could just take them home. | Bunları kopyalayabilirim ve eve götürebilirsin. Bunları kopyalayabilirim ve eve götürebilirsin. İstersen bunları DVD'e yazayım da evde bak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Go back. There. | Geri git. Burası. Geri git. Burası. Şuraya gel. Şuraya. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Wait,freeze that. I will not. | Bekle. Burayı dondur. Dondurmayacağım. Bekle. Burayı dondur. Dondurmayacağım. Dondur şunu. Dondurmam. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Of course. If it'd been a snake. | Tabi ki. Bir yılan gibi olsaydı. Tabi ki. Bir yılan gibi olsaydı. Tabii ya. Kuşu ötüyormuş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Please pretend I didn't say that. | Bunu söylemedim farz et. Bunu söylemedim farz et. Lütfen bunu söylemedim farz et. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
G Go back to 17:57:09. | 17:57:09'a geri al. 17:57:09'a geri al. 17:57:09'a geri dön. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Can you zoom in to his face? | Yüzünü yakınlaştırabilir misin? Yüzünü yakınlaştırabilir misin? Yüzünü büyütebilir misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Now jump to 24:25:14. Freeze. | Onunla haberleşiyor musun? Onunla haberleşiyor musun? Şimdi 24:25:14'e atla. Dondur. Şimdi 24:25:14'e atla. Dondur. Onunla haberleşiyor musun? Şimdi 24:25:14'e atla. Dondur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well,I guess that rules out Miss Lonely Hearts. | Pekâlâ, sanırım bu "Bayan yalnız kalbi" ortadan kaldırıyor. Pekâlâ, sanırım bu "Bayan yalnız kalbi" ortadan kaldırıyor. Bayan Yalnızımız temize çıktı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I It's not residual imprinting; it's her. | Bu yükleme işleminden geriye kalan bir şey değil. Bu o. Bu yükleme işleminden geriye kalan bir şey değil. Bu o. Sorun kişilik kalıntısı değil, o. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's Sierra. What? | Bu Sierra. Ne? Bu Sierra. Ne? Sierra. Ne? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It only happens when she's there, and it started not long after she arrived. | Bu sadece o oradayken oluyor ve başlaması onun gelişinden sonra uzun sürmedi. Bu sadece o oradayken oluyor ve başlaması onun gelişinden sonra uzun sürmedi. Sadece Sierra varken oluyor... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's the new element that's been introduced to his environment, | O onun fiziksel reaksiyonunu hızlandırabilecek... O onun fiziksel reaksiyonunu hızlandırabilecek... Çevresine gelen yeni etmen Sierra. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
the catalyst to his physical response. | ...yaşamına giren en son element. ...yaşamına giren en son element. Fiziksel davranışının nedeni. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He likes her. | Ondan hoşlanıyor. Ondan hoşlanıyor. Sierra'dan hoşlanıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
When we breach, forward team here. | Güvenliği sağlayınca, takımı buraya yönlendir. Güvenliği sağlayınca, takımı buraya yönlendir. İçeri girince takımını şuraya yönlendir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We need to secure that arsenal. | Mühimmat deposunu ele geçirmeliyiz. Mühimmat deposunu ele geçirmeliyiz. Cephaneyi ele geçirmemiz lazım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're going in now? | İçeri şimdi mi giriyorsunuz? İçeri şimdi mi giriyorsunuz? Hemen mi gireceksiniz? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Soon as my warrant comes through. Just waiting on the judge. | Giriş iznim gelir gelmez. Sadece hazır bekleyeceğim. Giriş iznim gelir gelmez. Sadece hazır bekleyeceğim. İzin çıkar çıkmaz gireceğiz. Yargıcın kararını bekliyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then I need to extract my associate. | O zaman ortağımı oradan çıkarmalıyım. O zaman ortağımı oradan çıkarmalıyım. O zaman iş arkadaşımı oradan çıkarmalıyım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sure. Why don't you go knock on the door, let them know we're coming? | Tabi. Neden gidip kapıyı çalmıyorsun? Geleceğimizi öğrensinler. Tabi. Neden gidip kapıyı çalmıyorsun? Geleceğimizi öğrensinler. Tabii ki. Zillerini çal da geldiğimizi iyice anlasınlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Are you nuts? Your girl stays put. | Delirdin mi sen? Kız olduğu yerde kalıyor. Delirdin mi sen? Kız olduğu yerde kalıyor. Kafadan sakat mısın? Kız orada kalıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's my eyes in there. She's served that function. | O benim oradaki gözüm. O işini yaptı. O benim oradaki gözüm. O işini yaptı. İçerideki gözüm. Görevini yaptı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's provided enough evidence for you to keep your case alive. | Davanı ayakta tutmak için yeterince kanıt sağladı. Davanı ayakta tutmak için yeterince kanıt sağladı. Bu davayı canlı tutmak için yeterli kanıtı topladı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Now I would like to do the same for her. | Şimdi ben de aynısını onun için yapmak istiyorum. Şimdi ben de aynısını onun için yapmak istiyorum. Canlı kalma sırası onda. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
In my judgment this action is premature. | Bence harekete geçmek için erken. Bence harekete geçmek için erken. Kanımca bu harekât için daha zaman var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Your judgment? | Sence mi? Sence mi? Kanınca mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Look,I was told not to be too interested in where you and the girl really came from. | Bak, senin ve kızın nereden geldiğiyle fazla ilgilenmemem söylendi. Bak, senin ve kızın nereden geldiğiyle fazla ilgilenmemem söylendi. Senin ve kızın nereden geldiğiyle ilgilenmemem söylendi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No problem,I'm not. | Problem değil, ilgilenmiyorum. Problem değil, ilgilenmiyorum. Bu sorun değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What I am interested in is putting Nate White | İlgilendiğim tek şey Nate White'ı... İlgilendiğim tek şey Nate White'ı... Ama benim asıl ilgilendiğim Nate White'ı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
or Jonas Sparrow or whatever he's calling himself this week | ...ya da Jonas Sparrow'u, hangi ismi kullanıyorsa artık,... ...ya da Jonas Sparrow'u, hangi ismi kullanıyorsa artık,... ...ya da kendi deyimiyle Jonas Sparrow'u... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
back where he belongs for good this time. | ...ait olduğu yere geri tıkmak. ...ait olduğu yere geri tıkmak. ...bu hafta ait olduğu yere bu defa temelli olarak göndermek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You know this guy. Yeah,I know him. | Bu adamı tanıyor musun? Evet, tanıyorum. Bu adamı tanıyor musun? Evet, tanıyorum. Bu adamı tanıyorsun. Evet tabii ki tanıyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No, you know him. | Hayır, onu tanıyor musun? Hayır, onu tanıyor musun? Yani yakından tanıyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You used to be cop. | Bir zamanlar polistin. Bir zamanlar polistin. Eski bir polissin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Me,too. 12 years,Laughlin PD. | Ben de. 12 yıl boyunca, Laghlin PD'de. Ben de. 12 yıl boyunca, Laghlin PD'de. Ben de. 12 yıl Laughlin'de polislik yaptım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Back then he wasn't calling it a church, and they were mostly underage girls. | Önceleri bunu mezhep olarak adlandırmıyordu ve genelde üyeleri küçük yaştaki kızlardı. Önceleri bunu mezhep olarak adlandırmıyordu ve genelde üyeleri küçük yaştaki kızlardı. O zaman kaldığı yer bir kilise değildi... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We put him away for what was supposed to be forever. | Onu içeri tıktık müebbet almasını umarak. Onu içeri tıktık müebbet almasını umarak. Onu içeri tıkmıştık. Müebbet hapis cezası almıştı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Forever turned out to be just shy of two years. | Müebbet sadece iki utanç verici yıla düştü. Müebbet sadece iki utanç verici yıla düştü. Ama müebbet ceza, yaklaşık 2 seneye döndü. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Some judge decided he didn't like the way we handled the evidence. | Savcı bizim kanıtlarımızı yeterli bulmadığını söyledi. Savcı bizim kanıtlarımızı yeterli bulmadığını söyledi. Hâkimin teki delilleri sunuş tarzımızı beğenmedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So when this judge calls... | Yani savcıdan haber alır almaz... Yani savcıdan haber alır almaz... Bu yargıç arayınca... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm not waiting. | ...beklemeyeceğim. ...beklemeyeceğim. ...bir saniye bile beklemeyeceğim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is Langton. I need your okay for a forced extraction. | Ben Langton. Zorunlu bir çıkarma için onayınıza ihtiyacım var. Ben Langton. Zorunlu bir çıkarma için onayınıza ihtiyacım var. Ben Langton. Ajanımızı güç kullanarak görevden çekmek için onayınızı istiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Echo she's glitching on a government job. Damn it. | Echo, bir devlet işini bozuyor. Kahretsin. Echo, bir devlet işini bozuyor. Kahretsin. Echo devlet görevinde arıza yaptı. Lanet olsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Echo is fine. She has performed perfectly within parameters. | Echo iyi. Parametreleri dahilinde mükemmel bir performans gösterdi. Echo iyi. Parametreleri dahilinde mükemmel bir performans gösterdi. Echo'da problem yok. Görevini mükemmel bir şekilde yaptı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then what's the problem? | O zaman sorun nedir? O zaman sorun nedir? O zaman sorun ne? Ajan Lilly. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Agent Lilly. | Ajan Lilly. Ajan Lilly. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He's about to release the hounds of hell on that compound. | Cehennem köpeklerini üzerlerine salmak üzere. Cehennem köpeklerini üzerlerine salmak üzere. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Echo's imprint will not have prepared her for this. | Echo bunun için hazır değil. Echo bunun için hazır değil. Echo'nun kişiliği bu gibi bir duruma uygun değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do nothing. What? | Bir şey yapma. Ne? Bir şey yapma. Ne? Hiçbir şey yapma. Ne? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If you're worried about a glitch... | Bir hatadan şüpheleniyorsan... Bir hatadan şüpheleniyorsan... Bir arızadan şüphelenseydin | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No extraction. Authorization denied. | Çıkarma yok. Yetkin alınmıştır. Çıkarma yok. Yetkin alınmıştır. Görevden çekilmeyecek. Onay verilmedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
In our book, the story of Esther is the story of a woman. | Kitabımızda Esther'in hikâyesi bir kadının hikâyesi. Kitabımızda Esther'in hikâyesi bir kadının hikâyesi. Kitabımızdaki Ester'in hikâyesi Kadın'ın hikâyesine benziyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Her father died when she was still in her mother's womb. | Babası henüz o anne karnında iken ölmüş. Babası henüz o anne karnında iken ölmüş. Annesinin karnındayken babası ölmüş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |